Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2701 E. 2022/1300 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2701
KARAR NO: 2022/1300
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03.09.2019
NUMARASI: 2014/271 Esas – 2019/723 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Manisa ili, Turgutlu ilçesi, … Mahallesi, … Sokağı, … ada, … parsel sayılı ve İzmir-Ankara asfaltı üzeri N:… adresinde mukim akaryakıt istasyonu ile olarak taraflar arasında 12/03/2007 tarihli intifa hakkı tesisi ve yatırım hakkındaki protokolün akdedildiğini, söz konusu protokol ile müvekkili şirket lehine tapuda tesis edilerek 17 yıllık intifa bedeli karşılığında davalıya 225.000USD +KDV ödenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkili şirket lehine 10/05/2007 tarih ve … yevmiye numarası ile intifa hakkının tapuya tesis edildiğini, müvekkilince protokolün 6.maddesi uyarınca üç farklı seferden toplam 352.179,85TL nin davalıya ödendiğini, bayilik sözleşmesi tahtında … akaryakıt istasyonu olarak faaliyet göstermekte iken Rekabet Kurumu’nun 12/03/2009 tarihinde genel bir duyuru yayınladığı ve akabinde emsal nitelikte karar verdiğini, Rekabet Kurulu kararında grup muafiyeti kapsamında öngörülen süreyi aşan kısmının ifasının hukuken ve fiilen imkansız hale geldiğini, idari davaların reddolması nedeniyle bu davanın açılmasının zorunlu olduğunu, intifa hakkının kullanılmayan döneme isabet eden süreye kıstelyevm usulü hesaplanan tutarın müvekkili şirkete iade edilmesi gerektiğini, bu hususta davalıdan Üsküdar …Noterliğinin 29/06/2012 tarih … yevmiye no ile keşide edilen ihtarname ile talepte bulunulduğunu beyan ederek 234.302,84TL tutarın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; Yetkili mahkemenin Turgutlu Asliye(Ticaret) Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacının daha önce huzurdaki davayı İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığını, bu davanın 2013/77 E. 2013/146 karar sayılı ilamı ile reddedildiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, intifa akdinin devamına engel hukuksal ya da fiili bir engel yokken davacının intifa hakkını ivaz karşılığı kendisinin sonlandırdığını, intifa hakkı tesisi ve yatırım hakkında protokolünde intifanın devamına değil, istasyon işletmeciliğine engel hukuki veya fiili halden bahsettiğini, davacının müvekkilinden tahsil ettiği ivaz karşılığında intifa hakkını tapudan terkin ettirdiğini, denkleştirici adalet ilkesinin dava konusu olay açısından uygulama yerinin ve olanağının olmadığını, mahkemece tarafların birbirine alacaklı ve borçlu olduğu hususunda incelemeye geçilmesi halinde davanın takas-mahsup nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, kötüniyetli müktesip davacının müvekkiline iadesi gereken zenginleşme kalemleri ile zaruri, faydalı ve diğer masraf kalemlerinin hesaplanmasını, karşılıklı edimlerin iadesi kapsamında davacıya verilmiş ipoteklerinde tapudan terkininin gerektiğini, istasyon inşaa ve imar masraflarının hesaplanarak davalıya iadesi gerektiğini, müvekkilinin mahrum kaldığı kar hesaplanarak müvekkiline iade edilmesi gerektiğini beyan ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olay açısından tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda davacının temsilcisinin 28/12/2012 tarihli, … yevmiye nolu düzenlenmiş intifa terkin tescil işlemi belgesinde; “”yukarıda özellikleri belirtilen taşınmaz üzerinde lehtarı olduğumuz intifa hakkının tamamından bedelini aldığımdan, çıplak mülkiyet malikleri lehine terkinini talep ederim.” ifadelerine yer verildiği görüldüğü…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda, davalı vekilince katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Öncelikle dava konusu alacağın müvekkili şirket tarafından davalı ile akdedilen İntifa Hakkı’nın rekabet mevzuatı kararları nedeniyle süresinden önce sona ermesi nedeniyle kullanılmayan süreye tekabül eden kısmı ile ilgili davalıya ödenen tutarın iadesi olduğu, dolayısıyla da davalının kararlaştırılan normal süresinden önce sona eren İntifa Hakkı nedeniyle kullanılmayan süre için peşinen almış olduğu İntifa bedelini iade etmesi gerektiği ve bunun aksine her türlü iddianın ve gerekçenin hukuka aykırı olması yanında herşeyden önce hakkaniyet ve iyiniyet ile bağdaşmadığının da ortada olduğunu, müvekkili şirket tarafından tapudaki terkin işlemi ve ayrıca terkin vekaleti düzenlenmesi öncesinde davalıya keşide edilen ihtarname ile dava konusu tüm hak ve alacakların açıkça saklı tutulduğu tartışmasız olup ilk derece mahkemesi tarafından bu ihtirazi kayıt görmezden gelinerek karar oluşturulması maddi vakıalara aykırı olduğu gibi ret kararının gerekçesini de ayrıca ortadan kaldırdığını, Tapuda gerçekleştirilen terkin işlemine ilişkin tescil belgesine tarafların müdahalesi ya da beyanını geçirmesi imkanı bulunmadığından terkin işlemi öncesinde tüm hak ve alacaklarını açıkça saklı tutan müvekkil şirketin müdahalesi olamayan beyana dayalı olarak tespit edilen alacağının ortadan kaldırılması imkanı bulunmadığını, ayrıca müvekkili şirketin aynı konuda görülmekte olan sair davalarında da aynı itirazlar yapılmışsa da ilgili davalarda müvekkili şirketin bu haklarını ihtarname ile saklı tuttuğu nazara alınarak, alacaklarının kabulüne karar verildiğini, yargılamada terkin işlemindeki tescil belgesindeki matbu intifa bedeli alındığı beyanına itibar edilerek hüküm kurulmuşsa da davalının tapudaki terkin işlemi tarihinden 3 gün sonra kendi kendine müvekkili şirkete banka yoluyla 10.000 TL İntifa bedeli ödemesi yaptığı da tespit edildiğini, yüksek mahkeme tarafından da takdir edileceği üzere, davalının terkin işleminden sonra müvekkili şirkete kendi kendine intifa bedeli iadesi ödemesi yapması ile tapudaki beyanın matbu olduğunu ortaya koyduğu ve ve davalının da iradesini ortaya koyduğu ve bu nedenle de davanın reddine ilişkin mahkemenin tespit ve görüşlerinin bu maddi vakıanın incelenmeksizin verilmesi ile de hatalı olduğunu ve matbu beyana itibar edilmemesi gerektiğini ortaya koyduğunu, Bu şartlar altında, Mahkeme kararındaki ret kararındaki gerekçeye göre davalının borcu bulunmaması tespitine rağmen 3 gün sonra kendisi tarafından müvekkil şirkete intifa bedeli iadesi konusunda ödeme yapıldığı da ortada olduğunu, dolayısıyla, davalının kendi eylemleri ve iradesi dahi ilk derece mahkemesinin ret kararındaki gerekçesinin hatalı olduğunu ve tapu terkin belgesindeki beyanın terkin işleminde yazılan matbu bir beyan olduğunu ortaya koymaya yettiğini, daha da önemlisi, mahkeme tarafından bu maddi vakıa konusunda en ufak gerekçe ya da açıklama dahi yapılmaksızın sadece tescil belgesindeki intifa bedelinin alındığı matbu beyanına itibar edilerek hüküm kurulması ile eksik ve hatalı inceleme ile karar verildiğini de ortaya koyduğunu, nitekim davalı tarafından da sadece terkinden sonra yapılan bu ödeme nedeniyle artık bakiye alacağın talep edilemeyeceği iddia edilmiş olup davalının mahkemenin gerekçeli kararındaki davanın reddi gerekçesi ile ilgili yargılamada hiçbir bir def’i, savunması ya da iddiası dahi bulunmadığı dosyadan da anlaşıldığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Daha önce aynı konuda davacı yanca İstanbul 11. ATM 2013/77 E 2013/146 K sayılı dosyasında açılıp görülen davada verilen kararın yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, bu nedenle kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini, Yine davanın zaman aşımından reddi gerektiğini, intifanın devamına engel hukuksal ya da fiili hiçbir şart yokken davacının ivaz karşılığında devam eden intifa hakkını kendisi sonlandırdığından, davanın MK 2 Maddesi uyarınca da reddi gerektiğini,Bu hususlar gözetildiğinde davanın bu yönlerden de reddi gerektiği gözetilerek kararın red gerekçesi düzeltilerek onanmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, intifa sözleşmesinin, Rekabet Kurulu kararıyla süresinden önce sona ermesi nedeniyle intifa bedelinin, sözleşmenin karşılıksız kısmına isabet eden kısmının tahsili istemine ilişkin bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf davalı vekilince katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde; Somut olayda davacı lehine davalı taşınmazında 12.03.2007 tarihli sözleşme ile davalı tarşınmazı üzerine 17 yıl süre ile intifa hakkı tesis edilmesinin kararlaştırıldığı, intifanın 10.05.2007 tarihinde başladığı, rekabet kurulu kararları uyarınca 28/12/2012 tarihinde intifa hakkının tapuda terkin edildiği anlaşılmaktadır. Turgutlu Tapu Müdürlüğü tarafından 28/12/2012 tarih … yevmiye nolu olarak düzenlenmiş intifa terkin tescil işlem belgesi kapsamında yapılan incelemede, “yukarıda özellikleri belirtilen taşınmaz üzerinde lehtarı olduğumuz intifa hakkının tamamından bedelini aldığımdan, çıplak mülkiyet malikleri lehine terkinini talep ederim.” ifadelerine yer verildiği görülmüştür. Davacı, bu beyanı ile intifaya yönelik haklarını saklı tutmamış olup, taşınmaz malikleri lenine intifa hakkını terkin ettirmiştir. Bu beyanı uyarınca davacı, intifa terkininden sonra, kalan süre yönünden herhangi bir talepte bulunamaz (Yargıtay 19.HD’nin 15/05/2018 tarih, 2016/19995 E. 2018/2720 K sayılı ilamı). Bu nedenle, davcının, intifa süresinden bakiye döneme isabet eden kısım için intifa bedelinin iadesine ilişkin alacak talebinin reddine karar verilmesi isabetlidir. Tapuda terkin işleminin yapıldığı tarihin 28/12/2012 olduğu da dikkate alındığında, davacı tarafından davalıya terkin tarihinden daha önceki tarihli gönderilen Üsküdar … Noterliğinin 29.06.2012 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile terkin tarihinden üç gün sonra davalı yanca davacıya yapılan ödemenin sonuca etkili olmayacağı sonucuna varılmış olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde; Dava ve uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılmakla, somut olayda 10 yıllık zaman aşımı sürüsinin uygulanması gerekmekte olup, davalı vekilinin sebepsiz zenginleşmeye dayalı dava nedeniyle 1 yıllık zaman aşımı süresinin dikkate alınması gerektiği, bu nedenle davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Davalı vekilince daha önce aynı konuda davacı yanca İstanbul 11. ATM 2013/77 E 2013/146 K sayılı dosyasında açılıp görülen davada verilen kararın yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, bu nedenle kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini ileri sürerek karar istinf edilmiştir. İstanbul 11. ATM 2013/77 E 2013/146 K sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın ” zamansız ve erken açıldığı” gerekçesiyle usulden reddedildiği analaşılmaktadır. Bu durumda daha önce İstanbul 11. ATM 2013/77 E 2013/146 K sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu verilen ve yargıtay denetiminden geçen kararın kesin hüküm teşkil etmemesi nedeniyle, davalı vekilinin aksi yöndeki istinafı da yerinde görülmemiştir. Eldeki davada uyuşmazlık konusu intifa hakkının tapuda süresinden önce terkin edilmiş olduğu da gözetildiğinde, davalı vekilinin intifanın devamına engel hukuksal ya da fiili hiçbir şart yokken davacının ivaz karşılığında devam eden intifa hakkını kendisi sonlandırdığından, davanın MK 2 Maddesi uyarınca da reddi gerektiği yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, ilk derce mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, her iki taraf vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvuruların, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, ayrı ayrı esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına; 36,30 TL bakiye istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Taraflarca yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13.10.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.