Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/263 E. 2020/1336 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/263
KARAR NO : 2020/1336
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2018
NUMARASI : 2016/625 E. – 2018/1059 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükme karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen “… profil satış sözleşmesi” hükümleri uyarınca müvekkilinin 20.01.2016 tarihine kadar davalı şirketin yetkili satıcısı olarak ticari ilişkide yer aldığını, sözleşmenin konusunun davalı şirketin ürettiği “…” marka PVC pencere ve kapı sistemleri ile profillerinin alımı satımı ve müvekkiline ait atölyede üretilerek nihai tüketiciye satılması, pazarlanması ve montajı olduğunu, müvekkilinin sözleşmedeki yükümlülüklerini 20.01.2016 tarihine kadar eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalı şirketin tüm yetkili satıcılarına karşı yayınlayarak yazılı bildirimde bulunduğu ciro prim genelgelerinde belirlenen oranlar üzerinden hesaplanan oranlarda ciro pirimi vermekle yükümlü olduğunu, genelgeye göre yılda altı dönem olarak ikişer aylık dönemlerde yetkili satıcıların yaptığı alımlarının Türk Lirası karşılığı tutarı üzerinden dönemsel olarak ciro primi ödemeyi taahhüt ettiğini, 2015 yılı 5.döneme kadar genelgeyle taahhüt edilen ciro primlerinin karşılıklı mutabakatla fatura edilerek davalının cari hesabına işlendiğini, ciro prim genelgesi bulunmasa dahi ticari ilişkideki yerleşik uygulama nedeniyle müvekkilinin ciro primi alacağının bulunduğunu, müvekkilinin 2015 yılı beşinci dönemi olan Eylül ve Ekim aylarını kapsayan siparişler üzerinden 1.321.443,44 TL tutarında emtia alımı yaptığını, müvekkilinin 02 ve 03 Kasım tarihlerinde teslim almış olduğu emtialara ilişkin 52.284,48 TL bedelindeki siparişin davalıya Ekim ayında verildiğini, bu döneme ilişkin alacağın da Ekim dönemi ciro pirimine dahil edildiğini, sipariş tarihi dikkate alındığında bu siparişe ilişkin ciro priminin beşinci dönemde dikkate alınması gerektiğini bu primin altıncı döneme sarktığının kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin ciro prim genelgesine göre 142.013,21 TL alacağı bulunduğunu, talebe rağmen prim bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla Giresun …Noterliğinin 14.01.2016 tarihli ihtarnamesinin keşide edildiğini, prim alacağının ödenmemesi üzerine müvekkilince 20.01.2016 tarihli ihtarnameyle sözleşmenin feshedilerek ciro prim alacağının tahsili amacıyla Büyükçekmece ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığını, takibe yönelik borçlu itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşme ilişkisinde müvekkilince belirlenen 2015 yılı primlerine ilişkin davacının edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle prim alacağının bulunmadığını, prim şartlarının B maddesi gereğince ciro edilen müşteri senetlerinin karşılıksız çıkması ve yedi iş günü içinde ödenmemesi halinde prim verilmeyeceğini, davacı tarafından 18.12.2015 tarihinde verdiği müşteri çekinin kararlaştırılan yedi günlük süreden sonra 06.01.2016 tarihinde ödenmesi nedeniyle davacının ciro primine hak kazanmadığını, aynı şartlara göre merkezin bilgisi dışında tali bayilik veya showroom açılması halinde pirim verilmeyeceğinin belirlendiğini, davacının bu şarta da aykırı hareket etmesi nedeniyle prim alacağının bulunmadığını, sözleşme uyarınca müvekkilinin bayilerine ham halde sattığı profillerin bayiler tarafından işlenerek satıldığını, müvekkilinin nihai tüketicilere doğrudan PVC kapı ve pencere imalatı yapmadığını, sadece profilleri ve aksesuarlarını üreterek şirketlere sattığını, bayilerin de aldıkları bu profilleri ürün haline getirerek tüketicilere sattıklarını, bu kapsamda 2016 yılı Ocak ayına kadar davacıya satış yapıldığını, davacının ise sözleşmeyle yasaklanmasına rağmen üçüncü kişilere üretim hakkını devir ederek müvekkilinin ürünlerini kötülediğinin haricen öğrenildiğini, bunun üzerine davalının keşide ettiği ihtarla aylarca önce satın aldığı ürünlerde ayıp bulunduğunu belirterek 14.01.2016 tarihli ihtarı keşide ettiğini, müvekkilinin keşide ettiği 27.01.2016 tarihli cevabi ihtarla sözleşmeye aykırılıkların durdurulmasının talep edildiğini, bunun üzerine davacı tarafından sözleşmenin 21.01.2016 tarihli ihtarla feshedildiğini, müvekkilince Espiye Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/1 D.İş dosyasından yaptırdığı delil tespitinde dava dışı üçüncü kişi … müvekkili şirket ile bayilik sözleşmesi olmamasına rağmen davacıdan aldığı müvekkili şirkete ait tabelanın işletmesine astığı, müvekkili şirket logolu malları işleyerek sattığını, bu eylemin haksız rekabet oluşturduğunu, şirket yetkilisini emtiayı işlemek üzere davacıdan aldığını beyan ettiğini, sözleşme gereğince ürünlerin işlenerek satılmak kaydıyla davacıya verildiğini, müvekkiline ait ürünlerin başka şirketlere satılması veya işlenmesi için verilmesinin sözleşmeye aykırı olması nedeniyle prim alacağı hakkının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; 18.12.2015 tarihinde karşılıksız çıkan çekte müvekkilinin ciranta olduğunu, çekin cari hesap ekstresine 28.12.2015 tarihinde kaydedildiğini, 06.01.2016 tarihinde çek bedelinin ödenmesi nedeniyle 7 günlük ödeme süresine uyulduğunu, çekin 26.12.2015 tarihinde davalı kayıtlarında karşılıksız işlemi yapılması ve sözlü bildirim üzerinden çek bedelini 7 iş günü içerisinde ödenmesi karşısında davalı savunmalarının yerinde olmadığını, zira karşılıksız çıkan çekin bildirilmemesi halinde müvekkilince çekin karışılıksız çıktığının bilinemeyeceğini; kaldı ki bahse konu işlemin 6.prim dönemine isabet ettiğini talebin ise 5.prim dönemine ilişkin olduğunu; müvekkilinin sözleşmeye aykırı davranışının bulunmadığını, bayilik sözleşmesinin feshinden sonra 60 gün beklenerek ürünlerin dava dışı Köseoğlu Yapıya satıldığını, ürünlerin müvekkili tarafından üstlenilen taahhüt işine ilişkin olarak davalıdan sözleşmeye uygun şekilde teslim alınan ürünlerin fason üretiminin yapılması için üçüncü kişiye teslim edildiğini, üçüncü kişiye emtia satışının söz konusu olmadığını, yapılan iş karşılığı üçüncü kişinin fatura düzenlediğini, kaldı ki bu işlemin fesihten uzun süre sonra yapıldığını, müvekkilinin kayıtlı ticari adresinden başka herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığını, başka bir şirketle çalışmadığını, davalının ürünlerini spot piyasada satışına ilişkin davalı bayileri ile görüşmesinin bulunmadığını belirtmiştir.Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; çekin davalı emrine düzenlendiğini, müvekkilinin lehtar cirosuyla müvekkiline teslim edildiğini, ciro edilen çeklerin karşılıksız çıkması halinde 7 gün içinde ödenmemesinin prim ödememesi için yeterli olduğunu, prim şartlarında çekin karşılıksız çıktığının bildirilmesi veya benzeri bir şartın yer almadığını bu nedenle basiretli tacir olan davacının çeklerin ödenip ödenmediğini takip etmekle yükümlü olduğunu, davacının müşterisinden aldığı çeklerin ödenip ödenmediğini takibini müvekkilinden beklenemeyeceğini, keşide tarihi olan 18.12.2015 tarihinde çekin karşılıksız çıkmasına rağmen 20 gün sonra öğrendiğini karşılıksız kaydını müvekkilinin cari hesabından 26.12.2015 tarihinde kaydedilmesini takasta bulunan çekin muhasebe servisine geç gelmesi olduğunu, karşılıksız çıkan 28.12.2015 tarihli çekin de bildirilme bulunulmamasına rağmen 7 gün içinde ödenmesinin çeklerin takibinin davalı tarafından yapıldığının kanıtı olduğunu, çeklerin giriş tarihinin 31.08.2015 olduğunu, bu çeklerin davacı iddiası gibi 6. dönem Kasım-Aralık ayı primlerine ilişkin olmadığını, kaldı ki çeklerin karşılıksız çıkması halinde döneme ilişkin herhangi bir atıf bulunmadığını, sözleşmenin feshi süresine uyulmadan davacı tarafından feshedildiğini, yapılan tespit sırasında dava dışı üçüncü kişinin iş yerinde davacı tarafından teslim edilen ürünlerin bulunduğunu, üçüncü kişinin önce emtiayı satın aldığını daha sonra kar payı ile çalıştığını beyan ettiğini, ayrıca iş yerinde müvekkili şirkete ait tabela ve kataloglar bulunduğunu ve bayi gibi hareket ettiğinin belirlendiğinden sözleşmenin 2 ve 3.maddelerinin davacı tarafından ihlal edildiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; “… Davacı ve davalı arasında 20.01.2016 tarihli sözleşme ihtilaf konusu olmayıp, bu sözleşme gereğince davacının 2015 yılı Eylül Ekim dönemine ilişkin ciro pirim alacağının bulunup bulunmadığı ihtilaf konusudur. Taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacı tarafından satın alınan ürünlere ilişkin davalıya verilen müşteri evraklarının 7 iş günü içerisinde ödenmemesi halinde prim verilmez hükmünün değerlendirilmesidir. Davalı taraf davacının Kasım ayında almış olduğu ürünlere karşılık davalı şirkete vermiş olduğu 18.12.2015 keşide tarihli çekin 7 iş günü içerisinde ödenmediği, bu nedenle ciro pirimi alamayacağına ilişkin itirazın değerlendirildiğinde çekin cari hesaba 28.12.2015 tarihinde kaydedildiği ve 7 iş günü süresi içerisinde 06.01.2016 tarihinde ödendiği, bu çekin Kasım ayına ilişkin davacının alımlarından kaynaklandığı primin talep edildiği Eylül Ekim aylarına ilişkin dönemi kapsamadığı anlaşıldığından dava konusu olan prim alacağının bu sözleşme kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Davalı taraflar arasındaki sözleşme gereğince kendisinden alınan ürünlerin 3. şahıslara üretim yapmak üzere satılamayacağı ancak davalının satış yaptığının tespit edildiği, bu nedenle prim alacağının bulunmadığı iddiasında bulunmuş ise de davacının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede 3.kişi adresinde yapılan tespit göz önüne alındığında davacı tarafından 12.11.2015 tarihinde dava dışı … satışın yapıldığının tespit edildiği, dava konusu olan prim dönemi içerisinde 3.Kişiye satışın olmadığı bu nedenle sözleşmenin ihlal edildiğine dair delil bulunmadığı Eylül Ekim dönemlerine ilişkin davacının alım yaptığı miktar göz önüne alınarak davacının 142.013,21 TL prim alacağı bulunduğu.. ” gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapılan takibe yönelik itirazının 142.013,21 TL üzerinden iptaline, takip tarihinden itibaren avans faizi ile takibin devamına, asıl alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar vermiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;Mahkemenin gerekçeli kararında müvekkilinin iddia ve savunmalarına yer verilmediğini, müvekkilinin defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan rapordaki tespitlerin değerlendirilmemesinin açık usul hatası olduğunu, mahkemece, davacı defterleri üzerinde yapılan incelemeye itiraz edilmesi üzerine alınan raporun değerlendirilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, gerekçede raporun neden dikkate alınmadığının açıklanmadığını, cevap dilekçesine ekli belgeyle hangi şartlarda ciro primi verileceğinin açıkça belirlendiğini, bu kapsamda müvekkiline ciro edilen karşılıksız müşteri evraklarının 7 iş günü içinde ödenmemesi halinde ciro primi verilmeyeceğinin düzenlendiğini, 18.12.2018 keşide tarihli müşteri çekinin bedelinin 19 gün sonra 06.01.2016 tarihinde ödenmesi karşısında davacının ciro primi alma hakkının bulunmadığını, aynı şekilde merkezin bilgisi dışında tali bayilik ve showroom açılması halinde de prim verilemeyeceğini, Espiye Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan tespit ve beyanlardan davacının üçüncü kişilere satış yapığının açık olduğunu, buna ilişkin olarak 12.11.2015 tarihli fatura düzenlendiğini, mahkemenin belirlenen bu olgulara ilişkin gerekçesinin hatalı olduğunu, hangi gerekçeyle çekin Kasım ayına ilişkin alım satım nedeniyle verildiğinin açıklanmadığını, çekte vade bulunmasının Kasım -Aralık aylarına ilişkin alımlar nedeniyle verildiğine karine teşkil etmediğini, taraflar arasında Kasım -Aralık aylarında ticari satış ilişkisi bulunmadığını, kaldı ki çekin karşılıksız çıkması halinde süresinde ödenmemesi nedeniyle hangi döneme ilişkin olduğunun öneminin bulunmadığını, müşteri çeklerinin karşılıksız çıkıp çıkmadığının davacı tarafından takip edilmesi gerektiğini, bu sorumluluğun davalıya yüklenemeyeceğini, çeklerin müvekkiline 31.08.2015 tarihinde verilmesi nedeniyle sonraki dönemlerin alımları nedeniyle verildiği iddiasının kabul edilemeyeceğini, taraflar arasındaki ticari ilişkide düzenlenen faturalarda 60 günlük vadenin bulunması ve davacı beyanına göre 2015 yılı Kasım ve Aralık ayında bir mal alımı olmadığının belirtilmesine göre çeklerin veriliş tarihi dikkate alındığında çekin Eylül ve Ekim aylarına ilişkin yapılan alımlara ilişkin olduğunun açık olduğunu, çekin vadesinin 18.12.2015 olması karşısında, takastaki gecikme nedeniyle müvekkilinin cari hesabına 26.12.2015 tarihinde kayıt edilmesinin sonuca etkisinin bulunmadığını, 18.12.2015 tarihinde karşılıksız çıkan çek bedelinin 19 gün sonra 06.01.2016 tarihinde ödendiğini, mahkemece yapılan değerlendirmede, üçüncü kişiye yapılan satışın prim döneminden sonraki 12.11.2015 tarihi olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, esasen mahkemece sözleşmeye aykırılığın tespit edilmesine ve bayilik ilişkisi devam ederken 3.kişiye mal satıp yasak olduğu halde merdiven altı üretim yaptırıldığının tespitine rağmen eylemin Eylül-Ekim ayı içerisinde değil de Kasım ayında gerçekleşmesinin ihlal sayılmamasının yerinde olmadığını, zira müvekkilinin davadan önce hukuka aykırı eylemlerinin sonlandırılmasını ihtar ettiğini, prim ödemesinin mutabakatla yapıldığının sabit olduğunu, ihtara rağmen davacının hukuka aykırı eylemlerini inkar etmediğini, davacı tarafından dosyaya sunulan cari hesap hareketlerinden 2015 yılı Kasım ve Aralık ayında davalıdan mal almayan davacının, daha önceki aylarda satın aldığı ürünleri üçüncü kişilere sattığının anlaşılacağını, buna ilişkin faturanın ciro prim ayından sonra düzenlenmesinin sonuca etkili olmadığını, tespit dosyasından anlaşılacağı üzere davacının dava dışı kişiye sadece üretim yaptırmadığını, merkezin bilgisi ve izni dışında showroom açtırdığını, müvekkiline ait tabelayı astırdığını, her zaman düzenlenmesi mümkün olan 2016 yılı Nisan ayına ilişkin fason üretim sözleşmesinde üretime davacı personelinin refakat ettiğine ilişkin tek yanlı belgenin esas alınarak karar verilemeyeceğini, sözleşme gereğince davacının belli şartları taşıyan atölyesinde üretim yapması gerektiğini, sözleşmeye göre davacının atölyesinin müvekkilince denetlenebileceğini, davacının ise yasak olduğu halde profili üçüncü kişiye satarak işlenmesini sağladığını, bu durumun tüketicilerin sızlanmasına neden olacağını, belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, davacı ile davalı şirket arasındaki bayilik ilişkisinden kaynaklanan 2015 yılı beşinci dönem prim alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklı tarafından borçlu aleyhine yetkili satıcılık sözleşmesinden kaynaklı 2015 yılı 5.dönem ciro prim alacağına ilişkin 142.013,21 TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, borçlu tarafından alacak ve faize itiraz edilmesi sonucu takibin durduğu itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Espiye Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/1 D.İş dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından ürünlerini dava dışı şirkette üretilip satılması talepli olarak tespitte bulunulduğu mahkemece 20.04.2016 tarihinde yapılan tespitte dava dışı … Yapıya ait iş yerinde davalının ürünleri ve tabelasının bulunduğu, işletme yetkilisinin beyanında profilleri davacıdan satın aldığını beyan ettiği, akabinde beyanı düzelterek ürünleri satın almadığını davacı adına işlettiğini, yaptığı iş başına kar payı aldığını, tabelanın eski ortağı tarafından asıldığını kartvizitlerinde aynı kişi tarafından basıldığını beyan etmiştir.Taraflar arasında bayilik sözleşmesi ilişkisi sabit olup ticari ilişki “… Profil Satış Sözleşmesi” başlıklı belgeye göre yürütülmektedir. Anılan sözleşmenin incelenmesinde, sözleşmenin 2.maddesine göre, sözleşmenin konusu, davalı tarafından davacıya satılacak profillerden davacının kuracağı atölyede … marka PVC kapı ve pencere sistemlerinde kullanılacak profil ve diğer tamamlayıcı malzemelerin davalıdan satın alınarak müşterilerine satış esaslarının belirlendiği görülmüştür.Sözleşmenin 3.maddesi gereğince, davacının, profilleri kendi nam ve hesabına üreterek pazarlamakla yükümlü olduğu, malzeme ve aksesuarları başka bir kişiden temin etmeyeceği, sözleşmenin sona ermesinden sonra da rekabet yasağı hükümlerine uyulacağı düzenlenmiştir. Sözleşmeye 3.E maddesinde, davacının atölyesinde üretimini yaptığı pencere ve kapı sistemlerinin satış ve pazarlamasını denetimindeki üçüncü kişilere yaptırabileceği ancak üretim hakkını veremeyeceği, 3.G maddesinde ise satıcının sözleşmeyle kendisine verilen yetkileri devredemeyeceği, başka ad altında imalathaneler açamayacağı belirlenmiştir.Sözleşmenin 5.maddesinde satış ve ödeme koşulları düzenlenmiştir. Anılan maddenin 5/L bendinde, “ödeme koşulları sirküler halinde yayınlanarak uygulanır. Satıcı gerek kendi keşide ettiği gerekse ciro etmek suretiyle Fırat’a verdiği kıymetli evraklardan ödeme günü gelenlerin gününde ödenmemesi halinde kendi keşide etmiş bulunduğu evraklardan derhal ciro yoluyla Fırat’a vermiş bulunduğu evraklarda satıcıya ihbardan 3 gün içinde ödememesi halinde tüm borçları muacceliyet kesb edeceğini kabul ve taahhüt eder. Geç ödemelerde ilk ay için %3-5 müteakip aylar için aylık % 10 gecikme faizi ödemeyi satıcı kabul ve taahhüt eder ” hükmü bulunmaktadır.Tarafların kabulünde olduğu üzere sözleşme ilişkisinde, davacı tarafından satılan ürünlerin miktarına ilişkin olarak aylık prim ödemesi bulunmaktadır. Cevap dilekçesinin ekinde bulunan davalının prim genelgesine göre her iki ayda bir prim ödemesi yapılacağı belirlenmiş olup, davacının talep ettiği dönem Eylül-Ekim aylarına isabet eden 5.dönemdir. Prim genelgesine göre davalıya ciro edilen karşılıksız müşteri evraklarının 7 iş günü içinde ödenmemesi halinde prim ödenmeyeceği belirlenmiştir. Aynı şekilde merkezin bilgisi dışında tali bayilik ve showroom açılmasında prim ödenmesine engel teşkil etmektedir. Prim genelgesine göre primlerin dönemlerde sevkiyatı yapılmışı profil alımları için geçerli olduğu ve diğer dönemleri etkilemeyeceği düzenlenmiştir. Primlerin hesaplanması ve uygulanması kısmında ise belirlenen primlerin dönem sonrası ayın 25.iş günü sonrasında hazırlanıp bayilere bildirileceği davalı tarafından kabul edilmiştir. Davacı tarafından keşide edilen 14.01.2016 tarihli ihtarla 2015 yılı 5.dönem ciro priminin ödenmediği, verilin siparişlerin süresinde gönderilmediği hatalı ürünlerin iade alınmadığı bildirilmiş, 20.01.2016 tarihli ihtarla sözleşme tek taraflı olarak feshedilmiştir. Davalı tarafından keşide edilen 27.01.2016 tarihli ihtarda, ciro prim alacağı bulunmadığı, teslim alınan emtia yönünden süresinde ayıp ihtarında bulunulmadığı beyan edilmiştir. 28.04.2016 tarihli ihtarda ise davacının sözleşmeye aykırı şekilde ürünleri üçüncü kişiye satması nedeniyle cezai şart talep edilmiştir.Uyuşmazlık konusu, süresinde ödenmediği bildirilen çek ikinci cevap dilekçesi ekinde dosyaya sunulmuştur. Çekin incelenmesinde 31.08.2015 tarihinde çekin davalı cari hesabına girdiği, …Bankası A.Ş. Giresun şubesine ait 18.12.2015 keşide tarihli 10.000,00 TL bedelli çekin keşidecisi … tarafından davacı emrine düzenlendiği, çekin davacı cirosuyla davalıya geçtiği, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmadığı ve çek bedelinin 06.01.2016 tarihinde davacı tarafından davalıya ödendiği sabittir. Mahkemece davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun incelenmesinde, Eylül ve Ekim aylarında davacının toplam 1.321.443,00 TL alım yaptığı Kasım ayına ilişkin alımların siparişinin 28.10.2015 tarihinde verilmesi nedeniyle bu miktarlarında 5.dönem içinde değerlendirilmesi gerektiğinden prim tarifesine göre % 12 oranında davacının prim alacağının bulunduğu belirlenmiştir. Raporun devam eden kısımlarında çekin 26.12.2015 tarihinde davalı şirketin muhasebe kayıtlarında karşılıksız çek olarak kayda alındığı, diğer karşılıksız çekinde 04.01.2016 tarihinde muhasebe kayıtlarına alınması üzerine 06.01.2016 tarihinde davacının çek bedelini ödediği, çekin Aralık vadeli olması ve davacıya bildirimde bulunulmaması nedeniyle davacının prim alacağının bulunduğu, davacı ile dava dışı şirket arasında düzenlenen 10.04.2016 tarihli fason imalat sözleşmesi gereğince davacının üretim ve montaj yetkisine sahip olduğu Wınhause markalı ürünlere ait doğrama, çıta vb ekipmanlarının iş tarifleri, yazılı talimatlar ile iş sahibine ait personelin gözetim ve denetiminde montaja hazır hale getirilmesi ve montaj işlemini iş yapan tarafından yapılması işlemi konusunda sözleşme yapıldığı, üçüncü kişi tarafından 30.04.2016 tarihli faturada işin montaj ve fason olarak belirtildiği, ayrıca 12.11.2015 ve 24.11.2015 tarihli faturalarla davacının dava dışı şirkete ürün satışının bayiilik sözleşmesinin 3-E maddesine aykırı olmadığının belirlendiği anlaşılmıştır.Mahkemece davalı şirket defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu ibraz edilen raporun incelenmesinde; davacının sözleşmeye aykırı şekilde sözleşmenin yürürlükte bulunduğu 2015 yılında üçüncü kişi tacirlere satış yapması nedeniyle ciro-prim alacağı bulunmadığı belirlenmiştir. Dosya kapsamındaki deliller ışığında davalının istinaf başvuru nedenlerinin ayrı ayrı incelenmesinde, öncelikle mahkemece davalı defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine ilişkin bilgiler gerekçeli karara rapordan alıntı yapılarak yazılmamakla birlikte bilirkişi tarafından varılan sonuçlardan hangi nedenle ayrıldığı ve davacının prim alacağının varlığına ilişkin davalı savunmaları tartışılıp değerlendirildiğine göre mahkeme kararının HMK’nın 297.maddesi gereğince yeterli gerekçeyi içerdiği kabul edilmiştir. Esasen mahkemece bilirkişi raporları alındıktan sonra HMK’nın 282.maddesi gereğince hakimin, bilirkişinin oy ve görüşünün diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirileceği hükmü karşısında nedenleri gösterilmek suretiyle davalıya ait ticari defterler üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporundan ayrılarak karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ciro primi verilmesine ilişkin davalı genelgesine göre, davacı tarafından ciro edilen karşılıksız müşteri evraklarının 7 iş günü içerisinde ödenmemesi ciro priminin verilmeyeceği hal olarak düzenlenmiştir. Ancak taraflar arasındaki sözleşmenin 5.maddesi ile ciro prim genelgesinde belirlenen düzenlemeler birlikte değerlendirilmelidir. Sözleşmenin 5-L maddesinde ödeme koşulları düzenlenirken, davacının keşideci olarak düzenlediği evraklar yönünden derhal, ciro yoluyla vermiş olduğu belgelerin ise ihtardan itibaren 3 gün içinde ödenmemesi halinde muacceliyet kesp edeceği kabul edilmiştir. Bu durumda kural olarak sözleşme kapsamında davacı tarafından, ciro ile alınan müşteri senetleri ile ödeme yapılması halinde alınan çekin karşılığının üçüncü kişi tarafından bankada bulundurulması gerektiğinden, çek elinde bulunmayan davacının çekin karşılıksız kalıp kalmadığını takip etme olanağı bulunmadığından, çekin karşılıksız çıktığını sözleşme hükmüne göre davalı tarafından davacıya bildirilmesinden sonra temerrütün oluşacağı, prim genelgesindeki sürenin de belirtilen temerrüt süresine eklenerek hesaplanmasının sözleşme dengesine uygun olacağı, bu kapsamda davalı tarafından herhangi bir bildirim yapılmadığı, davacı ödemesinin süresinde olduğu anlaşılmakla bu yönlere ilişkin davalının istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Diğer yandan, davacının, dava dışı tespit yapılan … unvanlı ticari işletmeyi sözleşmeye aykırı şekilde açarak işlettiğine ilişkin davalı beyanı dışında herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Anılan işletme başka bir tacir tarafından açılıp işletilmiş, davalı da haksız rekabetin tespit ve önlenmesi amacıyla anılan kişiye karşı dava açmıştır. Üçüncü kişinin ticari işletmesinde yapılan imalatın, davacının gözetimi altında yapılmadığı, sözleşmeye aykırı şekilde üçüncü kişiye imalat yaptırıldığına ilişkin davacı iddiasının aksine bir kanıt bulunmamıştır. Davacının sözleşmeye aykırı davranışı bulunduğu kabul edilse dahi, davalı tarafından iddia edilen ihlal prim alacağının doğduğu dönemden sonraki aylara ilişkindir. Davalı tarafından sunulan ciro primi yönergesine göre primin dönem sonrası ayın 25.iş günü sonrasında hazırlanarak davalıya bildirileceği belirlenmiştir. Bu durumda talep edilen 5.dönem primlerinin en geç Kasım ayının sonunda davalıya bildirilmesi ve ödenmesi gerekmektedir. Bu durumda dahi, davalının dayandığı ihlal prim alacağının doğduğu tarihten sonra oluşmuştur. Davalı yan, ihlalli davranışın bulunduğunu savunmasına rağmen, ihlal nedeniyle oluşan zarar yönünden takas ve mahsup savunmasında bulunmadığından mahkemece belirlenen prim alacağının tahsilinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 8.488,516 TL nispi istinaf harcının davalıdan tahsiline, Hazineye irad kaydına,4-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 03.12.2020 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.