Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2636 E. 2020/171 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2636
KARAR NO : 2020/171
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05.11.2019 tarihli ara kararı
NUMARASI : 2019/371 Esas
DAVANIN KONUSU : Şirket Müdürünün Azli – Kayyım Atanması
Taraflar arasında görülen davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında, davacı- karşı davalı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin verilen ara karara karşı davacı-karşı davalı vekimlince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … ve müvekkilinin … Limited Şirketi’nin müşterek imza yetkileri olan müdürleri olduğunu, bu iki müdürün aynı zamanda %50’şer paya sahip olan kurucu ortaklar olduklarını, … Limited Şirketi tarafından çok popüler olan “…” markasıyla bir işletmenin çalıştırıldığını, davalı müdürün şirketin kazandığı paraları şirket hesabına yatırmaması ve şirketin paralarını şahsi hesabında tutması sebebiyle davalı müdür hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının suç duyurusunda bulunulduğunu, tüm Türkiye’yi sarsan ve günlerce medyada önde gelen haber olan “Neden ayağa kalkmadın dayağı” veya “Patrondan çalışanlarına ‘Neden ayağa kalkmadın’ dayağı” olarak bilinen hadisenin davalının babası tarafından ve davalının huzurunda gerçekleştirilmiş olduğunu, davalı müdürün babasının sahibi olduğu … A.Ş.’nin şirket iç işlerine karıştığını, … A.Ş.’nin tahsil ettiği sponsorluk ücretinin nakit kısmı olan 3 milyon TL’nin … Ltd. Şti.’ne yatırılması gerekirken yatırılmadığnı, davalı-karşı davacı tarafından bu bedelin … A.Ş’ye aitmiş gibi gösterilmeye çalışıldığını, Müdür … ve … birleşerek … Ltd. Şti.’nin içini boşaltmaya çalıştığını, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasıyla takip ve haciz yapma cüreti gösterdiğini, davalı-karşı davacı müdür …’in bu uydurma alacak iddiasına itiraz dahi etmediğini, tüm bu nedenlerle davalı-karşı davacının yönetimde devam etmesinin çok sakıncalı olduğunu, şirketin borçları ödeyemediğini, …’in tehdit ve dayakları sonucu şirketin faaliyetinin durduğunu, şirkete yönetim kayyımı atanmasının her iki tarafın da açtığı davalar sonucunda zorunlu hale geldiğini belirterek, ihtiyati tedbir olarak yargılama süresince geçerli olmak üzere; davalı-karşı davacı müdür …’in müdürlük görevinin kaldırılmasına ve sonrasında terditli olarak müvekkili ile beraber görevli olacak bir yönetim kayyımı atanmasına, mahkemece bu talebin talebinin benimsenmesi halinde, … Ltd. Şti.’nin yönetiminin tamamen yönetim kayyımına devredilmesine, şirketin ticari defterlerinni tedbiren mahkemeye veya yed-i emine teslim edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı -karşı davacı vekili cevap dilekçe ve karşı dilekçesinde; müvekkili ile davacının, … Ltd. Şti.’nin müşterek imza yetkili şirket müdürleri olduğunu, davacı tarafça dava konusu edilen müvekkili …’in ortağı ve şirket müdürü olduğu bu şirketteki yönetim hakkı ve temsil yetkilerinin kaldırılması, müvekkili şirket müdürlüğünden azledilmesi ve şirkete yönetim kayyımı atanmasına dair davacı taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafça ileri sürülen hususların gerçeklerle bağdaşmadığını, müvekkili ile davacının müşterek imza yetkili şirket müdürleri olduğunu, İstanbul ili Beşiktaş ilçesinde bulunan gece kulübü, restoran, otel ve konser hizmetlerinin verildiği işletmeyi işlettiklerini, davacının bu ortaklığa İstanbul ili Kadıköy ilçesinde faaliyet göstermekte olan ve aynı zamanda davacının sahibi olduğu … Ltd. Şti.’nin bünyesinde bulunan işletmenin markası olan “…” markasını getirmiş olduğunu, tüm harcama ve finans giderlerinin müvekkili tarafından ortaklığa konulan sermaye ile karşılandığını, müvekkili ile davacı arasında kurulan ortaklık ilişkisinde işletmenin bütün hesaplarının tutulması, işletme için yapılan harcamalar ve elde edilen gelirlerin kontrolünün ve personel görevlendirmelerinin yalnız davacı tarafından yapılmış olduğu, davacının, davalıya, iyiniyetini kullanmak suretiyle işletme ile ilgili işlemlerde müvekkiline sormaksızın ve müvekkilini bilgilendirmeksin tek başına karar almak suretiyle ortaklığın zararına faaliyetlerde bulunduğunu, davacının da aynı zamanda şirket müdürü olmasından kaynaklı özen ve bağlılık yükümüne aykırı faaliyetlerinden dolayı işletmenin zarara uğradığını belirterek, davacının işletmeyi kötü idaresinden kaynaklı olarak ortaklığın daha fazla zarara uğramaması ve telafisi imkansız zararlara sebebiyet verilmemesi açısından, yargılama süresince davacının yönetim hakkının ve temsil yetkisinin ihtiyati tedbir olarak kaldırılmasına, haksız ve hukuka aykırı asıl davanın ve asıl davadaki tedbir talebinin reddine; karşı davasında ise davacı- karşı davalının şirket müdürlüğünden azline, davacı karşı davalının ortaklık yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasına, davacı- karşı davalının ortaklığa vermiş olduğu zararlar karşılığı şimdilik 20.000 TL’nin davacı- karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, davacı- karşı davalının ihtiyati tedbir talebini değerlendirdeği 05.11.2019 tarihli ara kararında; ”…Davacı-karşı davalı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesiyle tedbir talebinde bulunmuş, talebinin HMK 389.maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden reddine karar verilmiş, davacı-karşı davalı vekili mahkememizin 21/06/2019 tarihli ihtiyati tedbirin reddine ilişkin kararı istinaf etmek yerine aynı hususlarda yeniden ihtiyati tedbir talep etmiş olup, mevcut delil durumunda değişiklik bulunmaması nedeniyle…” ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı- karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı-karşı davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Her ne kadar mevcut delil durumunda değişiklik olmaması gerekçesine yer verilerek ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş ise de dosyanın halihazırdaki delil durumu itibariyle derhal ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, İstanbul 18. ATM’nin 2019/371 Esasına kayıtlı olan dosyası üzerinden ikame edilen müdürün azli talepli davada en başından beri şirkette hiçbir görevi bulunmayan …’in müdür gibi hareket ederek şirketin iç işlerine müdahale ettiğini, …’in şirketin iç işleyişine, çalışanlarına bu denli müdahale edebilmesinin en önemli nedeninin ise şirketin iki müdüründen biri olan davalı … olduğunu, … şirketinin ticari defterlerinin uzun bir süredir … A.Ş. bünyesindeki …, … ve davalı müdürün elinde olduğunu, davalı tarafça ticari defterlerin mali müşavirde olduğunun beyan edildiğini, ancak bahis konusu edilen mali müşavirin, davalı müdür …’in ailesinden bir kişi olduğunu, Davalının cevap dilekçesinde bütün hesapların müvekkili tarafından tutulmakta olduğu iddiasında iken, 06.11.2019 tarihli dilekçesinde … tarafından tutulduğunu ikrar ettiğini, Davalı tarafından ikame edilen karşı davadaki iddiaların önemli bir kısmının … isimli firmadan alınan bir sözde “Denetim Raporu”na dayandığını, ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/95751 soruşturma numaralı dosyasında alınan 01.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda “… Ltd. Şti. Müdürler Kurulunun Denetim Firması ile herhangi bir sözleşmesine rastlanmamıştır. Haliyle de denetim şirketinin hangi yetki ve sözleşme ile iç denetime yetkili olduğu tespiti yapılamamıştır” tespitine yer verildiğini, Asıl davanın ikame edilme gerekçesinde ve davalı tarafın ikame etmiş olduğu karşı davada ileri sürülen iddia ve savunmalar dikkate alındığında, tarafların bir araya gelmelerinin ve müşterek imza ile ortaklığı yönetmelerinin mümkün bulunmadığının açık olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, 05.11.2019 tarihli ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin ara kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak, ihtiyati tedbir olarak yargılama süresince geçerli olmak üzere, şirketin ticari defterlerinin tedbiren mahkemeye veya yed-i emine teslim edilmesine karar verilmesine, davalı müdür …’in müdürlük görevinin kaldırılarak müvekkili ile beraber görevli olacak bir yönetim kayyımı atanmasına, bunun kabul edilmemesi halinde ise … Ltd. Şti.’nin yönetiminin tamamen yönetim kayyımına devredilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl ve karşı dava hukuki nitelikleri itibariyle TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca şirket yöneticilerinin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılması istemine ilişkindir. Karşı davada, buna ilaveten, yöneticinin sorumluluğu iddiasına dayalı maddi tazminat istenmiştir. Asıl ve karşı dava içinde her iki taraf, karşı tarafın yönetim ve temsil hak ve yetkilerinin ihtiyati tedbir yoluyla kaldırılmasını istemişlerdir. İlk derece mahkemesi her iki tarafın ihtiyati tedbir taleplerini ayrı ayrı incelemiş ve reddetmiştir. Davcı- karşı davalı vekili, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair 05.11.2019 tarihli ara kararına karşı, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar, asıl ve karşı davalarıyla, yarı oranında hissedarı oldukları şirkette yönetim yetkisinin kötüye kullanılarak şirkete zarar verildiği, şirketin yönetilemez hale geldiği iddialarıyla, bu zararın önlenmesi için karşılıklı olarak birbirlerinin şirketi temsil yetkilerinin kaldırılması yönünde geçici hukuki koruma talep etmişlerdir. TTK’nın 630. maddesinde özel bir tedbir düzenlemesi bulunmadığından, bu talebin HMK’nın 389 vd. maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda eydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. Davamızdaki uyuşmazlığın konusu, tarafların temsil ve yönetim yetkisini kötüye kullanılıp kullanılmadığı, özellikle ihtiyati tedbir talebi yönünden, şirketin yönetimi için kayyım atanması konusunda bir gerekliliğin bulunup bulunmadığıdır. HMK’nın 390/3. maddesinde, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulu aranmıştır. Ancak, bu ispat koşulunun mutlak bir ispat olarak anlaşılmaması gerekir. Dosya kapsamındaki İTO kaydı incelendiğinde; tarafların, Şirket’in %50’şer hisselerine sahip oldukları, şirketin yönetim, temsil ve ilzamının bu iki ortağın müşterek imzasına bağlandığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre taraflar arasında ciddi uyuşmazlık çıktığı anlaşılmaktadır. Taraflarına iddialarını ispat etmek üzere internet çıktıları, özel bir firma tarafından hazırlanmış bulunan iç denetim raporu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/95751 esas sayılı dosyası kapsamında verilmiş bulunan 01.11.2019 tarihli bilirkişi raporu ibraz etmişlerdir. Sanatçı ödemelerine ilişkin evrak fotokopileri dosya içerisindedir. Her iki taraf da diğerinin yetkilerini kötüye kullandığı iddialarıyla, şirketi temsil yetkilerinin kaldırılmasını istemektedirler. Tarafların karşılıklı beyanlarından, aralarında ciddi tartışma ve uyuşmazlıklar bulunduğu, ortakların karşılıklı güvenlerinin zedelendiği anlaşılmaktadır. Bu tespitlere ve dosya kapsamına göre, davanın devamı süresince ortakların bir araya gelerek şirketin işleyişini sağlamaya yönelik hukuki işlemlerde bulunmalarının mümkün görülmediği, şirketin yönetilemez hale geldiği, bu durumun ortaya çıkmasında hangi tarafın sorumlu olduğu hususu yargılama sonunda belirlenecek olup bu aşamada şirketin ve her iki tarafın hak ve menfaatlerinin korunması için şirkete kayyım atanarak yönetimin sağlanmasının zorunlu hale geldiği kanaatine varılmıştır. Ancak, tedbir talebi karara bağlanırken tarafların karşılıklı hak ve menfaat dengesinin korunması gerekir. Bu bağlamda, taraflardan sadece birinin yönetim yetkilerinin kaldırılması eşitlik ilkesine ve tarafların hak ve menfaat dengesine aykırı olacaktır. Nitekim davacı vekili, terditli tedbir talebinde, ilk talepleri kabul edilmezse, her iki tarafın da yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılarak, şirket yönetiminin kayyıma bırakılmasını istemiştir. Gerek tarafların gerekse şirketin menfaatlerinin korunması ve şirketin yönetim faaliyetlerinin sürdürülebilmesi için, ihtiyati tedbir yoluyla her iki tarafın yönetim, temsil ve ilzam yetkilerinin kaldırılarak tarafsız bir kayyımın atanmasının uygun olacağı kanaatine varılmıştır.Şirket defterlerinin kayyım tarafından alınması, kayyımın görevinin gereği olacağından, bu konuda ayrıca karar verilmesine gerek bulunmamaktadır. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesinin, ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı usule aykırı bulunduğundan, bu ret kararının kaldırılması ve her iki tarafın da şirketi temsil ve ilzam yetkisinin kaldırılarak söz konusu yetkilerin kullanılması açısından bir yönetim kayyımının atanması suretiyle, talep edilen geçici hukuki korumanın sağlanması gerektiği kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 391/3 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı- karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2. ve 391/3. maddeleri uyarınca davacı- karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin tedbir talebin reddine dair 05.11.2019 tarihli ara kararının kaldırılmasına, davacı- karşı davalı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin Dairemizce karara bağlanmasına, bu doğrultuda; 1-HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca, davacı- karşı davalı vekilinin ihtiyati tedbir taleplebinin kabulü ile tarafların ortağı olduğu, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 145436-5 sicil numarasında kayıtlı … LİMİTED ŞİRKETİ’nde davacı- karşı davalının ve davalı- karşı davacının yönetim, temsil ve ilzam yetkilerinin ihtiyati tedbir yoluyla kaldırılmasına, 2- … LİMİTED ŞİRKETİ’ne yönetim kayyımı olarak, bilirkişi listesinden resen seçilen … TC kimlik numaralı Mali Müşavir …’ın atanmasına, 3-Kayyımın, münferit imzayla, şirket müdürlerinin tüm yetkilerini kullanmak üzere yetkilendirilmesine, 4-Kayyım için aylık 10.000,00 TL ücret takdirine; görevin başlangıcında kayyıma ödenmek üzere üç aylık ücretin, davacı- karşı davalı tarafından ilk derece mahkemesi veznesine yatırılması için, iş bu kararın ilk derece mahkemesince tebliğinden itibaren bir haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içinde avansın yatırılmaması halinde ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılmasına, tebliğin ihtar yerine geçmesine; Sonraki aylara ilişkin ücretlerin her ay peşin olarak davacı- karşı davalı tarafından ilk derece mahkemesi veznesine yatırılmasına, bu giderlerin esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Yukarıda belirtilen bir haftalık kesin süre içinde üç aylık kayyım ücretinin yatırılması halinde, ilk derece mahkemesince kayyıma görevinin tebliğine, kayyımın görevinin tebliğle başlamasına, 6-Kayyımın göreve başlamasından sonra kararın Ticaret Siciline Tescil ve ilanına, bu işlemlerin, masrafı davacı- karşı davalıya ait olmak üzere, kayyım tarafından yapılmasına, 7-Tedbirin mahiyeti, her iki tarafın menfaatlerinin korunması amacıyla tedbir kararının verilmiş olması ve gerekçede açıklanan diğer nedenlerle, HMK’nın 392. maddesi uyarınca, takdiren teminat alınmasına yer olmadığına, 8-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan masrafların, ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 9-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf harcının talep halinde iadesine, 10-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince derhal taraf vekillerine tebliğine, 11-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. ve 391/3. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14.02.2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.