Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2669 E. 2022/1295 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2669
KARAR NO: 2022/1295
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19.09.2019
NUMARASI: 2018/1090 Esas – 2019/895 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; süresinde ödenmeyen, 30.12.2008 tarihli ve 600.000,00 TL bedelli senet bakiye borcu için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası ile … ile … San. Ve Tic. Ltd. Şti. Hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlulardan … vekili Av…. tarafından 20.01.2015 tarihinde bir borca itiraz dilekçesi verildiğini, itirazın usul, yasa ve hukuka uygun olarak yasıl süresi 7 gün içinde verildiğine ve takibin durdurulduğuna dair tutanak ile imza altına alınmadığını, bu durumdan dolayı talep açıp ve takibin borçlu … bakımından da takibin devamını ile menkul ve gayrimenkul mallarına haciz konulmasını talep edildiğini, İstanbul Anadolu 2. İcra hukuk Mahkemesinin 2015/686 E 2015/951 karar sayılı 03.12.2015 tarihli karar ile itirazın kaldırıldığını, borçlu … vekili tarafından kararın temyiz edildiğini, kararın Yargıtayca bozulması ihtimaline binaen itirazın iptali davası bakımından zamanaşımı nedeniyle hak kaybı yaşanmaması adına bu davanın açıldığını belirterek borçlu …’nun haksız olan takibe itirazının iptali ile inkar tazminatı ile yargılama giderleri yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; alacaklı olduğunu iddia eden … üzerinde kendisine ait isim veya ciro bulunmadığını, daha önce ciranta … lehine muvazaalı olarak yapıldığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasında kullanıldığını ve alacaklı olduğunu iddia eden … tarafından İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/528 E. sayılı dosyasında alacak davasına dayanak, 30.12.2008 tarihli ve 600.000 TL bedelli senedi, bu kere İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile kullandığını ve müvekkil … ile … San. Ve Tic. Ltd. Şti hakkında ilamsız takip başlatıldığını,takip konusu borcun çekişmeli olduğunu, Borca süresinde itiraz edildiğini, Bu itiraz anlaşılamayan bir şekilde, ilamsız takibe dayanak ve muvazaalı olduğu diğer mercilerde defalarca dile getirildiğini senedin aslı veya içeriği şeklen dahi incelenmeden Anadolu 2.İcra Hukuk Mahkemesi 2015/686 Esas sayılı dosyası ile kaldırıldığını, bu karar tarafca temyiz edilmiş ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/891 esas sayılı kararı ile, Anadolu 2. İcra Hukuk Mahkemesinin kararının bozulduğunu, yine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/27152 esas sayılı kararı ile şüphelinin karar düzeltme talebini reddettiğini, böylece itirazın kaldırılması hakkında açılan dava alacaklı aleyhine sonuçlandığın, ancak davacı bu aşamada dosya alacağını tahsil etmediğini, bu konuda takip talebinin ve alacak iddialarının devam ettiğini, Arz ve izah edilen nedenler ışığında, davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine, karar verilmesinin bilvekale saygıyla arz ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; talebin ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali olduğu, davacı tarafça yargılama sırasında icra takibine konu borcun haricen ödendiğinin beyan edildiği anlaşılmakla, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı vekili yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin devam ettiğini beyan etmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde itirazın iptalini talep etmekle beraber harca esas değer olarak 40.000,00 TL göstermiş olup, davayı açarken harç yatırmamıştır. Görevsiz mahkemece davacı vekiline 18/10/2016 tarihli celsede eksik harcı tamamlaması için 1 ay kesin süre verilmiş olup davacı vekili tarafından 5.653,00 TL harç yatırılmıştır. Tamamlama harcı dikkate alınarak yapılan oranlamada harca esas değerin 331.020,00 TL olduğu anlaşılmış olup, bu yönüyle harca esas değer üzerinden davacı yararına vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. ( Emsal için Bknz; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 27/06/2019 tarih ve 2018/4047 E.- 2019/1627 K. Numaralı kararı )…” gerekçesiyle, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının, icra müdürlüğüne sundukları itiraz karşısındaki dava hakkını itirazın kaldırılması davası ile tükettiğini, usul ilkeleri gereği iş bu davayı açma hakkı bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Davanın reddi için bu kadar açık bir neden varken, karar verilmesine neden olmadığına karar verilmesinin bir de üzerine aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesinin açık haksızlık olduğunu, üstelik davanın konusuz kalmasının mümkün olmadığını, davacının 600.000 TL’lik senede dayanarak haksız tahsil ettiği miktarın şu an taraflarınca geri alınmaya çalışıldığını, Dava konusu uyuşmazlığın Anadolu 2. İcra Mahkemesi’nin 2015/686 Esas sayılı kararı ile hükme bağlandığını, sonra bu hükmün Yargıtayca lehlerine bozulduğunu, bu aşamada, iş bu dava konusu alacağı geri tahsil etmeye çalıştıklarını, Takip konusu borcun çekişmeli olduğunu, borca süresinde itiraz edildiğini, bu itirazır anlaşılamayan bir şekilde, ilamsız takibe dayanak ve muvazaalı olduğu diğer mercilerde defalarca dile getirildiğini, senedin aslı veya içeriği şeklen dahi incelenmeden Anadolu 2.İcra Hukuk Mahkemesi 2015/686 Esas sayılı dosyası ile kaldırıldığını, bu kararın kendilerince temyiz edilmiş ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/891 esas sayılı kararı ile, Anadolu 2. İcra Hukuk Mahkemesinin kararının bozulduğunu, yine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/27152 esas sayılı kararı ile şüphelinin karar düzeltme talebini de reddettiğini, böylece itirazın kaldırılması hakkında açılan davanın alacaklı aleyhine sonuçlandığını, ancak davacının bu aşamada dosya alacağını tahsil ettiğini, bu konuda takip talebi ve cebri icra işlemlerinin devam ettiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kambiyo senedi bakiye borcunun tahsili için başlatılan genel haciz yolu ile takibe vaki itirazın İİK 67 maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekilince, davacının İstanbul … icra müdürlüğünün … E sayılı dosyasından başlattığı icra takibine yapılan itiraz üzerine İstanbul Anadolu 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/686 E sayılı dosyasında itirazın kaldırılması davası açtığını, iş bu dava sonucunda verilen itirazın kaldırılması kararının yargıtay tarafından bozulduğunu, Yargıtay 13 HD 2001/10791 E 2002/1588 K sayılı emsal kararı da dikkate alınarak artık davacının itiraz ile duran takip nedeniyle, itirazın kaldırılması davası açma seçeneğini kullanmakla, itirazın iptali davası açamayacağını, davanın bu nedenle reddi gerektiğini ileri sürerek kararı istinaf etmiştir. Yargıtay 3. HD 2005/10217 E 2005/13076 K 01.12.2005 tarihli emsal kararında da işaret edildiği üzere, takibe yapılan itiraz üzerine , sınırlı inceleme ile yetkili icra mahkemesine itirazın kaldırılması için başvuran takip alacaklısının, bu talebinin icra hukuk mahkemesinde incelenmesi aşamasında veya talebinin reddedilmesi üzerine verilecek veya verilmiş karar, taraflar arasında kesin bir hükmün sonuçlarını doğuran nitelikte bulunmadığından, alacaklının mahkemede İİK 67 maddesinde yazılı bir yıllık süre içinde olmak koşulu ile itirazın iptali davacı açmasında yasal engel bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacı yanca İstanbul … icra müdürlüğünün … E sayılı dosyasından başlattılan takibe davalının itirazı üzerine, davacı tarafından İstanbul Anadolu 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/686 E sayılı dosyasında itirazın kaldırılması davası açıldığı, mahkemece davanın kabulü yönünde kurulan hükmün davalı yanca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12 HD 2016/891 E 2016/14807 K 25.05.2016 Tarihli ilamı ile bozulduğu, karar düzeltme isteminin ise aynı dairenin 2016/27152 E 2017/9627 K sayılı 20.06.2017 tarihli kararı ile reddedildiği, İstanbul Anadolu 2. İcra Hukuk mahkemesince bozma doğrultusunda yapılan yargılama sonucu 2017/828 E 2017/1037 K sayılı verilen karar ile itirazın kaldırılması talebinin reddine karar verildiği, davalı tarafından İstanbul Anadolu 5 Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/19 E 2016/325 K Sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasında verilen görevsizlik kararının istinaf edilmesi üzerine İstanbul BAM 16 HD 2016/87 E 2016/107 K 18.12.2016 tarihli kararı ile ilk derce mahkemesi görevsizlik kararına karşı tarafların istinaf başvurularının reddi ile görevsizlik kararının kesinleştiği, davacı yanca kesinleşen görevsizlik kararına karşı HMK 20 maddesi uyarınca dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine dair talepte bulunulmadığından İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durmasından sonra İstanbul … icra müdürlüğünün … E sayılı dosyasında itirazın kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu husus yukarıda açıklanmıştır. Her ne kadar itirazın kaldırılmasına dair icra hakimliği kararı Yargıtay 13 Hukuk Dairesince bozulmuş ise de bozma tarihine kadar icra takibine devam edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalıdan yapılan tahsilatların cebri icra yoluyla mı yapıldığı, yoksa davalının borcunu kabul ederek iradi bir ödeme suretiyle mi yapıldığı hususlarının ilk derece mahkemesince açıklığa kavuşturulması gerekir. Tahsilatlar cebri icra yoluyla yapılmış ise, tahsilatın yapıldığı icra takip dosyasına ilişkin itirazın kaldırılması kararı Yargıtayca bozulduğuna göre, yani itirazın iptali davası açıldığı an itibariyle davacının takip dayanağı senede dayalı olarak davalıdan alacak talep etme hakkı bulunup bulunmadığı hususu, Yargıtay bozma ilamı ışığında değerlendirilerek belirlenmeli ve HMK’nın 331. maddesi uyarınca yargılama giderleri ile avukatlık ücreti, bu tespitin sonuçlarına göre ve dava anındaki haklılık durumuna göre taraflara tahmil edilmelidir. Bu açıklamalara göre ilk derece mahkemesince gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan ve yeterli gerekçe yazılmadan karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK 353/1.a.6. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA,2-Davanın yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf eden davalı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1.a.6.maddesi uyarınca, 13.10.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK.353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.