Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2643 E. 2023/221 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2643
KARAR NO: 2023/221
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/09/2019
NUMARASI: 2018/42 Esas – 2019/678 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Şirket hisse devir sözleşmesinden kaynaklı)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Suudi Arabistan vatandışı olduğunu ve yatırımlar yaptığını, 15.11.2013 tarihinde dava dışı … Ticaret Limited Şirketi isimli şirketi kurduğunu, daha sonra doktor olan davalı ile ortak olduklarını, bir süre bu şirketi iki ortaklı olarak devam ettirdiklerini, daha sonra müvekkili ile davalı arasında 05.01.2016 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkilinin şirkette sahip olduğu %65’lik paya karşılık gelen hisselerini, sermaye ve haklarını 150.000,00 USD karşığında devrettiğini, müvekkilinin dava dışı …’ya vekalet verdiğini, vekil tarafından 28.01.2016 tarihinde Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye nolu işlemi ile müvekkilinin şirketteki 1625 adet payının tamamının 162.500 TL karşılığında davalıya devredildiğini ve devir bedelinin nakden ve tamamen ödendiğinin belirtilerek pay devrinin gerçekleştirildiğini, öncelikle pay devri bedelinin 162.500 TL olmayıp 150.000 USD olarak belirlendiğini, bu tarihteki USD kuru olan 2.978 TL üzerinden hesaplama yapıldığında devir bedelinin 446.700 TL olduğunu, noterde ödendiği belirtilen paranın müvekkiline verilmediğini, bu devirden kaynaklanan borcun ilk taksiti olan 50.000 USD ‘nin süresinde ödenmemesi nedeniyle Bakırköy … İcra Müdürlüğünde 05.12.2017 tarihinde icra takibi başlattıklarını, davalının icra müdürlüğünün yetkisine ve takibe yönelik itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas numaralı ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının teminat gösterme yükümlülüğü bulunduğunu, icra takibine konu edilen sözleşmenin hukuken geçerli olmadığını, taraflar arasında yapılan limited şirket pay devir sözleşmesine göre müvekkilinin davacı tarafa borcu bulunmadığını, taraflar arasındaki geçerli sözleşmenin noterde düzenlenen sözleşme olduğunu, adi yazılı sözleşmenin inkar edilmediğini, ancak bu sözleşmenin geçersiz olması nedeniyle müvekkilinin borcu bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesi gereği hisse devir sözleşmesinden doğan borçların davalı tarafça ödenmemesi nedeniyle ödemelerin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Davacı taraf 05/01/2016 tarihli şirket pay devri sözleşmesini dayanak göstererek davalıya karşı takipte bulunmuşsa da belgenin resmi olarak düzenlenmediği, resmi olarak düzenlenen 05/01/2016 tarih … yevmiye numaralı Büyükçekmece … Noterliğine ait vekaletnamede ise davacı tarafından ‘… Turizm ve Emlak Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi hisselerimin bir kısmını veya tamamını dilediği kişi veya kişilere dilediği bedel ve şartlarla devretmeye devir bedellerini talep, tahsil ve ahzu kabza..’ şeklinde geniş yetki verilerek dava dışı …’nın vekil tayin edildiği, görüldüğü üzere yukarıda bahsedilen sözleşmenin vekaletnamede sınırlandırıcı şekilde belirtilmediği, 28/01/2016 tarih ve … yevmiye numaralı limited şirket pay devir sözleşmesinde vekil sıfatı ile …’nın pay devir bedeli olan 162.500,00TL bedeli nakden ve tamamen aldığının belirtildiği, tüm dosya kapsamında genel ispat kuralı gereği alacaklının öncelikle alacaklı olduğunu ve miktarını ispat etmesi gerektiği ancak noterde düzenlenmiş resmi evrakların aksi yönündeki iddia ve taleplerin soyut nitelikte kaldığı davacının davasını ispat edemediği anlaşıldığından davanın reddine şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine… ” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Suudi Arabistan vatandaşı olup ülkemizde, Suudi Arabistan’da ve dünyanın diğer bazı ülkelerinde yatırımlar yaptığını, 15.11.2013 tarihinde … Turizm ve Emlak Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin kurulduğunu, müvekkilinin sağlık turizmi alanında faaliyetini sürdürmek istediği için doktor olan davalı ile ortak olmaya karar verdiğini, müvekkilinin Türkiye piyasasından çekilme kararı üzerine 05.01.2016 tarihinde davalı ile o dönem davalının avukatı olan Av….’ın katıldığı limited şirket hisse devir sözleşmesi imzaladığını, sözleşmeye göre müvekkilinin şirkette sahip olduğu %65’lik paya karşılık gelen hisselerini, sermaye ve haklarını 150.000 USD karşılığında devrettiğini, bu bedelin 50.000 USD’lik kısmını 2016 yılı Aralık ayı içerinde, 100.000 USD’lik kısmını da 2017 yılı Aralık ayı içerisinde ödenmesinin kabul edilerek, bu sözleşme gereğince devir için noterden …’ya vekaletname verilmesinin kararlaştırıldığını; Sözleşmede kararlaştırıldığı gibi 05.01.2016 tarihinde Büyükçekmece … Noterliğinde vekalet verildiğini, 28.01.2017 tarihinde devir eden olarak müvekkilinin vekili … tarafından Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye numaralı limited şirket pay devri sözleşmesinin imzalandığını ve bu sözleşmede taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye bağlı kalınmadığını, müvekkilinin paylarını 165.500 TL bedelle satılarak bedelin alındığı belirtilmesine karşın böyle bedelin kararlaştırılmadığı gibi ödenmesinin de söz konusu olmadığını, gerçek devir bedelinin 150.000 USD olduğunu, o tarihteki 2,978 TL/USD kuru ile 446,700 TL devir bedeli bulunduğunu, sözleşmeye göre ilk taksit tutarı olan 50.000 USD’nin Aralık 2016 ayında ödenmesi gerekirken ödenmemesi nedeniyle takip başlatıldığını, mahkemece noterde düzenlenen sözleşmenin bağlayıcı olduğu belirtilmesine rağmen, birçok Yargıtay kararında taraflar arasında bedele ilişkin düzenlenen adi yazılı sözleşmelerinde geçerli olduğunun kabul edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, limited şirket pay devir bedelinin tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı ile davalının dava dışı … Şti’nin ortakları iken davacının şirketteki 162.500 TL’lik sermaye payını Bakırköy … Noterliğinin 28.01.2016 tarihli hisse devir senediyle davalıya devir ettiği, devir olgusunun şirketçe kabul edilerek 14.03.2016 tarihli sicil gazetesinde ilan edildiği ve pay devrinin gerçekleştiği anlaşılmıştır. Davacı ile davalı arasında Av. …’ında hazır olduğu 05.01.2016 tarihli adi yazılı şekilde düzenlenen sözleşmenin incelenmesinde; davacının şirkette % 65, davalının % 35 oranında payı bulunduğu, davacı paylarının ve paya ilişkin hakların 150.000 USD bedelle davalıya devir edildiği, devir bedelinin 50.000 USD’lik kısmının 2016 yılı Aralık ayında, kalan kısmının ise 2017 yılı Aralık ayında ödeneceğinin belirlendiği, sözleşmede yetkili mahkemenin belirlendiği, hisse devri için davacı tarafından noterden …’ya vekaletname verileceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından, 05.01.2016 tarihinde Büyükçekmece …Noterliğinin … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile … Turizm ve Emlak Tic. Şti.’ndeki hisselerin bir kısmı veya tamamını dilediği kişiye dilediği bedelli devri ve bedelinin tahsili konusunda, dava dışı …’ya vekalet verildiği anlaşılmıştır. 28.01.2016 tarih ve … yevmiye numaralı Bakırköy …Noterliğinin limited şirket pay devir sözleşmesinin incelenmesinde, davacının vekili olarak hareket eden …’nın davacının 1625 adet payını 162.000 TL bedelle devir ederek, pay devrini nakden aldığını kabul ettiği anlaşılmıştır. TTK’nın 595.maddesi gereğince esas sermaye payının devri ve devir borcu doğuran sözleşmeler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır. Ayrıca devir sözleşmesinde ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri, rekabet yasağı, ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap olma, ön alım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşullarda belirtilir. Limited şirket hisse devir işlemlerinde bedel veya alacak bakımından ayrı bir sözleşmenin yapılabileceği ve bu sözleşmenin TTK’nın 595. maddesi uyarınca resmi şekilde yapılma şartı aranmamaktadır. Davacı ile davalı arasında yapılan 05.01.2016 tarihli adi yazılı sözleşme davalı tarafça inkar edilmemiş, ancak bu sözleşmenin geçersiz olduğu ileri sürülmüştür. Bu sözleşme, davacının paylarının belli bir bedel karşılığı belirlenen vadelerle ödenme koşuluyla davalıya devredileceğini düzenlemiştir. Sözleşme, devir bedelinin miktarının tespitine ve ne şekilde ödeneceğine ilişkin olduğundan geçerlidir. Başka bir ifadeyle noterde düzenlenen hisse devir sözleşmesindeki bedelin muvazaalı olduğu, bunun aksinin davacı tarafça sunulan ve imzası inkar edilmeyen protokolle ispatlamak mümkündür. Dolayısıyla limited şirket hisse devir bedeli ve bunun ödeme şekline ilişkin sözleşmenin ayrı olarak, adi yazılı şekilde düzenlenebileceği, devir bedeline ve ödeme şekline ilişkin hisse devir şekli olan noterde imzaların onaylanmasının bir geçerlilik şartı olmadığı, yüksek yargı kararlarında içtihat edilmiştir (Yargıtay 11.HD’nin 16.09.2013 tarih ve 2012/1847 K -2013/15799 K). Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2013/3050-19136 E.K. sayılı ilamında da resmi şekilde düzenlenen pay devrinden ayrı olarak pay bedelinin ve ödeme şeklini düzenleyen bu tür sözleşmelerin düzenlenmesinin mümkün olduğu ve adi yazılı şekilde düzenlenen sözleşme ile devir bedeli ve vadeleri gösterildiğinden, tarafların noterde düzenlenen belgede, bedelde muvazaa yaptıkları kabul edilmelidir. Bu kabul karşısında artık, noterde düzenlenen sözleşme makbuz hükmünde de kabul edilemeyecektir. Bu nedenle mahkemece, bedel belirleyen 05.01.2016 tarihli sözleşmeye itibar edilerek, davacı alacağının hüküm altına alınması gerekirken reddine karar verilmesi hukuka aykırı olduğundan davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu hükmünün kaldırılması ve davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulması gerekmiştir. Davacı, icra takibinde işlemiş faiz talebinde bulunmuş olup dava dilekçesindeki itirazın iptali talebi işlemiş faizi de kapsamaktadır. 05.01.2016 tarihli sözleşmede, devir bedelinin ilk taksiti olan 50.000 USD’nin 2016 yılının Aralık ayında ödeneceği kararlaştırılmıştır. Bu durumda takip konusu alacak bakımından davalının 01.01.2017 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü anlaşılmaktadır. Taraflar sözleşmede faiz oranı belirtmediğinden, faiz miktarının 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca hesaplanması gerekir. Temerrüt tarihinden, takip tarihine kadar işlemiş faizin hesaplanması için Dairemizce atanan bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişi, denetime elverişli olarak yaptığı hesaplama sonucunda davacının talep edebileceği temerrüt faizinin miktarını 1.961,64 USD olarak hesaplamıştır. Bu durumda, davacının işlemiş faize ilişkin itirazın iptali talebinin kısmen kabulü gerekmiştir. Davacının alacağı likit olup davalının icra takibine vaki itirazı haksız olduğundan, davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşmalı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve neticede davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle HMK’nın 356/2.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1 Davanın İİK’nın 67/1.maddesi uyarınca kısmen kabulüyle İstanbul 19. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ilamsız icra takibine davalı tarafından yöneltilmiş olan itirazın kısmen iptali ile 50.000,00 USD asıl alacak, 1.961,64 USD işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam 51.961,64 USD alacağın, asıl alacak tutarına icra takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca yürütülecek temerrüt faizi ile birlikte ve tahsil tarihindeki TCMB efektif satış kuru TL karşılığının tahsili için takibin devamına, 2-İşlemiş faize ve oranına ilişkin fazla talebin reddine, 3-Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca, kabul edilen alacağın takip tarihindeki kur karşılığı üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 40.862,63 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 4-Davanın reddedilen bölümü bakımından davacının kötü niyeti sabit görülmediğinden, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,5-Alınması gerekli 15.511,12 TL harçtan, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 4.101,68 TL (icra harcı dahil) mahsubu ile bakiye 11.409,44 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye irat kaydına,6-Davacı tarafından yatırılan 4.101,68 TL harç giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, iş bu hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 34.789,74 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan anılıp davacıya verilmesine,8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğenden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 9-Davacı tarafından yapılan 163,00 TL yargılama giderinin, davadaki haklılık oranlarına göre takdir edilen 154,10 TL’lik kısmının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 10-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından yatırılan 44,40 TL peşin istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, b-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı gideri ile 1.121,25 TL istinaf yargılama giderleri olmak üzere toplam 1.242,55 TL kanun yolu giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca belirlenen 11.000,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca belirlenen 11.000,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,12-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın davalı vekiline tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15.02.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın davalı vekiline tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde, davalı bakımından temyiz yolu açıktır.