Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2691 E. 2022/1296 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2691
KARAR NO: 2022/1296
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22.03.2019
NUMARASI: 2016/594 Esas – 2019/378 Karar
DAVA: Haksız Rekabetin Tespiti Ve Önlenmesi
Taraflar arasındaki haksız rekabetin önlenmesi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Marincap markasının müvekkili adına 14/06/2001 tarihinde tescili yapılmış ve 14/06/2011 tarihinde 10 yıl süre ile yenilenmiş olduğunu, müvekkilinin Sağlık Bakanlığı’ndan almış olduğu izin ile … 500 mg omega 3 balık yağı ve yine … mg omega 3 balık yağı üretildiğini, ve müvekkiline ait özel dizaynlı karton kutularda tüketiciye sunulduğunu, müvekkili tarafından bu ürünün tanınmış hale getirildiğini, pazarda en fazla bilinen ürün olduğunu, müvekkiline ait ürün kutularındaki özel dizayn taklit edilerek davalı … tarafından bastırılan broşürlerde ürüne … muadili denilerek diğer davalı … firmasına ait üretim yerinde üretilerek … 3 balık yağı ismi ile piyasaya sürüldüğünü, davalıların müvekkiline ait karton ambalaj dizaynını izinsiz olarak kullanmak suretiyle yanlış ve yanıltıcı reklam malzemesini yapmış olduklarını, müvekkili adına tescilli markanın dizaynının ticari amaçla izinsiz olarak kullanılması ve broşürlerde … muadili denilmesinin haksız rekabet oluşturduğunu, muadil kelimesinin yanıltıcı bir ibare olduğunu, yine davalının satışa arz ettiği üründe takviye edici gıda ibaresini kullanmasının haksız rekabet oluşturduğunu, davalıya ait ürünün Bakanlık onayının bulunmadığını belirterek haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine, davaya konu ürünlerin ve tanıtım malzemelerinin imhasına, üretimde kullanılan hammadde ve yardımcı maddeler ile makine ve araçlara el konulmasına, masrafı davalıdan alınarak hükmün Türkiye genelinde ilan edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin bahsi geçen ürünün sadece üreticisi olduğunu, diğer davalı ile aralarındaki fason üretim sözleşmesi kapsamında üretim yapıldığını, ürünün ambalajlama ve doğrudan satış aşamalarında müvekkilinin yer almadığını, ürünün reklamı ile ilgili sorumluluğun marka sahibine ait olduğunu, broşürlerde ürünün muadil olduğuna dair hiçbir ibare bulunmadığını, markaya yönelik iltibas bulunmadığını, ürünler üzerinde takviye edici gıda ibaresinin yer almasının haksız rekabet oluşturmadığını, zira yönetmelik kapsamında bu ibarenin kullanılmasının mümkün olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …, savunmasında özetle; müvekkilinin … markası için marka başvurusu yaptığını, ilan tarihinden itibaren 3 aylık süre içerisinde davacının itirazının bulunmadığını, buna rağmen davacının haksız rekabet iddiasında bulunmasının tamamen kötüniyetli olduğunu, davacının ürünü ile müvekkilinin ürününün ambalajları arasında benzerlik veya iltibas bulunmadığını, davacının ürün ambalajı bakımından tasarım tescil belgesine sahip olmadığını, kaldı ki her iki ürünün tasarımının desen, dizayn ve renklerinin farklı olduğunu, bu nedenle markalar arasında görsel bir benzerlik kurulmasının mümkün olmadığını, ayrıca … muadili ibaresi kullanılarak bir tanıtım yapılmadığını, müvekkilinin ürün bakımından marka başvurusu yapmış olduğunu, ilgili yönetmelik gereği 2016 yılı sonuna kadar izin ve ruhsat sorununun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istemine ilişkindir. Tüm dosya kapsamına göre; davacıya ait omega 3 balık yağı içeren ürünün … markası ile tescil edilmiş olup piyasaya bu şekilde sürüldüğü, davalılar arasındaki fason üretim sözleşmesi kapsamında davalı … tarafından diğer davalı … Ürünleri’ne … markalı omega 3 balık yağı ürününün üretiminin yapıldığı, davalı tarafından marka bakımından TPE’ye tescil başvurusu yapıldığı, marka tescilinin yapılmış olduğu, bilirkişi kurulu tarafından da tespit edildiği üzere ürünler arasında ambalajları bakımından iltibas içeren, tüketiciyi yanıltabilecek nitelikte benzerlik bulunmadığı, ambalajların dizaynı, rengi, yazı fontları bakımından ayırt edici nitelikte farklılıklar bulunduğu, bu nedenle ürünlerin tüketici nezdinde farklı olarak algılandıklarının kabulünün gerektiği, takviye edici gıda ibaresi kullanımının iltibas veya haksız rekabet teşkil ettiğinin kabul edilmesinin mümkün olmadığı, ancak davacı tarafça da dosyaya sunulmuş olan davalıya ait ürünün tanıtım broşüründe davacı adına tescilli markaya atfen “… muadili” ibaresi kullanımının tüketici nezdinde yanıltıcı ve haksız rekabet oluşturur nitelikte bulunduğu, haksız rekabetin tespit edilen niteliği gereği davaya konu ürün ve tanıtım malzemelerinin imhası, üretimde kullanılan yardımcı madde, makina ve araçlara el konulması, hükmün ilanı koşullarının oluşmadığı sonucuna varılarak, davalı … Ürünleri aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Diğer davalı … firmasının fason üretim sözleşmesi kapsamında sadece dava konusu ürünün üretimini yaptığı, satış, pazarlama, ambalajlama, tanıtım, reklam ve marka gibi konularda hakkının ve sorumluluğunun bulunmadığı, sorumluluğun yukarıda belirtildiği üzere marka sahibi olan diğer davalı … Ürünleri’ne ait olduğu anlaşılmakla davalı … aleyhine açılan davanın reddine karar vermek gerektiği… ” gerekçesiyle, davalı … Tic. Ltd. Şti. Aleyhine açılan davanın reddine, davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, davalının dava konusu “…” ürününün tanıtım broşüründe “… muadili” ibaresini kullanmasının haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile tanıtım broşüründe “… muadili” ibaresini kullanmasının önlenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararında davalılara ait ürün tanıtım broşüründe yer alan ürün tanıtımında “… muadilidir” ibaresinin kullanımının tüketici nezdinde yanıltıcı ve haksız rekabet oluşturur nitelikte bulunduğu belirtildiğini, ancak haksız rekabetin varlığına rağmen kanunda düzenlenen yaptırımlarının uygulanmayacağına karar verilerek davalılardan biri hakkında kısmen kabule karar verilerek diğer davalı hakkında davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup kararın istinaf yoluyla kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Çünkü; esasen davalılar yazıl! beyanlarında ve ceza davasındaki sözlü savunmalarında eylemlerini kabul etmiş, eylemin haksız rekabet teşkil ettiği, Bakırköy 45. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2016/660 e. sayılı dosyasındaki 22.09.2016 tarihli bilirkişi raporu ile ve İstanbul Valiliği İl Gıda Tarım Ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün işlem dosyasındaki kesin delillerle sabit olduğunu, keza tedbir talebinin reddine itiraz üzerine istinaf mahkemesince toplanan deliller yeterli görülerek 28.01.2017 tarihli tedbir kararı verilmesine rağmen davanın kabulü yerine kısmen redde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup kararın istinaf yoluyla kaldırılmasına karar verilerek davanın kabulü gerektiğini, Davalıların da cevap ve beyanlarında haksız rekabete yönelik eylemlerini sadece üretimini yaptığını ifade ederek zımnen haksız tekabet fülline iştirak ettiğini, diğer davalının satış ve pazarlama sürecini yürüttüğünü kabul ve ikrar ettiğini, İdari yönden yapılan tahkikat neticesinde uygulanan gerek idari para cezası gerekse toplatmaya yönelik idari yaptırım kararları ile de eylemin sübut bulduğunu, Dava konusu ürünlerin ruhsatsız üretilmesinin dahi tek başına haksız rekabet teşkil edeceği TTK’nın emredici düzenlemesi konusunda ceza mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda görüş beyan edilmesine karşılık mahkeme kararında bu yönde açıklamalarda bulunulmaması da hatalı karar verildiğini gösterdiğini, İstınaf mahkemesince verilen kararda da haksız rekabet iddiası yönünden yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği belirtilmiş olup davanın toplanan delillerle sabit olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 1983/3755 E ve 1983/4773 K sayılı ve 30.09.1983 tarihli ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 1992/7459 E ve 1993/6859 K sayılı ve 26.10.1993 tarihli kararının da ekli olduğunu, Mahkemece davalıların; haksız rekabet oluşturdukları tespit edilmesine rağmen TTK’nın 56.maddesinde öngörülen yaptırımlara hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olup kararın istinaf yolu ile kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Mahkemece davalılardan … Şirketinin fason üretici olduğu ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya karar verilmesi gerektiğini, Mahkemece davalılardan … Şirketinin fason üretici olduğu ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve tüm davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 56.maddesi uyarınca haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, davaya konu ürünlerin imhası, üretiminde kullanılan hammadde ve yardımcı maddeler ile makine ve araçlara el konulması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davalılardan … şirketi yönünden talebin kısmen kabulüne, diğer davalı yönünden davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derce mahkemesince alınan bilirkişi rapor içeriğindeki, davalı yanın ürün tanıtım broşüründe yer alan ürün tanıtımında “… muadilidir” ifadesinin davacıya karşı haksız rekabet oluşturduğu kabulü ile bu davalı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu yönüyle davacı yan ve davalı tarafından kararın istinaf da edilmediği anlaşılmaktadır. Yine aynı bilirkişi raporundaki, davalı … Ltd. Şti nin de … markalı ürünü için TPE tescil başvurusu yapıp, markasınını tescil edildiği, davacının ürün ambalajı ile davalı … Ltd. Şti ye ait ürün ambalajlarının karşılaştırılması sonucu, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunduğu, bu nedenle farklı algılandıkları ayrıca takviye edici gıda ibaresi kullanımının iltibas ve haksız rekabet oluşturmayacağı, tespitine dayalı olarak ve tespit edilen haksız rekabetin niteliği gereği davaya konu ürün ve tanıtım malzemelerinin imhası , üretimde kullanılan yardımcı madde, makine ve araçlara el konulması ile hükmün ilanı koşulları bulunmadığı sonucuna ulaşılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. İlk derce mahkemesince konusunda uzmanlarından oluşan bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmeler dikkate alınarak ve haksız rekabet oluşturan eylemin niteliği gözetilerek kurulan hüküm isabetli olup, davacı vekilinin TTK’nın 58/c-d maddesi kapsamında haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araç ve malların imhasına karar verilmesi gerektiği yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Somut olayda diğer davalı … Ltd. Şti.’nin diğer davalıya ait ürünlerin fason üreticisi olup, davalılar arasında bu yönde sözleşme ilişkisi bulunduğu ihtilafsız olup, mahkemece bu durum dikkate alınarak ve tespit edilen haksız rekabetin niteliği gözetilerek davalı … Ltd. Şti. yönünden kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davacı istinafı da yerinde görülmemiştir. İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; 36,30 TL bakiye istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13.10.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.