Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/258 E. 2019/310 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/258
KARAR NO : 2019/310
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/734 Esas
KARAR TARİHİ: 09/01/2019
DAVA : Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sırasında talep edilen ihtiyati tedbirin ara kararda yazılı nedenlerden dolayı reddine yönelik olarak verilen karara karşı, süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, 18.09.2010 tarihli bayilik sözleşmesini imzalayan davalı bayinin Büyükçekmece …. Noterliğinin 17.12.2012 tarihli ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesini ve bağlantılı sözleşmeleri tek taraflı olarak ve haksız surette feshetmiş olması sebebiyle davalı tarafa ödenmiş olan 1.068.600,00 TL prim alacağının KDV ile birlikte ödeme tarihinden; mahrum kalınan kar kaybı tutarı 934.739,63 TL nin KDV ile birlikte ve son olarak protokolün 5. maddesine göre 500.000,00 TL cezai şart alacağının yine temerrüt tarihinden itibaren işleyecek TCMB’nin kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz ile birlikte taraflar arasındaki protokolü müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalayan davalı … ile davalı firmadan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, ayrıca 08/01/2019 tarihli dilekçesi ile 12.12.2018 tarihli ara kararından dönülmesi, 17.07.2014 tarihli 1.902.510,00 TL meblağlı banka teminat mektubunun davalı şirkete iadesi isteminin reddini ve davalı şirkete iade edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, davacının cezai şart ve prim ödemelerinin tahsilinin talep edebilmesi için protokolün 5. maddesine göre sözleşmenin davacı tarafından feshedilmiş olması gerektiğini, oysa sözleşmenin müvekkili tarafından feshedildiğini, kaldı ki talep edilen cezai şartın, kuruluşundan beri büyük zarar eden müvekkili yönünden iktisadi yönden mahvına neden olabilecek ölçüde fahiş olduğunu, sözleşme ve protokolün müvekkili aleyhine hükümler içermesinin yanı sıra prim tutarlarının hesaplanması konusunda davacının müvekkiline tatmin edici bilgi vermekten kaçınması sebebiyle feshedildiğini, sözleşmede ve protokolde davacının kar mahrumiyeti talep edebileceğine ilişkin hüküm bulunmadığını, sözleşmenin feshi halinde menfi zarar talep edilebileceğini, protokol ve sözleşmede müvekkili davalının kefil olduğuna dair bilgi bulunmadığı gibi kefalet limitinin de gösterilmediğini, kefaletname başlıklı belgenin ise sözleşme veya protokolün eki olduğunun belirtilmediğini, sözleşme ve protokolle bağlantısının kurulmadığını, dolayısıyla bu belgenin geçerli olmadığını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 09.01.2019 tarihli ara kararla, 11/12/2018 tarihli ara karardan dönülmesini gerektiren bir durum bulunmadığından davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin reddine karar vermiştir. Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/63 E. Sayılı dosyası üzerinden verilen davanın kabulüne dair 03.06.2014 tarihli karar İstanbul…İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden icraya konulduğunu, davalı tarafın ilamdan kaynaklanan toplam 1.902.510,00 TL bedelli banka teminat mektubu ibraz etmek suretiyle icranın geri bırakılması kararı alındığını, anılan ilamın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından 14.04.2016 günlü kararı ile bozulduğunu, Bozma ilamının usuli bir eksiklik iddiasına dayalı olup, davanın esası, alacağın varlığına yönelik olmadığını, ilk derece mahkemesi kararının davalının temyizi üzerine sadece bilirkişi raporunun detaylı olmadığı gerekçesine dayalı olduğunu, Yargıtayın, dava konusu prim alacağının sözleşmenin haksız feshi halinde iade edileceğinin taraflar arasındaki protokolün 5. maddesinde açıkça düzenlendiğini, bu bağlamda detaylı rapor alınması gerektiğini belirttiğini, Davalılar vekilinin 31.12.2018 tarihli dilekçesi ile teminat mektubunun 1.494.536,00 TL’lik kısmının iadesini talep ettiğini, Davalı şirketin, banka teminat mektubunu sunduktan sonra ilk önce tür ve unvan değiştirerek unvanı … TİCARET A.Ş. olduğunu, sonrasında ise ….TİCARET LTD. ŞTİ. ile birleştiğini, davalı şirketin yeni unvanından da anlaşılacağı üzere tüm faaliyet konusunu ve adresini değiştirdiğini, borçlarından kurtulmak adına adeta yeni bir şirkete dönüştüğünü, HMK’nın 389. maddesi çerçevesinde karşı tarafın ileride doğacak zararlarına karşılık olmak üzere teminat yatırmaya hazır olduklarını belirterek,09.01.2019 tarihli ihtiyati tedbir isteminin reddi yönündeki ara kararın kaldırılarak, davalıların borçlu bulunduğu İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası borcunu karşılar nakit teminat ya da teminat mektubunu icra dosyasına sunmaları yönünde karar verilmesi ile sunulacak yeni teminat mektubunun davalılara iade edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE İstinafa konu uyuşmazlık ihtiyati tedbir isteminin reddinden kaynaklanmaktadır.Taraflar arasında görülen davada mahkemece 2013/63 E sayı dosyasında verilen kararın davacı yanca İstanbul … İcra müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasında ilamlı icra takibine konu edildiği, davalı yanca teminat karşılığı İİK’nın 36. maddesi uyarınca tehiri icra kararı alındığı, kararın temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 14.042016 tarihli kararı ile bozulduğu, bozma sonrası mahkemenin 2018/734 esasına kaydedilen dava dosyasında yargılamasının sürdüğü, yargılama sürecinde davalı vekilince İİK’nın 36/4. maddesi uyarınca icranın geri bırakılması kararı için yatırılan teminatın (teminat mektubunun) iadesinin talep edildiği, mahkemece 12.12.2018 tarihli ara karar ile İİK’nın 36/4. maddesi uyarınca teminatın davalıya iadesine karar verildiği, davacı vekilince 08.01.2018 tarihli dilekçe ile mahkemece 12.12.2018 tarihli ara karardan dönülmesi ile 17.07.2014 tarihli 1.902.510,00 TL tutarlı teminat mektubunun davalıya iade edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin talep edildiği, mahkemece 09.01.2018 tarihli ara karar ile 11.12.2018 tarihli ara karardan dönülmesini gerektiren bir durum olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin ara karardan dönülmesi talebinin reddi ile ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İİK’nın 36/4. maddesindeki yasal düzenleme uyarınca, “…Yargıtayca hükmün bozulması halinde borçlunun başvurusu üzerine, bozmanın mahiyetine göre teminatın geri verilip verilmeyeceğine mahkemece kesin olarak karar verilir.” Yukarıda da özetlendiği üzere, mahkemece 2013/63 E. sayılı dosyadan verilen kararın Yargıtayca bozulması üzerine davalı borçlunun talebi üzerine İİK’nın 36/4. maddesi uyarınca tehiri icra için yatırılan teminat mektubunun, bozmanın mahiyeti dikkate alınarak mahkemece davalıya iadesine karar verilmiş olduğu da değerlendirildiğinde, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Davacı vekilinin teminatın tedbiren iade edilmemesi yönünde istediği tedbir kararının reddi yönündeki ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28/02/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.