Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2622 E. 2022/1286 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2622
KARAR NO: 2022/1286
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/03/2019
NUMARASI: 2017/388 E. – 2019/278 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı…ve katılma yoluyla davacı…tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı…vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı…bankadan kullanılan kredinin teminatı amacıyla 150.000,00 TL bedelli senet düzenlendiğini, müvekkilinin bankaya 23.000,00 TL borçlu olmasına rağmen davalı…tarafça İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında senedin tamamının takip konusu edildiğini, bu durumun müvekkilinin mağduruyetine yol açtığını ileri sürerek, müvekkilinin davalıya 127.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine, %20 oranından aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı…vekili, savunmasında özetle; davacının senedin mücerretliği ilkesine aykırı olarak dava açtığını, bononun 500.000,00 TL bedelli olduğunu, müvekkilince şimdilik 150.000,00 TL için takip yapıldığını, takip talebine tahsilde tekerrür olmama şartının yazıldığını, davacının hem borcunu kabul edip hem de müvekkilinin kötü niyetli olduğunu ileri sürdüğünü, bakiye borcun ödenmesi için bankaya bir başvuruda bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davalı…ve dava dışı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi uyarınca dava dışı şirkete 4 adet iskonto kredisi kullandırıldığı, dava ve takip konusu senedin de bu yüzden verildiği, gerek kredi sözleşmesinde gerekse senette davacının imzalarının bulunduğu, banka kayıtlarında yapılan inceleme ile kullandırılan kredilerden sadece 1 tanesi için verilen çekin karşılıksız işlemi gördüğü ve takip tarihi itibariyle davalının 25.000,00 TL asıl alacak ve 634,37 TL işlemiş temerrüd faizi için talepte bulunabileceği, kalan tutardan davacının sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile takipte talep edilen 125.000,00 TL asıl alacak ve 1.399,88 TL işlemiş faiz toplamı 126.399,88 TL yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davadan sonra 29/05/2017 tarihinde yapılan 28.241,22 TL ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına, davalının takipte haksız ve kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında takip tarihi itibariyle davalıya 125.000,00 TL asıl alacak ve 1.399,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 126.399,88 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davadan sonra 29.05.2017 tarihinde yapılan 28.241,22 TL ödemenin icra müdürlüğünce nazara alınmasına, kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı…vekilince ve katılma yoluyla davacı…vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı…borçlunun, takip aşamasında haricen ödenen tutarları menfi tespit davasına konu etmesinde hukuki menfaati bulunmadığından, davanın usulden reddi gerektiğini, icra takibine maruz kalan borçlunun, haricen tahsil edilen miktar açısından doğrudan menfi tespit davası açmasının mümkün olmadığını, borçlunun hangi menfaatinin ne şekilde zarar gördüğünü açıklayamadığını, bu nedenle mahkemenin borçluya süre vererek, icra dosyasındaki tahsil harcını yatırması, aksi takdirde davanın reddine karar verileceğini ihtar etmesi gerektiğini, harcı tamamlaması durumunda da davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığında dair karar verilmesi gerektiğini; Takibin 23.103,03 TL üzerinden devamı hususunda icra müdürlüğüne sunulan talebin karara bağlandığını ve bu kararla bankalara 23.103,03 TL üzerinden haciz müzekkeresi hazırlandığını, bunun haricinde davalı…hakkında başkaca haciz işlemi bulunmadığının 28.03.18 tarihli dilekçenin üçüncü paragrafında açıklanarak belgelerin ibraz edildiğini; Kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren, tüm şekil şartlarını taşıyan bonoya karşı davacı…tarafça senedin mücerretliği ilkesine aykırı bir şekilde borçlu olmadığının tespitinin talep edildiğini, borçlunun ihtiyati haciz kararına ve icra takibine bir itirazda bulunmaksızın bu davayı açmasında hukuki menfaati bulunmadığını; Hüküm fıkrasında davacının 126.399,88 TL borçlu olmadığı ve davadan sonra yapılan 28.241,22 TL ödemenin infaz sırasında icra müdürlüğünce nazara alınmasına karar verildiğini, takibin 152.034,25 TL üzerinden başlatıldığını, tarafların da beyan tarihleri itibariyle 23.000 TL civarı bakiye borcu olduğu konusunda ikrarı bulunurken, mahkemece hatalı olarak 152.034,25 TL – 126.399,88TL= 25.634,37TL (menfi tespitten sonra bakiye), 25.634,37- 28.241,22TL = -2606,85TL (davadan sonra ödeme mahsubu sonucu bakiye) alacağa hükmedilerek alacağın hatalı şekilde belirlendiğini, bu durumun hatalı bilirkişi raporundan kaynaklandığını, 02.11.2016 tarihinde borçluya ait hesaplar kat edilerek 104.715,53TL üzerinden Kadıköy … Noterliğinden ihtar gönderildiğini ve ihtarın 04.11.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, 09.12.2016 tarihinde ihtiyati haciz için başvurularak 27.12.2016 tarihinde esas takibe geçildiğini, 17.01.2017 tarihinde dosya riskine mahsuben 33749,99 TL tahsilat alındığını (takip harici olarak teminat bloke hesabından virman), 07.03.2017 tarihinde dosya riskine mahsuben 20.000,00 TL tahsilat alındığını, (takip harici olarak teminat bloke hesabından virman), 31.03.2017 tarihinde menfi tespit davası açıldığını, 29.05.2017 tarihinde dava konusu dışında başkaca bir icra dosyasından (davacı…tarafın iddiasının aksine davacı…tarafından değil) 28.241,22 TL tahsilat sağlandığını, borçlunun bir ödemesi bulunmadığını ve ödemelerin, teminat bloke hesabından virman yapılmak suretiyle takip bakiyesi azaltıldığını, menfi tespit davasından önce borçlunun bankaya başvuruda bulunarak güncel borcun hesaplanmasını istemediğini, borca ilişkin itiraz halinde önce icra müdürlüğü ve mahkemesine başvurulması gerektiğini, haricen yapılan tahsilatlara ilişkin olarak borçlunun icra dosyasına tahsil harcını yatırmadığını, davacının bilgisi dahilinde olan bakiye borcunu bankaya ödemeksizin, icra takibi süresince yapılmış tahsilatları (gerek şubeden tahsilat, gerekse riske mahsup edilmek üzere başkaca icra dosyalarından yapılmış tahsilat) menfi tespit davasına konu etmesinde hukuki yararı bulunmadığını, yapılan ödemeler düşüldükten sonra güncel borç bakiyesinin 23.103,03 TL olduğunu, icra tahsil harçlarının ayrıca ilgili icra dairesine ödenmesi durumunda takip riski ve icra dosyasının kapatılacağını, bu hususta uyuşmazlık yokken, menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili, katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının kötü niyetli olarak müvekkilin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, gerekli araştırmaları yapmaksızın, iskonto kredilerine ilişkin olarak verilen çeklerin vadelerinin gelip gelmediğini kontrol etmeksizin, bir tanesinin karşılıksız çıkması sebebiyle toplam kullandırılan krediye ilişkin olarak icra takibi yaptığını, müvekkilin karşılıksız çıkan çekinin keşide tarihinin en son olan 29.05.2017 tarihli olduğunu, 08.11.2016, 17.01.2017, 07.03.2019 tarihli çeklerin süresinde ödendiğini, icra takibinin 26.12.2016 tarihinde başlatıldığı göz önüne alındığında, müvekkiline ait yalnızca bir çekin ibraz gününün geldiği ve ödemesinin yapıldığı diğer çeklerin ödeme günlerinin gelmediğinin anlaşılacağını, takip tarihi itibariyle müvekkilinin muaccel borcu bulunmadığını, bankanın gerekli araştırmaları yapmaksızın takip başlatmasının kötü niyetli olduğunu ve kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin takip tarihi itibariyle davalıya borçlu olmadığını, bu sebeple mahkemece müvekkilin 126.399,88 TL borçlu olmadığının tespiti yönünden karar vermesinin hatalı olduğunu, davalı…banka tarafından kullandırılan iskonto kredilerinin toplamının 103.750,00 TL olmasına rağmen takibin 150.000,00 TL üzerinden açıldığını, bu nedenle müvekkilinin icra takibi tarihi itibariyle borcu bulunmadığını Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında alınan bonoya dayalı olarak başlatılan takip nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemiyle İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit daavsıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabülü kısmen reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı…vekili ve katılma yoluyla davacı…vekilince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı…banka ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinde, davacı…müteselsil kefil olarak yer almıştır. Anılan sözleşme ile davalı…bankaca dava dışı şirkete 500.000 TL limit tahsis edilmiştir. Sözleşme sırasında takibe konu edilen 08.02.2016 düzenleme, 01.11.2016 ödeme tarihli 500.000 TL bedelli bonoda kredi borçlusu ve davacı…tarafından imzalanarak davalı…bankaya genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak verilmiştir. Taraflar arasında başka ticari ilişki bulunmadığı ve bononun kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Genel kredi sözleşmesinde, davalı…bankaca 01.06.2016 tarihli işlemle, 25.000 TL’lik çek için iskonto kredisi kullandırılmış ve kredi bedeli 08.11.2016 tarihinde tahsil edilmiştir. 26.07.2016 tarihli 33.750 TL’lik çek için verilen iskonto kredisi 17.01.2017 tarihinde, 23.09.2016 kredi tarihli 20.000 TL’lik çek iskonto kredisi ise 07.03.2017 tarihinde tahsil edilmiştir. Bilirkişi raporundaki tespitlere göre bu üç çek için kullandırılan iskonto kredisi için alınan çeklerin süresinde tahsil edildiği, kullandırılan kredinin çek karşılığı iskonto kredisi olduğu, bankanın çeklerin tahsil gününe kadar işlemiş faiz ve ferilerine de kredi kullandırılması sırasında peşin olarak tahsil edilmesi nedeniyle bu üç çek yönünden banka riskinin nötr hale geldiği anlaşılmıştır. 12.05.2016 kredi tarihli 25.000 TL’lik çek iskonto kredisi karşılığında verilen çekin tahsilat tarihi 29.05.2017’dir. Bu çekin karşılıksız çıktığı bu nedenle dava tarihi olan 31.03.2017 tarihi itibariyle davacı…bankanın toplam alacağının 26.351,85 TL olduğu, çekin 29.05.2017 tarihinde tahsil edildiği, bu tarih itibariyle kapak hesabı yapılması halinde 29.05.2017 tarihinde karşılıksız çıkan çekin tahsil edilen 28.241,22 TL bedelinin mahsubu sonrası 29.05.2017 tarihli tahsilat tarihi itibariyle alacak bakiyesinin 2.811,29 TL kaldığı belirlenmiştir. Davalı…bankaca, 500.000 TL bedelli bono 28.12.2016 tarihinde 150.000 TL asıl alacak ve 2.034,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 152.034,25 TL olarak İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edilmiştir. Görüldüğü gibi bononun takibe konu edildiği tarih itibariyle esasen bankanın bilirkişi raporunun 10. sayfasında tespit edilen dört adet iskonto kredisi nedeniyle muaccel bir alacağı bulunmamaktadır. İlk iskonto kredisine konu çek 08.11.2016 tarihinde tahsil edilmiş, diğer üç çek yönünden ise kredinin vade tarihi takip tarihinden sonradır. Buna rağmen, davalı…bankaca kredi vadesi gelmeden ilk iskonto kredisine konu 25.000 TL yönünden alacağın muaccel olduğundan bahisle Kadıköy …Noterliğinin 13.10.2016 tarih ve … yevmiye numaralı kat ihtarı keşide edilerek, 25.000 TL kredi için bu miktarda teminat açığı ortaya çıktığından kredi borcunun beş gün içerisinde ödenmesi talep edilmiş, kat ihtarı asıl borçluya tebliğ edilmemiş, kefile ise 25.10.2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı…tarafından başlatılan takipten sonra 17.01.2017 ve 07.03.2017 tarihlerinde diğer iki çeke ilişkin tahsilat yapılmış son olarak 29.05.2017 tarihinde de son çek tahsil edilmiştir. Davacı, 31.03.2017 tarihinde takip nedeniyle 23.000 TL borcu bulunduğunu, 150.000 TL borcunun bulunmadığını belirterek, asıl alacağın 127.000 TL’sinden sorumlu olmadığına ilişkin menfi tespit davası açmıştır. Yargılama sırasında,13.12.2018 tarihli oturumda bu miktara isabet eden işlemiş faizden de sorumlu olmadığını beyan ederek talebini ıslah etmiş ve işlemiş yönünden 28.12.2018 tarihinde harç yatırmıştır. Görüldüğü üzere, davacı…dava tarihi itibariyle, takip nedeniyle 23.000 TL asıl alacak yönünden borçlu olduğunu, bakiye asıl alacak yönünden borçlu olmadığını beyan etmiştir. Davalı…vekili ise 05.12.2017 tarihinde takip dosyasına sunduğu dilekçesinde harçlar hariç, 23.103,03 TL borç yönünden takibe devam edilmesini istemiştir. Davalı…vekili dosyaya sunduğu 28.03.2018 tarihli beyan dilekçesinde de bu hususu belirtmiş ve davacının iddiasının aksine takip dosyası incelendiğinde, takibin bakiye borç tutarı olan 23.103,03 TL üzerinden devamı hususunda talepte bulunulduğunu, borçlu şirketin yapılan tahsilatlara ilişkin tahsil harçlarını ödemediğini beyan etmiştir. Bu durumda, tarafların uzlaşmaları gibi, davacının bu takip nedeniyle borcunun en fazla 23.103,03 TL olduğu kabul edilmelidir. Bu borç üzerinde tarafların mutabakatı mevcuttur. Davalı…bankanın, takip tarihi itibariyle muaccel alacak durumunu banka kayıtlarından belirlemeden 150.000 TL yönünden takip başlatması, dava tarihine kadar yapılan tahsilatların takip dosyasına bildirilmemesi, takip dosyasına sunulan 05.12.2017 tarihli beyan dilekçesinde takibin fazla kısmından feragat edilmemesi ve takibe 23.103,03 TL üzerinden devam edilmesi karşısında, davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğu açıktır. Takip alacaklısı bankanın, basiretli bir tacir gibi davranarak teslim aldığı çekler karşılığı kullandırdığı iskonto kredilerinin faiz ve diğer giderlerinin kredi kullandırılırken peşin tahsil edildiği de dikkate alınarak, çeklerin tahsil edildiği tarihteki miktarları da dikkate alınmak suretiyle bakiye bir borç bulunup bulunmadığını belirledikten sonra kambiyo senedinin teminat fonksiyonunun işleme alınarak takibe konulması gerekirdi. Aynı şekilde fazla takip yapıldığı belirlenmesi halinde de dava tarihinde önce üç çek yönünden iskonto kredisine konu çeklerin tahsil edildiği açık olduğundan, bu çekler yönünden sehven yapılan takibin, menfi tespit davasına hacet bırakmaksızın feragatle sonuçlandırılması gerekirdi. Bu işlemlerin yapılmaması ve davacının güncel bir icra tehdidiyle karşı karşıya olması nedeniyle menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunduğu kabul edilmelidir. Diğer yandan, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda geç tahsil edilen 12.05.2016 tarihli 25.000 TL’lik kredi işlemine ilişkin çek nedeniyle banka borcunun taraflar arasındaki sözleşmeye ve temerrüt ihtarının tebliğine göre belirlenmesi nedeniyle, hüküm altına alınan miktarda bir eksiklik bulunmamaktadır. Ancak mahkemece, menfi tespit davasında davadan sonra 29.05.2017 tarihinde yapılan 28.241,22 TL bedelindeki ödemenin icra müdürlüğünce nazara alınmasına karar verilmesi yerinde olmamıştır. Zira eldeki dava, itirazın iptali davası olmayıp, menfi tespit davasıdır. Davacının yaptığı ödemeler dikkate alınarak, menfi tespit talebi bakımından borçlu olmadığı faiz ve anaparanın belirlenmesiyle yetinilmelidir. Bakiye borç için icra dairesinden veya başka bir şekilde haricen yapılan tahsilatlar için alınacak harç ve yargılama giderlerinin icra dairesince her zaman hesaplanabileceği dikkate alındığında, davalı…vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak hükümdeki, 29.05.2017 tarihinde yapılan 28.241,22 TL bedelindeki ödemenin icra müdürlüğünce nazara alınmasına dair ibare çıkarılarak, hüküm resen düzeltilmiştir. Davacı…vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; İİK’nın 72/5. maddesi gereğince, dava borçlu lehine hükme bağlanırsa takip derhal durur. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararında tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan alacağın % 20’sinden az olamaz. Bu durumda, takip tarihi itibariyle ve davalının icra dosyasına talepte bulunduğu tarih itibariyle davacının en az 126.900 TL borcunun bulunmadığı açık olduğu ve esasen davalı…tarafından kullandırılan toplam iskonto kredilerinin miktarının dahi takip miktarına ulaşmadığı, kaldı ki ilk iskonto kredisinin takip tarihinden önce tahsil edildiği, diğer üç kredinin bu tarih itibariyle muaccel olmadığı, bu nedenle basiretli bir tacir gibi davranması gereken bankanın alacağından açıkça fazla olan teminat senedini takibe konu etmesinin kötü niyetli olduğu anlaşılmakla, menfi tespite karar verilen 126.399,88 TL üzerinden % 20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerekirken, davacının bu talebinin reddi doğru görülmemiştir. Bu nedenle davacı…vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kötü niyet tazminatı yönünden düzeltilmek üzere kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, davalı…vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine; davacı…vekilinin istinaf katılma yoluyla başvurusunun kabulü ile istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı…vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine; davacı…vekilinin katılma yoluyla yapığı istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın kabulü ile davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle davalıya 125.000,00 TL asıl alacak ve 1.399,88 TL olmak üzere toplam 126.399,88 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Dava konusu takibin haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle İİK’nın 72/5 maddesi gereğince, menfi tespit kararı verilen miktarın takdiren % 20’si oranında belirlenen 25.279,976 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 3-Alınması gereken 8.634,38 TL karar harcının davacı…tarafından peşin yatırılan 2.168,85 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.465,53 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı…tarafından yapılan 965,00 TL yargılama gideri ile 44,40 TL başvuru 2.168,85 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.178,25 TL masrafın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,5-Davacı…kendisini vekille temsil ettirdiğinden davanın kabul edilen değeri üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 19.959,88 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Davalı…kendisini vekille temsil ettirdiğinden davanın reddedilen değeri üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 3.076,12 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7)İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden;a)Davacı…tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 121,30 TL’nin Hazineye gelir kaydına,b)İstinaf kanun yoluna başvuran davacı…tarafından yatırılan 44,40 TL peşin istinaf harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,c)Davacı…tarafça harcanan 121,30 TL istinaf başvuru harcı ve 56,0 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 177,30 TL kanun yolu giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,d)Davalı…tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı kaldırılıp yeniden hüküm kurulduğundan, davalı…tarafından yatırılmış olan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, davalıya iadesine,e)Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,8-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,9-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1- 2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 12.10.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİHİ: 12.10.2022