Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/347 E. 2021/57 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/347
KARAR NO : 2021/57
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2018
NUMARASI : 2018/175E. 2018/1092K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişkiden kaynaklı olarak müvekkilinin alacağının bulunduğunu, alacağın tahsili için Küçükçekmece ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından ilamsız icra yoluyla takip yapıldığını, borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline ve % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacı taraf ile davalı tarafın kayıtlarının farklı olmasının sebebinin müvekkili şirket tarafından davacıya kesilen 26/05/2014 tarihli reklamasyon faturasının davacı tarafından kayıtlarına işlenmemesinden kaynaklandığını, davacı tarafça müvekkiline satılan ürünlerde kalite hatası bulunduğunu, müvekkilince kesilen faturanın 09/04/2014 tarihinde davacıya tebliğ edilmesine rağmen davacı yanın itiraz etmediğini belirterek, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Taraflar arasındaki ihtilaf, tarafların ticari ilişki neticesinde davacının alacağının tespitine ilişkindir. Davalı takip konusu olan faturaya ilişkin reklamasyon faturası nedeniyle borcunun bulunmadığını, iddia etmiş olup tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davacının defterlerini HMK 222. maddesi gereğince sahibi lehine delil olma niteliğinin bulunduğu, takip konusu olan faturanın işlenmiş olduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 5.000,21 TL alacağının bulunduğu, davalı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, lehine delil olma özelliğinin bulunduğu, davacının düzenlemiş olduğu faturanını davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ancak davalının bir kısım malları iade ettiğine ilişkin reklamasyon faturasının davalı defterlerinde kayıtlı olup davacının defterlerinde kaydının bulunmadığı, bu faturanın davacıya tebliğ edildiğine dair belge olmadığı tespit edilmiştir.Taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacı ve davalı defterlerinde kayıtlı davacının 5.000,21 TL’lik alacağının mevcut olduğu tespit edilmiş olmakla davalının bu faturalara ilişkin emtiaların ayıplı olduğuna dair iddiada bulunmuş olmasına rağmen ayıp ihbarına ilişkin ve fatura içeriği malların davacıya iade edildiğine dair delil ibraz edilmediği, dava konusu alacağa ilişkin faturalardaki ürünlerin yurt dışına satıldığı iddia edilmiş ise de satışı yapılan firmalardan davalıya kesilmiş faturanın olmadığı reklamasyon faturasının davacıya tebliğ edildiğine dair delil bulunmadığı göz önüne alınarak takip konusu alacağa ilişkin itirazın iptali gerektiği,…” gerekçesiyle, K.çekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan takipte asıl alacak 5.000,21 TL üzerinden itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren %11,75 ‘i geçmemek üzere avans faizi ile birlikte takibin devamına, 5.000,21 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla; Ürünlerin ayıplı olduğunun anlaşılması üzerine müvekkili şirketçe 26/05/2014 tarihli … seri sıra nolu reklamasyon faturası keşide edilerek bu faturanın davacı şirkete kargo ile gönderildiğini, gönderilen faturanın davalı şirket adresinde … teslim edildiğini, kargo gönderimine dair kargo otomasyon sisteminin ekran görüntüsünü mahkemeye sunduklarını, yasal sürede faturaya itiraz edilmediğini, bu halde faturaya itiraz edilmediğinden içeriğe de itiraz hakkı olmayan davalı şirketin kötüniyetli olarak icra takibi başlattığını ve konu davayı ikame ettiğini, Ayıplı ürünlerin ise yurt dışına ihraç edildiğini, bu nedenle davacıya iadesi mümkün olmadığından ayıp oranında reklamasyon faturası keşide edildiğini, yurt dışında bulunan müşterileri tarafından müvekkili şirkete aynı şekilde reklamasyon faturası keşide edildiğini, Müvekkilinin TBK’nın 227. maddesi uyarınca seçimlik hakkını ayıp oranında indirim istemek olarak kullanıp reklamasyon faturası keşide ettiğini, Reklamasyon faturası keşide edilerek davacı şirkete gönderilmesinin zimni ayıp ihbarı olduğunu, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari ilişki kapsamında ortaya çıkan alacağın tahsili talebiyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının …. Şti., borçlunun …. Ltd. Şti. olduğu, 5.000,21 TL fatura alacağı, 189.95 TL işlemiş faiz, 01.07.2014/27.10.2014 arasındaki %11,75 üzerinden işlemiş faiz olmak üzere toplamda 5.190,16 TL alacağın takibe konu edildiği, takibe dayanak olarak 01.07.2014 tarihli 5.000,21 TL cari hesap alacağının gösterildiği, itiraz eden borçlu icra dosyasındaki itirazlarında, esasen borçlu tarafın borcunun 0,21 TL kuruş olduğunu, aradaki cari hesap farkının 26.05.2014 keşide tarihli … seri nolu reklamasyon faturasının alacaklı tarafından ticari defterlere kayıt edilmemesinden kaynaklandığını beyan etmiştir.İlk derece mahkemesince alınan 25.09.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda, her iki tarafın ticari defterleri, davalı tarafça dosyaya sunulan cari hesap ekstresi ile birlikte incelenmiş, tarafların 2014 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu yönünde tespit yapılmıştır. Her iki tarafta dava konusu faturaları ticari defterlerine kayıt etmişlerdir. Bilirkişi incelemesine göre, taraflar arasındaki ihtilafın sebebi, davalı tarafından dosyaya sunulmuş olunan … yevmiye numaralı 26.05.2014 tarihli 5.000,00 TL tutarlı reklamasyon faturasıdır. Dosya içerisinde davalının sunmuş olduğu kargo gönderisi mevcut olmakla bilirkişi raporunda, gönderi belgesinin ekran görüntüsünden gönderinin içeriği ile ilgili kesin bir belirleme yapılamadığından bahsedilmiştir. Sonuç olarak, davacı yasal defterlerine göre 27.10.2014 tarihi olan takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 5.000,21 TL alacaklı olduğu, davalının keşide etmiş olduğu reklamasyon faturasının dayanağına ilişkin herhangi bir belge ibraz etmemiş olduğu bilirkişi raporunda tespit edilmiştir.Dosya içerisindeki kargo gönderisine ilişkin çıktının incelenmesinde, irsaliye tipi bir belgenin gönderime konu olduğu, gönderinin … Ltd. Şti., alıcının ….San. Ltd. Şti. olduğu, söz konusu belgenin 09.06.2014 tarihinde… tarafından … teslim edildiği görülmektedir. Ancak teslimatın dava konusu reklamasyon faturasına ilişkin olduğu tereddütsüz şekilde ortaya konulamadığından, davalının ticari defterlerine kayıt etmediği faturaya itiraz etmemesinin de faturanın kesinleşmesine sebebiyet vermeyeceğinin kabulü gerekir (YHGK, T:19.09.2018 ,2017/19-915 E, 2018/ 1338 K sayılı ilamı).Taraflar arasındaki satım sözleşmesi ilişkisi kapsamında teslim hususu davalı tarafından da kabul edilmektedir. Uyuşmazlık davacı tarafından teslim edilen emtida ayıp bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa ayıbın niteliği ile bu niteliğine göre davalı tarafça süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, ayıp ihbarı süresinde ise davalı tarafından düzenlenen reklamasyon faturası kapsamında davacının bakiye alacağının miktarının ne olduğu hususlarına ilişkindir. Davalı, ürünlerde kalite hatası olduğunu ileri sürmüştür. TTK’nın 23/1-c maddesinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Somut olayda, emtianın teslim alınmasından sonra, muayene yükümlülüğünü yerine getirdiğini ve ayıbın varlığını kanıtlayamadığı gibi açık ayıp iddialarıyla ilgili süresinde bildirimde bulunulmadığı gibi, açık olmayan ayıplar varsa onun yönünden de ihbar edildiğine ilişkin kanıt sunulmamıştır. Az yukarıda bahsi geçtiği üzere, dosyaya ibraz edilen kargo otomasyon görüntüsünden teslim edilen şeyin mahiyeti somut şekilde anlaşılamamakla, davalı tarafça düzenlenen reklamasyon faturasının davacıya süresi içinde tebliğ edildiği kanıtlanmamıştır. Taraflar arasındaki ilişki ticari satım olup, TTK’nun 23/1-c maddesinde ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. Alıcı muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden satıcıdan mal bedeli konusunda istemde bulunamaz. Davalı alıcı, ihbarda bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır. (Yargıtay 19 HD 2015/5982 Esas 2015/15327 Karar 23/11/2015 T.) Davalı vekili, müvekkiline teslim edilen ürünlerde kalite hatası olduğunu ileri sürmekle, somut olayda ayıp iddiasına konu ürünlerin incelenmesi imkanı bulunmayıp, davalının süresinde muayene yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olması nedeniyle ayıp iddiasının kanıtlanmadığı kanaatine varılmaktadır. Ayıbın varlığı ve ihbarın yapıldığı kanıtlanmadığından davalının salt müşterisinin taraflarına reklamasyon faturası kestiğini iddia ederek davacı adına reklamasyon faturası keşide etmesi ile ispat yükünün yerine getirilmediği kanaatine varılmakla, ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun görülmüştür.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 256,17 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaldına,4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.21.01.2021