Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2702 E. 2020/166 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2702
KARAR NO : 2020/166
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22.10.2019 tarihli ara karar
NUMARASI : 2019/414
DAVANIN KONUSU: Ticari Ünvanın Korunması
Taraflar arasında görülen davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Sanayi Ve Ticaret A.Ş. unvanlı davalı şirketin unvanının, “… A.Ş.” olarak değiştirildiğini, şirket binasına “Türkiye’nin Faizsiz Sistemi” ibaresi ile giydirme yapılan ve tabelalarda kullanılan marka ve logoların, müvekkil banka logosu ile benzerliğinin bulunduğunu, müvekkili bankanın da “…” ibareli ticaret unvanını … Genel Müdürlüğünün bir iştiraki olarak kullandığını, davalı şirketin ortaklarının dava dışı “…” şirketinin de ortakları olduğunu, marka hakkına dayalı bir istemlerinin olmadığını, davanın müvekkili banka ticaret unvanına tecavüz nedeniyle TTK’nun 52. maddesi uyarınca müvekkili banka adına tescilli ticaret unvanının korunması taleplerine ve davalı tarafın ticaret unvanında “…” kelimesine yer vermek suretiyle haksız rekabete yol açtığından bahisle haksız rekabetin meni talebine ilişkin olduğunu, dava konusu uyuşmazlık bakımından “…” ibaresinin her iki unvanın da dikkat çekici, baskın ve de vurgulayıcı unsuru olduğunu, davalı şirketin iştigal konusunun … aynı olduğunu, davalının müvekkili bankanın ticaret unvanı kullanmasının aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğinden bu yönden de haksız rekabetin men’i gerektiğini belirterek, dava konusu … A.Ş. ticaret unvanının yargılama süresince kullanılmaması ve üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde tedbir kararı verilmesine, … A.Ş. ticaret unvanın kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesine veya terkinine, davalının müvekkili banka ticaret unvanı kullanımında haksız rekabet teşkil ettiğinden haksız rekabetin men’ine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın tescilli ticaret unvanının “…”, müvekkili şirketin ticaret unvanının, “… A.Ş.” olduğunu, her iki unvan arasında yeterince farlılık ve ayırt edicilik sağlandığını, davacı yanın ticaret unvanlarının tanınmış olduğu iddiasını ispatlayacak nitelikte hiçbir delil de sunulmadığını belirterek, davanın öncelikle görevsizlik nedeniyle reddine, aksi durumda hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın esastan reddine, kanuni koşulları bulunmayan haksız ihtiyati tedbir isteminin reddine, yargılama giderleri ile kanuni vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati edbir talebini değerlendirdiği 22.10.2019 tarihli ara kararında; “…Somut olayda, iddiaya konu hususların bir bilirkişi incelemesini gerektirmesi, davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin doğru olmadığı, davalının ticari faaliyetlerini sürdürdüğü ticaret ünvanının kullanımının durdurulması ve 3. kişilere devrinin önlenmesi yönündeki talebin, dava ile amaçlanan şeyi ve hatta fazlasını doğrudan elde etmeye yönelik olduğu, iddiaların yaklaşık olarak ispatına yarayacak delillerin de sunulmadığı, sunulan evrakın teknik değerlendirmeyi gerektirdiği, dosyanın geldiği aşama itibariyle yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ihtiyati tedbirin yasal koşullarının gerçekleştiğini, ilk derece mahkemesinin ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştr.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, HMK’nın 391/3. maddesi uyarınca, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararının istinafına ilişkindir.Dava dilekçesinde, ticaret unvanına tecavüzün ve haksız rekabetin ortadan kaldırılması ile birlikte dava süresince davalının ticaret ünvanının kullanmasının ve üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir.Haksız rekabet davasında ihtiyati tedbiri düzenleyen TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1.maddesinde, ” Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56.maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır.İlk derece mahkemesi davacının tedbir talebini, sadece HMK’nın ihtiyati tedbir başlıklı 389 ve 390/3. maddeleri kapsamında değerlendirerek, uyuşmazlığı tümden çözecek nitelikte tedbir kararı verilemeyeceği ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davacının tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Davacının tedbir talebi TTK’nın 61. maddesi kapsamında, HMK’nın tedbire ilişkin hükümleri uygulanmak suretiyle çözümlenmelidir. Yani tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK 389 ve 390. maddelerinden yararlanmak gerekmektedir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Ayrıca, eğer tedbir alınmazsa hakkın kullanılmasının önemli ölçüde zorlaşması veya imkansız hale gelmesi ihtimalinin de bulunması gerekir. Bu bilgiler ışığında somut olay incelendiğinde; davacının iddiaları, dosya kapsamı itibariyle ticaret ünvanının haksız kullanılmasının önlenmesi için tedbir istendiği, ancak bu hususta haklılığın yaklaşık ispat düzeyinde açıklığa kavuşmadğı, ticaret ünvanının üçüncü kişilere devrinin tedbir yoluyla engellenmesi talebine ilişkin olarak ise zaten TTK’nın 49. maddesi uyarınca ticaret ünvanının işletmeden ayrı olarak devredilmesi mümkün olmayacağından, böyle bir tedbir istenmesinde hukuki yararın da bulunmadığı dikkate alındığında, ilk derece mahkemesi kararı yerinde bulunmakla, davacının istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.13.02.2020