Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2651 E. 2022/1262 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2651
KARAR NO: 2022/1262
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/02/2019
NUMARASI: 2016/1122 E. – 2019/82 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Banka kredi sözleşmesinden kaynaklı)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Bahçekapı Ticari Şubesi’nce kredili müşterilerinden … Tic. AŞ’ye genel kredi sözleşmesi gereğince kredi kullandırıldığını, diğer davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğunu, diğer davalıların (kefil) kredili firma ile birlikte borçtan sorumlu olduklarını, genel kredi sözleşmesinin 5. ve diğer maddeleri gereğince Beyoğlu … Noterliğinin 30.07.2015 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edilerek hesabın kat edildiğini, verilen süre zarfında alacağın tamamen tasfiye edilmediğini, bir ödeme planına da bağlanmadığını, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, davalı borçluların borç miktarına, faize ve ferilerine itiraz ettiklerini, itirazın haksız olduğunu, bu güne kadar kredi riskinin tamamının tasfiye edilemediğini, alacak miktarı, borcun varlığı ve doğum sebeplerinin borçlulara gönderilen hesap kat ihtarnamesinde ayrıntılı olarak açıklandığını, istenilen temerrüt faiz oranlarında da yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davalıların gönderilen yeni ödeme emirlerine olan itiraz dilekçeleri nedeniyle İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/47 E. sayılı dosyası ile devam eden itirazın iptali davasında, mükerrerlik olmamak, birleştirilmek ya da bekletici mesele yapılmak üzere davalı borçluların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasındaki itirazlarının iptali ile takibin devamına, %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; dava konusu icra takibine ilişkin itirazın iptali davasının İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/47 E. sayılı dosyası ile derdest olduğunu, derdestlik itirazında bulunduklarını, davanın usulden reddini talep ettiklerini, davacı tarafından müvekkilleri aleyhine başlatılan icra takibine itiraz neticesinde açılan iş bu davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının öncelikle İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/2098 D.İş dosyası ile ihtiyati haciz kararı alarak müvekkillerinin banka hesapları ile gayrımenkulleri üzerine haciz koyduğunu, davacının aynı konu ve icra dosyası ile iki ayrı alacak takibine giriştiğini, müvekkilleri ile davacı arasında hukuki ihtilafa neden olan borcun davacıdan, Müvekkil … Tic. AŞ’nin Beyoğlu … Noterliğinin 03.04.2007 tarih ve … yevmiye numarası ile tasdikli “İskenderun Sarıseki Tesisleri İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi” tahtında tesisin 25 yıl süre ile İşletme Hakkını devir aldığı dava dışı … T.A.Ş. (…)’ ne verilmek üzere aldığı beheri 500.000 USD tutarında toplam 1.000.000 USD (Birmilyon Amerikan Doları) karşılığı 2 adet teminat mektubundan sözleşme gereği tesiste yapılacak yatırımların yapılmaması halinde tazminata yönelik teminat mektubunun haksız, hukuka ve sözleşmeye aykırı ödenmesinden kaynaklandığını, müvekkili şirket ile dava dışı … arasındaki “İskenderun Sarıseki Tesisleri İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi”nin 2013 yılı Haziran ayında …’ın sözleşmeyi tek taraflı fesih bildirimi ile hukuki ihtilafa dönüştüğünü ve konunun yargıya taşındığını, tek taraflı sözleşme feshinin haklı olduğunun tespiti, sözleşmenin feshi, mecurun tahliyesi ve 7.010.865,80 TL tazminat talepli bu davanın İstanbul 8. Sulh Hukuk Mahkemesinde 2013/241 esas sayılı dosya ile açıldığını, davanın reddedildiğini, müvekkili şirketin davayı kazandığını, …’ın, Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi bir şirket olduğunu ve bu doğrultuda Kamu Aydınlatma Platformuna (KAP) yatırımcılarını bilgilendirmek üzere yaptığı iş ve işlemleri duyurma mecburiyetinde olduğunu, bu bağlamda tesisi tahliye ederek, 03.06.2015 tarihinde teslim aldıklarını ekte sunulan aynı tarihli KAP bildirisinde de beyan etmiş olduklarından …’ın söz konusu teminat mektubu ile ilgili hukuken herhangi bir talep hakkının söz konusu olmadığını, teminat mektubunun davacı tarafından paraya çevrilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin iyi niyetle davrandığı halde davacının haksız bir şekilde ödeme yaptığını, bu ikinci teminat mektubu konusunda aynı iyi niyetli yaklaşımı göstermediğini ve müvekkili şirketin ciddi zararına neden olduğunu belirterek; derdestlik itirazının kabulü ile davanın usul yönünden reddine, bu talebin kabul edilmemesi halinde müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığından davanın esas yönünden reddine, %20 oranından aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı taraf inkar tazminatı talep etmiş olup, alacağın genel kredi sözleşmesine dayalı olduğu, tarafların borç miktarını belirleyebilecekleri ve buna göre de davacı alacağının likit olduğuna kanaat getirildiğinden, davacının kabul edilen 692.582,08 TL asıl, %18 akdi faiz üzerinden hesaplanan 52.636,24 TL işlemiş akdi faiz, 2.631,81 TL işlemiş akdi faizin %5 BSMV’si olmak üzere bulunan 747.850,13 TL dava değeri üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 149.570,02 TL’nin davalı … yönünden ,diğer davalılar … A.Ş, …, …, … ve … yönünden kabul edilen dava değeri 702.897,68 TL üzerinden takdiren hesaplanan 140.579,53 TL ile sınırlı olmak üzere hesaplanan inkar tazminatının da davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacının, davasının bir kısmı reddedilmiş ve davalılarca kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmuş ise de reddedilen kısımlar yönünden açıkça davalılar tarafından davacının kötü niyeti ispatlanamadığından kötü niyet şartlarının oluşmamış olması nedeniyle davalıların kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasındaki 747.850,13 TL asıl (davalılar, … AŞ, …, …, … ve …’ın 693.309,29 TL asıl alacakla ve bu alacağın taleple bağlı kalınarak işlemiş 9.131,80 TL faizi ve taleple bağlı kalınarak faizin %5 BSMV’si olan 456,59 TL ile sınırlı olarak, 702.897,68 TL’ye ilişkin itirazın iptali ile bunlar yönünden 693.309,29 TL’ye takip tarihinden itibaren) alacağa takip tarihinden itibaren %28 ve değişen oranlarda temerrüt faizi yürütülmek suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar … AŞ, … ve … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu teminat mektubunun müvekkili şirketin aralarındaki sözleşme gereğince …’a teminat olarak verildiğini, olayların bu safhaya gelmesinin nedeninin dava dışı … AŞ ile davalı müvekkili arasında imzalanan sözleşme gereğince yatırımların yapılmamasının teminatı olarak verilen ve yapılmaması halinde ödenmesi kararlaştırılan teminat mektubundan kaynaklı olduğunu, dava dışı şirketin sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, müvekkilinin sözleşme konusu yatırımları yapmasını engellediğini, haksız feshedilmesi nedeniyle açılan davaların devam ettiğini, teminat mektubunun ödeme koşullarının oluşmadığının bildirilerek teminat mektubunun ödenmemesi gerektiğinin ihtar edilmesine rağmen Bankaca kusurlu davranılarak sözleşme konusu yatırımların yapılamaması halinin teminatı olarak Banka tarafından verilen teminat mektuplarının sözleşmeye aykırı olarak ödenmesi talebinin kabul edildiğini, sözleşmenin feshine ve tahliye talebine ilişkin müvekkili aleyhine açılan davanın kabulüne ilişkin kararın bozulmasına rağmen ve taraflar arasında yatırımların yapılmadığına ilişkin uyuşmazlık bulunmamasına rağmen davacı banka tarafından ihtarlarının dikkate alınmadan kusurlu olarak ödeme yapıldığını, kimsenin kusuruna dayanarak hak elde edemeyeceğini, mahkemenin dosyaların neticesi beklenmeden ve bankanın sorumluluğu hususu değerlendirilmeden hesaplama yapılarak teminat mektubunun tazminine kadar vermesinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki temerrüt tarihi, ana para ve faiz oranlarının hatalı olduğunu, temerrüde düşülmediğini, temerrüt tarihi olarak kabul edilen ödeme emrinin iptal edilmiş olmasına rağmen bu tarihin esas alınmasının hatalı olduğunu, faiz oranlarının fahiş olduğunu, teminat mektubuna istinaden davacı bankaya bir kısım ödemeler yapıldığını, taraflarınca yapılan ödemelerin alacağın miktarının hesaplanması mümkün değilken alacağın likit olarak kabulünün hatalı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar …, … ve … vekili istinaf dilekçesinde; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu teminat mektubunun davacı şirket tarafından dava dışı şirkete verildiğini, olayların sorumlusunun dava dışı şirket olduğunu, dava dış şirketin kanuna aykırı olarak sözleşmeyi haksız şekilde feshettiğini, mahkemece dava dosyalarının neticesi beklenmeden bankanın sorumluluk hususu değerlendirilmeden hesaplama yapılarak teminat mektubunun tazminine kadar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda temerrüt tarihi, ana para ve faiz oranlarının hatalı olduğunu, müvekkillerinin temerrüde düşürülmediğini, temerrüt tarihi olarak kabul edilen ödeme emrinin İstanbul 21.İcra Hukuk Mahkemesinin kararı ile iptal edildiğini, faiz oranının fahiş olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan teminat mektubu bedeline dair alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında davalı şirketin müşteri olduğu davacı bankanın Bahçekapı Ticari Şubesi ile 02.08.2010 tarihinde 1.250.000 USD tutarında genel taahhütname düzenlendiği, söz konusu kredi ve taahhütnamede davalı gerçek kişilerin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak yer aldıkları, davacı banka tarafından Beyoğlu … Noterliğinde düzenlenen 30.07.2015 tarihli ihtarname ile şubenin kredi müşterisi ve banka arasında imzalanan 02.08.2010 tarih ve 1.250.000 USD tutarındaki taahhütnamaler/sözleşmeler gereğince muhataba kredi/krediler kullandırıldığı, sözleşmelerin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalanmış olması nedeniyle belirtilen krediden müşteri ile birlikte kefillerinde kefalet meblağı kadar bankaya hukuken sorumlu olduğu belirtilerek tazmin edilen gayri nakdi risk tutarı toplam 692.6582,08 TL’nin bir gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği ve davacı banka şubesi tarafından davalı borçlular hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında 757.168,19 TL asıl alacak, 9.131,80 TL işlemiş faiz ve 456,59 TL BSMV olmak üzere toplam 766.756,58 TL alacağa tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tahsili amacıyla 29.12.2015 tarihinde icra takibi başlatıldığı, davacı banka tarafından takip konusu alacağa ilişkin olarak İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/2098 D.İ sayılı dosyasında 31.12.2015 tarihinde ihtiyati haciz kararı almış olduğu, davalı borçlular tarafından başlatılan icra takibine karşı İstanbul 21.İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/6 Esas sayılı dosyasında 06.01.2016 tarihli dilekçeyle ödeme emrinde takip dayanağı belgelerinin gösterilmediği evrakların bulunmadığı gerekçesiyle şikayette bulundukları, mahkemenin 10.03.2016 tarihli kararı ile şikayetin kabulüne ve borçlular adına çıkarılan ödeme emirlerinin iptaline karar verildiği, davalı borçlular tarafından daha sonradan 21.10.2016 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine karşı ayrı ayrı itirazda bulunulduğu, itiraz dilekçelerinde borcun bulunmadığının belirtilerek takip konusu alacağa ve ferilerine itiraz etmiş oldukları, davacı alacaklı bankanın ise İİK 67.,maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açmış olduğu, davacı banka tarafından ödeme emrinin iptali sonrasında İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/47 esas sayılı dosyasında 18.01.2016 tarihinde davalı borçlular hakkında açılan itirazın iptali davasının dava tarihi itibariyle geçerli bir ödeme emri ve itirazının bulunmadığı gerekçesiyle koşulları oluşmayan davanın usulden reddine karar verildiği, red kararı sonrasında ödeme emirlerinin tebliğ ile birlikte uyuşmazlık konusu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında kullanılan kredi, imzalanan taahhütname, kredi miktarı taahhütnameye istinaden davalı banka tarafından davacı şirket lehine dava dışı … T.A.Ş adına 09.08.2010 tarihinde şirketlerine ait İskenderun Sarıseki Tesisler’inin yirmi beş yıl süre ile işletme hakkını devralan … Ticaret A.Ş’nin işletme hakkı devir sözleşmesinde belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmesini teminen işletme hakkı devir sözleşmesi yükümlerini ihlal ettiğinin şirket tarafından bankaya bildirilmesi halinde protesto çekmeye, hüküm ve adı geçen şirketin iznini almaya gerek kalmaksızın adı geçen şirket ile şirketleri arasında ortaya çıkabilecek herhangi bir uyuşmazlık ve bunun akibet ve kanuni neticeleri nazarı itibara alınmaksızın azami 500.000,00 USD gayri kabili rücu kayıtsız şartsız, işletme hakkı devir sözleşmesi hükümlerini ihlal ettiğini bildiren ilk yazılı talep üzerine nakden ve tamamen ve talep tarihinden ödeme tarihine kadar geçen günlere ait kanuni faizi ile birlikte ödeneceğinin taahhüt ve beyan edildiğine dair kesin ve süresiz teminat mektubu düzenlendiğini, teminat mektubunun tazmininin talep edilmesi halinde mektup bedelinin talep tarihindeki TC Merkez Bankası satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak ödeneceğinin belirtildiği, dava dışı … şirketi tarafından davacı bankaya 29.07.2015 tarihinde yazılı başvuruda bulunularak …A.Ş lehine Bahçekapı Şubesi tarafından düzenlenmiş olan 500.000 USD tutarlı 29.07.2015 vadeli teminat mektubunun düzenleme sebebi olan taahhütnamelerin yerine getirilmediği belirtilerek karşılığının hesaba havale edilmesinin talep edildiği ve daha sonradan banka tarafından teminat mektup bedelinin karşılığının dava dışı şirkete ödenmiş olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.19.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı banka Bahçekapı Ticari Şubesi ile davalı Kredi borçlusu … Tic. A.ş. arasında imzalanan 02.08.2010 tarihli 1.250.000 USD Limitli Genel Kredi Taahhütname çerçevesinde, nakit ve gayri nakit (Dövize Nakit Teminat Mektubu) kredi kullandırıldığı, davalı kefillerin Genel Kredi Taahhütnamelerini Müşterek Borçlu ve Müteselsil Kefil sıfatlarıyla imzalamış olduklarından doğan borçlardan kefalet limitleri dahilinde sorumlu olacakları görüşüne varıldığı, taraflar arasındaki Genel Kredi Taahhütnamesinin12. Maddesi. hükmü gereği, ihtilafın çözümünde banka defterleri ve hesap ekstreleri esas alındığı, davalı vekilinin, davacının haksız bir şekilde ödeme yaptığı bu ikinci teminat mektubu konusunda iyi niyetli yaklaşımı göstermediği ve müvekkili şirketin ciddi zararına neden olduğu” iddiasının, konuya ilişkin Prof.i Dr. …’nun Banka Teminat Mektupları Uygulamalarında Ortaya Çıkan Başlıca Sorunlar’a ilişkin makalesinde; genel olarak teminat mektuplarının tazmini taleplerinin içeriğinin: teminat mektuplarının Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarına göre garanti sözleşmesi sayıldığından ve garanti sözleşmesiyle belli bir risk — her türlü risk değil — garanti edildiğinden mutlaka tazmin taleplerinde teminat mektubu ile garanti edilen riskin gerçekleştiğinin belirtilmesi gerektiği, bankanın teminat mektubu vermekle belli bir riski garanti ettiğinden, mücerret bir borç altına girmediğinden “teminat mektubunuz irat kaydedilmiştir” veya sadece “ödeyiniz” şeklindeki veya benzeri tazmin taleplerinin usulüne uygun bir tazmin talebi olmadığı gibi; teminat mektubu ile garanti edilmeyen bir borcun örneğin kira borcu yerine getirilmediği gerekçesi ile tazmin talebinde bulunulmasının geçersiz olduğu, yazılı tazmin talebinin de mutlaka lehtarın teminat mektubu ile garanti edilen yükümlülüğü yerine getirmediği belirtilerek tazmin talebinde bulunulması gerektiğinin, nitekim bazı Yargıtay kararlarıda muhatabın garantör bankaya yazdığı ve rizikonun gerçekleştiği açıklamasını içermeyen soyut yazısı yeterli görülmemiştir denildiğini, (11.HD., 26.09.1979, 1 1.HD.,07.11.1983) davacı banka kayıtlarında yapılan incelemede, dava dışı Teminat Mektubu muhatabı …”ın 18.04.2013 tarih ve … sayılı … nolu 500.000 USD tutarlı süresiz teminat mektubunun düzenlenme sebebi olan |iş taahhüdünü yerine getirmemiş bulunduğundan söz konusu Teminat Mektubunun tazmin edilerek şube nezdindeki … nolu hesaplarına havale edilmesi talebinde bulunulduğu, davacı banka tarafından muhatabın talebi doğrultusunda 500.000 USD karşılığı 883.499,00,-TL olarak muhatap hesaplarına aktırıldığı, davalı mektup lehtarının, hesap ekstresinden görüldüğü üzere yapmış olduğu ödemeler sonucunda, 26.04.2013 tarihi itibariyle riskin tasfiye edildiğinin tespit edildiği, davacının, davalı Kredi Borçlusu … Tic. A.Ş.’den takip tarihi 29.12.2015 tarihi itibariyle 693.309,29,-TL asıl alacak, 80.886,08,-TL temerrüt faizi, faizin %5’i 4.044,30,-TL Bsmv olmak üzere toplam 778.239,68,-TL alacağının hesaplandığı, davacının, davalı müşterek borçlu müteselsil kefiller …, … Ve …’dan, 29.12.2015 tarihi itibariyle 693.309,29,-TL asıl alacak, 78.729,12,-TL temerrüt faizi, faizin %5’i 3.936,46,-TL Bsmv olmak üzere toplam 775.974,87,-TL alacağının hesaplandığı, davacının, davalı müşterek borçlu müteselsil kefiller … Ve …’ten, 29.12.2015 tarihi itibariyle 692.582,08,-TL ana para, 52.636,24,-TL Akdi faiz, faizin %5’i 2.631,81,-TL Bsmv olmak üzere toplam 747.850,13,-TL alacağı hesaplandığı, davacının, davalılardan 29.12.2015 takip tarihinden itibaren, 693.309,29,-TL matrah üzerinden alacağının tamamen tahsiline kadar %28 Temerrüt faizi, faizin %5’i BSMV talep edebileceği, davacı bankanın Kredi Borçlusu … Tic. A.ş. ve Müşterek Borçlu ve Müteselsil Kefiller …, … Ve …’dan tespitleri altında kalan 766.756,58,-TL’lik talepleri ile bağlı olduğu, … Ve …’ten tespitleri üzerinde kalan talebinin yerinde olmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı yazılı beyanında, bilirkişinin kefiller yönünden hesap kat ihtarını hatalı tespit ettiğini, eski adrese yapılan tebligatların geçerli olduğunu belirterek kefiller yönünden de 30.07.2015 tarihinden itibaren temerrüf faizinin başlatılması gerektiğini ifade etmiştir. Davalılar tarafından bilirkişi raporuna karşı herhangi bir beyanda bulunulmamıştır.Bilirkişi raporu dosya kapsamına uygun yeterli ve gerekçelidir. Mahkemece bilirkişi raporu gereğince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bankalarca, muhataba hitaben düzenlenen teminat mektupları, herhangi bir mahkeme kararına veya borçlunun rızasına bağlı olmaksızın, borçlunun alacaklıya karşı üstlendiği edimi yerine getirmemesi halinde, belirli bir miktar paranın alacaklının talebi üzerine derhal ve gecikmeksizin ödeme taahhüdünü içeren bankalarca düzenlenen belgedir. Banka tarafından kendisine garanti verilen kişiye muhatap, lehine teminat mektubu verilen müşteriye ise lehtar denilmektedir. Doktrinde teminat mektuplarının hukuki niteliği tartışılmış, garanti sözleşmesi olduğu konusu ağırlık kazanmıştır. Yargıtay 11. HD kararlarında, teminat mektubu garanti sözleşmesi olarak tarif edilmiş, garanti sözleşmesi, garanti verenin, garanti alandan bir ivaz elde etmek için değil, fakat onu teşebbüs veya iş yapmaya yöneltmek amacıyla bağımsız olarak söz konusu teşebbüs veya işin tehlikelerini kısmen veya tamamen üzerine alması olarak ifade edilmiştir. Garanti sözleşmesi ile garanti alanı, yapma şeklinde olumlu veya yapmama şeklinde olumsuz bir davranışa yöneltmek amacıyla, bu hareket tarzı sonucunda doğması muhtemel zararların karşılanması taahhüt edilmektedir. Garanti alanın bu hareket tarzı sonucunda ortaya çıkacak rizikoların üstlenilmesi taahhüt edilmektedir. Bu taahhüt garanti veren tarafından güvence altına alınmaktadır. Hangi riskin garanti altına alındığı belirlenebilir nitelikte olmalıdır. Garanti verenin, garanti alana karşı sorumluluğu bağımsız olup, asıl sözleşmenin varlığına ve geçerliliğine veya dava konusu olup olmadığına bağlı değildir. Diğer bir ifade ile garanti veren, asıl borç ilişkisinden bağımsız şekilde yükümlülük altına girmektedir. Garanti sözleşmesi tek taraflı borç yükleyen bir sözleşmedir. Teminat mektubu, lehtarın talebi üzerine, garanti veren banka tarafından düzenlenmekte ve muhataba karşı garanti vereni tek taraflı borç altına sokmaktadır. Garanti veren banka, teminat mektubu karşılığında, bankacılık işlemi sebebi ile komisyon adı altında bir para talep etmekte, ancak bunu lehine teminat mektubu vermeyi üstlendiği kişiden almaktadır. TBK’nın 128. maddesinde “Üçüncü bir kişinin fiilini başkasına karşı üstlenen, bu fiilin gerçeklememesinden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Belirli bir süre için yapılan üstlenmede, sürenin bitimine kadar üstlenene edimini ifa etmesi için yazılı olarak başvurulmaması halinde, üstlenenin sorumluluğunun sona ereceği kararlaştırılabilir” düzenlenmesi yer almaktadır. Bu düzenleme çerçevesinde banka teminat mektubu, banka tarafından üçüncü kişi konumunda olan lehtarın edimini ifa etmemesi veya teminat mektubunda belirtilen risklerin ortaya çıkması halinde, teminat mektubunda belirtilen zararları karşılamayı muhataba taahhüt etmektedir. 13/12/1967 tarih, 1966/16 Esas, 1967/7 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında, banka teminat mektupları garanti sözleşmesi olarak nitelendirilmiş, bu kararda, bankanın teminat veren sıfatı taşıdığı, taahhüdünün, esas sözleşmeyi yapan taraflardan ve asıl akitten ayrı tamamen bağımsız olduğu, bankanın taahhüdünün, lehtarın borcunun geçerliliğine veya varlığına bağlı olduğu belirtilmiştir. Dava konusu alacağın esasını oluşturan teminat mektubunun yukarıda yer verilen niteliği ve ayrıca davacı banka tarafından düzenlenen teminat mektubunun içeriği gereğince davalıların aksine iddiaları yerinde görülmemiştir. Diğer taraftan, davalılar tarafından her ne kadar dava dışı şirketin teminat mektubunu haksız şekilde nakde çevirdikleri iddia edilmiş ise de dava dışı şirket işbu davada taraf olmadığından ve ayrıca dava dışı şirket ile davalılar arasındaki hukuki ilişki işbu davanın konusunu oluşturmadığından, davalıların buna yönelik istinaf nedenleri de yerinde görülmemiş ve değerlendirilmemiştir. Tarafların imzalarının yer aldığı genel kredi sözleşmeleri taahhütname ve müştereken ve müteselsilen sorumlulukları kapsamında teminat mektup bedelini ödeyerek üzerine düşen edimi yerine getiren bankaya karşı, tazmin edilen gayri nakdi kredi bedelinden sorumlu olacaklarından ve ayrıca HMK’nın 357. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemeyeceğinden, davalıların istinaf başvurularının HMK’nın 353 1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Davalılar vekilleri tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 38.314.23‬ TL nispi istinaf karar harcının davalılardan tahsiline Hazineye gelir kaydına,3-Davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendilerinin üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 12.10.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.