Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2575 E. 2022/1549 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2575
KARAR NO: 2022/1549
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2019
NUMARASI: 2014/1380 E. – 2019/560 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 26.06.2014 tarihinde düzenlenen acentelik sözleşmesi ile müvekkilinin davalı adına sözleşme yapma ve prim tahsil yetkisi aldığını, sözleşmeye istinaden müvekkiline verilen vekaletin tescil edildiğini, taraflar arasında yapılan görüşmeler sonucunda, davalının gönderdiği 22.08.2014 tarihli elektronik postada 31.12.2014 tarihine kadar aylık 1.500.000 TL ila 2.000,000 TL arasında prim üretimi yapması ve tanzim edilecek her çekici poliçesine karşılık, aynı müşteriye minimum 50 TL tutarında ferdi kaza poliçesi tanzim edilmesi halinde, çekici araçlar bakımından araçların bulunduğu basamağa göre belli oranlarda indirim içeren trafik sigorta poliçesi tanzim etme yetkisi verildiğini, müvekkilinin anılan yazı doğrultusunda daha önce tanzim ettiği 50 adet poliçeye ilaveten toplamda, 291 adet trafik ve 41 adette ferdi kaza sigorta poliçesi düzenlediğini, tanzim edilen trafik sigorta poliçelerinden 66,046,12 TL, ferdi kaza sigorta poliçelerinden 326,47 TL müvekkili lehine komisyon tahakkuk etmesine rağmen davalı tarafça bu bedellerin ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, bu talepten kaynaklanan istemin dava konusu olmadığını ve ayrı bir davada itirazın iptalinin talep edildiğini, müvekkilinin, davalının 22.08.2014 tarihli e-mailindeki taahhüdüne istinaden bir çok kişi ve şirketle görüşme yaparak ayrıca 225 adet trafik sigorta poliçesi teklifi ile 375 adet ferdi kaza sigorta poliçesi teklifini alarak davalının sistemine yüklediğini, tekliflerin davalı tarafından onaylanmasını beklenirken davalı tarafından gönderilen 09.09.2014 tarihlî e-mail ile trafik ürünü çekici kullanım tarzı için fiyatlarda değişiklik yapıldığının belirtilerek indirimlerin kaldırıldığını, bu e-maile göre müvekkilinin müşterilerin yeni taleplerini iletmek üzere davalı yetkilileri ile görüşme halinde iken 13.09.2014 tarihinde, hiç bir gerekçe gösterilmeksizin müvekkilinin ekranının kapatıldığını, aynı gün gönderilen e-mail ile ekranın açılmasının istenildiğini, e-mailin ulaşmasına rağmen cevap verilmediğini ve ekrarın kapalı olduğu tarihlerde alınan yüzlerce trafik poliçesi teklifinin sisteme girilemediğini, sistemin hukuksuz ve habersiz kapatılması ile müvekkilinin itibar kaybına uğradığını, davalının 18.09.2014 tarihli elektronik posta ve Beykoz …Noterliğinin 16.09.2014 tarihli ihtarıyla sözleşmeyi feshedildiğini, 18.09.2018 tarihli e-mail ve ihtar içeriğinin doğru olmadığını, taraflar arasında düzenlenen aracılık sözleşmesinde TTK ve TBK’nın amir hükümlerine aykırı bir çok düzenleme bulunduğunu ve bu düzenlemelerin müvekkili aleyhine hüküm ifade etmeyeceğini, sözleşmenin hukuka aykırı şekilde feshedilmesi nedeniyle müvekkilinin 22.08.2014 tarihinden yıl sonuna kadar müvekkiline sağlanan indirim hadleri dikkate alındığında ve feshin haksız olduğu dikkate alındığında müvekkilinin TBK’nın 112 ve 125/2.maddeleri gereğince tazminat hakkı bulunduğunu, bu kapsamda sözlemenin feshinden önce davalının sistemine girilen 225 adet trafik sigorta poliçesi (çekiciler için) teklifinden kaynaklanan komisyon alacağı olarak şimdilik 55.008,55 TL ile sözleşme feshedilmiş olsaydı müvekkilinin 31.12.2014 tarihine kadar düzenleyeceği poliçelerden kaynaklanacak komisyon alacağı için şimdilik 40.000,00 TL, sözleşmenin feshinden önce davalının sistemine girilen 375 adet ferdi kaza sigorta poliçesi teklifinden kaynaklanan komisyon alacağı olarak şimdilik 3.040,87 TL ve sözleşme feshedilmemiş olsaydı 31.12.2014 tarihine kadar düzenlenecek poliçelerden doğacak komisyon alacağı için şimdilik 1.950,58 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; maddi tazminat talebinde belirlenebilir kısımların bulunması nedeniyle davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile davalıya Mardin ilinde acentelik yapılması için 26.06.2014 tarihinde yetki verildiğini, ancak açıklanacak nedenlerle davalının sözleşme ile kendisine tanınan yetkinin sınırlarını aştığını ve yükümlülüklerine aykırı davranması nedeniyle sözleşmenin feshedilerek vekaletten azledildiğini, davalı acenteye aylık 1.500.000,00-2.000.000,00 TL aralığında prim üretmesine ve her çekici poliçesine istinaden 50 TL değerinde ferdi kaza poliçesi tanzim etmesine karşın bazı özel indirimler uygulandığını, davacı ile yaklaşık bir buçuk ay çalışılmasına rağmen davacının taahhüdünü gerçekleştiremediğini ve kalan süre için taahhüdün yerine getirilmeyeceğinin açık olduğunu, bir buçuk aylık süre içinde komisyon dahil 481.221,05 TL üretim gerçekleştirdiğini, buna rağmen indirimli fiyatlardan yararlandırıldığını, ayrıca tanzim edilen her çekici poliçesine istinaden 50 TL değerinde ferdi kaza poliçesi de kesilmediğini, 291 adet çekici trafik sigorta poliçesi tanzim edilmesine karşın yalnızca 41 adet ferdi kaza sigorta poliçesi tanzim edildiğini, davacıyla çalışmaya devam edilse dahi, davacının bir aydan fazla sürede yaptığı üretim belli olmasına karşın, ortalama bir aylık sürede bu üretimi üçe hatta dörde katlamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının müvekkilinin çekici trafik sigorta poliçelerinin yanı sıra farklı sigorta şirketlerine ait ferdi kaza sigorta poliçelerini tanzim ettiğinin tespit edildiğini, davacının 66.372,59 TL tutarındaki primlerinin ödenmediği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, 20.000 TL komisyonun banka hesabına yatırıldığını, kalan tutarın ise acentelik sözleşmesi ve kanundan kaynaklı haklar nedeniyle dondurulduğunu, dondurulan bu bedelle ilgili İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1381 Esas sayılı dosyasında açılan itirazın iptali davasının devam ettiğini, davacının taahhütleri yerine getirse dahi bir kısım poliçelerin iptali ihtimali bulunduğundan tüm hak edişlerin ödenemeyeceğini, müvekkilinin diğer acenteleriyle de bu şekilde çalıştığını, TTK’nın 116. maddesinde de en geç üç ay içinde ödeme yapılacağının belirtilmesine karşın sözleşmenin feshi nedeniyle oluşacak zararlar için bir kısın hak edişlerin tutulduğunu, taahhütlerine uymayan davacı acente ile ilgili standart tarifeye geçilmesinin müvekkili şirketin yetkisinde olduğunu, davalının sözlemeye aykırı davranışları nedeniyle acentelik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davalının ortaklık sözleşmelerini imzalatarak müvekkiline ulaştırmadığını, müvekkilinin kooperatif olması nedeniyle öncelikle ortaklık sözleşmesinin imzalatılarak müvekkiline ulaştırılması gerektiğini, bu hususun aracılık sözleşmesinin üçüncü maddesinde de düzenlendiğini, davacının ortaklık sözleşmesi imzalatmadan poliçe düzenlemesinin sözleşmeye aykırı olduğunu, sözleşmenin 17. maddesine göre düzenlenen veya iptal edilen poliçelerin davalıya gönderilmesi gerekirken bu poliçelerin de gönderilmediğini, sözleşme ve TTK’nın 102 ile 108.maddelerine göre davacının Mardin bölgesinde faaliyette bulunması gerekirken bölge dışında ZMSS poliçeleri düzenlediğini, müvekkilinin uyarılarına rağmen davacının sözleşme bölgesi dışında poliçe düzenlemeye devam ettiğini bu nedenle sözleşmenin TTK’nın 121/1. maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, müvekkilinin bir çok acentesi bulunduğu ve her gün binlerce poliçe düzenlendiği dikkate alındığında düzenlenen poliçelerin her gün kontrol edilerek acente bölgesi içinde düzenlenip düzenlenmediğinin müvekkilince kontrol edilemeyeceğini ve müvekkilinin, davacının sorumluluk alanı dışında poliçe düzenlemesine onay vermediğini, davalının yıllık 1.500.000 TL üzerinde prim tahsilatı hedefi için farklı şehirlerdeki araçlar için poliçe düzenleyerek diğer acentelerle haksız rekabet yaptığını ve bu durumun da haklı fesih nedeni olduğunu, davacının tüm uyarılara rağmen sözleşmeye aykırı eylemlerini sonlandırmaması nedeniyle sözleşmenin 16.09.2014 tarihli Beyoğlu …Noterliğinin ihtarıyla fesih edilerek, hesap mutabakatı için davet edildiğini, hesap mutabakatının red edilerek müvekkili hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 66.372 TL takip başlatıldığını, itiraz üzerine İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığını, tahakkuk eden komisyonların ödenmediğinin belirtilmesine rağmen aracılık sözleşmesinin 23/2.maddesi gereğince müvekkilinin komisyon ödemelerini durdurmaya yetkili olduğunu, acentelik sözleşmesinin haklı nedenle fesih edilmesi nedeniyle, talep edilen maddi ve manevi tazminatın yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… dava, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle TBK 112. Md. Kapsamında oluşan müspet zararın tazmini istemine ilişkindir. Taraflar arasında 26/06/2014 tarihinde ‘….Sigorta Kooperatifi ortaklarına sözleşme yapma ve prim tahsil etme yetkisini haiz sigorta aracılık sözleşmesi imzalandığı, 22.08.2014 tarihinde davalı … şirketi tarafından trafik kaza poliçeleri ve ferdi kaza sigorta poliçeleri yönünde e-posta ile taahhütte bulunulduğu, 16.09.2014 tarihinde davalı … şirketi tarafından sözleşmenin feshedildiği hususları sabit olup nizalı değildir.Bu sigorta aracılık sözleşmesinden doğan fesihten önce hakedilmiş komisyon alacaklarının tahsili için başlatılan icra takibine sigrota şirketince itiraz edilmesi sonucunda davacı tarafından mahkememizde açılan 2014/1381 Esas sayılı iitirazın iptali davasında mahkeme tarafından yapılan gerekçede ‘Acente, kooperatife ortak olmayanlarla sigorta sözleşmesi yapmıştır. Sigortacılık Kanunu 3/4’e göre …olaydaki durum maddenin 4. Fıkrasına göre yer alan şartları yerine getirmemiş bir kooperatifin, temsilci aracısı vasıtasıyla ortak olmayanlarla sigorta sözleşmesi yapmış olmasıdır. Bunun sonucu da yukarıda gösterilen cezai yaptırımdır. … Sigorta sözleşmelerinin geçerli olup olmadığı kooperatif hukuki meselesidir. … Bu nedenle acentenin yetkisini aşarak veya yetkisiz olarak yaptığı sigorta sözleşmesinde, eğer sigorta sözleşmesinin karşı tarafı yani sigorta ettiren bu durumu bilmiyorsa… TTK acentelik hükümlerine göre çözülmesi gerekir. Olayda acentenin yaptığı sözleşmelerinin primlerinin Kooperatif tarafından tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Böylece Kooperatif bu sözleşmeleri kabul etmiştir. Kooperatif bu durumu tespit eder etmez poliçeleri iptal ederek sigortalılara primleri iade etme imkanı varken bunu yapmamıştır. Poliçeler iptal edilmeyerek primler davalının uhdesinde tutulmuştur. Üye olmayan kişilerden tahsil edilen sigorta primleri, sigorta sözleşmeleri ve bu sözleşmelerden doğan prim alacaklarının tahsili bu nedenle geçerlidir’ hükmü gerekçesi kurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karar Yargıtay 11. HD’nin 06/12/2017 tarih ve 2016/7885 Esas-2017/6940 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.Somut eldeki davada sigorta aracılık sözleşmesinin haksız feshedilmesinden kaynaklı müspet zarar yeni sözleşme gereği gibi ve vaktinde ifa edilmiş olsaydı elde edilmesi gereken kar yani komsiyon bedeli talep edilmektedir. Müspet zararın tespitinden önce halledilmesi gereken husus sözleşmenin haklı olarak fesih edilip edilmediği hususudur. Mahkememizce aldırılan tüm bilirkişi raporlarında ve özellikle yukarıda gerekçesi özellikle belirtilen mahkememizin 2014/1381 Esas sayılı dosyasında açıklandığı üzere sözleşmenin 16/09/2014 tarihinde yapılmış olan fesih bildirimi haksız fesihtir. Çünkü Kooperatif tarafından hazırlanan 15/09/2014 tarihli fesihnamede sözleşmenin madde 4, 8 son paragraf ve 36. Md. hükümlerine göre feshedildiği belirtilmiştir. 4 Md’ye göre acentenin yetki alanı dışına çıkarak sözleşme yaptığı belirtilmiş ise de acentenin fesih tarihinden önce yaptığı faaliyet alanı dışındaki poliçelerde şirket onayının alındığı, primlerin şirket payına geçirilmiş olduğu ve mahkememizin kesinleşen 2014/1381 Esas sayılı ilamında açıklanmış olduğu üzere Kooperatif tarafından poliçelerin iptal edilmeyerek primlerin sigorta ettirenlere iade edilmemiş olduğu gözetildiğinde madde 4 hükmüne dayanılamayacağı ve bu nedenle fesih talep edilemeyeceği, madde 8 son paragraf’a göre şirket aracısının şirket zararından sorumlu olduğu belirtilmiş ise de primler şirket hesabına geçirildiğinden şirket zararının oluşmadığı, bu nedenle de fesih talep edilemeyeceği, 36. maddeye göre ise Kooperatif, sigorta aracısının yetkilerini kaldırabilir hükmüne haiz ise de bu madde TTK 121/4 madde’ye aykırı olup bu nedenle de fesih talep edilemeyeceğinden yapılan fesih bildirimi geçersiz ve yapılan fesih, haksız fesihtir. Buna göre davacının BK 112 md kapsamında müspet zarar talep etme hakkı mevcut olup talep edilen kar kaybı yani sözleşmenin ifa edilmesi halinde elde edilmesi muhtemel komisyon alacakları bilirkişilerce hesaplanmış olup Trafik Sigorta poliçeleri ve ferdi kaza sigorta poliçelerinden kaynaklanan zarar 687.939,09 TL olup maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, manevi tazminat talebine gelince kişilik haklarının ihlal edildiği iddia edilmiş ise de bu konuya ilişkin somut delil ibraz edilmediğinden ispatlanamayan manevi tazminat talebi yönünden açılan davanın reddine” gerekçesiyle davanın kısmen kabulün ile 687.939,09 TL maddi tazminatın 100.000 TL’sinin yönünden dava tarihinden 587.939,09 TL’sinin ıslah tarihi olan 06.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açmasına rağmen, alacağını ıslah ederken bilirkişinin yapmış olduğu hesaplamaları kabul etmeyerek ve kendilerince iddia edilen oranlara göre hesaplama yapılması nedeniyle davanın belirsiz alacak davası olmadığını, alacak belirlenebilir olmasına rağmen belirsiz alacak davası olarak açılan davanın usulden reddi gerektiğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede müvekkili şirketin kayıtlarının delil olduğuna ilişkin delil şartı bulunmasına rağmen, müvekkili şirket nezdinde teklif sunulan poliçelere yönelik prim üretilmesi ve kayıtları üzerinde hiçbir incelemede bulunulmadan, komisyon ve zarar tespitine yönelik bir araştırma yapılamadan karar verilmesinin hatalı olduğunu ve mahkemece bu hükme göre araştırma yapılmamasının nedenlerinin de gerekçeli kararda gösterilmediğini, delil sözleşmesine rağmen davacının bilgi ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme ile oluşturulan raporlara itibar edilemeyeceğini, buna yönelik itirazlarının da değerlendirilmediğini; Sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, müvekkilince Prof. Dr. …’den alınan hukuki mütalaada belirlenen olguların dikkate alınmadığını, gerekçede belirtilen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasının komisyon alacağına ilişkin olduğunu ve bu davada yapılan tespitlerin de feshin haklılığını ortaya koyduğunu, müvekkilinin fesih nedenlerinin bir kısmının raporlarda değerlendirilmediğini, raporda değinilen nedenlerin ise değerlendirilmeden özet yazılarak feshin haksız olduğunun kabul edildiğini, taraflar arasındaki iddiaları değerlendirmeyen raporlara dayalı olarak karar verilemeyeceğini, öncelikle feshin haklı olup olmadığı değerlendirilerek tazminat hesabının buna göre yapılması gerektiğini, gerekçeli kararda belirtilen faaliyet bölgesi dışında düzenlenen poliçelerin müvekkilince kabul edildiği görüşünün doğru olmadığını, poliçenin şirket nezdinde bir onay prosedürü bulunmadığını, buna rağmen poliçelerin müvekkilince onaylandığı sonucuna ne şekilde varıldığının anlaşılamadığını, poliçelerin onaylandığı varsayımı ile verilen hükmün hatalı olduğunu, hukuki görüşte de bu hususların belirlenerek yetkisiz bölgelerde yapılan poliçelerin haklı fesih nedeni olduğunun tespit edildiğini, faaliyet alanı dışında poliçe düzenlenerek sözleşme ile TTK’nın acenteliğe ilişkin hükümlerinin ihlal edildiğini, bu hususların karşı oy yazısında da belirlendiğini, müvekkilinden alınmış açık bir izinle yetki alanı dışında poliçe düzenlenebileceğini ve buna ilişkin bir izin de verilmediğini, davacının yetki alanı dışında poliçe düzenleyerek rekabet yasağına da aykırı hareket ettiğini; Acentelik sözleşmesinin feshi halinde istenebilecek tazminatların yasada gösterildiğini ve bu tazminat türlerinin bilimsel görüşte de belirlendiğini, talep edilen ve hüküm altına alınan tazminatların bu tür tazminatlardan olmadığını, davacının sözleşmeye aykırı davranarak müvekkilinin menfaatini zedelediğini, kendi bölgesinde tanınan imtiyazlarla başka bölgelerde poliçe düzenleyerek müvekkilinin haklarına zarar verdiğini, haklı sebebin bulunması halinde TTK’nın 121/4. maddeye göre süresinden önce sözleşmenin feshedilebileceğini, acentenin poliçe düzenlenmesinden önce imzalatılması gereken ortaklık sözleşmelerini düzenleyerek müvekkiline ulaştırmadığını, bilirkişi raporlarındaki hatalara yönelik itirazların dikkate alınmadığını ve bu hataların karşı oy yazısında da belirlendiğini, bilirkişi raporlarında, yalnızca verilen rakamlar üzerinden bir değerlendirme yapıldığını, ancak meydana gelmiş zarar yönünden somut bir inceleme yapılmadığını, davacının başka sigorta şirketlerine verdiği hizmetler nedeniyle oluşan zararların belirlenmesi gerektiğini, hesaplamaların hiçbir poliçenin iptal edilmemiş olması ve yine teklif edilen tüm poliçelerin kabul edilmiş olması varsayımı ile yapıldığını, oysa bir kısım poliçelerin iptal edilebileceğinin dikkate alınması gerektiğini, müsbet ve menfi zararların farklı hukuki normlara tabi olduğunu, denkleştirme tazminatına hak kazanamayan davacının kanunu dolanarak eldeki davayı açtığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının istinaf dilekçesindeki iddiaların bir kısmının dosya kapsamı ile bağdaşmadığını, bir kısmının ise savunmanın genişletilmesi mahiyetinde olduğunu, istinaf başvurusundaki iddiaların Prof. Dr. …’den alınan mütalaaya dayandırıldığını, anılan mütalanın içeriği ve zamanlamasının hukuka aykırı olduğunu, mahkemece alınan bilirkişi raporlarına göre oy çokluğu ile feshin haksız olduğunun belirlendiğini, muhalefet şerhi yazan üye hakimin sadece karar duruşmasına katıldığını, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye istinaden müvekkilince düzenlenen poliçelere ilaveten davalı şirkete 225 adet trafik sigorta poliçesi teklifi ile 375 adet ferdi kaza sigorta poliçesine ilişkin teklifin davalının sistemine yüklendiğini, bu tekliflerin onaylanması beklenirken 09.09.2014 tarihli e-mail ile trafik ürünü çekici kullanım tarzı için fiyatlarda değişiklik yapılarak, uygulanan indirimlerin kaldırıldığını, müvekkilinin müşterilere yeni teklifler sunacağı sırada 13.09.2014 tarihinde işlem ekranının kapatıldığını, müvekkilince 13.09.2014 tarihli e-postası ile durumun düzeltilmesini istemesine rağmen cevap verilmediğini ve 16.09.2014 tarihinde yeni bir e-posta gönderilerek 13.09.2014 tarihli e-postadan sonra yüzlerce trafik sigorta poliçesi teklifi aldığını, ekranımın kapalı olması sebebiyle müşteri ve itibar kaybına uğradığını bildirilerek ekranın açılmasının istenildiğini, davalının e-postalara bloke koyarak 16.09.2014 tarihli ihtarla sözleşmeyi feshettiğini, fesihten önce davalının sistemine girilen tekliflere ilişkin müvekkilimin komisyon alacakları ile onaylanmayan teklifler yönünden, sözleşmenin haksız feshedilmemesi halinde elde edilecek komisyonlar için eldeki davanın açıldığını, fesih sürecinde müvekkilinin haksız bir eylemi bulunduğuna ilişkin bildirim yapılmadığını, alacağın belirsiz olması nedeniyle belirsiz alacak davası açıldığını, sözleşmede belirlenen prim üretim sınırlarından hangisinin esas alınacağı belirsiz olduğundan davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasının yerinde olduğunu, yapılan hesaplamaya göre de davadaki bedel üzerinden harç yatırıldığını, hesaplamanın doğru prim oranı üzerinden yapıldığını, cevap dilekçesinde davalının delil şartına dayanmadığını, haksız fesih nedeniyle müvekkilinin ileriye dönük olarak hak edeceği komisyonların davalının defter ve kayıtları ile bir ilgisinin bulunmadığını, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğine ilişkin sonradan bilimsel görüş sunulduğunu, bilimsel görüşte, davalının 18.09.2014 tarihli yazısına dayanılarak sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin belirtildiğini, sözleşmenin 16.09.2014 tarihinde feshedilmesi karşısında bu tarihten sonra 18.09.2014 tarihinde davalı tarafça gönderilen yazının dikkate alınamayacağını, ekranın kapatıldığı 13.09.2014 ve sözleşmenin haksız olarak feshedildiği 16.09.2014 tarihlerinden önce herhangi bir ihtar veya ikaz yapılmadığını, bilirkişi raporlarının fesih ve hesaplama yönünden yeterli incelemeyi içerdiğini, … plakalı araçlar dışındaki araçlara poliçe düzenlemesinin, müvekkilinin yetki sınırını aştığı anlamına gelmediğini, her ilde farklı plakalı araçların bulunabileceğini, tüm işlemlerin Mardin il sınırları içinde yapıldığını, kaldı ki müvekkilimin Mardin ili plakası dışında düzenlediği poliçelerin de davalıca kabul edildiğini, sözleşmenin kanunun emredici birçok hükmüne açıkça aykırı olduğunu, müvekkilinin diğer acentelerle haksız rekabete girmediğini, davalının kendi acentelerine farklı fiyatla poliçe düzenleme yetkisi vermesi nedeniyle mağduriyetler oluştuğunu, müvekkiline anılan ayrıcalıkların tanınmasına rağmen diğer acentelere tanınmadığını ve diğer acentelerin şikayetleri üzerine müvekkilinin sisteminin kapatıldığını; İlk derece mahkemesince ıslahla artırılan talep için faiz başlangıcı tarihinin hatalı belirlendiğini, belirsiz alacak davasında faizin tüm dava için dava tarihinden itibaren yürütülmesi gerektiğini, müvekkilinin kişilik haklarının zarar görmesi nedeniyle manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve manevi tazminat talebinin kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshi nedeniyle acentenin uğradığı maddi ve manevi zararların tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, taraf vekillerince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında düzenlenen aracılık sözleşmesi ile davacı, davalı şirketin düzenleyeceği poliçeler için acentelik faaliyetini üstlenmiştir. Sözleşmenin 3. maddesinde, acentenin öncelikle poliçe ekinde çıkan ortaklık sözleşmesini ilgilisine imzalatarak, ilgiliyi kooperatife ortak kaydetmek suretiyle ortak olan kişilere poliçe tanzim edebileceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin 4. maddesinde, acentenin Mardin il sınırları içinde faaliyet göstereceği, faaliyet sahasının acentenin talebi ve ancak vekil edenin yazılı izniyle genişletilebileceği belirlenmiştir. Sözleşmenin 6 ve 7. maddelerinde acentenin özen borcu düzenlenmiştir. 8. maddede, acentenin kanun ve vekil edenin emir ve talimatlarına uyacağı belirlenmiş, son fıkrada ise, acentenin yetkisi olmaksızın veya yetkisini aşarak yaptığı aracılık işlerinden bizzat sorumlu olduğu ve bu nedenle kooperatifin uğrayacağı zararları tazminle yükümlü olduğu belirlenmiştir. Sözleşmenin 12. maddesinde acentenin vekaletname ile yetki verilen branşlarda poliçe düzenleyebileceği belirlenmiştir. Sözleşmenin 15 vd maddelerinde poliçenin ne şekilde düzenleneceği belirlenmiş olup, 17. Madde de acentenin 3.maddede yer alan ortaklık işleminin tamamlanmasından sonra düzenlediği poliçede sigortalının imzasını alarak mevzuatın öngördüğü şekilde bilgilendirme yükümlülüğünü eksiksiz yerine getirerek poliçeyi sigortalıya teslim edeceği belirlenmiştir. Sözleşmenin 18 vd maddelerinde primlerin ne şekilde tahsil edilerek kooperatife teslim edileceği düzenlenmiştir. Sözlşemenin 23. maddesinde kooperatif adına, kooperatif ortaklarına sigorta sözleşmesi tanzim eden acentenin sözleşmenin ek -1’inde belirlenen oranlarda ve tarihlerde komisyon verileceği düzenlenmiştir. Ayrıca, vekil edenin komisyon oranlarını değiştirmeye, düşürmeye ve sigorta aracısına sözleşme hükümlerine uymaması nedeniyle komisyon ödemesini durdurmaya veya tümüyle ortadan kaldırmaya yetkili olduğu belirlenmiştir. Sözleşmenin 33.maddesinde her ayın ilk 15 günü içerisinde bir önceki ayın üretim, tahsilat ve ödemeleri için mutabakat yapılacağı belirlenmiştir. Sözleşmenin 35. maddesine göre, acentelik sözleşmesinin 26.06.2014 tarihinde bir yıl için düzenlendiği ve sözleşmenin bitiminden bir ay önce fesih ihbarında bulunulmaması halinde, sözleşmenin kendiliğinden bir yıl müddetle aynı şartlarda uzayacağı belirlenmiştir. Ancak acentenin yükümlüklerine uymaması ve sözleşmeyi ihlal etmesi halinde, sözleşme dönemi sonunu beklemeksizin ve tazminat ödemeksizin vekil edenin fesih yetkisi bulunduğu kabul edilmiştir. Sözleşmenin 36.maddesinde kooperatifin gerekli gördüğü durumlarda sözleşme dönemi sonunu beklemeksizin, hiçbir gerekçe göstermeden ve ihbar sürelerine bağlı olmaksızın acenteye verilen yetkilerden bir kısmını kısıtlamak, sınırlandırmak veya tamamen kaldırma yetkisinin bulunduğu belirlenmiştir. Sözleşmenin 40. maddesinde taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda kooperatifin defter ve kayıtlarının esas olduğu, borç ve alacak ilişkilerinde HUMK’un 287.maddesi gereğince, delil sözleşmesine ilişkin hükümlere göre, kooperatifin defter ve kayıtlarının kesin delil olduğu kabul edilmiştir. Sözleşmenin ekindeki komisyon oranlarına göre ferdi kaza sigortalarında 0,25, Zorunlu Taşımacılık Koltuk Ferdi Sigortasında 0,10, ZMSS poliçesinde 0,17, … Genişletilmiş Sigorta Poliçesinde 0,17 oranında komisyon verileceği belirlenmiştir. Sözleşme sonrası, davacı tarafından düzenlenen 26.06.2014 tarihli vekaletle acentelik sözleşmesi kapsamında işlemler yapılması için davacıya yetki verilmiştir. 22.08.2014 tarihinde davalı … şirketi tarafından gönderildiği anlaşılan e-mail’de yapılan toplantı sonucuna göre, yıl sonuna kadar aylık 1.500.000 TL – 2.000.000 TL arası prim üretimi yapılması, tanzim edilecek her bir çekici poliçesine karşılık aynı müşteriye minimum 50 TL tutarında ferdi kaza poliçesi tanzim edilmesi taahhüdüne istinaden çekici tarifesinin aşağıda belirtilen şekilde revize edildiği belirtilerek daha düşük bedelle poliçe tanzimi için davacı acenteye olanak sağlanmıştır. 09.09.2014 tarihli e-mail’de, davacıya ihtiyacı olduğunda kullanılması için özel indirim tanımlanarak yeni prim oranları belirlenmiştir. Davacı tarafından 13.09.2014 tarihinde ekranının kapatıldığı ifade edilmiş, bunun üzerine davacı, ekranının açılması talebiyle, davalıya e-mail göndermiştir. Davalı tarafından gönderilen 16.09.2014 tarihli fesih name ile taraflar arasındaki sözleşmenin 4.8/son ve 36.maddelerine aykırı davranması nedeniyle sözleşmenin 15.09.2014 tarihi itibariyle fesih edildiği bildirilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin, davalı tarafından feshedildiği sabit olup, uyuşmazlık feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı, haklı nedene dayanmıyorsa talep edilen maddi tazminatın talep edilip edilemeyeceği ve hesaplama şekline ilişkindir. Davalı, fesihte sözleşmenin 4.8/son ve 36.maddelerine dayanmış olup, fesih sebebini değiştiremez. 4.maddede, aracının Mardin ili sınırları içerisinde faaliyette bulunacağı, faaliyet alanının ancak kooperatifin yazılı izni ile genişletilebileceği hüküm altına alınmıştır. 8/son maddede ise, acentenin yetkisiz veya yetkisini aşan aracılık hizmetlerinden bizzat sorumlu olacağı ve bu nedenle kooperatifin uğrayacağı zararları tanzimle yükümlü olacağı belirlenmiştir. 36.maddede ise, kooperatifin gerekli gördüğü durumlarda sözleşme dönemi sonunu beklemeden sözleşmeyi feshedebileceği düzenlenmiştir.TTK’nın 113/3. maddesinde acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra kurulan işlemler için acente; işleme aracılık etmişse veya işlemin yapılmasının kendi çabasına bağlanabilecği ölçüde işlemi hazırlamış ve işlem de acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra ve uygun bir süre içinde kurulmuşsa, birinci veya ikinci fıkraların birinci cümleleri uyarınca ücret istenebilecek bir işleme ilişkin olarak üçüncü kişinin icabı acentelik sözleşmesinin sona ermesinden önce acenteye veya müvekkile ulaşmışsa ücret isteyebilir. Bu ücretin hal ve şartlara göre paylaşılması hakkaniyet gereği ise sonraki acentede uygun bir pay alır düzenlemesi bulunmaktadır.Somut olayda davacı, fesih öncesi davalının sistemine giren 225 adet trafik poliçesi teklifinden kaynaklanan komisyon alacağı ile sözleşmenin fesih edilmesi halinde 31.12.2014 tarihine kadar düzenlenecek poliçelerden kaynaklı komisyon alacağı ile fesihten önce davalının sistemine giren 375 adet ferdi kaza poliçesi teklifinden kaynaklanan komisyon alacağı ile sözleşmenin fesih edilmemesi halinde 31.12.2014 tarihine kadar elde edeceği komisyon alacağı için dava açmıştır. Bu durumda, taraflar arasındaki sözleşmenin 36. maddesinde, acentelik veren davalıya sözleşme döneminin sonunu beklemeden ve hiçbir gerekçe göstermeden fesih ihbar süresine bağlı olmaksızın acenteye verilen yetkilerin kaldırılabileceğine ilişkin hüküm de dikkate alınarak, fesih sonrası dönem için davacının talepte bulunma hakkının bulunup bulunmadığı da dikkate alınarak bir karar verilmelidir. Davalı taraf, fesih nedeninde bu maddeye dayanmış olup, davacıda bir kısım maddeleri genel işlem koşulları barındıran haksız şart niteliğinde olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumda fesih sonrası alacak kalemleri yönünden davacının sözleşmenin anılan hükmü dikkate alınarak bir talepte bulunulup bulunulmayacağı değerlendirilmeden ve buna ilişkin hiç bir gerekçe oluşturulmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Dava dilekçesindeki açıklamalar kısmının üçüncü maddesinde, daha önce düzenlenen poliçeler yönünden hak edilen ancak ödenmeyen alacakların tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığı ve itiraz üzerine İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1381 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı anlaşılmaktadır. Eldeki davada, fesih tarihi ile 31.12.2014 tarihleri arasında düzenlenecek poliçelerden elde edilecek komisyon bedellerinin yanı sıra fesih tarihine kadar acente sistemine girişi yapılmasına rağmen, onay verilmeyen poliçe tekliflerinden kaynaklı komisyon alacağı da talep edilmiştir. Davacının aracılık edip de sonradan gerçekleşmiş olan bu tür poliçelerle ilgili yukarıda belirtilen TTK’nın 113. maddesi gereğince acentenin komisyon talep hakkı bulunduğu dikkate alınmalı ve bu yasal düzenleme de davanın esası karara bağlanırken gözetilmelidir. Zira bu talep, feshe bağlı bir talep olmayıp, acentenin yapmış olduğu işin karşılığıdır. İlk derece mahkemesince dosya kapsamındaki belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması için dosyanın bilirkişi kuruluna verildiği, bilirkişi kurulunca düzenlenen 04.05.2016 tarihli raporda, tarafların ticari defter ve belgeleri incelenmeksizin hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. İtiraz üzerine alınan 31.10.2016 tarihli ek raporda tarafların ticari defterleri incelenmeksizin rapor düzenlenmiştir. Bilirkişi raporuna taraflarca itiraz edilmesi üzerine, bilirkişi kurulunca düzenlenen 25.09.2017 tarihli ikinci ek raporda tazminat miktarı 614.106,05 TL olarak belirlenmiştir. Anılan raporda, 13.09.2014 tarihinde 31.12.2014 tarihine kadar ki dönem için, ayrıca tazminat hesaplanmıştır. Davacı, bu rapordan sonra maddi hataları da düzelterek davasını ıslah etmiştir. İlk derece mahkemesince farklı bir bilirkişi kurulu oluşturularak alınan 08.01.2019 tarihli raporda, feshin haklı nedenle yapılmadığı belirlenerek, tazminat hesaplanmıştır. Taraflar arasında daha önce tahakkuk edilen komisyona ilişkin olarak İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1381 Esas sayılı dosyasında davanın kabulüne ilişkin verilen karar Yargıtay onayından geçerek kesinleşmiştir. Uyuşmazlığın kural olarak Kanun’un emredici hükümleri ile taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Taraflar arasındaki sözleşmede davalının ticari defter ve belgelerinin kesin delil olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda, davacının fesih tarihine kadar yapmış olduğu poliçele tekliflerinin davalı sistemine girip girmediği ve bu tekliflerin poliçe haline getirilip getirilmediğinin davalı kayıtları üzerinde inceleme yapılarak belirlenmesi gerekir. Davacı, dava dilekçesinin deliller kısmının 15 ve 16. maddesinde tarafların defter ve kayıtları ile davalının bilgisayar sistemine delil olarak dayandığı gibi, davalı da tarafların ticari defterlerine delil olarak dayanmıştır. Bu nedenle, tarafların ve özellikle davalı defterlerinin münhasır delil olduğuna ilişkin delil sözleşmesi de dikkate alınarak, davalının defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak, dava dilekçesinde belirtilen 225 adet trafik sigorta poliçesi ile 375 adet ferdi kaza poliçesinden kaynaklı davacı alacağının denetime elverişli bir şekilde belirlendikten sonra karar verilmesi gerekirken, eksik bilirkişi incelenmesi ve delillerin tam olarak toplanmadan karar verilmesi doğru görülmediğinden, sair istinaf nedenleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.Bu açıklamalara göre ilk derece mahkemesince gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan, davanın çözümünde etkili önemli deliller toplanıp değerlendirilmeden ve yeterli gerekçe yazılmadan karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK 353/1.a.6. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair 5-İİK’nın36. maddesi uyarınca yatırılan teminatların, yatıran taraflara iadesine, 6-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair;HMKnın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 17.11.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK.353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.