Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/303 E. 2021/27 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/303
KARAR NO: 2021/27
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2018
NUMARASI: 2014/289 E.2018/1044K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle asıl dava yönünden davanın kabulüne, birleşen dava yönünden davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı davalı birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl dava yönünden davacı vekili davasında özetle; davalı … A.Ş.’nin elinde haksız olarak bulunan, sahte imza atılarak doldurulmak suretiyle işleme konan 3 adet çekten arkası yazdırılmış olan, 19/08/2012 keşide tarihli, 7.500 TL bedelli, … seri nolu çek, 03/09/2012 keşide tarihli, 82.500 TL bedelli, … seri no’lu çek olmak üzere iki adet çek üzerine, haksız olarak tahsil edilmesinin önüne geçilebilmesi için ödeme yasağı konulması ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini, 3 çekin de, sahte imza ile keşide edilmesi sebebebiyle dava konusu üç adet çekten müvekkili firmanın karşı tarafa borcu bulunmadığının tespitini talep etmiştir. Asıl dava yönünden davalı vekili savunmasında özetle;müvekkilinin dağıtıcı lisansı ile akaryakıt sektöründe faaliyet gösteren Türkiye genelinde bayileri bulunan ana dağıtım firmalarından birisi olduğunu, davacı firmanın ise müvekkilinin istasyon bayisi olduğunu, müvekkilinin Şereflikoçhisar Belediyesinin 28 sayılı Devlet ihale Kanunu kapsamında yapmış olduğu ihaleye istinaden 5 yıl süre ile kiralamış olduğu akaryakıt istasyonunu davacı firmaya alt kira sözleşmesi kapsamında kiraladığını, bu süreçte davacı ile müvekkil firma arasında bayilik sözleşmesi akdedildiğini, davacı firmanın cezai şarta bağlı olarak müvekkili şirketten yıllık 1000 ton beyaz ürün ile 3 ton madeni yağ satın alma taahhüdünde bulunduğunu, 12 ay geri ödemesiz ve 12. aydan sonra 12 eşit taksitte geri ödemeli olarak kredili satışı yapılacak olan toplam 125.000,00 TL’lik akaryakıtın 90.000,00 TL’lik kısmının davacı bayiye teslim edildiğini, davacı bayi, kira sözleşmesi ve bayilik sözleşmesinden kaynaklanan taahhütlerinden kurtulmak için sözleşmeleri fesih etmiş olup basiretli ve dürüst bir tacire yakışmayacak şekilde müvekkil şirkete kendisinin imzalayarak verdiği çeklerin sahte olduğunu ileri sürdüğünü, davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemştir. Birleşen dava yönünden davacı vekili davasında özetle; müvekkili ile davalı taraf arasında tek satıcı bayilik ilişkisi olduğunu, davalı bayinin bayilik sözleşmesini haksız feshetmiş olduğunu, bir kısmı çeke dayanan takip konusu alacakları ile birlikte yanlar arasındaki cari hesap ilişkisinin müvekkili lehine 193.552,00 TL bakiye verdiğini belirterek, cari hesap alacağından şimdilik 2.000 USD, sözleşmenin süresinden önce fesh edilmesi nedeniyle doğan maktu cezai şart bedeli olan 200.000 USD lik alacaklarının şimdilik 2.000 USD cezai şart bedelinin, mahrum kalınan kâr bedeli olarak şimdilik 2.000 USD alacaklarının faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Birleşen dava yönünden davalı vekili savunmasında özetle; yanlar arasında aynı konudan kaynaklanan davalar nedeniyle “bekletici mesele” ve birleştirme talebinde bulunmuş, esas yönünden davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davalı/birleşen dava davacısı … A.Ş’nin elinde haksız olarak bulunan, 19/08/2012 keşide tarihli, 7.500 TL bedelli, … seri nolu çek, 03/09/2012 keşide tarihli, 82.500 TL bedelli, … seri no’lu çeklerdeki imzalarının davacı/birleşen dava davalısına ait olmadığı, söz konusu imzaların davacı/birleşen dava davalısı tarafından atılmadığı, dava konusu 3 adet çekin Cari hesap bakiyesi, Cezai Şart Bedellerinin itiraza uğraması, 27/07/2012 tarihli İstanbul 3.ATM. 2012/214 esas dosyasında davalı hakkında Tazminat davası talebi ile vermiş olduğu 60.000 TL’lik teminat mektubuna İhtiyati tedbir talebinde bulunduğu hususları beraber değerlendirildiğinde, davaya konu 19/08/2012 keşide tarihli, 7.500 TL bedelli, … seri no’lu çek, 29/08/2012 keşide tarihli, 103.552 TL, bedelli, … seri no’lu çek, 03/09/2012 keşide tarihli, 82.500 TL bedelli, … seri no’lu çekin tanzimi, verilme zamanı, amacı ve tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporları dikkate alındığında 19/08/2012 keşide tarihli 7.500 TL bedelli, … seri nolu çek ve 03/09/2012 keşide tarihli 82.500 Tl bedelli … seri nolu çekin toplamlarının bayilik anlaşmasına göre verilen kredili yakıt tutarının toplamına karşılık geldiği, 29/08/2012 keşide tarihli 103552,00 TL bedelli … seri nolu çekin ise cezai şart bedeline karşı düzenlendiği, bu çekin ticari borçtan dolayı davalıya verilmiş olmadığı, mahkememizce alınan bilirkişi raporlarından tespit edilmiş olmakla, çekler bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı şirket yetkilisi …’nun eli mahsulü olmadığının kabul edilmesinin gerekeceği ve cezai şart bakımından verilen çekin ise taraflar arasındaki izin ve ruhsat işlemlerinin yerine getirilmediği, bununda sorumluluğunun yapılan protokoller gereğince davalı … Şirketine ait olduğu, birleşen dava yönünden ise sözleşmenin haksız feshi iddiasına bağlı olduğundan bu anlamda karşı davacının kusuru olup olmadığının tespiti ve kusurun kapsamı yönünden taraflar arasında yapılan protokol ve akaryakıt sözleşmesine ekli yan sözleşme olan kira sözleşmesi kiracılık ve alt kiracılık sözleşmesi irdelendiğinde temel sorunun ruhsat ve izinler kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ruhsat ve izinlerin alınmadığı, her ne kadar davalı birleşen dosya davacı vekili İstanbul 8. Hukuk mahkemesinin kesinleşmediğini beyan etmiş ise de; bunun belediye yazışmalarında da sabit olduğu, … firmasının kiralama amacına uygun teslim mükellefiyetini yerine getirmemiş olduğu bu hususu belediyeye karşı keşide ettiği Bakırköy … Noterliğinin 17.07.2012 tarihli ihtarnamesinde de ikrar ettiği, LPG ve Akayakıt satışı olan taşınmaz yol geçiş izninin ve LPG ruhsatlanmasının olmadığı, davalı … A.Ş.’nin bunu bildiği ve yapılan protokol gereği bilmesi gerektiği, … A.Ş.’nin ifa edimlerini yerine getirmediği, davalının (…) ruhsat ve izinler alınmadan ifa ve edimlerini tam olarak yerine getirme imkanının kalmadığı, ruhsat ve izinlerin alınmasının idareye başvurarak çözümlenmesinin gerektiği, bunun da … A.Ş. tarafından yapılması gerektiği, asıl dava bakımından davanın kabulü ile 7.500,00 TL tutarlı 19/08/2012 vade, … nolu, 103.552,00 TL tutarlı, 29/08/2012 vade, … nolu, 82.500,00 TL tutarlı, 03/09/2012 vade, … nolu çekler bakımından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, birleşen dava bakımından davanın reddine…” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı- birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı birleşen dava davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde: önceki beyanlarını tekrarla; Davacının borçlarına karşılık verdiği çekleri yetkilisinin imzasını taklit eden birilerine imzalatarak müvekkile verdiğinin açık olduğunu, davacının imzaya itirazına ilişkin İstanbul 22 icra Hukuk Mahkemesinin 2012/133 E. sayılı dosyasında yapıldığını ve imzaların davacıya ait olmadığının zaten tespit edildiğini, istinafa konu menfi tespit davasında genel hükümler çerçevesinde taraflar arasındaki temel hukuki ilişkinin de değerlendirilmesi gerektiğini ve davacının hakkın kötüye kullanılması anlamına gelen bu davranışının hukuken korunmaması gerektiğini, Mahkemece gerekli ruhsat ve izinlerin alınmadığı temel gerekçesine dayalı olarak verilen karar ile 18.03.2013 tarihine kadar davalının akaryakıt istasyonu bayiliğine ilişkin sahip olduğu geçerli ve yürürlükte olan ruhsat ve lisansların yok sayıldığını, bayinin müvekkili şirketten akaryakıt ikmal edip sattığı hususunun göz ardı edildiğini, Kira sözleşmesine konu olan istasyonun akaryakıt istasyonu olduğunu, LPG istasyonu olmadığını, davacı/karşı davalı tarafın LPG istasyonu için ruhsat alamamasının hiçbir şekilde kiralanan yerin ayıplı teslim edildiği anlamına gelmeyeceğini ve akaryakıt bayilik sözleşmesinin feshi için de haklı sebep oluşturamayacağını, beyanlarını doğrular nitelikteki İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/795 E sayılı dosyası üzerinden verilen kararın kesinleştiğini, Müvekkili şirketin bayi adayı olan davacı/karşı davalının yönlendirmesi ve talebiyle ihaleye girdiğini, ihaleyi alan müvekkili şirketin akaryakıt istasyonu olan taşınmazı kira farkı almadan bütünüyle aynı şartlarla davacı/karşı davalıya alt kiracı olarak kiraladığını, müvekkili şirket ile belediye arasında akdedilen kira sözleşmesi ile müvekkili ile davacı/karşı davalı arasında akdedilen alt kira sözleşmelerinde de kiralanan yerin akaryakit istasyonu olduğunun belli olduğunu, istasyon yerinin imar planlarında da akaryakıt istasyonu olarak yer aldığını, istasyonun bulunduğu parselin imar planlarında LPG istasyonu olarak L lejantı bulunmadığını, L lejantı bulunmayan bir yer için LPG istasyonu ruhsatı almanın mümkün olmadığını, mahkemece sadece protokol, bayilik sözleşmesi, kira sözleşmesinde ancak LPG ruhsatı alınması halinde uygulanacak olan ve dağıtım şirketlerinin bayileriyle akdettiği sözleşmelerin tamamında yer alan LPG satışına ilişkin hükümlerin esas alınarak hatalı bir şekilde kabul gördüğünü, Davalı bayinin, müvekkili şirketten protokol gereği geri ödemesi bir yıl sonra başlayacak şekilde kredili olarak ve ayrıca peşin ödeme ile akaryakıt ikmal ederek akaryakıt istasyonundan satış yaptığını, davacı/karşı davalı firmanın akaryakıt alımına ilişkin faturalar, cari hesap ekstresi, mal talepnamelerinin dosyaya sunulduğunu, dolayısıyla akaryakıt istasyonunun gerekli ruhsat ve izinlerin alınamaması nedeniyle işletilmediği iddiasının maddi gerçeklik anlamında ve hukuki olarak hiçbir dayanağı olmadığını, Taraflar arasında akdedilmiş kira sözleşmesi, şartname, bayilik sözleşmesi, protokol ve eklerinde yer alan hiçbir maddede İşyeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatı veya LPG ruhsatının alınması konusunda müvekkilinin bir taahhüdü bulunmadığını, müvekkilinin taraflar arasında akdedilen protokol ve bayilik sözleşmesinden doğan taahhüt ve yükümlülüklerini bütünüyle yerine getirdiğini bilen davalı bayinin bu sözleşmeleri haklı sebeple feshedemeyeceğini anlayınca, tarafların bayilik sözleşmesi eki olarak kabul ettiği kira sözleşmesini kendisine göre haklı sebeplerle feshederek bayilik ilişkisinden doğacak borçlarından ve sorumluluktan kurtulmayı amaçladığını, Davacı/karşı davalı tarafından kira sözleşmesinin haklı sebeplerle feshedildiği iddiası ve bu nedenle uğramış olduğu zararların karşılanması talebiyle ikame ettiği dava İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin T:11.03.2014 E-.2013/390 K.2014/133 sayılı kararı (EK-9) ile reddedilmiş olduğunu ve kararın kesinleştiğini, söz konusu kararda da son derece açık bir şekilde davalı firmanın LPG ruhsatı alamamasının, kira sözleşmesinin feshi için haklı ve geçerli bir sebep olmadığı ifade edilerek davacının maddi kayıpları ile ilgili taleplerinin reddine karar verdiğini, İstasyonunun kiralandığı tarihte istasyonda LPG tesisatının olmadığının ve eski işletmeci olan Belediyenin istasyonda LPG satışı yapmadığının gerek istasyonun fiziki koşullarından gerekse ruhsat ve lisans evrakında da açık bir şekilde görüldüğünü, bu hususları bilerek ve kabul ederek istasyonu kiralayan davacı/karşı davalının istasyonda LPG satışı da yapmak üzere ruhsat alamamasının hiçbir şekilde müvekkili şirketin sorumluluğunu gerektirmeyeceğini, Davacı/karşı davalı firmanın LPG ile ilgili ruhsat almak istediğini ancak geçiş yolu izin belgesi alamadığını, belediyenin ise kira sözleşmesine dayalı taleplerinde davacı/karşı davalı firmayı muhatap almadığını, davacı/karşı davalının talebiyle müvekkili tarafından belediyeye ihtar çekildiğini, Gerekçeli kararda ve bilirkişi raporlarında dahi davacı/karşı davalının müvekkili şirkete kredili akaryakıt alımı nedeniyle 90.475,74 TL cari hesap borcu olduğu, sözleşmenin davacı tarafça haklı sebeple feshedildiğinin kabulü halinde 60.000,00 TL tutarındaki tazmin edilen mektup bedelinin cezai şarta mahsup edilemeyeceği, cari hesaptan düşüleceği yönünde değerlendirme yapıldığı gözönünde bulundurulursa davacı/karşı davalının en az 30.475,74 TL cari hesap borcu olacağını, İlk derece mahkemesinin bir sektör bilirkişisinden dahi görüş almayarak hatalı şekilde sonuca ulaştığını, İlk derece mahkemesinin asıl ve birleşen davalar hakkında verdiği kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak menfi tespite ilişkin esas dava yönünden davanın reddine, birleşen dava yönünden ise davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti; birleşen dava ise bayilik sözleşmesinin haksız feshi iddiasına dayalı kâr mahrumiyeti, cezai şart talebine dayalı alacak ve cari hesap ilişkisi kapsamında tahsil edilemeyen bakiye alacakla yine bu kapsamda kredili mal alınmasından ötürü karşı tarafça keşide edilen ve asıl davada menfi tespit talebine konu edilen çeklerden dolayı ortaya çıkan alacağın tahsili talebini içerir eda davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı asıl davada davalı- birleşen davada davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Asıl davada davacı vekili davaya konu 7.500,00 TL tutarlı 18.08.2012 vadeli, 103.552,00 TL tutarlı 28.08.2012 vadeli, 82.500,00 TL tutarlı 03.09.2012 vade tarihli, üç adet çeke ilişkin borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Birleşen dosyanın incelenmesinde; davacının …, davalının … olduğu, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe konulmuş 7.500,00 TL tutarlı 18.08.2012 vadeli, 103.552,00 TL tutarlı 28.08.2012 vadeli, 82.500,00 TL tutarlı 03.09.2012 vade tarihli, üç adet çeke ilişkin çekin dayanağını oluşturan kredili mal alımlarından kaynaklanan 90.000,00 TL tutarındaki ve satış taahhüdünün gerçekleşmemesinden kaynaklanan 103.552,00 TL tutarındaki toplamda 193.552,00 TL cari hesap alacağının ve 5 yıl süreli akaryakıt bayi sözleşmesinin süresinden önce feshedilmiş olması nedeniyle geriye kalan 4 yıl için satın alınması taahhüt edilen ancak alınmayan 4.000 metreküpten kaynaklı olarak tahakkuk eden 400.000,00 USD tutarındaki cezai şartın şimdilik 200.000,00 USD tutarındaki kısmının, sözleşmeye uyulmaması ve sözleşmenin süresinden önce feshedilmesinden doğan maktu cezai şart bedeli olan 200.000,00 USD ‘lik alacağın şimdilik 2.000,00 USD’lik kısmının sözleşmenin haksız fesih sebebiyle müvekkilinin mahrum kaldığı karın 2000 USD’lik kısmının ihtarname tarihinden itibaren işleyecek olan sözleşmesel temerrüt faizi ile birlikte tahsili talep edilmektedir. Taraflar arasında 14.06.2011 tarihli kira sözleşmenin olduğu, tarafların bahsi geçen sözleşmede kira başlangıç tarihini 20.06.2011 tarihi olarak kararlaştırmış oldukları, …’in Belediye ile yaptığı taşınmaz mal kira sözleşmesinin bulunduğu, bu sözleşme uyarınca … ve … Petrol’ün aralarında 5 yıl süreli az yukarıda geçen kira sözleşmesini yaptıkları, … Petrol’ün alt kiracı sıfatının bulunduğu anlaşılmaktadır. İstanbul 3ATM’nin 2012/2014 esas sayılı dosyasında, davacının … Grup, davalının … olduğu, söz konusu davada; …’nin alt kiracı olarak kiraladığı … İlçesi, Belediye oto terminalı … Blok … adresinde kain taşınmazın ayıptın arınmış ve kiralama amacına uygun olarak teslim edilmemesi nedeniyle taraflar arasındaki kira sözleşmesinin feshinin, sözleşme nedeniyle uğranılan müspet ve menfi zararların ve sebepsiz yere ödenen kiraların ve davalıya verilen 11.05.2011 tarih ve 60.000,00 TL tutarlı teminat mektubunun nakde çevrilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesinin talep edildiği, davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Dosya İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/390 esasına kayıt edilmiştir. İstanbul 9.Sulh Mahkemesinin 2013/390 sayılı dosyasının incelenmesinde; taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesinde tüm ruhsat ve izinlerin … tarafından sağlanacağına ilişkin şartın mevcut olmadığını, …’nin 21.07.2012 tarihli çalışma ve iş yeri ruhsatını bulunmasına rağmen istasyonun konumu itibariyle LPG satışına izin verilmemesi nedeniyle menfi ve müspet zararlarının tazminini talep etmiş olduğu ancak …’nin davalı alt kiralayan … ile dava dışı belediye arasındaki sözleşmeden ve sözleşmenin eki mahiyetindeki şartnameden haberdar olduğunu, …’nin basiretli bir tacir olarak kiraladığı yerin yapacağı işe uygunluğunu araştırması gerektiğini, bu sebeple maddi kayıpları ile ilgili taleplerin reddi gerektiği kanaatine varılarak davacının 1.06.2011 tarihli sözleşmenin feshine ilişkin davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, davacının sabit yatırım, mahrum kalınan karar ve kira bedellerinin iadesine ilişkin taleplerinin yerinde görülmediğine ilişkin 11.03.2014 tarihli hüküm tesis edildiği, bunun üzerine … temyiz başvurusunda bulunmuş, Yargıtay 6.HD’nin 2014/7324 E., 2014/10980 K.sayılı 14.10.2014 tarihli ilamı ile hüküm onandığı, … tarafından karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine, Yargıtay 6.HD’nin 2015/1285 E., 2015/6845 K.sayılı ilamı ile karar düzeltme istemi reddedilerek hükmün 14.10.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki İstanbul 22.İcra Hukuk Mahkemesinin dosyasının içine sunulan grafolojik inceleme bilirkişi kök ve ek raporlarında, dava konusu edilen üç adet çek üzerindeki imzanın …’nin yetkili temsilcilerinin elinin ürünü olmadığı yönünde tespit yapılmıştır. Taraflar arasındaki 22.07.2011 tarihli protokolün incelenmesinde, …’nin bayi sıfatının olduğu ve bayilik faaliyetini gerçekleştirmek amacıyla … ile 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesini imzalayacağı, protokolün 3.1.3.maddesinde …’nin her yıl asgari 1000 metre küp ürünü ve 3 ton madeni yağın …’den satın alma taahhüdü altına girdiği, eksik satın alınan her metre küp beyaz ürün için 100 USD, eksik satın alınan her bir ton madeni yağ için ise ton başına 250 USD cezai şart ödemeyi taahhüt ettiği, protokolün 3.1.5.maddesinin 7. bendinde, …’nin iş bu sözleşmenin eki taşınmaz mal kira şartnamesi ve özel şartnameye aykırı hareket etmesi halinde bu durumun protokolün feshi sonucunu doğuracağı ve …’nin …’e 200.000 USD cezai şart ödeyeceği, 8.bendinde, …’nin belediye taşınmaz mal kira şartnamesinin 24.maddesindeki şartlara uygun olarak kar almadan akaryakıt ve LPG satımı yapacağını, protokolün 5.maddesinde, söz konusu protokole, protokolün eki mahiyetinde kira şartnamesi ve özel şartnameye aykırılık durumunda …’nin …’e 200.000 USD cezai şartı ödeyeceğinin hükme bağlandığı anlaşılmaktadır. 22.07.2011 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesinin incelenmesinde, 3.maddedeki düzenlemede bayinin benzin, motorin, gaz, otogaz (LPG) madeni yağ ve oto bakım ürünlerini bulundurmayı, teşir etmeyi ve satmayı taahhüt etmiş olduğu, yine sözleşmenin 4-b.maddesinde yer alan karşılıklı hak ve yükümlülükler ile ilgili kısmında, 18-c.maddesinde yer alan fesih sonuçları ile ilgili kısmında LPG satışına yönelik sözleşmesel sorumlulukların düzenlendiği anlaşılmaktadır. Karayolları Genel Müdürlüğü 08.02.2012 tarihli yazısında, söz konusu taşınmaza ilişkin geçiş yolu izin belgesi verilmesini uygun bulmamıştır. Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/289 esas sayılı dosyası içerisindeki 15.10.2015 havale tarihli bilirkişi mali müşavir … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda taraflar arasındaki 19.06.2011 tarihli kira sözleşmesi incelenmiştir. Bilirkişi raporunda … Grup tarafından kiralama esnasında söz konusu istasyonun LPG ruhsatlandırmasını ve yol geçiş izninin bulunmadığını bilmek zorunda olmadığını, çünkü …’in zaten LPG ve akaryakıt satışına ilişkin izin ve ruhsatları olmadan söz konusu taşınmazı kiraya veremeyeceği değerlendirilmiştir. Yine bilirkişi raporunda 22.07.2011 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesinin 3.maddesi ve aynı sözleşmenin 4-b.maddesinde düzenlenmiş karşılıklı haklar ve yükümlülüklerle ilgili kısımda ve 18 maddesinde düzenlenmiş fesih sonuçları ile ilgili olan kısımda LPG atışına yönelik sözleşmesel sorumlulukların yer alması sebebiyle … A.Ş.’nin akaryakıt istasyonundaki izin ve ruhsatların mevcut olduğu varsayımı ile hareket ettiği ve yine aynı düşünce ile alt kiracı …’ye kiraladığı yönünde tespit yapılmıştır. Yani bilirkişi raporuna göre, LPG ruhsatlandırmasının olmaması hususunda birinci derecede kusurlu … A.Ş.’dir. Bilirkişi raporunda, … Grup’un menfi tespit davasına konu ettiği 7.500,00 TL tutarlı 18.08.2012 vadeli, 103.552,00 TL tutarlı 28.08.2012 vadeli, 82.500,00 TL tutarlı 03.09.2012 vade tarihli, üç adet çeke ilişkin de değerlendirmenin de yapılmış olduğu görülmüştür. Bilirkişi raporunda hem söz konusu üç adet çekin … Grup yetkili temsilcisinin elinin ürünü olmaması hem de taraflar arasındaki cari alım satım ilişkisinde hüküm ifade etmeyeceği sebepleriyle … Grup açısından bir bağlayıcılığı olmadığı yönünde sonuca ulaşılmıştır. Bilirkişi … Grup’a ilişkin ticari defterleri incelemiş, defterlerin usulüne uygun olduğu, netice olarak … Grup’un …’e 30.475,74 TL borcu olduğunu belirtilmiştir. Bilirkişi 06.04.2016 havale tarihli raporunda ise, … tarafından talep edilen cezai şart alacağına ilişkin değerlendirme yapmış, uygun görüldüğü taktirde işletmenin işletme süresi ile sınırlı makul bir rakam takdir edebileceği yönünde görüş bildirmiştir. Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/289 esas sayılı dosyası içerisine sunulan 25.08.2015 tarihli bilirkişi …’nın kök raporunda, Bakırköy 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/289 esas ve söz konusu dosya ile birleşen İstanbul 34.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/111 esas sayılı dosyalarına ilişkin değerlendirme yapılmıştır. Söz konusu raporda … Grup’un 2010-2011-2012 yıllarına ait ticari defterleri incelenmiş, sonuç olarak, …’in … Grup’tan 194.027,74 TL alacağının olduğu tespit edilmiştir. Bu bakiyenin oluşumuna esas akaryakıt satışından kaynaklanan 90.475,74 TL tutarında bir bedel, sözleşmeden kaynaklanan kısmı cezai şart bedeli açıklamalı 10.08.2012 tarihli … sıra nolu 60.000,00 TL tutarındaki fatura yine 10.08.2012 tarih, … nolu sözleşmeden kaynaklanan kısmı cezai şart bedeli açıklamalı 103.552,00 TL tutarlı fatura hep birlikte göz önünde bulundurularak 194.027,74 TL’lik bir bakiye alacağı hesaplanmıştır. Yine bilirkişi raporunda davaya konu edilen üç adet çek değerlendirilmiş, söz konusu çeklerin … Grubu yetkilisi elini ürünü olmadığına ilişkin ATK’nın 17.11.2014 tarihli raporu bulunmakla, … Grup Şti.’nin İstanbul 3.ATM’nin 2012/214 esas sayılı dosyasında … hakkında tazminat davası açtığı, 60.000,00 TL’lik teminat mektubu üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiği hususu da dikkate alındığında akaryakıt kredisinin 90.000,00 TL’lik kısmına ilişkin olarak teslim edildiği iddia edilen 19.08.2012 keşide tarihli 7.500 TL tutarlı çek ve 90.000,00 TL’lik kredi borcunun ilk taksidi için verildiği söylenen 03.09.2013 keşide tarihli 82.500,00 TL tutarlı çekin düzenlenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, 29.08.2012 keşide tarihli 103.552,00 TL bedelli çekin ise, … Grup’un yıllık satış taahhüdünü gerçekleştirmemesi nedeniyle eksik kalan miktara tekabül eden cezai şart kapsamında keşide edildiği iddiasının mevcut bulunduğu, az önce bahsi geçtiği gibi … Grup’un İstanbul 3.ATM’nin 2012/214 esas sayılı dosyası üzerinden görülen tazminat davası ve yine … Grup’un ihtarname keşide etmek suretiyle … sıralı 60.000,00 TL bedelli ve … sıralı 103.552,00 TL bedelli irsaliyeli faturalarına itiraz etmiş olduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, … Grup’un bu şekilde çek keşide etmesinin anlamlı olmayacağı sonucuna ulaşılmıştır. Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/289 esas sayılı dosyası içerisine sunulan 12.12.2016 tarihli bilirkişi …’nın ek raporunda, … Grup’ un …’na 90.475,74 TL cari hesap borcu bakiyesinin olduğunun … Group’un ticari defterlerindeki kayıtlarla da sabit hale geldiği, 29.08.2012 keşide tarihli 103.552,00 TL bedelli çekin cezai şart bedeline karşılık olarak düzenlendiği, 19.08.2012 keşide tarihli 75000 TL bedelli, 03.09.2012 keşide tarihli 82,500 TL bedelli çekin kredi yakıt tutarına karşılık geldiği, her üç çekin de … Grup temsilcisinin eli ürünü olmadığı, sadece 19.08. 2012 tarihli çekin … Grup’ un ticari defterlerinde kayıtlı olduğu , kayıt tarihinin ise 16.08.2016 olduğu, … tarafından sözleşmenin feshi beyanını içeren ihtarname 21.06.2012 tarihine ilişkin olmakla,bahsi geçen çekin … tarafından bu tarihten çok sonraki bir tarihte kayda alındığının anlaşıldığı, birleşen dava yönünden ise bayilik sözleşmesinin … Grup tarafından feshinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı konusunda mahkemenin değerlendirme yapması gerektiği belirtilmiştir.Bilirkişi …’nın 12.10.2017 tarihli ikinci ek raporunda, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 18.maddesi göz önünde bulundurularak brüt kar kaybı hesaplanmış, daha sonrasında faaliyet giderleri, pazarlama satış ve dağıtım, genel yönetim giderleri mahsup edilmek suretiyle net kar kaybı 2.649,00 TL olarak bulunmuştur. Kar mahrumiyeti hesaplanması için makul süre, birleşen dava davacısı …’in sözleşmeden erken feshedilen yıl süresi şeklinde belirttiği 4 yıl olarak kabul edilip net kar kaybı 127.152,00 TL şeklinde hesaplanmıştır. Dosya içerisinde İstanbul 8.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/795 esas sayılı dosyasına sunulan 02.05.2016 havale tarihli bilirkişi raporu mevcuttur. Söz konusu İstanbul 8.Sulh Hukuk Mahkemesindeki bahsi geçen dosyanın itirazın iptali davasına ilişkin olduğu, … tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden 66.000,00 TL asıl alacak, 6.549,37 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 72.549,37 TL üzerinden takibe geçildiği, takip dayanağı olarak Bakırköy …Noterliği’nin 07.11.2012 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 14.06.2011 tarihli kira sözleşmesinin gösterildiği ve esasen takipte 1 yıllık kira bedelinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu raporda bilirkişiler, gerekli ruhsat ve izinler alınmaksızın akaryakıt istasyonunu alt kira sözleşmesine göre işletilmesinin mümkün olmadığı, alt kiracının alt kira sözleşmesini geçerli ve haklı olarak feshettiği, alt kiraya verinin fesihten sonrası için herhangi bir kira bedeli talep edemeyeceği gerekçeleri ile itirazın iptali davasına esasa alacak talebinin dayanağı olmadığı değerlendirilmiştir. UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, davacının …, davalının … Grup olduğu, dava konusunun aradaki protokol ve sözleşmeler kapsamında …’nin ilk yıl için taahhüt ettiği kira bedelinin peşin olarak ödediğini, …’in istasyona toplam 58.835,66 TL tutarında kurumsal kimlik uygulaması yaptığını, ariyet olarak kullanılmak üzere toplam 86.904,27 TL pompa ekipman ve malzeme teslim ettiğini, 22.805,38 TL istasyon, tank ve otomasyon sistemi kurduğunu, sözleşme süresi içinde 12 ay geri ödemesiz ve 12.aydan sonra 12 eşit taksitle geri ödemeli olarak kredili satışı yapılacak olan toplam 125.000,00 TL tutarındaki akaryakıtın 90.000,00 TL’lik kısmının … tarafından …’ye teslim edildiğini ancak …’nin 2012-2013 kira dönemi için peşin ödemesi gereken yeni dönem kira bedellerini ödememesi üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını beyanla, haksız itirazın iptalini ve takibin devamını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesi davanın reddi yönünde hüküm tesis edilmiş, … tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine İstanbul BAM 36.HD’nin 25.02.2019 tarih, 2017/2334 E., 2019/355 K sayılı ilamı ile İstanbul 9.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/390 esas 2014/133 K sayılı ilamının delil niteliği üzerinde durularak takibe konu kira döneminin başlangıç tarihinin 20.06.2012, davalı …’nin tahliye tarihinin 30.09.2012 olduğu, dolayısıyla …’nin bu dönemler arasında işleyecek kira bedelinden sorumlu olduğu sebepleri ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği yönünde hüküm verilmiştir. Yargıtay 3.HD’nin 02.12.2019 tarih 2019/2645 E., 2019/9540 K.sayılı ilamı ile İstanbul 9.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/390 esas 2014/133 K sayılı ilamı ile …’in belediye ile yaptığı sözleşmeye ekli şartnamenin 21.maddesi gereğince kira bedelinin peşin olarak ödenilmesi nedeniyle belediye tarafından kira sözleşmesinin feshedildiği, alt kiracılık ilişkisinin de bu fesih ile 30.09.2011 tarihli tutanak ile gerçekleşen teslim işlemi ile tahliye edildiği, dolayısıyla alt kiracılık ilişkisinin hükümsüz kaldığı belirlenmiş olup buna dair Yargıtay 6.HD’nin 11.03.2014 gün, 2014/7324 E., 2014/10980 K. sayılı ilamı ile onanmış ve karar düzeltmesi de reddedilerek kesinleşmiştir. Somut olayda İstanbul 9.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin bahsi geçen dosyasının güçlü delil niteliğinde olduğu, dolayısıyla kiracı …’nin kira döneminin başlangıç tarihi 20.06.2012 ile tahliye tarihi olan 30.09.2012 tarihine kadarki dönem tutarından sorumlu olduğu sebebiyle bu dönem için işleyen kira bedelinin hesaplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozularak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair karar verilmiştir. Dosya içerisinde … tarafından düzenlenen mütalaa mevcuttur. Söz konusu mütalaanın incelenmesinde, … Grup’un akaryakıt alt başlığında ve istasyonlu bayilik kategorisinde bir lisans aldığını, bir istasyonda sadece akaryakıt satılması halinde PPDB’ndan alınan istasyonlu bayilik lisansın istasyonun faaliyeti için yeterli olduğunu, bir arasının imar planında A Lejandı bulunmasını yani akaryakıt ile servis istasyonu olarak imar planında belirtilmiş olmasını bahse konu arsa üzerinde LPG ürünü de satılabileceği anlamına gelmeyeceğini, dosya içerisindeki Şereflikoçhisar Belediyesi ve … arasında yapılan kira sözleşmesinde ve … ile … Grup arasında yapılan alt kira sözleşmesinde kiraya verenler tarafından akaryakıt istasyonunda LPG satışı yapılacağına dair taahhüde bulunulmadığı, dolayısıyla akaryakıt satışına başlamış olan bir istasyonun ayıplı bir mal olarak sektörel açıdan değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Asıl dava, üç adet çekten dolayı borçlu olunmadığı iddasıyla açılan menfi tespit davasıdır. Birleşen davadaki talebin, bayi tarafından haksız şekilde bayilik ilişkisinin sonlandırılmış olmasından kaynaklı müsbet zarar kapsamındaki mahrum kalınan kar,cezai şart alacağı ve ticari ilişki çerçevesinde tahakkuk eden cari hesap alacağı içindeki ödenmeyen bakiye tutar talep edilmektedir. İlk derece mahkemesi yapmış olduğu yargılamada dosya içerisindeki bilirkişi raporları doğrultusunda esas davaya ilişkin olarak dava konusu çeklerin davacı şirket yetkilisi …’nun eli mahsulü olmadığının kabul edilmesinin gerekeceği ve cezai şart bakımından verilen çekin ise taraflar arasındaki izin ve ruhsat işlemlerinin yerine getirilmediği, bununda sorumluluğunun yapılan protokoller gereğince davalı … Şirketine ait olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne birleşen dava konusunda ise, taraflar arasındaki 22.07.2011 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesinin 3.maddesi ve aynı sözleşmenin 4-b.maddesinde karşılıklı haklar ve yükümlülüklerle ilgili kısımlar ve 18v.maddesinde, fesih sonuçları ile ilgili olan kısımda LPG satışına yönelik sözleşmesel sorumlulukların yer alması sebebiyle lpg satışına ilişkin ruhsatın alınmaması hususundaki hukuki sorumluluğu asıl kiracı …’na yüklemiş ve …’nin kira sözleşmesini feshetmekte haklı olduğu, … firmasının kiralama amacına uygun teslim mükellefiyetini yerine getirmediği , bu hususu belediyeye karşı keşide ettiği Bakırköy … Noterliğinin 17.07.2012 tarihli ihtarnamesinde de ikrar ettiği gerekçeleriyle birleşen davanın reddine karar vermiştir.Uyuşmazlıkta esasen çözülmesi gereken husus davaya esas bayilik sözleşmesi, gereğince LPG ruhsatının alınmaması durumunun sözleşmenin haklı feshine sebebiyet verip vermeyeceği noktasındadır. Taraflar arasındaki protokol ve bayilik sözleşmesinde sadece …’in protokol ve sözleşmeyi fesih hakkına ilişkin düzenlemeler yer almakla somut olayda …, karşı tarafın akde aykırı davranışlarından ötürü sözleşmeyi genel hükümlere göre fesh etme yoluna gitmiştir. İlk derece mahkemesince kira sözleşmesinin alt kiracı tarafından feshi haklı olarak kabul edilerek hüküm verildiği anlaşılmakla dosya içerisindeki kesinleşen İstanbul 9.Sulh Mahkemesinin 2013/390 sayılı dosyasında …’nin davalı alt kiralayan … ile dava dışı belediye arasındaki sözleşmeden ve sözleşmenin eki mahiyetindeki şartnameden haberdar olduğunu, …’nin basiretli bir tacir olarak kiraladığı yeri yapacağı işe uygunluğunu araştırması gerektiğini, bu sebeple maddi kayıpları ile ilgili taleplerin reddi gerektiği yönünde gerekçe oluşturulmuştur. O halde alt kira sözleşmesinin alt kiracı tarafından feshedilmesinin haksız olduğu yönünde kesinleşmiş bir hüküm mevcuttur. İlk derece mahkemesince yapılması gereken, öncelikle …’nin dava konusu bayilik sözleşmeni feshetmesinde haklı olup olmadığının somut gerekçelerle ve delillere dayalı olarak ortaya konulması olmalıdır. Az yukarıda bahsi geçtiği üzere bu hususta kesinleşmiş ilam da dikkate alınarak esasen bu durumun bayilik sözleşmesinin de haklı şekilde feshinin kabulünü gerektirip gerektirmediği ilk derece mahkemesince değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmeye esas olmak üzere bayilik sözleşmesi ve buna ek protokolde LPG istasyonu kurulmasına ilişkin düzenlemelerin … açısından sözleşmelerin subjektif esaslı unsuru olarak kabulünün gerekip gerekmediği irdelenmelidir. Sözkonusu düzenlemeler yapılmasaydı …’nin bayilik sözleşmesini kabul ederek mevcut koşullarda imzalayıp imzalamayacağı somut olayın özellikleriyle birlikte göz önünde bulundurulmak suretiyle çözüme gidilmelidir. LPG istasyonu kurulmasına ilişkin düzenlemelerin, … açısından sözleşmenin adeta olmazsa olmaz niteliğinde kabul edilecek unsuru olması halinde bu kez de ilk derece mahkemesince Bakırköy …Noterliği’nin 17.07.2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi irdelenerek LPG satışına ilişkin ruhsatın alınamamasındaki sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu belirlenmelidir. …’nin noter kanalıyla açıkladığı fesih beyanının haklı olup olmadığı ilk derece mahkemesince tespit edildikten sonra …’in mahrum kalınan kâr ve cezai şart alacaklarına ilişkin taleplerinin hukuka uygunluğu denetlenmelidir. Asıl davadaki talep dava dilekçesinde yer alan çeklerden borçlu olunmadığı hususundaki menfi tespit davasında , ilk derece mahkemesince yargılama aşamasında aldırılan bilirkişi raporlarının irdelenmesinde; … Grup Şti.’nin İstanbul 3.ATM’nin 2012/214 esas sayılı dosyasında … hakkında tazminat talep ederek 60.000,00 TL’lik teminat mektubu üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiği hususu da dikkate alındığında akaryakıt kredisinin 90.000,00 TL’lik kısmına ilişkin olarak teslim edildiği iddia edilen 19.08.2012 keşide tarihli 7.500 TL tutarlı çek ve 90.000,00 TL’lik kredi borcuna ilişkin ilk taksidine ilişkin verdiği söylenen 03.09.2013 keşide tarihli 82.500,00 TL tutarlı çekin düzenlenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, sadece 19.08. 2012 tarihli çekin … Grup’ un ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, kayıt tarihinin ise 16.08.2016 olduğu yani … tarafından sözleşmenin feshi beyanını içeren ihtarname 21.06.2012 tarihi olmakla, bahsi geçen çekin … tarafından bu tarihten çok sonraki bir tarihte kayda alındığının anlaşıldığı yönünde tespitlere yer verildiği ilk derece mahkemesince de bu değerlendirmeler doğrultusunda çeklere ilişkin menfi tespit davasının kabulüne karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Akaryakıt kredisinin 90.000,00 TL’lik kısmına ilişkin olarak teslim edildiği iddia edilen 19.08.2012 keşide tarihli 7.500 TL tutarlı çek ve 90.000,00 TL’lik kredi borcuna ilişkin taksitine ilişkin verdiği söylenen 03.09.2013 keşide tarihli 82.500,00 TL tutarlı çekin hukuki dayanağının tespitinde Bilirkişi … Grup’a ilişkin ticari defterleri incelemiş, defterlerin usulüne uygun olduğu, Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/289 esas sayılı dosyası içerisindeki 15.10.2015 havale tarihli bilirkişi mali müşavir … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunun netice olarak … Grup’un …’e 30.475,74 TL borcu olduğu belirtilmiştir. Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/289 esas sayılı dosyası içerisine sunulan 25.08.2015 tarihli bilirkişi …’nın kök raporunda, bu bakiyenin oluşumuna esas akaryakıt satışından kaynaklanan 90.475,74 TL tutarında bir bedelin …’nin usulüne uygun ticari defter kayıtlarından ortaya çıkmış olduğu belirlenmiştir. 19.08.2012 tarihli çekin … Grup’ un ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, tespit edilse de kayıt tarihinin sözleşmenin feshine ilişkin ihtarnamenin düzenlendiği tarihten sonra gerçekleşmiş olduğuna15.10.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda işaret edilmiştir. Birleşen dosyada …’in taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak doğduğunu ileri sürdüğü cari hesap alacağının tahsili talebi de bulunmakla ilk derece mahkemesince gerekçeli kararda bu hususa ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, gerekçe oluşturulmadığı anlaşılmaktadır. İstanbul 3.ATM’nin 2012/214 esas sayılı dosyasında verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın yargılamasına, İstanbul 9.Sulh Mahkemesinin 2013/390 sayılı dosyası üzerinden devam edilerek karar verildiği anlaşılmakla az yukarıda bahsi geçtiği üzere İstanbul 9.Sulh Mahkemesinin 2013/390 sayılı dosyası üzerinden verilen hüküm esasen kira sözleşmesinin haklı sebeple feshedilmediği hususuna ilişkin olup taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında oluştuğu iddia edilen cari hesap alacağına yönelik yargılamada kesinleşen bu hükümde tespit edilen hususların herhangi bir etkisinin etkisinin olup olmadığı ilk derece mahkemesince değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme yapıldıktan sonra, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi çerçevesinde … lehine tahakkuk ettiği söylenilen mal satımından kaynaklı cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı, eğer varsa miktarı dosya içerisindeki bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler giderilmek suretiyle ilk derece mahkemesince ortaya konulmalıdır. Bu bağlamda, sözkonusu 19.08.2012 çekin cari hesap ilişkisi kapsamında alındığına ilişkin …’in iddiası mevcut olmakla bu noktada ilk derece mahkemesince bahsi geçen çekin sözleşmenin feshinden sonra ticari defterlere kaydedilmesinin bir önemi olup olmadığı, her ne kadar imza yetkili temsilciye ait olmasa da 19.08.2012 tarihli çekin … Grup’ un ticari defterlerinde kayıtlı olduğu gerçeği karşısında bu çekin mevcut borcun tasfiyesi amacıyla verilip verilmediği irdelenmek suretiyle asıl dava olan menfi tespit davası ve birleşen davadaki taleplerden olan satın alınan ürün bedeli nedeniyle ortaya çıktığı iddia edilen cari hesap alacağına ilişkin dava yönünden sonuca ulaşılmalıdır. Yukarıdaki açıklamalara göre ilk derece mahkemesinin uyuşmazlık noktalarını net olarak ortaya koymadığı, bu uyuşmazlıkları ne şekilde aştığını delillere dayalı bir şekilde ve gerekçeli olarak ortaya koymadığı, davanın çözümü açısından önemli delil değerlendirmelerinin yapılmadığı olmadığı anlaşılmakla, esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, HMK’nın 356/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı-birleşen davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalı-birleşen davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 14.01.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.