Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2711 E. 2022/1239 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2711
KARAR NO: 2022/1239
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17.09.2019
NUMARASI: 2016/352 Esas – 2019/754 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili banka ile imzaladığı genel kredi ve teminat sözleşmesi sonucu kredi kullandığını ve borcunu zamanında ödemediğini, hesapların 30/06/2015 tarihi itibari ile kat edildiğini ve sözleşmenin feshedildiğini, kefile de Kadıköy …Noterliği 13/10/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, borçlu davalının borcu ödememesi üzerine davalı aleyhine İStanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının borca itiraz ederek takibi durdurduğuna, ana kredi borçlusu için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, müvekkili bankanın defter kayıtlarının kesin delil teşkil ettiğini beyan ederek davalının yapmış olduğu itirazın iptaline ve davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava dilekçesi ve ekleri davalıya tebliğ edilmesine rağmen davalının cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı banka ile borçlu ve kefilleri arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin temerrüt faizi başlıklı 11.maddesinde; “müşteri iş bu sözleşmeden doğan borçları gününde ödemediği takdirde; belirli vadeli borçlarda bu vade tarihinden, hesap kapatma ihbarı ile muaccel hale gelen borçlarda hesabın kapatıldığı tarihten, bu sözleşmedeki özel hükümler gereği ihbarsız (kendiliğinden) muaccel hale gelen borçlarda ise bu borcun kendiliğinden muaccel hale geldiği tarihten itibaren, bunları bankaya bu sözleşme koşullarında tamamen ödeyeceği tarihe kadar geçecek günler için, bankanın mevzuat gereğince tespit ettiği kredi faiz oranlarından muacceliyet tarihinden itibaren, muacceliyet tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranına bu oranın %50’sinin ilavesi suretiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi ve onun gider vergisi ve fon kesintisi ile birlikte ödemeyi kabul eder.” düzenlemesine yer verilmiştir. Davacı bankanın dosya içeriğine göre kredilere fiilen uyguladığı akdi faizin %24,24 oranında olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 11 maddesindeki%24,24 oranının yüzde elli oranında ilavesi suretiyle bulunacak faiz oranın; yani, %30,24 düzenleme uyarınca temerrüt faizi olarak kabul edilmiştir. Temerrüt tarihi itibari ile davacının davalıdan 26.928,40 TL asıl alacak tutarı, 2.714,56 TL işlemiş faiz alacağı ve 135,72 TL BSMV olmak üzere takip tarihi itibari ile davacının davalıdan toplamda 29.778,68 TL alacaklı olduğuna karar verilmiştir. Davacı, davalıdan ihtarname masrafı talep etse de noter makbuzunu dosyaya ibraz etmediğinden bu talep mahkememizce kabul görmemiştir. Öte yandan İİK’nın 67/2.maddesinde itirazın iptali davasında borçlu davalının itirazının haksızlığına karar verildiği takdirde borçlunun diğer tarafın talebi üzerine hükmolunan meblağın %20 sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminatla mahkum edileceği düzenlenmiş olup, somut olayda takip konusu alacağın likit olması nedeniyle, davalılar aleyhine asıl alacak miktarının %20’si oranından icra-inkar tazminatına hükmedilmesi…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının itirazın iptali ile takibin 26.928,40-TL asıl alacak, 2.714,56-TL işlemiş faiz 135,72-TL BMSV olmak üzere toplam 29.778,68-TL üzerinden devamına, asıl alacak tutarının takip tarihinden itibaren yıllık %30, 24 temerrüt faizi ve temerrüt faizinin %5 oranında BMSV uygulanmasına, asıl alacağın %20 olan 5.955,73-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının BK’nın 583.maddesine açıkça aykırı olup hukuka aykırı kararın kaldırılması gerektiğini, dava dilekçesinde dayanılan kredi sözleşmelerinde kefaletin geçersiz olduğunu, müvekkili …’ın herhangi bir kredi sözleşmesinde, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmediği gibi kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla herhangi bir yazı yazmamış olup sözleşmelerdeki yazı ve imzalar müvekkili davalıya ait olmadığını, müvekkili hakkında davanın kabulüne karar verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, bu sebeple TBK’nın 583.maddesine açıkça aykırı mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini, İlk derece mahkemesi kararının emsal mahiyette İstanbul Bölge Adliye mahkemesinin 12. Hukuk Dairesinin 2018/735E. – 2019/227K. Sayılı 21/02/2019 tarihli kararlarına da aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesinin davacının sebepsiz ve haksız tahsilat amaçlı hareket ettiğini ve kötüniyetli olduğunu göz ardı ederek hatalı karar verdiğini, İlk derece mahkemesi tarafından savunma, ispat ve adil yargılanma hakkının engellendiğini, deliller toplanmadan hatalı karar verildiğini, mahkeme kararının varsayıma dayalı olarak verilmiş olup tarafımızdan kabulü mümkün olmadığını, mahkeme kararının “gerekçesiz” olup işbu nedenle de hukuka aykırı kararın bozulması gerektiğini, mahkeme kararlarının Anayasa’nın 141. maddesinin 3.fıkrası gereği gerekçeli olması gerektiğini, mahkemece hiç bir gerekçe gösterilmeksizin ve deliller toplanmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, dava dışı şirkete kullandırılan kredi borcunun tahsili için davalı müteselsil kefil aleyhine başlatılan takibe vaki itirazın İİK 67 maddesi uyarınca iptale istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilince müvekkili ile davacı arasında imzalanan kredi sözleşmesindeki müvekkilinin kefalet yazı ve imzalarının davalı müvekkiline ait olmadığı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. HMK 357/1 maddesinde “… Bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz” şeklinde düzenlenmiştir. Davalının icra takibinde ödeme emri tebliği üzerine verdiği itiraz dilekçesinde sözleşmede yer alan yazı ve imzaya itirazda bulunmadığı, yine yargılama aşamasında vekil ile temsil olan davalının hiç bir aşamada bu yönde itiraz ve savunmada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda yer verilen HMK 357/1 maddesindeki yasal düzenleme de dikkate alındığında, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı vekilince davalının kefaletinin TBK 583 maddesi kapsamında geçerli sayılamayacağı ileri sürülerek de karar istinaf edilmiştir. Yine davalı yanca gerek takibe itirazda gerekçe yargılama aşamasında bu yönde itiraz ve savunma ileri sürülmemiştir. Kaldı ki dosyada davalının imzasının bulunduğu anlaşılan davaya konu genel kredi sözleşmesinin 01.07.2015 tarihli kredi sözleşmesi olduğu, müteselsil kefil olarak … isminin bulunduğu, kefalet türünün müteselsil kefalet olduğu, kefalet tutarının 100.000 TL olarak belirlendiği, el yazısıyla yazılan beyan ve imzanın bulunduğu görülmektedir. Buna göre davalı vekilinin TBK 583 maddesi uyarınca kefaletin geçersiz olduğu yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Davalının takibe itirazda bulunduğu ve bunun üzerine eldeki davanın açıldığı, davalının yargılama aşamasında vekili aracılığı ile temsil olunduğu da dikkate alındığında, davalı vekilinin somutlaştırmaksızın soyut biçimde ilk derece mahkemesince savunma ispat ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği yönündeki istinafı da yerinde değildir. Yine ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi rapor içeriklerine de yer verilerek ve gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin kararın Anayasanın 141 maddesi kapsamında gerekçeli olmadığı yönündeki istinafı da yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 1.525,18 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 29.09.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.