Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/287 E. 2021/108 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/287
KARAR NO: 2021/108
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03/05/2018
NUMARASI: 2017/453 Esas – 2018/540 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından başvurusunda bulunulduğu görülmekle, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİDavacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında Büyükçekmece … Noterliğinin değişik tarihlerde 4 adet düzenleme şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeler ile müvekkilinin davalı şirketin yapmakta olduğu 4 adet daireyi almayı vaat ettiğini, müvekkili tarafından 4 adet daire için 352.600,00TL lik ödeme yapıldığını vc noter masrafları içinde 5.639,00TL lik ödeme yapıldığını, müvekkilinin sözleşmedeki tüm edimlerini eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, ancak davalı şirket tarafından edimlerinin hiçbirinin yerine getirilmediğini beyanla, davalıya ödenen 352.600,00 TL 4 adet daire bedelinin ödeme tarihlerinden dava tarihine kadar geçen süre için hesaplanan 87.000,00TL faizi, noter harç ve masrafları için 5.639.00TL ile 4 daire için rayiç değer farkı için uğranılan zarar için şimdilik 10,000,00TL ve mahrum kalınan kira kaybı için 4 daire bakımından fazlaya dair hakları saldı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL olmak üzere toplam 465.239,00TL alacaklarının dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 03/05/2018 tarihli, 2017/453 Esas – 2018/540 Karar sayılı kararında, “…Davacı, davalı iddiaları, fesih sözleşme tutanakları ve tüm dosya kapsamından; Davacı, davalı şirketten gayrımenkul satış vadi sözleşmesiyle 4 adet daire satın aldığı, daire bedeli 352.600,00 TL ödemede bulunduğu, davalı şirketin sözleşme uyarınca satmış bulunduğu daireleri ifa edemediği, Mahkememize dava açıldığı ancak yargılama sırasında davalının fesih sözleşmesi yaparak ödemiş olduğu daire bedellerini geri aldığı ve hükme esas olan miktarları peşinat olarak davalı uhdesinde bıraktığı ancak davalının fesih sözleşmesi uyarınca teslim etmeyi taahhüt ettiği, daireleri teslim edemediği anlaşılmakla davacı taraf, fesih sözleşmelerinde peşinat olarak sayılan ve toplam 149.000,00 TL olan miktarı talep edebileceğinden…” davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Dava konusu, gerekçeli kararda da belirtildiği üzere müvekkilinin davalıdan gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerinde belirtilen 4 adet daireyi teslim edilememesi nedeniyle sözleşmenin feshi sonucu ödemiş oldukları bedelin iadesine ilişkin olduğunu, müvekkilinin belirtilen şekilde 4 adet dairenin tüm bedellerini ödediğinin ve hiçbir borcu olmadığının gerek bilirkişi raporunda ve hatta gerekçeli kararda da aynen tespit edildiğini, Davalı vekili önceden herhangi bir beyanı olmaksızın, delilleri arasında da belirtmemiş ve ibraz etmemiş olduğu Konut Tahsis Sözleşmesi Fesih Tutanaklarını dosyaya ibraz ettiğini, zaten çok büyük zararda olduğu nedeniyle zararını asgariye indirmek adına davalının teklifi doğrultusunda yeni bir daire tahsis anlaşmasına girildiğini, müvekkilinin verdiği paranın bu dairelere peşinat sayılmasına razı olduğunu, Bir an için davanın kısmen kabulüne neden olan gerekçe benimsense bile, Tahsis Sözleşmesi Fesih Tutanağı esas alındığında peşinat sayılan 149.000.- TL’nin müvekkiline iadesine şeklinde kurulan hükmün de yanlış olacağını, sanki tek bir daire için 149.000.- TL peşinat verilmiş gibi değerlendirildiğini ve buna göre fahiş bir hata yapıldığını, Konut Tahsis Sözleşmesi Fesih Tutanaklarından anlaşılacağı üzere bir adet değil iki adet daire için yapıldığını, her ikisinin de peşinatının 149.000. -TL olduğunu, bu dairelerin biri … Blok … Kat, … numaralı, diğeri ise … Blok, … Kat … numaralı daireler olduğunu, yani peşinat sayılan miktar 149.000×2=298.000.-TL olması gerektiğini ve ilk derece mahkemesinin mantığı ve gerekçesinden hareketle en azından 298 000,-TL’na hükmedilmesi gerektiğini, Diğer yandan kararda kabul edilen miktarın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulduğunu, davanın ticari nitelikte bir dava olduğunu, davalı ticari şirket olup, görev tartışmasında müvekkilinin 4 adet daireyi tüketici amacıyla değil, yatırım amacıyla aldığının tespiti ile davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği ve görev uyuşmazlığını bu şekilde sonuca erdirildiğini, bu durum karşısında dava dilekçesinde de açıkça talep ettikleri gibi kabul edilecek miktara ticari temerrüt faizi uygulanması gerektiğini, Yukarıda açıklanan nedenlerle istinaf talebinin kabulü ile İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/453 Esas – 2018/540 karar sayılı kararının kaldırılmasına, öncelikle dava dilekçesindeki tüm taleplerin kabulü doğrultusunda, kabul görmediği taktirde yukarıda sözü edilen iki daire peşinatı 298.000.-TL. açısından hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇEDava, gayrımenkul satış vadi sözleşmeleri uyarınca davalının sözleşme konusu taşınmazları teslim edimini yerine getirmediği iddiasına dayalı olarak davalıya ödenen bedelin ve uğranılan zarar ve kira kaybının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince isitinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Mahkeme gerekçesinde de işaret edildiği üzere taraflar arasında 4 adet bağımsız bölüm için gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi yapıldığı, sözleşme konusu taşınmazların davalı yanca tesliminin yapılamaması üzerine taraflar arasında satış vaadi sözleşmesine konu 4 adet taşınmaz için ayrı ayrı Konut tahsis Sözleşmesi ve Fesih Tutanağı düzenlendiği, davacının imzasının kabulünde olduğu anlaşılan Konut Tahsis Sözleşmesi ve Fesih Tutanaklarına göre, davaya dayanak yapılan satış vaadi sözleşmesinin feshi ile sözleşmeye konu taşınmazların satışından ve teslim edilmesinden vazgeçilip, bu taşınmazlar yerine davacıya teslimi taahhüt edilen … bağımsız bölüm için 25.000 TL , … bağımsız bölüm için 24.000 TL, … bağımsız bölüm için 50.000 TL ve … bağımsız bölüm için 50.000 TL olmak üzere fesih sözleşmesinde davacıya verilecek yeni 4 bağımsız bölüm için toplam 149.000 TL peşinat ödemesi olarak kabul edilip, Konut Tahsis Sözleşmesi/Noter sözleşmesi ile davacının davalıdan başkaca hak ve alacağının kalmadığının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı davasını noterde tanzim edilen 23.08.2010 tarihli iki adet ve 20.09.2010 tarihli 2 adet olmak üzere toplam 4 adet gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayandırmıştır. Dava devam ederken imzaları tarafların kabulünde olan 4 adet adi yazılı “Konut Tahsis Sözleşmesi Fesih Tutanağı” başlıklı belgeler imzalanmak suretiyle davaya konu edilen sözleşmelerin feshedildiği, onların yerine 4 adet yeni bağımsız bölümün alınmasına dair anlaşmaya varıldığı ve feshedilen sözleşmeler nedeniyle davacının davalıyı ibra ettiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince bu yeni sözleşmelerin davayı konusuz bırakıp bırakmayacağı konusunda bir hukuki değerlendirme yapılmadığı gibi, hüküm gerekçesinde de hem feshedilen sözleşmelere hem de iş bu davada dayanak dahi yapılmayan ve davadan sonra imzalanan sözleşmelere yaslanılarak hüküm kurulduğu, hükmün bu haliyle istinaf denetimine elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince öncelikle 2. ve sonradan imzalanan sözleşmelerin dava üzerindeki etkisi değerlendirilmeli, davanın konusu kalıp kalmadığı tartışılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu nedenle kararın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 28/01/2021
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.