Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2692
KARAR NO : 2020/83
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/1285
KARAR TARİHİ: 13/09/2019
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
Taraflar arasındaki fesih ve tasfiye istemli davada talep edilen ihtiyati tedbirin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı, süresi içinde, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı (İhtiyati tedbir isteyen) vekili, müvekkilinin davalı şirket … A.Ş.’nin %10 azınlık pay hakkı sahibi olarak hissedarı ve ortağı olduğunu ve davalı şirketin diğer yetkilisi …’in zararlandırıcı eylemler içerisinde bulunması nedeniyle 24/12/2018 tarihinde işbu dava ikame edilerek müvekkilinin şirketteki hisse sahibi olması ve ortaklık payına ilişkin taleplerini ilettiklerini, yaptıkları araştırma neticesinde yaklaşık değeri 8.000.000 USD’yi bulan davalı şirket fabrikasının, içerisindeki tüm makinalar ve demirbaşlar ile birlikte, 27/03/2019 tarihinde satıldığını ve müvekkiline hiçbir bilgi verilmediğini öğrendiklerini, müvekkilinin bundan dolayı mağdur durumda kaldığını, bu hususun davalı şirket yetkilisi …’in şirketin malvarlığını şahsi malvarlığına aktarma, müvekkili saf dışı bırakma ve müvekkilinin ortaklık payı almasını engelleme gayesini ortaya koyduğunu, yine alacaklısının … San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğu ve ilamsız takip konusu olan farazi bir alacak ile davalı şirketin diğer iki gayrimenkulü olan Beylikdüzü … Mh. … Ada … parselde kain … ve … no’lu …’taki gayrimenkullerin Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile satışa çıkarıldığının tespit edildiğini, icra dosyası incelendiğinde takibin ilamsız takip olduğunu, alacaklının davalı şirketin iştigal alanı ile ilgili olmayan bir alacaklı olduğunu, her iki gayrimenkul ile ilgili kıymet taktdirinin 12/06/2019 tarihinde yapıldığını, gayrimenkullerden … no’lu gayrimenkule 320.000,00 TL, … no’lu gayrimenkul için 780.000,00 TL kıymet takdiri yapıldığını ve satış günü alınmak üzere olunduğunun tespit edildiğini, dosyaya ivedilikle bilirkişi atanması gerektiğini, yine daha fazla hak kaybının oluşmaması açısından davalı şirkete ivedilikle özel denetçi atanmasını ve mevcut malvarlığı üzerine üçüncü şahıslara devir ve temlikinin önlenmesini, müvekkilinin ileride imkansız zararlara uğramaması açısından bilhassa davalı şirket gayrimenkullerinin satılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir talebinin değerlendirildiği 13/09/2019 tarihli ara kararla; “…Somut olayda davacı vekili,davalı şirketin haklı nedenle feshi davasında davalı şirkete yukarıda belirtildiği gibi özel denetçi atanmasını ve şirkete ait taşınmazların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Öncelikle özel denetçi atanması ayrı bir davanın konusu olması fesih ve tasfiye davasında tedbiren talep edilemeyeceğinden bu yöne ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı vekilinin şirkete ait taşınmazların üçüncü kişilere devrinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir talebinin ise,mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup bu konuda mahkememizde olumlu kanaat oluşması, talep sahibi davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunduğu anlaşıldığından davalı şirkete ait taşınmazların üçüncü kişilere rızaen devrinin önlenmesine karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, davacı vekilinin davalı şirkete özel denetçi atanması talebinin reddine, davacı vekilinin davalı şirkete ait taşınmazların üçüncü kişilere devrinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile davalı şirkete ait taşınmazların üçüncü kişilere rızaen satışının önlenmesine, ihtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık 150.000,00 TL teminat alınmasına karar verilmiştir. Bu ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1285 E. sayılı dosyasından davalı şirketin en büyük malvarlığı değeri olan fabrika binasının rızaen satışından sonra tedbir kararı verildiğini, verilen tedbir kararının da 150.000 TL gibi yüksek bir teminat şartıyla verildiğini, bu şekilde verilen 13.09.2019 tarihli tedbir kararının yüksek teminat karşılığı verilerek hak kaybı doğuracak mahiyette olduğunu ileri sürerek, tedbir kararındaki teminat kararının istinaf incelemesi ile kaldırılmasına karar verilmesini talep edilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacının asıl dava içinde HMK’nın 389. maddesi uyarınca talep ettiği ihtiyati tedbir isteminin mahkemece 13.09.2019 tarihli kararı ile teminat karşılığı kabul edildiği, karara karşı davacı vekilince, kararda yer verilen teminat ve tutarı yönünden istinaf edildiği anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 341. maddesinde “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine veilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” denilerek hangi kararlara karşı istinaf başvurusunda bulunulabileceği hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 394 maddesinde, aleyhine tedbir kararı verilenler ile tedbir kararından etkilenen üçüncü kişilerin tedbir kararına itiraz edebilecekleri düzenlenmiş olup, maddenin 5. fıkrasında da bu yöndeki itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Bu yasal düzenleme ve açıklamalara göre; ilk derece mahkemesince davacı vekilinin talebi üzerine 13.09.2019 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararının teknik olarak HMK’nın 394. maddesi kapsamında ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilmiş ve davacı tarafından istinaf edilebilecek nitelikte karar olmadığı anlaşılmaktadır.Buna göre, yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin, caiz olmayan istinaf başvurusunun, HMK’nın 352. maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının hazine irad kaydına, diğer davalılar vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının talep halinde iadesine, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 352.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi 30/01/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.