Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2714 E. 2022/1673 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2714
KARAR NO: 2022/1673
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27.12.2018
NUMARASI: 2018/103 Esas – 2018/1420 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin fona devredilen bankaların offshore hesapları ile ilgili açılan davalar yönünden hesap sahiplerine ödemeler yapıldığını, yapılan bu ödemelerden davalı …’ın sorumlu olduğunu, buna ilişkin icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesi gereğince müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, esas yönünden de davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İddia ve savunmanın kapsamına, yukarıda ayrıntılı şekilde ortaya konan elkoyma ve devir sürecine, sözleşme hükümlerine ve fiili uygulamalara göre; Bankalar Kanunu gereğince %100 hissesi TMSF’ye devredilen … A.Ş.’nin, 133.400.000.000 adet hissesinin tamamının TMSF tarafından …’a satışı ve devredilmesi hususunda 09.08.2001 tarihinde imza edilen Hisse Devir Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde … hisselerinin tamamının 9 Ağustos 2001 tarihinde …’a devredildiği, devir öncesi bağımsız denetim firması tarafından kesinleşmiş devir bilançosuna ilişkin düzenlenen 11.01.2002 tarihli raporun hem TMSF’ye hem de … grubuna sunulduğu ve herhangi bir itirazda bulunulmadığı, düzenlenen raporda TMSF ile … arasında imzalanan sözleşmeye göre, bütün hukuki dava ve işlemlere ait risklerin TMSF tarafından üstlenildiği bilgisinin yer aldığı, sözleşmesinin 4.7 maddesinde, Banka’nın mevduatının üzerinde herhangi bir takyidatın bulunmadığı, Banka’nın asli borçlu, kefil, garantör ya da benzeri ad altında herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye tahakkuk etmiş ve ödenmemiş başka borcu veya yükümlülüğünün bulunmadığı, 4.15 inci maddesinde yasal defterlere kaydedilmemiş herhangi bir borcunun, alacağının, taahhüt ve yükümlülüğünün bulunduğuna dair herhangi bir tespitin bulunmadığı, sözleşmenin “V-Taahhütler” başlıklı 6. maddesinde yer alan 18 husus ile ilgili olarak TMSF tarafından münferiden veya müteselsilen … Grubuna Taahhütte bulunulmuş olduğu, buna göre … A.Ş ve bünyesine dahil edilen diğer bankaların devir tarihinden önceki dönemine ilişkin olmak üzere, önceki ortakları tarafından açılmış ve açılabilecek davalar, Banka ve Banka’ya devredilen diğer bankaların müşterileri tarafından açılmış açılabilecek davalar, Banka ve Banka’ya devredilen diğer bankaların yöneticilerinin mevzuata aykırı eylem ve işlemleri nedeniyle Banka’nın üçüncü kişilere karşı sorumlu olabileceği hallerden ve …’ın ve Banka’nın maruz kalabileceği her türlü davaları kapsadığı, sözleşme kapsamında … A.Ş. hisselerinin … Grubuna devri sürecinde bilanço büyüklüğünün tamamını devredilmemiş olduğu, taraflar arasında uzlaşıldığı şekilde yeniden oluşturulan bilanço yapısının devri yoluna gidilmiş olduğu, … mevduat yükümlülüğünün devir bilançosu içinde yer almadığı, … A.Ş.nin hisse satışında esas alınan 10.08.2001 tarihli kesinleşmiş bilanço toplamının 2.013.412 YTL olduğu, bu bilançoda 133.4 milyar TL olan ve bu miktardan zararların mahsubundan sonra sermayenin sıfır olarak kabul edilmiş olduğu, mülkiyeti TMSF’ye ait 133,4 milyar nominal … A.Ş. hissesinin …’a satılmış olduğu, varlık satışının sözkonusu olmadığı, … mevduat hesabı sahiplerinin taleplerinin -bir kısmı mahkemelere sunulan dilekçelerle açıkça- TMSF tarafından üstlenilmiş olduğu, davacı TMSF tarafından alınan kararlar, mahkemelere sunulan yazılar ve 2012 yılından … hesaplarla ilgili olarak kaybedilen davalar kapsamında itirazi kayıtta bulunmaksızın …ye davacı yanın ödemeler yapmış olduğu dikkate alındığında yapılan bu ödemelerin 09.08.2001 tarihli sözleşmenin “Taahhütler” kısmının 6.13 maddesine göre TMSF tarafından yerine getirilmiş olduğu, davacının yaptığı bu ödemelerin “banka hakim ortaklarının … hesaplara ilişkin nitelikli dolandırıcılık suçundan kaynaklanan eylemlerinden dolayı bankalara ve mudilere verdikleri zararlara ilişkin” olduğu, bu zararlar için 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 17.maddesine göre (5411 md 110) davacı Fon tarafından banka hakim ortaklarına rücu edilerek tahsilatta bulunulmuş olduğu, böylece sözleşmede yer alan hususun fiili olarak da davacı tarafça kabul edilmiş olduğu, TMSF’nin külli halefiyeti söz konusu olduğundan devir öncesi gerçekleşen … uygulamalarından kaynaklanan yükümlülüklerden sorumluluğunun devam ettiği, devir bilançosunda yer almayan borç ve yükümlülüklerden dolayı hisseleri devralan … ve davalı …nin sorumlu olmayacağı, yukarıda alıntı yapılan emsal niteliğindeki Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2014/10149-2015/7641 sayılı Bozma Kararında sözü edilen “dava konusu alacakların devredilen veya devredilmediği iddia edilen aktiflerle ilgili olup olmadığı” hususu ile ilgili olarak, emsal bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere; TMSF tarafından yazılan 09.02.2012 tarihli yazıda da açıkça kabul edildiği gibi “… hesapların …’a devredilen 10.08.2001 tarihli .. bilançosunda yer almasının mümkün olmadığı, davalara konu hesaplarla ilgili olarak … mudilerinden toplanan paraların kaydedildiği (308 ve 309 no’lu) hesaplarla ilgili olarak …’a bir varlık devrinin yapılmadığı”, … mevduat hesaplarının devir öncesinde … A.Ş.nin bilançosunda pasif tarafta yer aldığı, sözkonusu hesapların … Grubuna devredilen bilanço kalemleri arasında yer almadığı, … Grubuna devredilmeyen bilanço kalemleri arasında yer aldığı, böylelikle TMSF bünyesinde kaldığı, yukarıda alıntı yapılan çok sayıdaki iç yazışmayla durumun davacı tarafça kabul edildiği ve gereğinin de yapıldığı, TMSF tarafından … mevduat hesapları ile ilgili olarak mudiler tarafından açılmış/açılacak davaların riskleri ile ilgili olarak Bankaların hakim ortakları ile protokoller imzalandığı ve rücuan kısmi tahsilatlar yapıldığı hususları dikkate alındığında…” davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının somut bir gerekçeye dayanmadığını, kararda somut gerekçe bulunmadığını, dava dilekçelerinin bir kısım bölümlerine kararında yer verdikten sonra hangi yasal ve hukuki gerekçelerle reddedildiğini belirtmeden yani somut bir gerekçe belirtmeden sadece iddianın yerinde olmadığı ifadesi ile iddialarını dikkate almadığını, mahkemenin dikkate almadığı iddia ve beyanlarımızın neden reddedildiğini açık somut, hiç bir şüpheye mahal vermeyecek şekilde gerekçelendirilmesi gerektiğini, davalarının konusunun teknik anlamda yerel mahkemece yeterince irdelenmediğini, hisse devir sözleşmesine esas olan varlık devrinin içeriğini ancak bilançolardan anlamanın mümkün olduğunu, bilançoların kapsadığı alanın, aynı zamanda tarafların borç ve yükümlülüklerinin de sınırını belirlediğini, TMSF ile … arasında imzalanan hisse devir sözleşmesi ve eklerinin ayrıntılı olarak irdelenmesi gerektiğini, sözleşmenin sadece 6/13 maddesinden ibaret olmadığını, ayrıca 6/13 maddesinin lafzının dayanak yapılması Borçlar Kanunu’nun genel prensiplerine de uygun düşmediğini, TMSF’nin hiçbir şekilde … ödemelerinden sorumlu olmadığını, TMSF ve … A.Ş ( …) arasında yapılan hisse devir sözleşmesinde yer alan ve doğacak her türlü borçtan TMSF’nin sorumlu olacağına ilişkin hükümlerin, başka bir tüzel kişilik olan … Ltd. Şirketlerindeki … hesaplardan doğacak borçları da kapsadığı şeklinde yorumlanmasının mümkün olmadığını, TMSF’nin yargısal muafiyetlerden yararlanmak amacıyla davaları takip etmesinin borçların üstlenildiği şeklinde değerlendirilemeyeceğini, ayrıca bu üstlenmenin bir ikrar anlamına da gelmediğini, kendi serbest iradesi ile talimat veren … müşterilerinin, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi kararında dolandırılan/yanıltılan olarak belirtilen kişiler olmadığını, 09/08/2001 tarihli hisse devir sözleşmesinin lafzi yorumu tek başına sözleşmenin yorumlanmasında esas alınamayacağını, … ile … Bank arasında yapılan ve davaya konu 09/08/2001 tarihli hisse devir sözleşmesiyle ilişkili olan 18/06/2007 tarihli olduğu söylenen hisse devir sözleşmesinin dosyaya ibraz edilmediğini, mahkeme kararının bilirkişi incelemesi yapılmaksızın tesis edildiğini, davalarının haksız ve usule aykırı olarak reddi yasaya uygun olmadığından, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı tarafından, müvekkili TMSF ve … arasında yapılan hisse devir sözleşmesinde yer alan ve doğacak her türlü borçtan TMSF’nin sorumlu olacağına ilişkin hükümlerin, … hesaplardan doğacak borçları da kapsadığı şeklinde yorumlanamayacağını ileri sürerek 04.01.2016-30.05.2017 tarihleri arasında davalıya itirazi kayıtla yapılan ödemelerden, talimatı olmayanlar hariç tutularak hesaplanan alacağın davalıdan tahsili için yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarnıca iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesi istemli açılan davada, mahkemece davanın reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekili, davacı tarafından tamamı davacıya ait … AŞ hisselerin 09.08.2001 tarihinde dava dışı …’a satıldığını, daha sonra … AŞ’nin … AŞ’ne iltihak ederek onunla birleştiğini ve en sonunda dava dışı … tarafından kendisine ait … AŞ hisselerinin Hollanda’da mukim … isimli şirkete 18.06.2007 tarihinde satıldığını açıklayarak, bu son satışa ilişkin sözleşmenin mahkemece dosyaya kazandırılmasını talep etmiş ve bu durumda davanın daha iyi anlaşılacağını bildirmiştir.HMK’nIn 31. maddesi hâkime davayı aydınlatma görevi vermiştir. Madde metnine göre, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Bu durumda mahkemece, davacı vekilinin bu talebi karşılanarak … AŞ hisselerinin Hollanda’da mukim … isimli şirkete 18.06.2007 tarihinde satışına ilişkin sözleşmenin taraflardan istenilerek veya bu satış Türk kamu otoritesinin onayına tabi olduğundan BDDK’dan talep edilerek tarafların tüm delilleri eksiksiz olarak toplandıktan sonra, uyuşmazlık konusu bakımından uzman bir bilirkişi heyetinden, tüm delillerin ve benzer uyuşmazlıkların görüldüğü davalarda alınmış bilirkişi raporlarının da değerlendirildiği bir rapor aldırılarak, davanın iyice aydınlatılıp elde edilen sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik tahkikatla yazılı şeklilde karar verilmesi doğru görülmemiştir ( Emsal Yargıtay 11. HD’nin 2020/4486 E- 2022/558 K sayılı, 24/01/2022 tarihli kararı) Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca göre karar kesindir.