Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2663 E. 2022/1236 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2663
KARAR NO: 2022/1236
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 05.11.2019
NUMARASI: 2018/1161 Esas – 2019/991 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının 24/01/2018 tarihli e-mail ile müvekkili şirkete Antalya … Mağazası için toplam 23.923,00 TL miktarlı, 08/03/2018 tarihli e mail ile de … Mağazası için toplam 18.285,00 TL miktarlı sipariş verdiğini, müvekkilinin malları teslim ettiğini, davalının fatura kesilmemesi talebinin kabul edilmediğini, bunun üzerine faturanın dava dışı …. şirketi adına kesilmesini istemesi üzerine faturanın bu şirket adına kesildiğini, ancak davalının bu talebinden vazgeçtiğini ve kesilen faturaların iptalini istediğini, müvekkilinin bunun mümkün olmadığını bildirmesi üzerine, davalının …. şirketi üzerinden iade faturası düzenleyip gönderdiğini,bunun üzerine müvekkilinin yeni fatura kesmek için davalıdan haber beklediğini,ancak davalının bilgi vermemesi üzerine müvekkilinin davalı adına e fatura düzenleyerek gönderdiğini, davalının faturaları kaydetmeyeceğini ve ödeme de yapmayacağını bildirdiğini, müvekkilinin ihtar gönderdiğini, davalının da ihtara itiraz ettiğini,davalının teslim aldığı malların bedellerini ödemediğini,bunun üzerine davalı hakkında Bakırköy …. icra müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile takip yaptığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; Davalı vekili, borçların ilişkinin tarafları arasında doğabileceğini, müvekkilinin oğlunun kurduğu … şirketinin borçlarından müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığını, davacının dayandığı e- mail yazışmalarının ispata yetmediğini, yazışmaların müvekkili şirketin yetkilileri ile yapılmadığı gibi … isimli kişinin de müvekkilinin yetkilisi olmadığını, irsaliyelerde imzası bulunan ve malları teslim alan …’in de müvekkili şirket çalışanı olmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasında bir ilişkinin bulunmadığını, ilişkinin müvekkilinin oğlunun şirketi olan … şirketi ile yapıldığını savunarak davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tarafların dayandıkları deliller toplanmış; iddia ve savunmaların irdelenip değerlendirilmesi bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle:” davacı şirketin incelenen ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, davacının kendi defterlerine göre davalıdan 51.148,14 TL alacaklı bulunduğunu, davalının incelenen ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulduğunu, davalının kendi defterlerine göre davacıya 1.342,70 TL borçlu bulunduğu, dosyadaki yazışmalardan sözleşmenin mail yazışmaları ile davalı şirketin satın alma müdürü … tarafından gerçekleştirildiği, bu kişinin ticari vekil sıfatında kabul edilmesi gerektiği, ayrıca yazışmalarda davalı şirketin unvan ve e- mail uzantılarının kullanıldığından davalının sorumlu tutulması gerektiği ” bildirilmiştir. Her ne kadar bilirkişi raporunda az yukarıda belirtilen gerekçe ile davalının sorumluluğunun kabul edilmesi gerektiği belirtilmiş ise de bu görüşe mahkememizce itibar edilmemiştir. Zira taraflar arasındaki ticari ilişkinin e- mail ile … şirketinin temsilcisi … tarafından gönderilen teklifin fiyatlandırma kısmının davacı şirket satın alma müdürü tarafından doldurulmak ve geri gönderilmek suretiyle kurulduğu anlaşılmaktadır. Yine 24/01/2018 ve 08/03/2018 tarihli teklif formlarında firma adı olarak yazılı bulunan … İNŞAAT ve ” … dikkatine” yazıları bir bütün olarak değerlendirildiğinde teklifin … şirketi adına … tarafından yapıldığı, ancak teklifin davalı firmanın e mail ve uzantılarından davacı firmaya gönderildiği anlaşılmaktadır. Teklifin davalı firmanın e mail adresinden davacı firmaya gönderilmesinin davalı şirketin babaya, dava dışı şirketin ise oğluna ait olmasından ve e maili gönderenlerin de her iki şirket için de çalışmasından kaynaklandığı ve bu durumunun teklifte yazılı firmanın durumunda değişiklik yapmayacağı sonucuna varıldığından aksine bilirkişi raporundaki görüşe katılmak mümkün bulunmamıştır. Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasındaki dava konusu ticari ilişkinin davacı ile dava dışı … LİMİTED ŞİRKETİ arasında kurulduğu kabul edildiği…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile satın alma aşamalarının davalı satın alma müdürü … ile sürdürüldüğünü, mail üzerinden sipariş alınarak ticari ilişki kurulduğunun kabulünün gerektiğini, müvekkilinin … isimli firma ile hiç bir zaman doğrudan bir araya gelmediğini, malların davalının istediği şekilde teslim edildiğini, davalıınn dava konusu ürünlere ilişkin fatura kesilmemesini ve açıktan kesilmesini talep ettiğini, müvekkilinin bunu kabul etmemesi üzerine ise faturanın İhraç kayıtlı olarak kağıt üzerinde diğer yan firmaları olan … İnşaat Ltd. Şti’ne kesilmesini ve malların davalı (…) şirketin deposuna teslim edilmesini istediklerini, müvekkilinin, davalı şirketin talebi doğrultusunda faturaları … İnşaat Ltd. Şti’ne kestiğini ve malları da davalı şirkete teslim ettiğini, daha sonra muhatabın fikir değiştirip, faturaların … İnşaat Ltd. Şti.’ne kesilmesinden vazgeçtiğini, müvekkilinden faturaları iptal etmesini istediğini, müvekkilince “davalı tarafından onay alınarak kesilen ihraç kayıtlı faturaların e-fatura olması sebebi ile iptalinin mümkün olmadığının belirtildiğini, bunun üzerine davalının, müvekkiline … İnşaat Ltd. Şti kayıtlarından iade faturası gönderdiğini, ancak ilgili siparişe konu mallar davalı yanda kaldığını, bu şekilde müvekkilinin ilgili siparişlere ilişkin malları teslim etmiş durumda, davalı yandan yeni fatura talebi ve ödeme beklemeye başladığını, müvekkilinin görüşmelerden herhangi bir sonuç alamayınca ilgili malların faturasını davalı yana 17.07.2018 tarihinde e-fatura şeklinde gönderdiğini, ancak bu defa da davalı tarafın bu faturaları kendi kayıtlarına işlemeyeceğini ve ödemeyi de yapmayacağını 06.08.2018 tarihinde söylediğini, e maillerde adı geçen …’ in davalının yönetim kurulu başkanı olarak takdim edildiğini, İş bu sebeple bu sefer davalı şirkete yukarıda belirtilen ve ilgili siparişlere konu olan ve davalı tarafından 16,02.2018 ve 16.03,2018 tarihlerinde teslim alınan malların karşılığı faturaların ödemesi için 08.08.2018 tarihinde Beyoğlu …Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, bu ihtarnamenin davalıya 10.08.2018 tarihinde tebliğ olduğunu, Davalı şirketin ise iş bu ihtarnameye 17.08.2018 tarihli Beşiktaş … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap vererek itiraz ettiğini, Davalı firmanın aralarındaki ticari ilişki gereği müvekkiline ödemesi gereken, teslim almış olduğu malların karşılığı fatura bedellerini ve tutarları ödemediğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında devam eden ticari ilişkiler çerçevesinde; müvekkili şirketin; davalı şirketten fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile 50.816,56-TL alacağı bulunduğunu, Davalı borçlunun icra takibine itirazı haksız, dayanaksız olmakla beraber alacağın tahsilini engellemeye yönelik olduğunu, davalının müvekkiline borçlu olduğunun sunulan deliller ile dosyadan yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde de netlik kazanacağını, davalının likit ve yargılama gerektirmeyecek borca itiraz etmesinin haksız olduğunu, bu nedenle söz konusu itirazın iptali ve davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahküm edilmesi gerektiğini, dosyadan alınan bilirkişi raporunun olayı doğru tahlil ettiğini ve değerlendirdiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalı şirket ile mail üzerinden alım satım ilişkisi kurulduğunu ve malların davalının istediği yerlere teslim edildiğini ileri sürerek, takibe konu iki adet fatura borcundan dolayı davanın sorumlu olduğunu ileri sürmüş; davalı ise davacı ile dava konusu iki fatura konusu mallar için teklif verilmediğini, farklı tüzel kişiliği bulunan … Ltd. Şti. ile ticari ilişki kurulmuş olabileceğini, bu kapsamda borçtan sorumlu olmadığını ileri sürmüştür. Taraf ticari defterlerinde yapılan inceleme sonucu, davacının kendi ticari defter ve kayıtları kapsamında, gerek davalı gerekse … … Şti. ile ticari ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davacı vekilinin müvekkilinin … isimli bir şirketle hiçbir zaman ticari ilişkide bulunmadığı, buna göre ticari ilişkinin davalı ile kurulduğunun kabulü gerektiği yönündeki istinafı yerinde görülmemiştir. Dosyada yer alan ve davacı yanca düzenlenen sevk irsaliyelerinin incelenmesinde, sevk irsaliyelerinin Dava dışı … Ltd. Şti. adına düzenlendiği ve …’in imzası ile teslim alındığı anlaşılmaktadır. Davacı yanca ticari ilişkinin yapılan mail ve teklif yazışmaları kapsamında davalı ile kurulduğunun, malların davalıya satıldığının ve borçtan davalının sorumlu olduğunun kabulü gerektiğini ileri sürmüştür. Dosyaya celp edilen ticari sicil kayıtlarından, davalı ile dava dışı … Ltd. Şti.’nin yetkililerinin, baba-oğul olsalar bile farklı yetkilileri olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davalı ve dava dışı … şirketi farklı tüzel kişiliğe sahip iki ayrı şirkettir. Sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereğince taraflar arasında akdedilen sözleşmeler taraflarını bağlayıp, taraflar yönünden borç doğurur. Buna göre farklı tüzel kişinin borçlarından dolayı davalıya sorumluluk yüklenemeyeceği açıktır. Davacının delil olarak dosyaya sunduğu 24.01.2018 tarihli teklif formunda, firma isminin dava dışı … İnşaat olarak yer aldığı, ayrıca bu şirketin yetkilisi olduğu anlaşılan …’ in dikkatine düzenlendiği, 08.03.2018 tarihli teklif formunda da Firmanın dava dışı … İnşaat olarak yer aldığı anlaşılmaktadır. Yine, davacı yanca delil olarak sunulan ve davacı çalışanlarınca davalı şirket satın alma müdürü olduğu ileri sürülen …’e gönderilen 20.03.2018 tarihli mail yazışmaları içeriğinden, ” …Ltd.Şti firması ödemesinin nakit olarak anlaşıldığının ” belirtildiği de dikkate alındığında, davacı vekilinin mail yazışmaları ile davalı ile ticari ilişki kurulmuş olduğu, dava ve takip konusu fatura tutarından davalının sorumlu görülmesi gerekeceği yönündeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında ilk derce mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.29.09.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.