Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2582 E. 2022/1228 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2582
KARAR NO: 2022/1228
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18/06/2019
NUMARASI: 2017/884 E. – 2019/654 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında 21/12/2012 tarihli makine alım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede … kodlu Düz Cam Temperleme Fırını, … Cam İşleme Merkezi, … kodlu Lamine Cam Kesim Makinesi, … Zımpara Makinesi, … Vantuzlu Cam Taşıma Aparatı, … Profil Askısı, … Palet Cam Taşıma Aparatının satışı konusunda mutabakata varıldığını, makinelerin hazır edilmesi ve davalının makine bedeli olarak 400.000.00 USD ödenmesinin kararlaştırıldığını, makinelerin müvekkil tarafından sözleşmeye uygun olarak davalıya teslim edildiğini, davalının sözleşmede ödenmesi gereken bedelin önemli bölümünü ödediğini, davalının sözleşmeden doğan 151.178.11 TL bakiye borcunu ödemediğini, davalının makinelerden toplam değeri 75,392,37 TL olan iki adet müvekkiline geri gönderdiğini, iade amaçlı gönderilmiş ise makinelere iade faturası kesilmesi gerektiğini, ancak böyle bir fatura da düzenlenmediğini, müvekkilince davalı adına keşide edilen Kadıköy … Noterliğinin … yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderildiğini, davalının ihtarnameye cevap vermediğini, bunun üzerine 151.178.11 TL bakiye alacağın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının borca itiraz ettiğini, borca itirazın haksız olduğunu, davalının yetki itirazının da yerinde olmadığını, zira sözleşmede yetki şartı bulunduğunu ve İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra müdürlüklerinin yetkili kılındığını ileri sürerek iade edilen makinelerin bedeli ile ilgili haklarının saklı tutularak 75.785,74 TL bakımından itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 17/10/2017 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde ise; davanın dayanağının cari hesap alacağı olduğunu, icra takibinde bu hususun da ”faturalar, ihtarname ve bakiye cari hesap” olarak gösterildiğini, davalının cari hesaba bir itirazı olmadığını, dava dilekçesinde ticari ilişki izah edilirken borcun dayanağının sehven 2012 tarihli satım sözleşmesi olarak belirtildiğini, esasında taraflar arasındaki ticari ilişkinin kaynağı ve başlangıcının bu sözleşme olduğu, devam eden süreçte alış verişler yapıldığı, dolayısıyla cari hesap ilişkisi oluştuğunu, bu kapsamda fatura düzenlendiğini, davalının ödemeler yaptığını, tüm bunların da cari hesaba işlendiğini, ancak kalan cari hesap bakiyesinin davalı tarafça ödenmediğini, davalıya gönderilen ihtarnamede de borcun dayanağının ”müvekkil şirketle yapılan ticari faaliyetleriniz neticesinde” ifadesinin bulunduğunu, bu nedenle eldeki davada malın ayıplı olup olmadığının, borcun ödenip ödenmediğinin, doğmuş olup olmadığının tartışılmasının mümkün olmadığını ileri sürmüştür. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkili ile davacı arasında 21/12/2012 tarihli sözleşme ile 7 adet makinenin 400.000,00 USD’ye satılması konusunda anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin sözleşme ile kararlaştırılan ödeme planına göre tüm borcunu çek ile ödediğini, davacının sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacının iki adet makineyi geç teslim ettiğini, bir makinenin ise kararlaştırılan tarihte teslim edilememesi sebebiyle finansal kiralama sözleşmesi imzalanmak zorunda kalındığını, davacının bu yolla ithal ettiği makineyi ise yaklaşık bir yıl sonra teslim edebildiğini, bu makinenin de sürekli arızalar çıkardığını ve ayıplı olduğunu, ikinci el olarak gönderilen bir makinenin de davacıya iade edildiğini, müvekkilin maddi zarara uğradığını savunarak haksız davanın reddine, davacının dava değerinin %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın itirazın iptaline ilişkin olduğu, davacının fatura ve cari hesaba dayalı olarak 151.178,11TL asıl alacak, 1.776,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 152.954,97-TL’lik ilamsız icra takibi başlattığı, davalının süresinde itirazı doğrultusunda takibin durduğu, davanın, takibe yapılan itirazın 75.785,74 TL’lik kısmının iptali ve takibin bu tutar üzerinden devamı istemi ile açıldığı, davalı tarafından icra müdürlüğünün yetkisine yönelik yetki itirazı ileri sürüldüğü, dava konusu icra takibinin faturaya dayanması para borcunun ifa yerinin TBK’nın 89.maddesine göre alacaklının ikametgahı olması ve İİK’nın 50 ve HMK’nın 10.maddesi gereğince icra dairesinin yetkili olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşmede anlaşmazlıkların çözümünde Kartal icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olarak belirlendiği, bu nedenle davalı tarafın icra müdürlüğünün yetkisine yönelik yetki itirazının reddine karar verildiği, mali müşavir bilirkişi tarafından tarafların defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapıldığı, tarafların her ikisinin de defterlerinin kendisi lehine delil vasfına haiz olduğu, alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafın defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalı taraftan151.178,11TL alacaklı olduğu, iade makine bedeli olan 75.392,37TL düşüldükten sonra davacının talep edebileceği tutarın 75.785,74 TL olduğu, davalı tarafın defterlerine göre 31/12/2015 tarihi itibariyle davacının davalıdan 149.444,31TL alacaklı olduğu, davalı tarafın 2016-2017 yıllarına ait defterlerinin de incelendiği ek raporda, davalı ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davalının davacıya 151.344,11 TL borçlu bulunduğunun tespit edildiği, iki tarafın usulüne uygun tutulmuş ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu tanzim edilen bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacı tarafından tanzim edilen faturaların davalının defterlerinde kayıtlı olduğu, faturaların davalı tarafından kabul edildiği, davalı tarafından davacıya 75.392,37 TL değerindeki iki adet makinenin iade edildiği, itirazın iptali davasının bu tutar ve işlemiş faiz kısmı düşülerek açılmış olduğu, davalı tarafından makinelerin kendisine geç teslim edildiği iddia edilerek teslimin kabul edildiği, ancak geç teslim nedeni ile haklarının saklı tutulduğunun belirtildiği, davalı tarafından her ne kadar makinelerin taahhüt edilen şartlarda olmadığı beyan edilmişse de bu hususta makinelerin satışına dair sözleşmeden dönüldüğü yönünde bildirim yapıldığına dair bir belge sunulmadığı, davalı tarafından davacının dava dilekçesinde sözleşmeye dayandığından bahsedilmiş ise de itirazın iptali davasının icra takibi ile sıkı sıkıya bağlı olduğu, davacı tarafından icra takibindeki alacak dayanağı olarak, fatura, cari hesap ve ihtarnamenin gösterildiği birlikte değerlendirildiğinde, davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 75.785,74 TL alacaklı olduğu, davacı tarafından talep edilen faiz oranının yasaya uygun olduğu, alacağın likit olduğu, davalının takibe yapmış olduğu itirazın haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 75.785,74 TL alacak üzerinden devamına, kabul edilen tutar üzerinden hesaplanacak %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava dilekçesinde dayanılan sözleşme ile satın alınan makinelerin bedelinin davacıya ödendiğini, bunun dosya kapsamı ile ispatlandığını, davacının sözleşmeye dava dilekçesinde sehven dayanıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, kabul edilemez olduğunu, davacının HMK’nın 141.maddesinde yer alan iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi maddesini kötü niyetli yorumladığını, tüm iddialarını değiştirdiğini, makinelerin arızalı olduğunu ve beklenen randımanın alınamadığını, icra takibinin 152.954,97 TL üzerinden başlatıldığını, ancak davanın 75.785,74 TL üzerinden açıldığını, bundan davacının da haksız olduğunu bildiğini buna rağmen ya tutarsa fikriyle daha fazla 152.954,97 TL üzerinden takip başlattığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki ticari ilişkinin kaynağı ve başlangıcının 21/12/2012 tarihli sözleşme olduğunu, devam eden süreçte alış verişler yapıldığı, mal teslim edildiğini, davalının ödemeler yaptığını, bunların cari hesaba işlendiğini, dolayısıyla cari hesap ilişkisi oluştuğunu, itirazın iptali davasının icra takibi ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu, icra takibinde de alacağın dayanağının ”faturalar, ihtarname ve bakiye cari hesap” olarak gösterildiğini, ayrıca davacının iddia ettiği gibi dava dilekçesindeki iddialar tümüyle değiştirilmiş olsa dahi HMK’nın 141.maddesi ile cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia ve savunmanın değiştirilip genişletilebileceğine cevap verildiğini, davanın itirazın iptali olduğunu, burada malların ayıplı olduğu iddiasının dinlenemeyeceğini, davalının iki adet makineyi sebepsiz olarak iade ettiğini, bunu hangi niyetle yaptığı anlaşılamadığından bu makinelerin bedelinin dava dışı bırakıldığını ve 75.785,74 TL üzerinden dava açıldığını, bu sebeplerle davalının istinaf isteminin haksız olduğunu ve reddi gerektiğini belirterek davalının istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine, davalı tarafça yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içeriğinde bulunan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı (takip alacaklısı) tarafından davalı (takip borçlusu) aleyhine 14/04/2017 tarihinde 151.178,11 TL asıl alacak ve 1.776,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 152.954,97 TL alacağın tahsili için ilâmsız icra takibi başlatıldığı, takip talebinde borcun sebebi kısmında ”fatura, cari hesap ekstresi, ihtarname” açıklamasının bulunduğu, takip talebi ekinde cari hesap ekstresi ve ihtarnamenin yer aldığı, ödeme emrinin davalıya (borçluya) 19/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı (borçlu) vekilince 19/04/2017 tarihinde borca ve tüm ferilerine itiraz edildiği, ayrıca davalının merkezinin Beylikdüzünde olması sebebiyle Büyükçekmece İcra Dairelerinin yetkili olduğu belirtilerek yetkiye de itiraz edildiği, itirazın süresinde yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının da 1 yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamının incelenmesinde ise; takip tarihinden önce davacı tarafından davalıya gönderilen 13/02/2017 tarihli ihtarname ile taraflar arasında ticari ilişki nedeniyle doğan 151.178,11 TL alacağın ödenmediği, 75.392,37 TL değerindeki iki adet makinenin iade edildiği, iade sebebinin anlaşılamadığı, iade niyetiyle gönderilmiş ise iade faturası düzenlenmesi ya da alacağın ödenmesi, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağı hususlarının ihtar edildiği, 17/02/2017 tarihinde tebliğ edilen ihtarnameye davalı tarafından cevap verilmediği, davacı vekilince dava dilekçesinde, taraflar arasında yapılan 21/12/2012 tarihli makine alım sözleşmesi kapsamında malların teslim edildiği, davalı tarafından önemli bir miktarın ödendiği ancak 151.178,11 TL alacağın ödenmediği belirtilerek iade edilen makinelerin bedeli ile ilgili haklarının saklı tutularak 75.785,74 TL bakımından itirazın iptalinin talep edildiği, cevaba cevap dilekçesinde ise 2012 tarihli satım sözleşmesinin taraflar arasındaki ticari ilişkinin kaynağı ve başlangıcı olduğunu, devam eden süreçte cari hesap ilişkisi oluştuğunu, bu kapsamda fatura düzenlendiğini, davalının ödemeler yaptığını, tüm bunların da cari hesaba işlendiğini, ancak kalan cari hesap bakiyesinin davalı tarafça ödenmediğini iddia ederek itirazın iptalini talep ettiği, davalı tarafça, makinelerin bedelinin davacıya ödendiğini, borcun bulunmadığı, davacının dava dilekçesinde sözleşmeye, cevaba cevap dilekçesinde cari hesaba dayanarak iddiasını değiştirmesinin HMK’nın 141.maddesinde yer alan iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi maddesini kötü niyetli yorumladığını gösterdiğini, ayrıca makinelerin arızalı olduğunu ve beklenen randımanın alınamadığını savunduğu görülmektedir. TTK’nın 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz. Tüm bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere, taraf defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı kayıtlarına, BA/BS formlarına göre davacının takip tarihi itibariyle 151.178,11 TL alacaklı olduğu, davalı defterlerine göre ise davalının davacıya 151.344,11 TL borçlu olduğu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin cari hesap (açık hesap) ilişkisi olduğu, zira takip dayanağı olarak 01/12/2016 ve 01/12/2015 tarihli cari hesap ekstresinin gösterildiği, 21/12/2012 tarihli sözleşmenin de tarafların kabulünde olduğu, taraflar arasındaki ilişki kapsamında, keşide edilen faturaların ve bu faturalar kapsamındaki ödemelerin bütünlük teşkil edecek şekilde defterlere kaydedildiği, önceki yıllardan devreden bakiyelerin de aynı açık hesap üzerinden muhasebeleştirildiği, bu sebeplerle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde sözleşmeye atıf yaparak bu kapsamda borcun ödenmediğini iddia etmiş ise de gerek takip talebinde gerekse cevaba cevap dilekçesinde borcun sebebinin aslında cari hesap ilişkisi olduğunu, sözleşmenin de bu ilişkinin başlangıcı olduğunu belirtmiş olup davalı vekilinin ileri sürdüğü gibi iddianın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağına aykırılık söz konusu değildir. Nitekim itirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Bu nedenle somut olayda takip talebinde alacağın sebebi olarak cari hesap belirtilmiş olup mahkemece bu kapsamda inceleme yapılması doğru olduğundan davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir. Diğer yandan, HMK’nın 141/1 maddesi, ”Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.” hükmünü içerir. Yukarıda da izah edildiği üzere davacı vekilinin 17/10/2017 tarihinde sunduğu cevaba cevap dilekçesi iddianın genişletilmesi niteliğinde olmamakla birlikte bu nitelikte olduğu kabul edilse dahi yazılı yargılama usulüne tabi eldeki davada davacının cevaba cevap dilekçesi ile alacağın cari hesaba dayandığı yönünde beyanda bulunması iddianın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağı kapsamında değildir. Açıklanan nedenlerle; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 3.881,92 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.29.09.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.