Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2682 E. 2022/1233 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2682
KARAR NO: 2022/1233
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30.09.2019
NUMARASI: 2017/750 Esas – 2019/676
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 2012-2014 yılları arasında devam eden ticari ilişki nedeniyle düzenlenen faturalara göre kur farkı alacağının doğduğunu, daha önce müvekkilinin 12.02.2014 tarihinde 2.745,36 TL’lık kur farkı faturası düzenlediğini ve davalının bunu ödediğini, anılan fatura ve yapılan ödemede ticari defterlerde kayıtlı olduğunu, düzenlenen 2.290,68 TL ile diğer 16.040,32 TL’lık 2 adet kur farkı faturasının iadeli taahhütlü posta yoluyla davalıya gönderildiğini, davalının yasal süresi içinde işbu faturalara itiraz etmediği, ancak bedellerini de ödemediğini, müvekkilinin bu kez İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyaları ile icra takibi başlattıklarını, davalının itiraz ederek takibi durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; takip talebinden 3 yıl sonra itirazın iptali davası açılmış olması nedeniyle, davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının düzenlediği mal bedeli faturaları davacıya ödendiğini, alım-satıma ilişkin fatura bedelleri Y.P üzerinden tanzim edilmediklerini, kur farkına ilişkin yanlar arasında bir sözleşme bulunmadığı gibi bir teamülün de bulunmadığını, davalı tek yanlı olarak faturalar üzerine şerh ettiği kur fakı beyanının kabulünün mümkün olmadığını, davacının kur farkından doğan alacağını saklı tutmadan mal bedellerini tahsil ettiği için kur farkı talep edilemeyeceğini, davacı tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 24.10.2014 tarih ve … yevmiye nolu evrakı ekinde gönderilen fatura ve içeriğine Beyoğlu …Noterliğinin 03.11.2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile itiraz edildiğini takip öncesi dönemde müvekkil temerrüde düşürülmediği için talep edilen faizin de yerinde olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davalı her ne kadar takip ve dava konusu 2 adet kur farkı faturasını kendi kayıtlarına almamış ise de, bilirkişi raporunda (A-4) bendi altında etraflıca irdelendiği gibi, gerek mal satış faturaları üzerine o günün USD kuru açıkça yazılıp fatura tarihi ile ödeme tarihi arasında doğabilecek kur farkının davalıya yansıtılacağının şerh edilmiş olması ve gerekse de daha önce 3 adet kur farkı faturası davalı tarafça itirazsız olarak ödenmiş olması nedeniyle yanlar arasında bir teamülün doğmuş bulunduğu gözönüne alındığında, dava konusu 2 adet kur farkı faturası bedelinin de davalı tarafından ödenmesi gerektiğini, yeni TTK’nun bir üstte belirtilen amir hükmü uyarınca davalı/borçlunun temerrüt durumu irdelendiğinde, takibe konu edilen faturanın/ların davalıya tebliğ edildiği tarihler her ne kadar belli ise de, anılan faturalar içerik itibariyle tartışmalı olup, bu bağlamda içeriği tartışmalı faturadan dolayı bir temerrütten söz edilemeyeceğinin düşünüldüğünü belirterek, dosya kapsamı ile uyumlu, hükme elverişli bilirkişi raporuna itibar edilmiş olmakla, davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile takibin 18.330,98 TL asıl alacak üzerinden 3095 sayılı yasanın 1/m hükmü gereğince yıllık %9 ve değişik oranlarda basit usulde işleyecek niteliksiz yasal faiz ile devamına, alacağın likit, itirazın ise haksız oluşu karşısında icra inkar tazminatı tayinini de kapsar şekilde davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek…” gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile takibin 18.330,98 TL asıl alacak üzerinden 3095 sayılı yasanın 1/m hükmü gereğince yıllık %9 ve değişik oranlarda basit usulde işleyecek niteliksiz yasal faiz ile devamına, itirazın iptaline karar verilen miktar olan 18.330,98 TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının, müvekkili şirkete sattığı mallara karşılık düzenlediği fatura bedellerinin tamamının müvekkilince ödendiğini, taraflar arasında alım satım ilişkisi yabancı para cinsinden gerçekleştirilmediğini, kur farkı alınması konusunda taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi oluşan bir teamül de bulunmadığını, taraflar arasında kur farkı uygulamasına ilişkin olarak teamül oluşturduğu ileri sürülen 09.01.2014 tarihli 633.53 TL miktarlı, 11.01.2014 tarihli 598,99 TL miktarlı ve 12.02.2014 tarihli 2.745,36 TL miktarlı 3 adet fatura, davacının ticari defterlerinde dahi “toptan satış faturası” ve “verilen hizmet bedeli” açıklamaları ile kayıt altına alınmış olup belirtilen faturaların kur farkı faturası olduğuna dair herhangi bir kayıt mevcut olmadığını, taraflar arasında kur farkına teamül oluşturduğu belirtilen işbu faturalar davalı müvekkili şirket tarafından alınan mal ve hizmete karşılık ödenmiş olup kesinlikle kur farkı karşılığı ödenmiş olmadığını, kur farkına ilişkin olmadığı açıkça anlaşılan bu faturaların kur farkı istenebilmesine teamül oluşturması da olanaksız olduğunu, kaldı ki teamül oluşturduğuna dayanak gösterilen faturalar davacı tarafından delil olarak da dosya kapsamına sunulmadığını, bu nedenle ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca davacı tarafından düzenlenen faturalar üzerine yine davacı tarafından tek taraflı olarak şerh edilen ve kur farkı talep edilebileceği yönündeki kayıtların müvekkili davalı şirketi bağlamayacağını, çünkü yerleşik yargı içtihatları gereğince fatura üzerine tek taraflı olarak şerhedilen bu türden kayıtların fatura içeriğinden sayılamayacağı ve faturaya süresi içerisinde itiraz edilmemiş olması halinde dahi taraflar arasında sözleşme ile düzenlenmemiş bir hususa ilişkin kaydın kabul editdiği anlamına gelmeyeceğinin açıkça belirtildiğini, taraflar arasında kur farkı istenebileceğine ilişkin herhangi bir sözleşme de bulunmadığını, Eksik ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporunun hükme dayanak alınması yanlış olduğunu, takip konusu yapılan 27.02.2014 tarihli 2.290,66 TL miktarlı fatura müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini ve davacı tarafından da tebliğ veya teslim edildiğine dair herhangi bir belge sunulmadığını, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda ise hatalı olarak söz konusu faturanın ihtarname ile tebliğ edildiğinin belirtildiğini, belirtilen faturanın ihtarname ile tebliğ edildiğine dair dosya kapsamında da herhangi bir delil bulunmadığını, bu hususun da bilirkişinin dosya kapsamını ve delillerini özenli olarak incelemediğini gösterdiğini, müvekkili şirkete tebliğ veya teslim edildiği kanıtlanmayan faturanın müvekkili şirket aleyhine değerlendirilmesinin yanlış olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kur farkı faturasına dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenin aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davaları takip talebine sıkı sıkıya bağlı davalardır. Davacı takibin dayanağı olarak iki adet kur farkı faturasını göstermiştir. Davalı cevabında, davacının taraflar arasında kur farkının ödeneceği iddiasının doğru olmadığını, kur farkı doğuran bir borcunun olmadığını belirtmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde, takip dayanağı iki adet kur farkı faturasının davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, ancak daha önce davacının davalıya gönderdiği üç adet kur farkı faturasının ödendiği yönünde tespitlere yer verilmiştir. Takip dayanağı iki adet ve toplamda 18.330,98 TL tutarındaki iki adet kur farkı faturası davacı defterinde kayıtlı olmasına karşın davalı defterinde kayıtlı değildir. Davacının bu iki adet kur farkı faturasının haklı bir sebeple kesilmiş olduğunu, diğer bir deyişle bu faturalardaki miktar kadar kur farkı alacağı olduğunu ispat etmesi gerekir. Bunun içinde bu kur farkı faturalarının döviz için yapılan hangi satışlarla ilgili olduğunun bildirilip davalının bu faturalara yönelik TL bazında ödemeleri gösterilip, buna göre davacının kur farkı alacağının doğduğunun ispatlaması gerekir. Bu yapılmadan taraflar arasında kur farkı ödemesi teamülünün bulunduğu, davalının daha önce kesilen üç adet faturayı ödediği, dava konusu iki adet kur farkı faturasını da ödemesi gerektiği gibi eksik araştırmaya dayalı bir muhakeme ile davanın kabulü doğru olmamıştır. Kaldı ki bu yönde davalı vekilinin bilirkişi raporuna açık itirazı da değerlendirilmemiştir. Davacının yukarıda yazılı yöntemle alacağını ispatlaması gerekir. Buna göre davacıdan yukarıda belirtilen şekilde kur farkı alacağına temel teşkil eden döviz cinsi yapılan satışlara ilişkin faturalarını bildirmesi ve ibraz etmesi için süre verilerek, bildirilmesi halinde davalının bu faturalara yönelik TL bazında ödemeleri denetlenerek ve bu hususta bilirkişi raporu alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davanın esasına etkili bu yöndeki deliller toplanıp değerlendirilmeden, bu yönüyle yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamıştır. Açkılanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 29.09.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.