Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/330 E. 2021/53 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/330
KARAR NO: 2021/53
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/05/2018
NUMARASI: 2016/375 E.2018/483K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Yolcu Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin 8 Ekim 2014, 10 Ekim 2014, 11 Ekim 2014 ve 12 Ekim 2014 tarihlerinde sahne alacağı bir dizi konser, düğün etkinliği sebebiyle 7 Ekim 2014 günü davalı şirketin tarifeli Londra uçağına bindiğini, kabin görevlisinin uygun bir yere koyacağını söyleyerek müvekkilinin gitarını teslim aldığını, uçaktan inerek terminale geldiğinde gitarının hasara uğradığını gördüğünü, Londra Heathrow Havalimanı’nda görevlilere durumu rapor ettirdiğini, hasar bildiriminde bulunduğunu, tarafınca yapılan araştırma neticesinde birçok havayolu şirketinin gitar gibi enstürmanların kabinde taşınmasına kesinlikle müsaade etmediğini ve ancak bir koltuk daha satın alınması şartıyla gitarın uçağa alınmasına izin verildiğinin öğrenildiğini, davalı şirketin ise uçak tamamen dolu olmasına rağmen gitarın kabinde taşınmasına müsaade ettiğini, müvekkilinin gitarının hasara uğrayarak kullanılmaz hale geldiğini, davalı şirket kabin görevlilerinin kusuru neticesinde 410 İngiliz Poundu değerindeki solak gitarının hasara uğradığını ve kullanılmaz hale geldiğini, müvekkilinin kısa süre içerisinde solak gitar temin etmesi mümkün olmadığından 8,10,11, ve 12 Ekim 2014 tarihinde ağırlıklı olarak Londra ve İngiltere’de yaşayan Türk vatandaşlarının dinleyici olarak katılacağı konser, düğün vb. etkinliklerinde sahne alamadığını, müvekkilinin 8 Ekim 2014 günü yapılacak organizasyon sebebiyle 800 İngiliz sterlini, 10 ve 11 Ekim 2014 günü yapılacak iki farklı organizasyon sebebiyle 2.300 İngiliz sterlini, 12 Ekim 2014 günü yapılacak organizasyon sebebiyle 1.300 İngiliz sterilini olmak üzere toplam 4.400 İngiliz sterlini maddi zarara uğradığını, müvekkilinin Londra’daki konser, düğün vb. etkinliklerde sahteye çıkmaması ilerideki yapılması muhtemel etkinliklere davet edilmemesi sonucunu doğurduğunu, bu nedenlerle müvekkilinin ilgili tarihlerdeki etkinliklerde sahneye çıkmaması sebebiyle uğradığı 4.400 İngiliz poundu tutarındaki maddi zararının davalı şirket tarafından tazmin edilmesi gerektiğini, müvekkilinin alışık olduğu ve uzun süredir kullandığı gitarının kullanılmaz hale geldiğini, ayrıca Londra’da önceden kararlaştırılan organizasyonlara katılmadığını, kariyeri açısından önemli sayılabilecek bir dizi etkinliğe son anda katılmaması sebebiyle manevi zararlara uğradığını belirterek, 5.000 TL tutarında manevi tazminatın ve fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 İngiliz sterlini maddi tazminatın, fiili ödeme günündeki TL karşılığının zarar tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; dava konusu olaya 1999 Tarihli Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulanacağını, ihtilafa konu taşımanın İstanbul’dan Londra’ya yapılmış olup uluslararası bir taşıma olduğunu, davacının hasar bildirimine ilişkin ihbarının yazılı bir şekilde ve yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılmadığını, dava konusu bagaj içinde hasarlandığı iddia olunan gitarın boyutları itibariyle kabin bagajı niteliğini taşımadığı için kabinde taşınmasına müsaade edilmediğini, dava konusu bagaj içinde hasarlandığı iddia olunan gitarın niteliği itibariyle bagaj içerisinde taşınmaya müsait olmadığı gibi söz konusu bagaj için ek ücret ödeyerek özel değer beyanında da bulunulmadığını, ayrıca davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte maddi tazminata hükmedilecek olursa, hasarlandığı iddia olunangitarın ikinci el müzik aleti olduğunun göz önünde bulundurularak gerçek değeri tespit edilmek suretiyle tazminata hükmedilmesi gerektiğini, davacının manevi tazminat taleplerinin mesnetsiz olup talep edilen tazminatın da fahiş olduğunu, gerek Montreal Sözleşmesi’nde gerek TTK’da olaya ilişkin bölümde manevi tazminata hükmedileceğine dair herhangi bir hüküm olmadığını, TKB’nın 58. maddesi gereğince manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişilik hakkının zedelenmesinden dolayı bir zararın doğması gerektiğini, bir an için davacının iddiasında haklı olduğu düşünülse dahi müvekkilinin sorumluluğunun sınırlı olduğunu, mahkemece faize hükmolunsa dahi karar tarihinden itibaren faiz talep olunabileceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesiniistemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda müzik ve telif uzmanı … ile taşıma lojistik uzmanı Yrd. Doç. Dr. … tarafından düzenlenen raporda, varma yerinde Londra’da hasar tespiti yapıldığı gözetilerek, ayrıca ihbar şartının aranmayacağı, davacının toplamda 4.820 İngiliz sterlini zararının kabul edilebileceği, bunun 420 İngiliz sterlini kısmının doğrudan emtia hasarı, 4.400 İngiliz sterlini kısmının ise dolaylı zararlardan oluştuğu, davacının manevi zarara uğradığının da somut olaya göre kabul edilebileceği, nihai takdirin sayın mahkemeye ait olduğu, davacının talebi ile bağlı olarak 1.000 İngiliz sterlini maddi zararının tazminini talep edebileceği, bunun dışında azami 996,16 TL kadar manevi tazminat talep edebileceği, davacının toplamda 1.131 SDR miktarını aşan tazminat talepleri bakımından maddi veya manevi ayırımı olmaksızın sınırlı sorumluluk sınırını aşamayacağı, davacılar lehine hükmedilecek tazminata, dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi uygulanabileceği belirtilmiştir. Dava, hava taşıması sırasında bagajın kaybolması nedeniyle maddi ve manevi tazminata ilişkindir. Varşova Konvansiyonu’nun 4 sayılı Montreal Protokolü ile değişik 24/2 nci maddesine göre bagajın kaybolması yada hasara uğraması halinde hava taşıyıcısının sorumluluğu sınırlı sorumluluk olup, bu durumda yolcunun bagaj kaybı nedeniyle gerçek zararının belirlenmesi ve belirlenen tutarın üst sınır ile karşılaştırılması suretiyle bu sınırın altında ise zararın tamamına, bunun üstünde ise üst sınıra kadar tazminata hükmetmek gerekir. Somut olayda bagajın kaybı nedeniyle oluşan gerçek zarar saptaması yapılmış olup gerçek zararın 4.820,00 ingiliz sterlini olduğu, davalı taşıyıcının sorumluluğunun üst sınırın 1131 sdr olduğu, belirlenen bu üst sınır sorumluluk miktarının karar tarihi itibariyle 6.892,31 TL olduğu, davacı talebinin 1000 sterlin karşılığının ise 5.798.70 TL olduğu ve 1131 SDR’nin TL karşılığından az olduğundan talebin kabulu gerekmiştir. Manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede; bagaj kaybının davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve davacıda derin bir elem ve üzüntü uyandırdığı yönünde somut bir delil elde edilemediğinden manevi tazminat isteminin de reddine gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile1.000 İngiliz Sterlini maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek Kamu Bankalarının bir yıl vadeli İngiliz Sterlini mevduatına uyguladıkları en yüksek faiziyle birlikte fiili ödeme günündeki döviz satış kurunun TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla; Dava konusu olayda, hasar tespit raporunun tutulmasının, ihbarın süresinde yazılı bir şekilde yapılmış olduğu anlamına gelmediğini, Montreal Konvansiyonu uyarınca zarardan sorumluluk şartlarının yerine gelmemiş olduğunu, müzik aletinin bagaj olarak uçağın altında taşıtılmaması gerektiğinin herkesçe bilinebilecek bir husus olduğunu, Davacının müzik aletinin uçağın bagaj kısmına davacı tarafından sağlam verildiğinin şüpheli olduğunu, davacının kendi beyanları dışında her hangi bir delil vs. bulunmadığını, Hasarlandığı iddia olunan gitarın niteliği itibariyle bagaj olarak taşınmaya müsait olmadığını, bagaj içerisinde olduğu, ancak hasarlandığı iddia edilen müzik aletinin bagajda taşınmasının yasak olduğunu, söz konusu hasardan dolayı müvekkili ortaklığın sorumlu tutulamayacağını, Müvekkilinin, davacının müzik aletini davacının talebi üzerine kabinde taşımayı kabul etmiş olduğunu, yapıldığı malzeme itibarı ile havayolu taşıması esnasında taşıma şartlarının doğasına uygun risklere karşı özel muhafaza içine alınmaması halinde zarara uğraması muhtemel olan bir eşyanın hasarı sebebiyle tazminat talebinde bulunulmasınin iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını,Müvekkilinin, güvenlik güçlerince kontrol sonrası hava alanına girişine rıza gösterilen her eşyayı kendi insiyatifinde taşıyabilmekle birlikte, taşınabilme ve güvenlik sınırlarını aşmaması kaydıyla paketlemeden ve paketlemenin taşınan malın evsafına uygunluğunu denetlemekten mesul olmadığını, Bu eşya ile ilgili olarak herhangi bir özel değer beyanında bulunulmadığı ve bagaj olarak taşınması uygun olmadığı halde, söz konusu eşyanın “bagaj” olarak kabul edilmesi sebebiyle müvekkili Ortaklığın sorumluluğunda bir değişiklik söz konusu olmayacağını, Yolcu ve Bagaj Taşıma Genel Şartlarının 9.1.5. maddesi hükmünün amir olduğunu, davacının kâr kaybı taleplerinin kanuni düzenlemelere aykırı olduğundan ilk derece mahkemesince bu taleplerin kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taşıma sözleşmesi kapsamında müvekkillinin yükümlülüğünün davacı ve beraberindeki bagajını gideceği yere taşımak olduğunu, müvekkilinin davacıyı sahneye çıkarmayı taahhüt etmediğini, Sınırı aşmamak kaydıyla, ancak karar tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, olay tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Montreal Sözleşmesi’nin 23/1. maddesinde düzenleme bulunduğunu, mezkur sözleşme hükümleri tahtında, ancak karar tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini, davacı tarafından istenen dava değeri ile faizin toplam miktarının ise Konvansiyon’da öngörülen sınırı aşamayacağını, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda davnın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hava yoluyla yolcu ve bagaj taşıma sözleşmesinden kaynaklanan ve bagaj hasarına dayanan maddi-manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince manevi tazminat talebi reddedilmiş, bu konuda davacı tarafından istinafa başvurulmamış olması nedeniyle bu konu istinaf incelemesinde değerlendirilmemiştir. Davalı taraf, davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması nedeniyle tazminat talep edemeyeceğini savunmuşsa da davalı yanın 30.05.2016 tarihli cevabi yazısından anlaşılacağı üzere, varış yeri olan Londra’da hasar raporu düzenlenmekle hasar ihbarının yapılmış olduğu kabul edilmelidir. Bu konuya ilişkin istinaf nedeni yerinde değildir. Dava konusu uyuşmazlığa uygulanacak Montreal Sözleşmesi’nin 18/1. maddesi uyarınca taşıyıcı, kayıtlı bagajın tahribi, kaybı veya hasara uğraması halinde doğan zarardan ve 19. madde uyarınca hava taşımasındaki yolcu, bagaj veya eşyanın gecikmesinden doğan zarardan, sorumludur. Taşıyıcının sorumluluğu gerçek zarar miktarı kadar olmakla birlikte, sorumluluk tutarı sözleşmenin 22. maddesinde belirtilen meblağla sınırlı olup bu sınır, 1131 SDR’dir. Somut olayda davacının, havayolu şirketine bagaj için daha yüksek bir değer belirtmediği gibi ilave taşıma ücreti de ödemediği anlaşılmaktadır. O nedenle, davalının sorumluluğu, davacı gerçek zararını kanıtlamak kaydıyla, bu düzenlemedeki üst sınıra tabidir. Dosya kapsamında ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda ayrı bagaj kuponu olan gitar emtiasının kontrol edilmiş bagaj niteliğinde kabulünün gerektiği, davacının müzisyen kimliğinin olduğu ve dava konusu gitarın fiyatını 410.00 sterlin olarak bildirmekle bu fiyatın piyasa fiyatına göre kadri marufunda bulunduğu, dava konusu emtiada oluşan hasar nedeniyle davacının yurtdışında müzisyen kimliği ile katılacağı dört etkinlik iptal edilmekle bundan kaynaklı zararı 4400 sterlin olarak hesaplanmıştır. Dosya içerisindeki mevcut belge ve somut olayın kendi özgü özellikleri değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesince alının bilirkişi raporundan uzaklaşılmasını gerektirir bir durum görülmemekle bilirkişi raporunda TBK’nın 50/2. maddesine uygun değerlendirme yapıldarak hesaplanmış olduğu anlaşılmıştır. Montreal Konvansiyonu’nun 22/2. maddesi uyarınca davalının tazminat sorumluluğunun üst sınırı 1131 SDR olup hüküm tarihi itibariyle bu sınır, davacının talep edebileceği gerçek zararının üstünde olduğundan, üst sınır üzerinde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu konudaki davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Davacı vekili, dava dilekçesinde olay tarihinden itibaren faiz talep etmiştir. Temerrüt konusuna ilişkin olarak Montreal Konvansiyonu’nda bir hüküm olmamakla temerrüt tarihinin saptanması açısından iç hukuktaki düzenlemeler dikkate alınmalıdır. Somut olayda davalının dava açılış tarihinden önce temerrüte düşmüş olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmadığından, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekli olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmüştür. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının gecikme faizi yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının gecikme faizi yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kısmen kabulü ile 1.000 İngiliz Sterlini maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarının bir yıl vadeli İngiliz Sterlini mevduat hesaplarına uyguladıkları en yüksek faiziyle birlikte, fiili ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru TL karşılığının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Manevi tazminat talebinin reddine, 3-Alınması gereken 281,44 TL harçtan, peşin alınanın mahsubu ile bakiye 125,60 TL eksik harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 185,04 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafça ilk derece yargılamasında sarf edilen bilirkişi ücreti, tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1322 TL yargılama giderinin, kabul (%45,17) ve red oranı(%54,83) dikkate alınarak belirlenen 597,15 TL’lik bölümünün davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davacı yararına takdir edilen 2.180 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına takdir edilen 2.180 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, b-İlk derece mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden hüküm kurulduğundan, davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, c-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen yargılama giderinin, kararımızın mahiyetine göre takdiren davalı üzerinde bırakılmasına, d-Artan gider avansı bulunması halinde, yatıran tarafa iadesine, 9-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 10-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 21.01.20201
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.