Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/326 E. 2019/295 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/326
KARAR NO : 2019/295
KARAR TARİHİ: 28/02/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2018
NUMARASI : 2018/959 Esas
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
Taraflar arasındaki yöneticin azli davasında talep edilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacılar/ ihtiyati tedbir isteyenler vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili, müvekkillerinin %25’şer oranında pay sahibi oldukları … Ltd. Şti’nin kalan %50 pay sahibinin … Ltd. Şti olduğunu, müvekkili … ve davalı …’in Eyüpsultan …Noterliği’nin 30/05/2018 tarih ve …yevmiye numarası ile onaylanan genel kurul kararı ile… Ltd Şti’ne müşterek imza ile temsil etmek üzere müdür olarak atandıklarını dışarıdan atanan davalı …’in şirket çalışanlarının … kaydını usulsüz olarak sildirdiğini, … tarafından yapılan denetim sonucunda şirketin para cezasıyla karşı karşıya geldiğini, davalının şirketin rödovans sözleşmesinin feshini sağlayabilmek için girişimlerde bulunduğunu, ayrıca şirkete ait maden sahasında dava dışı … Ltd Şti’nin çalışanına silah temin etmesi nedeniyle hakkında cezai kovuşturmanın başlatıldığını ileri sürerek dava süresince davalının şirket müdürlüğünün tedbiren kaldırılarak, dava sonuçlanıp kesinleşinceye kadar yönetici kayyım atanmasına karar verilmesine, atanan kayyumun dava edilmeyen diğer müşterek müdür … ile birlikte müştereken görevini ifasına, davalı şirket müdürünün azline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince, davalının yönetici olarak şirketi yönetmesinin davacı yönünden hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı konusunda mahkememizde kanaat oluşmadığı, talep sahibi davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığı, ticaret şirketleri kâr elde etme amacıyla bir araya gelmiş kişilerden oluşmuş tüzel varlıklar olup şirketin yönetim kurulunun oluşumu, işleyişi, görevden alınması öncelikle şirketin kendi iç yapısı içinde genel kurulda halledilmesi gereken konulardan olduğu, yargı organları ancak yasanın öngördüğü hallerle sınırlı olarak (organ boşluğu gibi) şirket yönetimine kayyım atayabilecek olup davacının, davanın sonunda elde edilebileceği bir hakkı davanın başında ihtiyati tedbir yoluyla elde etmesinin mümkün olmaması da göz önüne alınarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Bu ara karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİDavacılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; delil listesindeki deliller toplanmadan tedbir konusunda bir karar verilmemesi istenmesine rağmen mahkemece hiç bir delilimiz toplanmadan tedbir talebinin reddine karar verildiğini, taleple bağlı olma ilkesinin gözardı edildiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve tedbire hükmedilmesini istemiştir.
GEREKÇE Talep, şirketin müşterek müdürü olan davalının müdürlük görevinden azli davasında tedbiren davalı müdürün yönetim hakkı ve temsil yetkisinin kaldırılarak yerine kayyum atanması istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, tedbirin reddine karar verilmiştir.Somut olayda, … Ltd. Şti’ni müştereken temsil eden iki müdürden davalı müdürün yetkisini kötüye kullandığı iddia edilerek görevinden azline ve yerine yönetici kayyımı atanması talep edilmiştir. Oysa bir tüzel kişiliğe kural olarak kayyım atanması ancak kişiliğin organsız kalması halinde mümkündür. Eldeki davada ise, sözkonusu şirkette organ boşluğu bulunmamaktadır.TTK’nın 630.maddesinde, azil davası yönünden özel bir geçici hukuki koruma öngörülmediğinden, bu konuda HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır (m. 389/1). Kanun, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir.Somut olayda; dosyanın geldiği aşama itibariyle yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiştir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında, taraflarca yeniden tedbir talep edilmesi her zaman mümkündür. Mahkemece ara kararının verildiği aşamada yaklaşık ispat gerçekleşmediğinden, ilk derece mahkemesinin ret kararı isabetlidir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK.391/3.maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28/02/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.