Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2625 E. 2020/77 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2625
KARAR NO: 2020/77
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2019
NUMARASI: 2019/508 Esas
DAVANIN KONUSU : Alacak
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davasının yapılan yargılaması sırasında birleşen davada talep edilen ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik olarak verilen ara karara karşı, süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili, davalı şirket ile dava dışı … Turizm..A.Ş. arasında İstanbul İli, Büyükçekmece … köyünde bulunan … ada, … parsel sayılı taşınmazda kat karşılığı inşaat yapılmasını öngören Bakırköy … Noterliğinin, … yevmiye numaralı, 9/2/2006 tarihli düzenleme şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, müteakiben, anılan sözleşme dahilinde, davalı şirketin inşa edeceği taşınmazın, sözleşme gereğince hak edeceği ve alacağı alışveriş merkezinde ahara satılmış bulunan … ve … nolu bağımsız bölümlerdeki tapu payı hariç olmak üzere, kalan otopark ve alışveriş merkezinde %50- konutlarda %60 olmak üzere tüm payının %10’unun, müvekkili şirkete devredilmesi hususunda görüşmelere başlandığını, müvekkili şirket tarafından, anılan sözleşmelere konu … Alışveriş ve Yaşam Merkezi projesindeki davacı payının %10’una tekabül eden bağımsız bölümlerin devri karşılığında bugüne kadar 2.448.168,00 USD ödemede bulunulduğunu, ancak davalının taşınmaz devrini yerine getirmediğini, kaldı ki taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin de yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, şimdilik müvekkili şirket tarafından akim kalan taşınmaz bedeline istinaden ödenen 60.000,00 USD’nin, 20/08/2018 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi gereğince vade tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki kur üzerinden karşılığının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/780 Esas sayılı dosyasında ise, davacı vekili, müvekkili şirket ve dava dışı … A.Ş. ile … A.Ş. arasında …’nin maliki olduğu, İstanbul İli, Beylikdüzü İlçesi, … ve tapunun … pafta, … Ada, … Numaralı ve 139.800,38 m1 2 alanlı ve imarlı kadastral arsada inşası gerçekleştirilecek yapılarla ilgili olarak Bakırköy … Noterliği’nin 20.02.2013 tarihli, … yevmiye numaralı, düzenleme şeklinde arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı sözleşmesi akdedildiğini, anılan sözleşmenin 5.8. maddesi uyarınca Gayrimenkul Satış Sözleşmelerinin yüklenici ile alıcılar arasında imzalanması nedeniyle, alıcılara yapılan satış bedelleri üzerinden alıcılar adına fatura düzenleme ve KDV mükellefiyeti yükümlülüğünün yükleniciye ait olduğunun düzenlendiğini, anılan sözleşmenin imzalanmasına müteakiben müvekkili şirket ile dava dışı … arasında Büyükçekmece … Noterliği’nin, 19.09.2013 tarihli … yevmiye numaralı adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, iş bu sözleşme uyarınca, dava dışı … % 80, müvekkili şirket ise % 20 pay sahibi olduğunu, sözleşmenin 7.3. maddesi ile satışı yapılan bağımsız bölümde tarafların mevcut hisseleri oranında müşterilere faturalar tanzim edileceğini ve müşterilere faturaların, ortaklık tarafından değil, ortaklığı oluşturan şirketler tarafından ve ortaklıktaki paylan üzerinden tanzim edileceğini, diğer bir ifade ile satışlar sonucunda tanzim edilecek olan faturaların ortakların kendi şirketleri adına ve hisseleri oranında tanzim edileceğinin düzenlendiğini, davalı şirkete projede bulunan toplam 37 adet bağımsız bölümün satışı hususunda anlaşmaya varıldığını, bu kapsamda, davalı şirket tarafından taşınmaz bedellerinin ödeneceği inancıyla, güvene dayalı olarak, bağımsız bölümlerin devrinin gerçekleştirildiğini, aradan geçen zamana rağmen, üstelik bağımsız bölüm bedellerine ilişkin faturalar itirazsız şekilde kabul edilmesine rağmen davalı şirket tarafından yalnız 2.200.000,00 TL ödemede bulunulduğunu ve satım bedelleri bakiyesi olan 5.303.750,62 TL’nin ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.303.750,62 TL’nin tapu devirlerinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davalı şirketin menkul ve gayrimenkullerine, araçlarına, taşınırlarına, üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına 5.303.750,62 TL üzerinden ihtiyati hacze karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN ARA KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince birleşen davada talep edilen ihtiyati haczin hukuki şartları oluşmadığından talebin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından davalı şirket adına gerçekleştirilen devir işlemini tevsik eden tapu senetleri, davalı tarafça itiraz edilmeyen faturalar ve yapılan kısmi ödemeler birlikte değerlendirildiğinde yaklaşık ispat kuralının gerçekleştiğini belirterek ilk derece mahkemesinin ara kararının kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından satın alınan 37 adet bağımsız bölümün kdv dahil satış bedeli için kredi kullanıldığını, kullanılan kredi tutarı ile bakiyesini de tapuda nakit olarak ödenerek tapuların alındığını, tapuyu veren mülk sahibi … A.Ş., satış bedelinden %41,5 oranındaki payını aldıktan sonra, geri kalanını adi ortaklık hesabına göndermesi gerektiğini, şayet aralarında başka ilişki nedeniyle göndermemişse bu durumun alıcı müvekkili ilgilendirmediğini, kaldı ki, haricen öğrenildiğine göre … A.Ş. satış bedelinden 1.500.000 TL.sini doğrudan davacı … A.Ş. hesabına, 13.944.250 TL.sini de …. A.Ş. – … A.Ş. adi yapı ortaklığı hesabına göndermiş olduğunu belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Birleşen davada, davacı ve dava dışı … A.Ş. ile … A.Ş. arasında bu şirketin maliki olduğu taşınmaz üzerinde yapılacak yapılarla ilgili olarak noterde arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı sözleşmesi akdedildiği, ayrıca davacı ile dava dışı … AŞ arasında noterde adi ortaklık sözleşmesi imzalandığı, buna göre, dava dışı … % 80, davacı şirketin ise % 20 pay sahibi olduğu, davalı şirkete projede bulunan toplam 37 adet bağımsız bölümün resmi satışının yapılmasına karşın kısmi ödemede bulunulduğu, bakiye bedelin ödenmediği iddia edilerek bakiye alacağın tahsili ile ihtiyati haciz istenmiştir. İlk derece mahkemesince, talebin reddine karar verilmiştir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1. Maddesinin 2. Cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Somut olayda, ihtiyati haciz isteminin taraflar arasındaki sözleşmeye ve faturalara dayandığı, davalının istinafa cevap dilekçesindeki beyanları da gözetildiğinde dosyanın geldiği aşama itibariyle alacağın varlığı ve miktarı konusunda yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varıldığından, ilk derece mahkemesinin kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Bu sebeple ilk derece mahkemesince verilen red kararı yerinde olup talep edenin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Talep eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına, 3-Talep eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30/01/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU :HMK 362/1-f maddesi uyarınca karar kesindir.