Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2618 E. 2022/1217 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2618
KARAR NO: 2022/1217
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2019
NUMARASI: 2018/748 E. – 2019/691 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilince taraflar arasındaki ticari satım sözleşmesi kapsamında, davalı şirkete ait otellere et satılarak teslim edildiğini, cari hesaba dayalı ticari ilişkinin devamı sırasında davalı şirket tarafından, “Alış İade ve Fiyat Farkı Geliri “ adı altında 13.07.2017 tarihli ve 60.600,00 TL bedelli yansıtma faturası düzenlenerek müvekkiline gönderildiğini, anılan faturanın Beyoğlu … Noterliğinin 25.08.2017 tarihli ihtarnamesi ile iade edildiğini, davalının yaptığı kısmi ödemelerin borcunun tamamını kapatmaya yetmediğini ve davalı şirketin 51.144,60 TL borcu bulunduğunu, alacağın tahsili amacıyla keşide edilen Üsküdar … Noterliğinin 28.05.2018 tarihli ihtarına, borç bulunmadığı gerekçesiyle itiraz edildiğini, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğunu ve davacının, müvekkiline ait otellerin et ürünleri ihtiyaçlarını karşıladığını, davacı şirketçe keşide edilen ve 30.05.2018 tarihinde tebliğ alınan ihtarda, müvekkilinin 54.144,60 TL borcu bulunduğunun bildirildiğini, ancak ihtarnamede borcun hangi işe ve döneme ilişkin olduğuna dair bilgi verilmediğini, müvekkili şirkete gönderilen et ürünlerinin bazılarının bozuk çıktığının davacı şirkete bildirilerek, öncelikle sözlü olarak bu durumun düzeltilmesinin istenildiğini, taraflar arasındaki görüşmeler sonucunda bozuk eterin maddi değerinin 60.000 TL tutarında olduğunun davacı tarafından kabul edildiğini, bunun üzerine müvekkilince 13.07.2017 tarihli alış-iade ve fiyat farkı geliri açıklamalı fatura düzenlendiğini, faturanın davacı şirketin ödemelerini tahsil eden ve işlemlerini yürüten …’nın bilgi ve onayı ile düzenlendiğini, bu husus da tutanak altına alındığını, müvekkilinin ödemelerini çek ve banka havalesi ile yaptığını, çeklerin şirket yetkililerine verildiğini, müvekkilin tüm ödemelerini eksiksiz ve zamanında yaptığını, ödemeler şirket kayıtlarında bulunduğunu savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlıkların halli için tarafların 2017 yılı Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde SMMM bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmış, 23/05/2019 teslim tarihli bilirkişi raporunda; İncelenen davacı şirkete ait 2017 yılı Ticari Defterlerinin açılış tasdiklerinin yaptırıldığı, ancak yıl sonunda yaptırılması gereken Yevmiye Defteri kapanış tasdikinin yaptırılmamasından dolayı davalı şirketin ticari defterlerinin TTK. hükümlerine göre usulüne uygun tutulup tutulmadığına dair ve ticari defterlerin sahibi lehine delil niteliği taşıyıp taşımadığına dair kararın Sayın Yargı Makamının takdirine bağlı olduğu, 2017 yılı kapanış hesaplarının kendinden sonraki hesap dönemi olan 2018 yılı yevmiye ve envanter defterlerinin açılış kayıtlarıyla uyumlu olduğu, İncelenen davacı şirkete ait 2018 yılı Ticari defter ve belgelerinin Elektronik Defter Genel Tebliği usul ve esaslarına göre tutulduğu, Elektronik Defterler ile Envanter Defterinin yasal süresinde onaylandığı ve davacı şirketin 2018 yılı ticari defterlerinin TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olmasından dolayı davacı şirketin 2018 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, İncelenen davalı şirkete ait 2017 ve 2018 yılı Ticari defter ve belgelerinin Elektronik Defter Genel Tebliği usul ve esaslarına göre tutulduğu, Elektronik Defterler ile Envanter Defterinin yasal süresinde onaylandığı ve davalı şirketin 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerinin TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun yaptırılmış olmasından dolayı davalı şirketin 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, Davacı … Tic. Ltd. Şti.’nin icra takip tarihi olan 11.06.2018 tarihi itibariyle davalı … Tic. A.Ş.’den 54.144,60 TL cari hesap alacağının bulunduğu, Davalı yanın ise icra takip tarihi olan 11.06.2018 tarihi itibariyle davacı … Ltd. Şti. ile aralarında birden fazla cari hesap çalıştırması nedeniyle ilgili cari hesapta bulunan 41.662,50 TL’yi hesaplar arası virman kaydı ile kapattığı, Davalı yanın düzenlediği 13.07.2017 tarihli … seri numaralı 60.600,00 TL bedelli “Alış İade ve Fiyat Farkı Geliri” faturanın davacı tarafından Kabul edilmeyerek ihtarname ile davalı yana iade etmesinden kaynaklandığı, Davalı şirket tarafından düzenlenen işbu 13.07.2017 tarihli … seri numaralı 60.600,00 TL bedelli ‘Alış İade ve Fiyat Farkı Geliri’ açıklamalı fatura ile ilgili olarak dava dosyasına sevk irsaliyesinin ibraz edilmediği, Davacı … Tic. Ltd. Şti.’nin icra takibi öncesinde faiz talebinde bulunmadığı belirtilmiştir. İddia, dosya içeriği deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında et satışına yönelik açık hesaba dayalı yürütülen ticari ilişki bulunduğu, davacının cari 2018 yılı açık hesabına dayalı bakiye alacağı nedeniyle davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlattığı, davalı tarafın ise davacı tarafından gönderilen etlerin bir kısmının bozuk çıkması nedeniyle davacı adına 13/07/2017 tarihli 60.600,00-TL tutarlı iade faturası düzenlediğini, faturayı davacıya tebliğ ettiğini bu nedenle açık hesaba dayalı bakiye borcunun bulunmadığını savunduğu, delil olarak 08/09/2017 tarihli … tarafından imzalanmış tutanağı sunduğu, tarafların incelenen ticari defterlerinden anılan iade faturasının davacı tarafından davalıya iade edildiğinin ve defterlere kaydedilmediğinin anlaşıldığı, yine davalı tarafa iade faturasına konu ve bozuk çıktığı iddia olunan etlerin davacıya iade edildiğini gösterir imzalı irsaliyeli fatura sunması için kesin süre verilmesine rağmen bu yönde bir delil sunulmadığı, yemin deliline de dayanılmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin takipteki koşullarla devamına, davalının alacağın %20’si oranında 10.828,92 TL inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Taraflar arasında arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacının müvekkiline et ürünleri sattığını, 30.05.2018 tarihli ihtarla müvekkilinin 54.144,60 TL borcu bulunduğunun bildirilmesine rağmen, borcun hangi döneme ve neye ilişkin olduğuna dair açıklama yapılmadığını, müvekkilinin tüm borçlarını eksiksiz ve zamanında ödemesine rağmen, davacı şirketin kusurlu hizmet verdiğini, müvekkiline satılan bir kısım etlerin bozuk çıktığını, taraflar arasındaki mutabakata göre bozuk çıkan etlerin 60.000 TL olduğunun davacı yanca kabul edilmesi üzerine, müvekkilince bu miktardaki “ Alış- İade ve Fiyat Farkı Geliri” başlıklı faturayı düzenleyerek davacıya gönderdiğini, faturanın davacı şirketin işlerini yürüten ve alacaklarını tahsil eden …’nın bilgisi ve onayı ile düzenlendiğinin tutanakla belirlendiğini, anılan kişinin şirket yetkilisi olduğunun savcılık beyanında da belirtildiğini, bu kişinin davacı şirket ile müvekkili arasındaki her türlü işlemi yapmaya yetkilendirildiğini, bu nedenle iade faturasını da davacı şirket adına aldığının tutanakla belirlendiğini, davacının 2017 yılı ticari defterlerinin usulsüz olması nedeniyle dikkate alınamayacağını, davacının kusurlu hizmet vererek müvekkiline bozuk et sattığını, davacı şirket yetkilisinin faturayı teslim alarak tutanağı imzaladığını, bilirkişinin yetkisini aşarak imzanın belirsiz olduğunu belirttiğini, davacının imzanın belirgin olup olmadığına ilişkin bir itirazının bulunmadığını, bilirkişinin tutanaktaki imzadan ziyade, faturanın iade edildiğine dair tutulan tutanağın içeriği ile ilgilenmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satım sözlemesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasındaki satım sözlemesi ilişkisinde davacının, davalıya et ürünlerini teslim ettiği sabittir. Uyuşmazlık, davacı tarafından teslim edilen emtiada ayıp bulunup bulunmadığı, ayıbın usulüne uygun şekilde tespit edilerek süresinde satıcıya ihbar edilip edilmediği ve bu kapsamda davalı tarafından ayıplı olduğu ileri sürülen et ürünleri nedeniyle düzenlenen 31.07.2017 tarihli ve 60.000,00 TL bedelli iade ve satış farkı faturasına itibar edilip edilmeyeceği noktasındadır. TTK’nın 23/1-c maddesinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı, malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Taraflar arasındaki ilişki ticari satım olup, TTK’nın 23/1-c maddesinde ayıplı mal hakkında alıcıya ihbar yükümlülüğü getirilmiştir. Alıcı muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden ayıp nedeniyle satıcıdan mal bedeli ve zarar giderimi talebinde bulunamaz. Davacı alıcı, ihbarda bulunduğunu yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır (Yargıtay 19 HD 2015/5982 Esas 2015/15327 Karar 23/11/2015 T.). Davalı yanca sunulan ve tutanak başlığını taşıyan belgede, davalı tarafından düzenlenen iade faturasının davacı çalışanı olduğu anlaşılan …’ya teslim edildiği belirlenmiştir. Bunun dışında satılan ürünlerde ayıp bulunduğu ve bu ayıbın niteliğine ilişkin bir belirleme yapılmamıştır. Nitekim, yansıtma faturası davacı tarafından davalıya iade edilmiştir. Davalı yanca bozuk olduğu etler konusunda bir tespit yapılarak davacıya ihbarda bulunulmamıştır. Cevap dilekçesinde, taraflar arasında sözlü görüşmeler yapıldığı ve şirket çalışanının kabulü ile yansıtma faturası miktarının belirlendiği belirtilmiş ise de düzenlenen tutanakta buna ilişkin bir ibare bulunmamaktadır. Nitekim şirket çalışana tarafından, tutanak olarak düzenlenen belgenin başka amaçlarla davalıya verildiği ve açığa atılan imzanın kötüye kullanılması nedeniyle davalı şirket yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafından satılan ürünlerin miktar ve bedelinin ihtilafsız olması nedeniyle, davalının ayıp olgusunu kalıtlaması gerekir. Diğer yandan, ayıplı olduğu savunulan ürünler davacıya teslim edilmediği gibi, bunların akıbeti ile ilgili bir açıklama da davalı yanca yapılmamıştır. Satılan ürünlerin miktar ve değerinin tartışmasız olduğu ve ürünlerin davalı yanca teslim alındığı sabit olduğundan ve uyuşmazlık sadece davalı yanca düzenlenen yansıtma faturasından kaynaklandığından, davalının 2017 yılı defterlerinin kapanış tasdikinin bulunmaması alacağın varlığı ve miktarına etkili değildir. Bu nedenle, satılan ürünlerde ayıp bulunduğu olgusunun davalı tarafından kanıtlanmadığı, yansıtma faturasının tarafların mutabakatı veya ürünlerde bulunduğu tespit edilen ayıp nedeniyle düzenlendiği davalı yanca, usulüne uygun delillerle kanıtlanmadığından, davalı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 2.773,61 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.28.09.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.