Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/313 E. 2021/60 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/313
KARAR NO: 2021/60
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/09/2018
NUMARASI: 2015/1067E. 2018/914K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın reddne ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin 3.000.000 TL tutarında inşaat malzemeleri alımı hususunda davalı ile anlaşmış olduğunu, davalının satış bedeline karşılık 3 adet 1.000.000 TL bedelli açık bono istediğini, müvekkilinin, davalının mal teslim vaadinden önce 1.000.000 TL bedelli 3 adet açık senedi tanzim ederek davalıya verdiğini, ancak davalının açık senedi almasına rağmen 3.000.000 TL değerinde mal teslimi yapmadığını ve buna rağmen senetleri İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile takibe koyduğunu, senetlerin üzerine davalı tarafça malen ibaresinin yazıldığını, davalı tarafça müvekkiline hiçbir suretle mal teslimi yapılmadığını ileri sürerek, 26/01/2005 tanzim 30/01/2012 tediye tarihli 1.000.000 TL bedelli, 26/01/2005 tanzim 28/02/2012 tediye tarihli 1.000.000 TL bedelli, 26/01/2005 tanzim 30/03/2012 tediye tarihli 1.000.000 TL bedelli 3 adet bonoya ilişkin olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından davacı hakkında başlatan takipten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; açılan davaya karşı zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının … A.Ş., … A.Ş. ve … Ltd. Şti.’nin kurucusu olduğunu, müvekkili şirket ile tüm bu şirketlerin ticari ilişkisi bulunduğunu, dava dışı şirketin müvekkiline olan borçlarına karşılık davacının kefil olduğunu ve borçların teminatı olarak takibe konu senetleri tanzim ederek müvekkili şirkete verdiğini, senetlerin müvekkili şirketin defterlerine kaydedildiğini ve hesaplarına işlendiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında gerçek bir hukuki ilişki bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından dava dışı … Ltd. Şti.’ne karşı başlatılan takiplerin itirazsız kesinleştiğini, ancak müvekkili şirketin dava dışı şirketten alacaklarını tahsil edememesi nedeniyle davacı tarafından teminat olarak verilen senetlerin, teminata ilişkin alacağın da ödenmemesi üzerine takibe konulduğunu, davacının davasını ispat etme zorunluluğunun bulunduğunu ileri sürerek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Bilindiği üzere, kural olarak İİK’nın 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davalarında borçlu olunmadığı ileri sürülmüş ise; alacağın varlığını ve miktarını kanıtlamak yükümlülüğü alacaklıdadır. Ancak, alacağın kambiyo senedine dayanması halinde bu genel kuralın istisnası olarak borçlu olunmadığının kanıt yükümlülüğü, iddiayı ileri süren borçlu taraftadır. Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak, senede ‘malen’ veya ‘nakden’ kaydı yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda kanıt yükümlülüğü yer değiştirir. Senedi talil eden, iddiasını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer (YHGK 17.12.2013 gün 2003/19-781 Esas, 2003/768 Karar sayılı ilamı). Davacı hakkındaki icra takibi TTK hükümleri gereğince tüm yasal unsurları taşıyan 3 adet bonoya dayanmaktadır. Söz konusu bonoların düzenlenme sebebi bölümünde ‘malen’ kaydı bulunmaktadır. Davacı taraf bonoların bedeli kadar mal tesliminin yapılmadığını, bu nedenle bonolardan dolayı borcunun bulunmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı ise savunmalarında, bonoların 26/01/2005 tarihli Teslim Tesellüm Tutanağı’na göre davacının kurucusu ve ortağı olduğu dava dışı … Ltd. Şti.’nin kendilerine doğmuş ve doğacak borçlarına karşılık alındığını ileri sürmüştür. Bu durumda senet metnindeki ‘malen’ kaydına itibar edilmesi, diğer bir anlatımla borçlanmaya konu malın dava dışı … Ltd. Şti.’ne teslim edildiğinin kabulü gerekmektedir. Davacı borçlu taraf da, söz konusu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitini istediğine göre, belirtilen karinenin aksini yani, borçlanmaya konu malların teslim edilmediğini HMK’nun 201.md gereğince kesin kanıtlarla kanıtlamak zorundadır. İddia, savunma, toplanan deliller ile alınan bilirkişi raporlarına göre; davacının kurucu ve ortağı olduğu dava dışı … Ltd. Şti. ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden dolayı takip ve dava konusu 3 adet bononun davacı tarafça düzenlenerek davalıya verildiği; bonoların düzenleme sebebi olarak gösterilen ‘malen’ kaydının mal tesliminin yapıldığının kabulünü gerektirdiği, bu yöndeki karinenin iddiayı ileri süren davacı tarafça kesin kanıtlarla kanıtlanamadığı anlaşıldığından…” gerekçesiyle, davanın reddine, takibin durdurulmasına karar verildiği ancak, infaz edilmediği ve bu nedenle İİK’nın 72/4. maddesindeki koşulların gerçekleşmediği anlaşıldığından davalı tarafın tazminat isteminin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: Önceki beyanlarını tekrarla; Müvekkilinin dava konusu senetlerin keşidecisi olduğunu, davalı anonim şirketin ise senetlerin lehdarı olduğunu, ilk derece mahkemesince hatalı şekilde senet konusu malların dava dışı … Ltd. Şti.’ne teslim edildiğinin kabul edildiğini, taraflar arasında bu yönde bir iddia ya da karşı iddia bulunmadığını, dava dosyasının içeriğinden de bu yönde bir çıkarım yapılamayacağını, davalı yanın senetlerin dava dışı … Ltd. Şti.’nin borçlarına karşılık teminat olarak alındığı iddiasını ileri sürerek senetleri talil etmiş olduğunu, buna rağmen İlk derece mahkemesinin ispat yükünü hatalı olarak davacıya yüklemek suretiyle davayı reddettiğini, Davalı tarafından defter incelemesi sırasında süresinden sonra “teslim tesellüm tutanağı” başlıklı bir sayfadan ibaret belgeyi bilirkişi incelemesine sunduğunu, İlk derece mahkemesince dosyaya sunulan bilimsel mütalaa dikkate alınmayarak yanlış değerlendirmeyle karar verildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kambiyo senedine dayalı icra takibine konu edilen senetlerin davalı nezdinde bedelsiz kaldığı iddiasıyla İİK’nın 67.maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya konu üç adet bononun yapılan incelenmesinde; lehtarının davalı, keşidecisinin ise davacı oduğu, bonoların yasal unsurlarının tam olduğu ve senetlerin veriliş sebebi kısmında “malen” kaydının bulunduğu anlaşılmaktadır. Olayımızda olduğu gibi “Bedeli malen ahzolunmuştur” kaydını içeren bir kambiyo senedinin, karine olarak teslim alınan bir mal karşılığında düzenlendiğinin kabulü gerekir. Bu durumda, borçlu olmadığını iddia eden keşidecinin, keşide edilen bono karşılığında kendisine mal teslim edilmediğini ve dolayısıyla bu senetten dolayı borcunun bulunmadığını kanıtlaması zorunludur. Ancak, davalı taraf senedin teminat senedi olduğunu ileri sürmekle, senedi talil ettiğinden, ispat yükü davalı tarafa geçmiştir ( Yargıtay HGK’nun 04.03.2015 tarihli, 2013/1409 E -2015/ 885 K. sayılı emsal kararı). Bu durumda, ispat yükü üzerinde olan davalıya, savunmasını ispat olanağı tanınmalıdır. İlk derece mahkemesince 28.06.2016 tarihli celsede tarafların ticari defterleri incelenmek suretiyle bilirkişiden rapor alınması yönünde ara karar kurulmuştur. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan 05.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda, ara karar doğrultusunda sadece …’nin ticari defterleri incelenmiş, 31.12.2011 tarihi itibariyle dava dışı … şirketinin …’ye 2.933.664, 36 TL borçlu olduğu tespit tespit edilmiştir. Dava dışı … Ltd. Şti.’nin yetkilisinin elinin ürünü olduğu ilk derece mahkemesince alınan grafolog bilirkişi raporu ile ortaya çıkan “Teslim Tesellüm Tutanağı” isimli belgenin incelenmesinde; belgenin üzerinde … ile … arasındaki ticari ilişki kapsamında eldeki dava konusu 3 adet bononun, …’ın doğmuş, doğacak borçlarına karşılık verildiğinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Bu belge davalı tarafından, defter incelemesi aşamasında sunulmuştur. HMK’nın 145. maddesi uyarınca, taraflar, kanunda belirtilen sürelerden sonra yeni delil sunamazlar. Ancak, delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir. Somut olayda davalının yargılamayı uzatmak amacıyla hareket ettiğini gösteren bir bulgu bulunmamaktadır. İspat yükü de az yukarıda bahsi geçtiği üzere davalıdadır. Davalının, bu senetlerin teminat senedi olduğuna ve teminat fonksiyonun gerçekleştiğine, yani veriliş amacına göre davalının bonolar nedeniyle alacaklı olduğuna dair savunmasını incelemek ve davalıya ispat imkanı tanımak gerekir. O halde ilk derece mahkemesince dava dışı … Şirketi’nin ticari defterlerinin incelenmesi yönünde ara karar oluşturulmak suretiyle, senedin teminat senedi olarak verildiğine dair savunma üzerinde durularak … Şirketin’in davalıya borcunun olup olmadığı, varsa miktarının ne olduğu, senetlerin bu borcun teminatı olduğuna dair savunmanın yerinde olup olmadığı üzerinde durularak sonuca gidilmelidir. İlk derece mahkemesi, ispat yükü yanlış değerlendirilerek ve yukarıda açıklanan deliller toplanıp değerlendirilmeden karar vermiştir. Bu deliller, davanın çözümünde oldukça önemli deliller olup bu eksikliğin ilk derece mahkemesince tamamlanması sonrasında bir karar verilmesi gerekir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1 a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.21.01.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.