Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2686 E. 2022/1246 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2686
KARAR NO: 2022/1246
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03.09.2019
NUMARASI: 2017/421 Esas – 2019/712 Karar
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna, davalı vekili tarafından ise katılma yoluyla istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalı firma arasında 11/12/2014 tarihinde … projesine Özel Destek Hizmeti Alımına İlişkin protokol imzalandığını, böylece davalı firmanın aracılığıyla müşterilerine müvekkili bankaca ihtiyaç kredisi kullandırıldığını, söz konusu kredi tahsislerinin davalının müvekkili bankaya ilettiği bilgi ve belgelere istiraden yapıldığını, davalının müşterisi olan … adına 22/06/2015 tarihinde 6.338,00 TL meblağlı … ihtiyaç kredisi kullandırıldığını, akabinde …’ ın, bu kredinin bilgisi dışında kulanıldığını beyan ederek suç duyurusunda bulunduğunu ve borca itiraz ettiğini, müvekkilince bunun üzerine inceleme başlatıldığını, 15/12/2015 tarihinde Teftiş Konulu Raporu düzenlendiğini, davalı firmanın kredi kullandırım öncesinde ilgili şahıstan temin ettiği kimlik belgesini ve şahsın imzaladığı … sistemi üzerinden kredi evraklarının müvekkilinin operasyon merkezine gönderildiğini, kredi evraklarının tam ve imzalı olması neticesinde 22/06/2015 tarihinde kredi tutarının müşterinin hesabına geçtiğini ve otomatik olarak davalı firmanın hesabına havale yapıldığını, kredi kullandırım öncesinde müvekkili bankaya ibraz edilen kimlik belgesinin sahte olduğunun anlaşıldığını, bankanın uğramış olduğu zarardan davalının sözleşme hükümleri çerçevesinde sorumlu olduğunu, bunun için davalıya Gaziosmanpaşa … Noterliğinin 03/01/2007 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini beyan ederek; 6.338,00 TL’lik maddi zararın, kredinin akdedildiği 22/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; ihtiyaç kredisinin ön başvurusunun müvekkili tarafından yapıldığını, sözleşme gereği temin edilen evrakların davacıya elden teslim edildiğini, davacının evrakların sıhhatini inceledikten sonra krediye kesin onay verdiğini, evrak asıllarının davacı tarafından kontrol edildiğini, kredinin verilip verilmeyeceğinin davacının takdirinde olduğunu, çıkan olumsuzluklardan müvekkilinin sorumlu olmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya içerisindeki bilgi, belge ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında destek hizmeti alımına ilişkin protokol imzalandığı, buna göre davalı şirketten ürün alımı için gelen müşterilerinin alımı banka kredisi ile yapmak istediği takdirde davacı banka ile irtibata geçileceği, banka tarafından istenen müşteri bilgi ve belgelerin davalı şirket aracılığıyla davacı bankaya intikal ettireceği, kimlik bilgilerinin davalı tarafından kontrol edileceği, davacı bankanın uygun gördüğü takdirde kredi açacağı, bu kredi kullanımı neticesinde davalı şirketin müşteriye satış yapacağı, davacı bankanın müşteri … ile 22/06/2015 tarihinde bireysel bankacılık hizmetleri ve ihtiyaç kredisi sözleşmesi düzenleyerek 6.338,00 TL kredi verdiği, ancak davacı bankanın …’ın sahte evrak ve belgeler düzenlemek suretiyle usulsüz kredi kullandırılmasında davalının kusurlu olduğu gerekçesiyle … sözleşmesinin 21. maddesi uyarınca …’a verilen kredinin iadesi için davalıya ihtarname çektiği, adına kredi çekilen … adlı gerçek kişinin imza örneklerinin daha önceden davalı bankada mevcut olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 12 ve 21. maddeleri ile kredi açılan … adlı gerçek kişinin imza örneklerinin daha önceden davalı bankada mevcut olduğu ve bilirkişi raporu ile belirlenen davalı bankanın belgeleri denetleme ve kontrol etme yükümlülüğü birlikte değerlendirildiğinde sahte kimlikle kredi kullanımından dolayı oluşan zarardan müterafik kusurlu olduğu sonucuna varılmıştır. Kusur oranının belirlenmesinde ise kredi açılan … adlı kişinin davalc bankada bilgileri bulunması nedeniyle kullandırılan kredi yönünden davacı bankanın % 75, davalı şirketin ise % 25 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, davalının …’a kullandırılan kredinin % 25 kusuruna tekabül eden 1.584,50 TL’nin davacıya iadesi gerektiği görülerek davanın kısmen kabulüne, 1.584,50 TL’nin 22/06/2015 kredi kullandırım tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 1.534,50 TL’nin, 22/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin alacak talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava dışı …’ın kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle kredinin usulüne ve amacına aykırı kullanıldığını, sahte evrak ve belge düzenlemek suretiyle kredi kullanarak haksız kazanç temin edildiğinin ortada olduğunu, bankanın uğradığı bu maddi zarardan ise davalı … bayiinin, imzalamış olduğu sözleşme hükümleri çerçevesinde sorumlu olduğunu, Müvekkili banka ile davalı firma arasında 11.12.2014 tarihinde … Projesine Özel Destek Hizmeti Alımına İlişkin Protokol imzalandığını, böylece davalı firma aracılığıyla satışı yapılan ürünlerden satın almak isteyen müşterilere müvekkili banka tarafından ihtiyaç kredisi kullandırıldığını, söz konusu kredi tahsisinin, davalı … bayiinin müvekkili bankaya ilettiği bilgi ve belgelere istinaden yapıldığını, … ihtiyaç kredisinin, müşteriye mağaza içindeyken mağaza personeli tarafından kullandırılan, müşterinin alışveriş sepetinin kredilendirildiği bir ürün olup, kredi başvurularının tümünün şube dışı kanallardan (SMS, ATM, www….com, … bank Direkt ve …) yapıldığını, bu uygulamanın bazı büyük firmaların projeye dahil etmek istedikleri bayilerinde hayata geçirilmiş olup, kredi kullandıran bayilerin kendilerine en yakın şube ile eşleştiğini, dilekçede detaylı evrakların tam ve imzalı olması durumunda Operasyon Merkezi tarafından kredinin onaylandığını, müşteri telefonuna ve bayi ekranına ilgil mesajların gönderildiğini, evrakta eksiklik olması durumunda ise tekrar bayiye yönlendirildiğini, kredi tutarının müşteri hesabında iz bırakarak, bayi hesabına otomatik olarak virman yapıldığını, orijinal evrakın bayi tarafından “Orijinal Belge Kontrol Formu” ile birlikte beş iş günü içerisinde eşleştirilen şubeye teslim edilmesi gerektiğini, şube personelinin bayi tarafından teslim edilen belgelerin eksik olup olmadığını kontrol ettiğini, kredi evrakının diğer kredi kullandırımlarındaki gibi şubede muhafaza edildiğini, Müvekkil banka ile davalı bayi arasında imzalanan … Projesine Özel Destek alımına Yönelik Protokol incelendiğinde, “… Projesi Kapsamındaki Genel Hükümler” başlıklı bölümünde davalının yükümlülüğünü ortaya koyduğunu, böylece davalı … bayiinin, kimlik belgesi üzerinde yer alan mühür ve imzaların teyidini de içeren kimlik doğrulama adımlarını gerçekleştirmekle yükümlü olduğunu, kimlik belgelerinin sıhhatinden sorumlu olduğunu, bu yükümlülüğünün ihlali ve sorumluluğunun yerine getirilmemesi halinde ise kredinin hiç açılmamış sayılacağını ve müşteri nam ve hesabına açılan kredi tutarının tamamı ile bu tutara işleyecek cezai faizi söz konusu kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten geçerli olmak kaydıyla nakden ve defaten ödeyeceğini kabul ettiğini, Dava dışı üçüncü şahsın kimlik bilgileri kullanılmak suretiyle kredinin usulüne ve amacına aykırı kullanıldığını, sahte evrak ve belge düzenlemek suretiyle kredi kullanarak haksız kazanç temin edildiğinin ortada olduğunu, bankanın uğradığı bu maddi zarardan ise davalı … bayiinin imzalamış olduğu sözleşme hükümleri çerçevesinde sorumlu olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun sunulan emsal kararının da bu beyanlarını desteklediğini, olayda davalı … bayiinin kredi kullandırımı öncesinde kendilerine ibraz edilen kimlik belgelerinin sıhhatinden sorumlu olmaları nedeniyle kredi tutarının tamamından ve bu tutara işleyecek cezai faizden sorumlu olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin, davanın kısmen reddine dair istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümünün kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin haksız olduğunu belirterek, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiş ve ayrıca, davacının daha dikkatli davransaydı bu zararın ortaya çıkmayacağının anlaşılmakta olduğunu, kredi ön başvurusunun müvekkili tarafından alındığını, banka şubesinin yakın olması nedeniyle başvuru belgelerinin elden banka şubesine teslim edildiğini, belgelerin sıhhatinin banka tarafından kontrol edildiğini, kredinin verilip verilmeyeceğine bankanın karar verdiğini, bu nedenle müvekkiline kusur ve sorumluluk yüklenmesinin mümkün olmadığını, sözleşmenin 21. maddesinde öngörülen sorumluluk koşullarının gerçekleşmediğini belirterek, istinaf konu kararın kısmi kabule dair bölümünün kaldırılarak davanın tümüyle reddine karar verilmesini istemiştir. Davalının katılma yoluyla istinafına ilişkin harçlar yönünden HMK’nın 344.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince muhtıra çıkarılmadan dosya dairemize gönderilmiş, istinaf başvuru ve peşin karar harcı, davalı vekili tarafından istinaf incelemesi sırasında yatırıldığından, muhtıra tebliğine gerek kalmamış, katılma yoluyla istinaf başvurusunun esası incelenmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında imzalanan … projesine özel destek hizmeti alımına ilişkin protokol uyarınca dava dışı … adına kullandırılan kredi nedeniyle uğranılan zararın, sözleşme hükümleri uyarınca davalıdan tahsili istemiyle açılmış bir tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yazılı gerekçe ile tarafların müterafık kusuruna göre değerlendirme yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili de yasal süresi içinde katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında 11.12.2014 tarihli … Projesine ilişkin olarak destek alımına dayalı protokol imzalanmış olduğu, söz konusun protokolün 12. Maddesinde “…mağaza/firma, müşterinin mağaza/firma içerisinde kullanacağı kredisine ilişkin … bank sistemini gerekli gördüğü belgeler üzerindeki bilgileri doğruluğuna ve uygunluğuna azami dikkat ve özeni göstererek banka sistemine girmekle, belgelemekle ve bankaya ibraz etmekle yükümlüdür” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Yine protokolün 21. maddesinde “…mağaza/firmanın bankaya ilettiği kredi başvuru bilgiler orijinal belgelerdeki bilgilere uymuyorsa, metin veya imzalarda sıhhatsilik tahrifat veya sahtecilik gözlemleniyorsa, orjinal belgelerde yer alan tarihler hatalıysa mağaza/firmanın düzenlediği fatura vs. belgelerde tahrifat veya usulsüzlük var ise mağaza/firma, bankanın karşılayacağı zararlara karşı talep hakkı saklı kalmak kaydıyla bu kredilerin hiç açılmamış sayılacağını, bu durumda müşterinin nam ve hesabına açılan kredi tutarının tamamı ile bu meblağa işleyecek cezai faizi söz konusu kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten geçerli olmak üzere hesaplanacak tutarı nakten ve defaten ödeyeceğini kabul, beyan ve tahaahhüt eder.” şeklinde düzenleme olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu protokolde davalının bayi sıfatının bulunduğu, bu protokol uyarınca davalı bayinin müşterilerine ait kimlik bilgilerini … sistemi üzerinden davacı bankaya transfer edeceği, davacı banka tarafında kimlik bilgilerine yönelik istihbari araştırma yapıldıktan sonra davalı bayinin gerekli belgeleri müşterilere imzalatarak davacı bankaya göndereceği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre, davalı bayinin müşterisi olan …’ın adına düzenlenen sahte sürücü belgesi ile … sistemi içerisinde adı geçene 14 ay vadeli 6.338,00 TL tutarında tüketici kredisi kullandırıldığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince alınan 20.11.2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; olayın oluş şekli ve sözleşme hükümleri değerlendirilerek, taraflar arasında bağlı kredi ilişkisinin bulunduğu, bu ilişkide başvuru belgelerini kabul ve inceleme, imzaları denetleme yükümlülüğünün asli olarak krediyi veren davacı bankaya ait olduğu, bankanın bu denetim görevini yeterli şekilde yerine getirmediği, zararın meydana gelmesinde davacı bankanın asli kusurlu olduğu, davacının kusur oranının %75 olduğu; davanın ise başvuruyu ve belgeleri kabul eden taraf olarak gerekli ve yeterli dikkat ve özeni göstermediği, bu nedenle davalının da %25 oranında kusurlu olduğu, davalının sorumluluğunun bu kusur oranına göre belirlenmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir. İtiraz üzerine alınan 26.04.2019 tarihli bankacı bilirkişi raporunda ise ilk rapordaki kusur oranları benimsenmiş ve davacının davalıdan talep edebileceği tazminat miktarının, %25 kusur oranına göre 1.584,50 TL olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Aynı bilirkişinin 18.07.2019 tarihli ek raporunda, kök rapordaki görüş aynen tekrarlanmıştır. … ihtiyaç kredisi, müşteriye mağaza içinde iken mağaza personeli tarafından başvurusu alınan, müşterinin alışveriş sepetinin kredilendirildiği bir ürün olarak, kredi başvurularının tümünün şube dışı kanallardan gerçekleştirildiği bir kredi çeşidi olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda davalı şirketten ürün alımında kullanmak üzere dava dışı … adına kredi başvurusunda bulunulduğu, başvuruların SMS ile onaylanması üzerine davalıya başvurularak firma yetkilisine kimlik belgesi ibraz edilmesi ve davalının … sistemi üzerinde müşterilerin kredi başvurusunu görünteleyerek kredi başvurusunu tamamladığı, gerekli belgeler temin edilerek taranıp davacı bankaya gönderildiği, kredi tutarlarının aynı tarihte müşteriler hesabına geçirilerek davalı bayinin hesabına virman yapılmak suretiyle kullandırıldığı anlaşılmaktadır. Davalı, kredi kullanımına ilişkin gerekli belgeleri davacı banka şubesine süresinde teslim etmiştir. Müşteri adına ibraz edilen kimlik belgesinin (sürücü belgesinin) sahte olması, tek başına protokol kapsamında davalı bayinin sorumluluğunu gerektiren bir husus olarak kabul edilemez. Protokolün 21. maddesinde, bankanın zararının, kredi başvuru bilgileri ile orijinal belgelerdeki bilgi uyumsuzluğu, metin veya imzalardaki tahrifat, sıhhatsizlik ve sahtecilik bulunması ve orijinal belgelerdeki tarihlerin hatalı olması sonucunda oluşması halinde, zararın bayi tarafından giderileceği hüküm altına alınmıştır. Bu düzenleme, kredi başvuru evrakları ile birlikte şubeye teslim edilen dayanak belgeler arasındaki uyumsuzluğu ve belgeler üzerindeki tahrifat ve sahteciliği yaptırıma bağlanmıştır. Somut olayda ise müşterinin davalıya sunduğu belgeler ile davalının bankaya teslim ettiği belgeler arasında uyumsuzluk bulunmamaktadır. Tek başına sahte kimlik kullanılması, davalının sözleşmeye göre sorumluluğunu doğurmaya yeterli değildir. Davalıya bir kusur atfedilebilmesi için müşterinin ibraz ettiği kimliğin sahte olduğunun, basit bir incelemeyle (sözleşmedeki deyimiyle “gözlemleme” suretiyle) anlaşılabilir olması gerekir. Kimliğin (sürücü belgesinin) sahte olduğunun davalı çalışanı tarafından anlaşılabilecek nitelikte bir sahtelik olduğuna dair teknik bir tespit de dosyada mevcut değildir. Dosyada sahte ve orijinal sürücü belgelerinin karşılaştırılmasında, sahteliğin anlaşılmasına imkan sağlayan bir durum tespit edilememiştir. Dosyaya rapor ibraz eden bilirkişilerin davalıya kusur atfeden görüşleri, bu konudaki teknik bir tespite dayanmamaktadır. Kredi talep eden müşterinin kimliği konusunda istihbarat çalışmasını yapma yükümlülüğü davacı bankaya ait olup, sahte kimlik belgesi kullanılması sonucunda tahsis edilen krediden kaynaklanan zarar nedeniyle davalının sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı banka müfettişi tarafından düzenlenen teftiş raporu da bu sonucu desteklemektedir. Anılan rapor içeriğine göre, adına sahte belgelerle kredi kullanılan …’ın daha önce davacı bankadan kredi kullandığı, kimlik bilgilerinin ve imza örneği ile iletişim bilgilerinin bankada mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Davacı bankanın, kredi başvurusu yapan kişinin kimlik bilgileri hakkında gerekli araştırmayı yapmamakla tam kusurlu olduğu sonucuna varılmıştır. Yapılan bu açıklamalar ışığında, sahte kimlikle kredi kullanılmasında davalıya atfı kabil bir kusurun bulunduğu kanıtlanmadığından ve bu konuda bilirkişi raporlarında davalıya kusur atfeden görüşlerin somut ve teknik tespitlere dayanmadığı, kredi müşterisinin kimlik denetimini yapmak görevinin asıl olarak davacı bankada olduğu anlaşıldığından, davanın bütünüyle reddine karar verilmesi gerekirken, davlıya kusur atfedilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Bu tespitler ışığında, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi, davalının katılma yoluyla istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1-2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine ve neticede davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A) Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 36,30 TL bakiye istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından sarfedilen istinaf kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,B-Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın reddine, 2-Alınması gerekli 80,70 TL harcın, dava açılırken peşin yatırılmış olan 108,24 TL’den mahsubu ile artan 27,54 TL harcın ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, iş bu hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca belirlenen 6.338,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 5-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların iadesine, 6- İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden:a-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davalı tarafından yatırılmış olan 104,82 TL nispi istinaf karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, b-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 220,70 TL istinaf başvuru harcı giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1-2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 30.09.2022 tarihinde, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değeri itibariyle karar kesindir.