Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/269 E. 2020/1029 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/269
KARAR NO: 2020/1029
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/10/2017
NUMARASI: 2016/629 Esas – 2017/881 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait işyerinde kullanılmak üzere davalıdan kuaför malzemeleri satın aldığını, ancak teslim edilen ürünlerin talep edilen ürünlerden farklı ve sahte ambalajlı olarak teslim edildiğini, ayıplı mallarla ilgili müşteri şikayetleri üzerine Beyoğlu …Noterliğinin 30.20.2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile ürünlerin iade alınmasının talep edildiğini, davalı tarafından keşide edilen İzmir … Noterliğinin 05.11.2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarıyla, yıkama setlerinin orijinal ithal mallar olduğunun belirtilerek ayıp iddiası kabul edilmemesine rağmen ihtarın devamında yıkama setiyle ilgili ayıp iddiasının zımnen kabul edildiğini, yıkama setinin kuaförlerde kullanılan önemli ürünlerden olduğunu, müşterilerin talebine göre yıkama seti ürünlerinin başlıklarının değiştirilmesine rağmen ürünlerin kullanılamadığını, müvekkilinin yıkama setlerinin elverişsizliği nedeniyle müşterilerini kaybetmeye başladığını ileri sürerek, ayıplı ürün bedeli olan 8.175,00 TL’nin iadesine, ayıplı ürünler nedeniyle itibarının zedelenmesi müşterileri nedeniyle zararlarının giderilmesi yapılan 10.000 TL ödemenin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalıya, görevsiz mahkemede dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmesine rağmen süresinde cevap dilekçesi sunulmamıştır. Davanın açıldığı İstanbul 1. Tüketici Mahkemesinin 19.11.2012 tarih ve 2012/1251 Esas, 2014/1658 Karar sayılı görevsizlik kararıyla mahkemenin görevsizliğine, ticaret mahkemesinin görevli olduğunun tespitine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince; davacı yanın davalıdan satın almış olduğu yıkama setinin elverişsizliği ve 28/08/2012 tarihli … nolu faturada belirtilen ağdaların ambalajlarının sahte olması iddiası ile ayıp hukuki sebebine dayanarak talepte bulunduğu, iş bu fatura kapsamında 1200 adet … kartuş ağda ile 60 adet … konserve ağdanın satıma konu edildiği, davacı tarafça E seri nolu … seri nolu 24/05/2012 tarihli fatura ile satın alınan yıkama setinin bazen yeterli gelmediği gerekçesi ile davacı yanın talebi üzerine 04/09/2012 tarihinde davalı tarafça 1 adet seramik başlığın ücretsiz gönderildiğinin sevk irsaliyesi ile tespit edildiği, gerek tüketici mahkemesinde gerekse mahkememizce temin edilen bilirkişi raporlarının tetkikinde yıkama setinin üretiminde, düzeneklerin işleyişinde herhangi bir hataya rastlanılmadığı, yalnızca ürünün muadillerine göre 2- 3 cm kadar yüksek olmaması nedeni ile el manevrasının pratikliğini azalttığının tespit edildiği, ürünün piyasadaki muadillerine göre 2-3 cm yüksek olmaması nedeni ile ortaya çıkan memnuniyetsizliği davalı aleyhine ayıp olarak kabul etmenin mümkün olamayacağı, keza davacının tacir olarak muadil ürünler arasında tercih hakkını kullanma noktasında basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek durumunda olduğu, ayıp iddiasına konu ağdalardan bir kısım numunenin Sarıyer İlçe Sağlık Müdürlüğünce alınmış olduğu, ancak ürünlerin inceleme sonuçları ile ilgili herhangi bir belgenin ibraz edilmediği, tüketici mahkemesince temin edilen 24/02/2014 tarihli bilirkişi raporunda somut ve ayrıntılı tespitlerin yapılmadığı, yalnızca bir adet ağdanın kutu örneğinin görüldüğü, diğer ağdalarla ilgili herhangi bir fotoğrafın, tespitin bulunmadığı, 60 adet ağdanın tek tek etiketleri yırtıldığında farklı olduğuna dair herhangi bir tespitin mevcut olmadığı, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde ise ayıp iddiasına konu ağdaların bilirkişi incelemesine sunulmaması nedeni ile ürünler üzerinde herhangi bir tespitin yapılamadığı, sonuç olarak kartuşlu ağdalarla ilgili marka, nitelik, nicelik ve kullanım amacını etkileyip etkilemediği, beklenen faydanın sağlanıp sağlanmadığına ilişkin tespitin mevcut olmadığı, satıma ve ayıp iddiasına konu konserve ağda … titanyum pudralı ağdanın 1. etiketi kaldırıldığında alttaki ağda’nın nitelik ve niceliğini, kullanımını ve kullanım amacını etkileyip etkilemediği hususunda ve 60 adedi ile ilgili ayrı ayrı etiket farkının olup olmadığı hususunda herhangi bir tespite rastlanılmadığı, TTK’nın 23/1-c maddesinde öngörülen iki ve sekiz günlük süreler içinde muayene ve ihbar yükümlülüğünün bulunmasına rağmen 29/08/2012 tarihinde teslim edilen ağdalarla ilgili ihbarın 30/10/2012 tarihli ihtarname ile yapıldığı, davacı tarafça ibraz edilen davalı yanın keşide ettirdiği İzmir … Noterliğinin 05/11/2012 tarihli … nolu ihtarnamesi ile 28/08/2012 tarihli … numaralı faturada yer alan 840,46TL’ye tekabül eden konserve ağdaların içeriğinde bir sorun olmadığının ancak paketleme maliyetleri çerçevesinde sehven yapılan paketleme hatasını gidermek üzere 60 adet ürünün iadesinin yapılabileceğinin davalı satıcı tarafından belirtildiği de gözetildiğinde somut olayda iğfal niteliğinde bir gizleme bulunduğuna dair bilgi ve belgeye de rastlanılmadığı anlaşılmakla; sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
DAVACI VEKİLİ İSTİNAF BAŞVURU DİLEKÇESİNDE; Davalının keşide ettiği İzmir … Noterliğinin 05.11.2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinde satın alınan yıkama setinin orijinal tescilli bir ürün olduğu, üründe açık ya da gizli bir ayıp olmadığının, konserve ağdaların satıcı firması olduklarını, üretici firmadan edinilen bilgiye göre başka bir firma için hazırlanan ambalajların kullanıldığı, üründe sadece paketleme hatası olduğu, bu ürünlerin iade alınabileceği ancak kartuş ağdaların iade alınamayacağının bildirildiğini, yıkama seti yönünden, satın alınan iki adet ürünün orijinal ve onaylı olduğunun belirtilmesine rağmen ürünlerin garanti belgesinin dahi bulunmaması nedeniyle hukuki ayıplı olduğunu, ürünün yetersiz ve kullanıma elverişsiz olduğunu, daha geniş çaplı yıkama başlıklı bir ürün ile değiştirilmesini bildirmesi üzerine, davalının farklı bir markaya sahip başlığı müvekkiline teslim ettiğini, ayıplı olmayan ürünün sadece müşteri memnuniyeti için değiştirildiği iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, satıcının bu davranışının açıkça ayıbın kabulü anlamına geldiğini, satıcının ürünün orijinal ve daha elverişli bir muadili ile değiştirilmesi gerekirken aynı şekilde elverişsiz ve orijinal olmayan bir parçanın tesliminin usulsüz olduğunu, kaldi ki bir başlığın ücretsiz verilmesine rağmen diğerinin müvekkilince alınmasının beklendiğini, bilirkişi raporunda da yıkama setinin piyasadaki muadilleri ile karşılaştırıldığında yıkama alanının dar olduğu, yıkanırken elin kullanım mesafesinin dar olması nedeniyle yıkama pratikliğini azalttığına ilişkin tespitin yapılarak ayıbın belirlendiğini, aynı şekilde görevsiz mahkemede alınan raporda ürünün üretiminde hata bulunmamakla birlikte kullanım konumu itibariyle müşteri memnuniyetsizliğine neden olacağının belirlenmesine rağmen mahkemece bu hususların ayıp olarak değerlendirilmemesinin yerinde olmadığını, bu tür bir elverişsizliğin ürünün kullanılmasıyla ortaya çıkabileceğini, satıcının taahhüt ettiği vasıfların bulunmamasının ayıp olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davalının sözlü olarak ürünün değiştirileceğini belirtmesine rağmen değişimi yapmadığına ilişkin tanıkların dinlenmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu; konserve ağdalar yönünden de iki ayrı fatura ile satın alınan 73 adet konserve ağdanın kullanıldığı müşterilerde yaralanmalara sebep olduğunu, ürünlerin etiketleri altında farklı bir etiket olduğunun bilirkişi raporuyla belirlendiğini, mahkemenin sadece bir kutunun kontrol edilip diğer kutuların kontrol edilmediğine ilişkin gerekçesinin yerinde olmadığını, davacının keşide ettiği ihtarla da etiketlerin altında farklı etiket bulunduğunun kabul edildiğini, davalının kabulüne rağmen mahkemece aksi sonuca varılmasının hatalı olduğunu, kaldı ki tek ürünün ayıplı olması halinde dahi güvenin sarsılacağını, müvekkilce haber verilmesi üzerine Sarıyer İlçe Sağlık Müdürlüğü tarafından ağdalardan alınan numunelerle ilgili inceleme yapıldığının mahkemeye bildirilmesine rağmen mahkemece bu hususun araştırılmadığını, ithal ürün olarak satılan konserve ağdaya iki farklı etiket basılarak piyasaya sürülmesinin tüketiciyi yanıltıcı eylem olduğunu, resmi kurumca numunenin alınmasından sonra müvekkilince ürünlerin iş yerinden uzaklaştırıldığını, ürünlerin saklanmamasının ihmal olarak kabul edilemeyeceğini; kartuş ağdalar yönünden ise, ürünlerin içeriğinin aynı olmasına rağmen ambalajının farklı olması nedeniyle numune alınması sırasında konserve ağdadan numune alınmadığını, diğer ürünün ayıplı olması nedeniyle aynı içeriğe sahip bu ürünün de ayıplı olduğunu savunarak, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf başvurusuna karşı cevabında, yıkama setinde ayıp bulunmadığını, kartuş ağdalarda ayıp bulunduğunun kanıtlanmadığını, 60 adet konserve ağda yönünden ise ürünlerin iade edilerek iade faturası düzenleneceğinin bildirilmesine rağmen buna ilişkin işlemlerin yapılmadan ürünlerin de müvekkiline teslim edilmeden davanın açılması ile ürünlerin ayıplı olmadığını kabul ettiğini, aradan beş yıl süre geçtiğinden artık sadece paketleme hatası olan ürünlerin kabul edilemeyeceğini, ürünlerin bilirkişi incelemesi için hazır bulundurulmamasının kullanıldığına karine olduğunu, ürünün ayıplı olması nedeniyle saklanmadığına ilişkin iddianın kabul edilemeyeceğini belirterek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesine konu emtianın ayıplı olması nedeniyle satım bedelinin iadesi ve uğranılan zararların tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davalı tarafından teslim edilen yıkama setlerinin üretim, düzenek ve işleyişinde hata bulunmaması nedeniyle üründe ayıp bulunmadığı, ürünlerin piyasadaki muadillerine göre 2-3 cm yüksek olmasının ayıp olarak değerlendirilemeyeceği, tacir olan davacının diğer ürünler arasından bu ürünü tercih ettiği, teslim edilen ağda emtiası ile ilgili olarak resmi kurumlarca yapıldığı belirtilen incelemenin sonuçlarına ilişkin belgelerin sunulmadığı, teslim edilen ürünlerin tamamının incelenmediği, sadece bir numunenin incelenerek rapor düzenlendiği, incelenen numunedeki ambalaj hatasının genele etkili olup olmadığı ile bu ayıbın ürününden beklenen faydayı eksilttiğine ilişkin tespit yapılamaması nedeniyle sabit görülmeyen davanın reddi kararına karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında, davacı tarafından davalıya yıkama seti ile ağda emtiasının 28.08.2012, 24.05.2012 , 12.07.2012,30.07.2012, 28.08.2012 tarihli faturalarla davacıya teslim edilmiş, olup, teslim hususu davalının da kabulündedir. Uyuşmazlık davacı tarafından teslim edilen emtialarda ayıp bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa ayıbın niteliği ile bu niteliğine göre davalı tarafça süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, ayıp ihbarı süresinde ise davalı tarafından düzenlenen yansıtma faturası kapsamında davacının bakiye alacağının miktarına ilişkindir. Ürünlerde ayıp bulunduğu iddiasıyla davacı tarafından keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin 30.10.2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarında, teslim edilen iki adet yıkama seti ürünün ayıplı olduğu, bu nedenle 24.05.2012 tarihli faturaya konu ürünün iade edileceği, yine 28.08.2012 düzenleme tarihli fatura ile gönderilen ürünlerin ayıplı olduğu, bu ürünlerin talep edilen ürünlerden farklı sahte ürün olduğu belirterek ürün faturalarına ilişkin iade faturası düzenleneceği bildirilerek ürün bedelinin üç gün içinde iadesi istenmiştir. Davalının keşide ettiği İzmir … Noterliğinin 05.11.2012 tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarında , yıkama setinin ithal olduğu, davalının satıcı olduğu, ürünün geldiği şekli ile davacıya satıldığı, 24.05.2012 tarihinde alınan ürünün kullanılmaya başlanmasından dört ay sonra 03.09.2012 tarihinde yıkama bölümünün seramik kısmının bazen yeterli gelmediği ve bu konuda yardımcı olunması isteminin tamamen müşteri memnuniyeti çerçevesinde kabul edilerek başka bir makanın orijinal başlığının faturasız ve bedelsiz olarak 04.09.2012 tarihinde teslim edildiği, üründe açık gizli ayıp bulunmadığı, müşteri memnuniyeti çerçevesinde başka bir başlık verilmesinin ayıbın kabul edildiği anlamına gelmediği, Tüketici Kanunundan kaynaklanan bir aylık ayıp ihbar süresinin geçtiği, 28.08.2012 tarihli 840 TL bedelli konserve ağda ürünleri yönünden ise , üründe herhangi bir ayıp bulunmadığı, sadece paketlenmesinde, ürünün önceden başka bir marka için ürünlerin hazırlanması nedeniyle farklı bir etiket kullanıldığı, bu nedenle bu ürünlerin hemen iade edilmesi halinde 60 adet ürün bedeli olan 840,46 TL’nin iade edileceği, diğer 1200 adet kartuş ağdada bir sorun bulunmaması nedeniyle 2.230,20 TL’nin iade edilmeyeceğini bildirmiştir. Tüketici mahkemesinde yapılan bilirkişi incelemesinde, bir kısım ürünlerde iki ambalaj bulunduğu, üsteki ambalajın sökülmesinden sonra altında başka bir markaya ait etiketin çıktığı, alttaki ve üsteki etiketlerde farklı bilgilerin yazılı olduğu, ürünün müşterinin cildinde aşrı tahribat oluşturması nedeniyle iadesinin gerektiği, Sağlık Müdürlüğünce alınan numunelerin sonucunun beklendiğini, yıkama setinin üretiminde bir hata olmamakla birlikte kullanım konusu itibariyle müşteriler tarafından rahatsız edici bulunması ve ürünün hizmet sektöründe kullanılması nedeniyle memnuniyetin üst düzeyde olması gerektiği, yerinde yapılan gözlemde müşterilerin ürünü kullanmadan memnun olmadığının gözlendiği, yıkama setinin birinin başlığının orijinal olmayan ürün ile değiştirildiği, şikayet nedeniyle sadece bir ürünün kullanılmasının iş verimini düşürücü olduğu belirlenerek her iki ürünün iadesi gerektiğini bildirmiştir. Bilirkişi raporunda, sadece dava dilekçesinde belirlirtilen konserve ağda şişelerinden bir tanesi incelenmiş olup, diğer konserve ağdalar ile kartuş ağdalara ilişkin bir tespit yapılmamıştır. Bilirkişi raporu görevsiz mahkemece tebliğ edilmiş. Taraflarca rapora karşı beyanda bulunulmamıştır. Mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosya asliye ticaret mahkemesine gönderilmiştir. Davalı vekili görevli mahkemede süresinden sonra sunduğu beyanında, görevsiz mahkemede yapılan işlemlerin yok hükmünde olduğunu, bilirkişinin uzmanlık alanı dışında inceleme yaptığını, yıkama setinin ithal ürün olup müvekkilinin distribütör olduğunu, ithal edilen şekli ile orijinal ürünün teslim edildiğini, davacının teslim tarihinden çok sonra daha geniş bir başlığı İstanbul temsilcisinden istediğini, tamamen müşteri memnuniyeti çerçevesinde bir başlığın hediye edildiğini, ağdaların başkası tarafından üretilip müvekkili tarafından satıldığını, bunlardan 60 tane ağdada paketleme hatası yapıldığının kabul edilerek iade faturası düzenlenerek ürünlerin iade edilmesi halinde buna ilişkin ücretin iade edileceğinin bildirildiğini, ancak iade faturası düzenlenmediğinden işlemin yapılamadığını, diğer ürünlerin içeriği ve paketlenmesinde bir hata olmadığını, kabul edilen 60 adet ürün yönünden iade faturası düzenlenmeyerek haksız dava açıldığını bildirmiştir. Davacı 26.10.2016 tarihli dilekçe ile talebinin yıkama seti ve ağdaların müşteri memnuniyetini sağlamaması nedeniyle iadesi ile satım bedeli ile müvekkilinin itibar kaybını azaltma için müşterilerine yaptığı ödemeler nedeniyle zararı olan 10.000,00 TL nin tahsili olarak açıklamıştır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; satılan iki adet yıkama setinden bir adetinin başlığının değiştirildiği, bu ürünün kullanılmaya devam edildiği, diğer ürünün ise kullanılmadığı, ürünün piyasadaki muadillerine göre yıkama haznesi hacminin piyasadaki ürünlere göre 3-4 cm farklı olduğu, bunun da yıkama pratikliğini azalttığı; ağda ürünlerinin incelemeye sunulmadığın, ilçe sağlık müdürlüğünce alınan numunede kartuş ağdadan bahsedilmediği, numunelerin konserve ağda için alındığı, ürünlerin zaman içinde peyder pey alındığından üründe ayıp olması halinde yenisinin alınmayacağı, konserve ve kartuş ağdaların salonda olmaması nedeniyle incelenmediğinden ayıbın tespit edilemediği, 60 üründen bir tanesinin tüketici mahkemesinde incelendiği, diğerlerinin de aynı nitelikte ambalaja sahip olup olmadığının bilinmediği, etiketlerin farklı olmasının tüketici memnuniyetine aykırı olduğu belirlenmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş olup, davacı yanın itiraz veya beyan sunmadığı, davalı vekilinin önceki beyanları gibi beyan sunduğu anlaşılmıştır. TTK’nun 23/1-c maddesinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Somut olayda, satıma konu iki adet yıkama ünitesinin 24.05.2012 tarihli fatura ile davacıya teslim edildiği, ürünün piyasadaki emsallerinden bir kaç santim yüksek olması ile yıkama alanının dar olması ve yıkama yapılırken kullanım mesafesinin dar olduğunu ilişkin ileri sürülen niteliklerin teslim sırasında açıkça görülebilecek hususlardan olduğu, esasen satın alınan ürünün üretiminin bu şekilde yapıldığı, piyasadaki her ürünün aynı ölçü ve nitelikte olmasının beklenemeyeceği, ürünün bu bilgisinin bilinerek buna uygun fiyat ile satım akdinin gerçekleştiği, bir ürüne ait başlığın davacının talebi ile davalı tarafça başka bir ürüne ait başlığın bedelsiz verilerek düzeltilmesinin üründe ayıp bulunduğunun davalı tarafından kabul edildiği anlamına gelmeyeceği, satılan ürünün satım sözleşmesinde belirtilen niteliklerle alıcıya teslim edildiği anlaşılmakla davacının bu yöne ilişkin istinaf istemi yerinde değildir. Davacının konserve ağda ürünlerine ilişkin istinaf isteminin incelenmesinde, davacıya iki adet fatura kapsamında 73 adet ürünün teslim edildiği sabittir. Teslim edilen ürünlerin ambalajında başka bir markaya üretim yapılması nedeniyle farklı bilgiler içeren etiket bulunduğu, daha sonra aynı etiketin üzerine farklı bir etiket basıldığı tarafların kabulündedir. Nitekim, davalı yan cevabi ihtarında ürünün içeriğinde bir ayıp bulunmadığını, ancak etiket faklılığı nedeniyle ürünlere ait iade faturasının düzenlenmesi halinde ürün bedelinin iade edileceğini bildirmiştir. Tüketici mahkemesince yapılan bilirkişi incelemesinde bir adet ürün incelenerek ürünün üstündeki etiketin kaldırıldığında altında farklı bilgiler içeren bir etiket daha bulunduğu belirlenmiştir. Ancak, davacı yan iade faturası düzenlemediği gibi, üründe etiket dışında bir ayıp bulunduğunu, müşteri üzerinde uygulanan ürün ile ilgili şikayet bulunduğunu kanıtlayamamış, soyut olarak müşteri şikayetinden bahsedilmiştir. Konserve ağda içeriği üzerinde , ayıbın tespitine ilişkin bir muayene ve inceleme davacı tarafından yapılmamıştır. İlk bilirkişi raporunun ilk sayfasında buna ilişkin bir tespit bulunmasına rağmen, bu tespitin incelemeye dayalı bir tespit olmadığı, soyut olarak ürünün ciltte tahriş oluşturduğu belirtilmiştir. Diğer yandan, davacı tarafça, davalının açık istemine karşın ürünler iade edilmemiş ve yerinde inceleme yapan bilirkişiye de inceleme için sunulmamıştır. Bu durumda, ürünlerin davacı tarafından kullanıldığı kabul edilmelidir. Satıcının iadeyi kabul etmesine rağmen iade edilmeyen ürünlerin, herhangi bir tutanağa veya belgeye bağlanmaksızın davacı tarafından imha edildiği iddiasına itibar edilemez. Davacı vekili, istinaf başvurusunda, bu ürünlerden Sarıyer İlçe Sağlık Müdürlüğünün inceleme için numune aldığını, bu hususun mahkemenin bilgisine sunulmasına rağmen resmi kurumdaki incelemenin akıbetinin sorulmadığını ileri sürmektedir. Dosya kapsamında yapılan incelemede, davacı tarafından deliller arasında anılan başvurunun belirtilmediği, dava dilekçesinde buna ilişkin bir açıklama yapılmadığı, anılan “numune alma tutanağının” 22.08.2013 tarihli olup ilk kez tüketici mahkemesinde alınan raporun ekinde dosyaya sunulduğu, sonraki aşamalarda da taraflarca bu delilden bahsedilmediği anlaşılmıştır. Hukuk davasının taraflarca hazırlanma ilkesi gereği, hakim taraflarca sunulmayan veya dayanılmayan delilleri kendiliğinden toplayamaz. Belirtilen husus davada delil olarak ileri sürülmediği gibi, herhangi bir tarafça da buna ilişkin bir açıklama yapılmadan, mahkemece kendiliğinden buna ilişkin bir araştırma yapılmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Kartuş ağdalara yönelik istinaf istemine gelince, bu üründe ayıp bulunduğu dava öncesi aşamada keşide edilen ihtarla bildirilmediği gibi, yukarıda açıklandığı üzere üründe ayıp bulunduğuna ilişkin hiç bir kanıt da sunulmamıştır. Diğer ağdalara yönelik ileri sürülen iddia, ağdaların ambalajına ilişkin olup, bu emtia yönünden bu tür bir iddia ileri sürülmemiştir. Emtianın, iş yerinden uzaklaştırıldığı belirtilerek bilirkişi incelemesine ibraz edilmediği, ürünlerde ayıp bulunduğunun yasal süresi içinde davacı tarafça tespit edilmediği, ürünün uygulandığı müşteriler tarafından bildirilen şikayetlere ilişkin dosyada hiç bir kanıt bulunmadığı, ürünlerin satım tarihi, peyder pey teslim edilmesi, inceleme sırasında bilirkişiye sunulmaması, soyut olarak imha edildiğinin bildirilmesi karşısında ürünlerin davacı tarafça kullanıldığı kabul edilmelidir. Tüm bu açıklamalar kapsamında mahkeme gerekçesi ile kararında bir isabetsizlik bulunmadığından davacının istinaf başvurusunun yerinde olmadığının kabulü ile istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 08.10.2020 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusu simsarlık ücretinin değerine göre karar kesindir.