Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2562 E. 2022/1219 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2562
KARAR NO: 2022/1219
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/09/2019
NUMARASI: 2016/1234 E. – 2019/790 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Sebepsiz Zenginleşmeden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı bankaca genel kredi sözleşmesine dayalı olarak müvekkili ile birlikte dava dışı … ve … aleyhine Nevşehir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, borçluların itiraz nedeniyle takibin durduğunu, davalı bankanın Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/170 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtığını, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, müvekkilinin, mahkeme kararına istinaden haciz baskısı altında ilamda belirlenen alacak kalemlerinin tamamı olan 23.635,00 TL’yi 17.04.2015 tarihinde banka vekilinin hesabına “Nev. …İcra Müdürlüğünün … E. İtirazı kayıt” açıklaması ile ödediğini, ilgili kararın müvekkilince temyiz edildiğini, ilk derece mahkemesinin kararının Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/10310 E., 2016/5242 K. sayılı kararı ile bozulduğunu ve mahkemece, bozma sonrasında, takibin yetkili icra dairesinde başlatılmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, kesinleşme sonucunda ortada geçerli bir takip kalmadığı gerekçesiyle müvekkilinin ödemiş olduğu 23.635,00 TL’nin iadesi için Bakırköy … Noterliği 20.06.2016 tarihli ihtarını keşide ettiğini, 23.06.2016 tarihinde tebliğ edilen ihtara bankaca cevap verilmemesi üzerine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlattığını, davalının takibe yönelik itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının, müvekkilinin alacaklı olduğu Nevşehir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına, itirazi kayıtla yapılan ödemeye yönelik olduğunu, Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/630 E ve 2016/617 K sayılı kararı ile ortada geçerli bir icra takibinin kalmadığının ileri sürüldüğünü, oysa bu kararda mahkemece esasa girilmeden, davacının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının değerlendirildiğini ve alacaklı olunan icra dosyasında Nevşehir İcra Müdürlüğünün yetkili olmadığına karar verildiğini, davanın esasa girilmeden usulden reddedildiğini, buna rağmen dava aşamasında davacı tarafından ödeme yapıldığından dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmediğini, kesinleşen kararın müvekkilinin alacağına etki etmediğini, müvekkili bankanın davacıdan alacaklı olduğunu ve buna ilişkin Nevşehir … Noterliğinin 11.05.2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, davacının, müvekkili bankadan kullanılan kredilerin kefili olduğunu savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacının davalı bankaya, Bakırköy … Noterliğinin 20.06.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, ‘Müvekkilin, kefil olarak davalı bankanın vekiline ait hesabına 17.04.2015 tarihinde yapılan 23.635,00 TL nin işlemiş en yüksek faizi ile birlikte 3 gün içinde ödenmesini’ ihtar ettiği, davalı bankanın bu ihtarname sonrasında ödeme yapmaması üzerine, davacı tarafından 15/11/2016 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında davalı banka aleyhine, 23.635,00 TL asıl alacak, 985,87 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.620,87 TL üzerinden icra takibine girişildiği,Davacı tarafın geçersizliği sonradan anlaşılan icra dosyasına istinaden 23.635,00 TL ödediğini belirterek, ödediği bu meblağın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesini iş bu davada talep etmektedir. TBK m. 77 uyarınca, haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Sebepsiz zenginleşmeden bahsedebilmek için, bir kimsenin mal varlığında haklı bir sebebe dayanmaksızın bir çoğalma yani zenginleşme meydana gelmeli bununla beraber doğan bu zenginleşme ile zenginleştirici olduğu iddia edilen olay arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Davalı bankanın Nevşehir … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosya üzerinden icra takibine giriştiği, ödeme emrinin tebliğinden sonra aralarında davacının da bulunduğu takip borçlularının ödeme emrine itiraz ettiği, takip alacaklısı bankanın, itiraz üzerine duran takibi harekete geçirmek için 14/03/2014 tarihinde Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/170 E. sayılı dosyasında dava açtığı, Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/03/2015 tarih ve E. 2014/170, K. 2015/142 sayılı ilamıyla takibin 8.683,25 TL asıl alacak ve 4.624,72 TL işlemiş faiz üzerinden devamına karar verildiği, bu ilam üzerine davacının, takip alacaklısı banka vekilinin hesabına 17/04/2015 tarihinde ‘Nev. … İCRA MÜD. … E. itirazı kayıt’ açıklamasıyla 23.635,00 TL gönderdiği, ancak daha sonra söz konusu ödemenin, Mahkeme kararıyla takibin devamına karar verilen Nevşehir … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına ilişkin olarak ihtirazı kayıtlı bir biçimde gerçekleştirildiği , ancak davacının yapmış olduğu ödemenin dayanağı Nevşehir … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasının geçerli bir takip olmadığı, Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/06/2016 tarih ve E. 2016/330 ve K. 2016/617 sayılı kesinleşen kararıyla ortaya çıktığından, yapılan ödeme sebepten yoksun kalmış olup anılan durum karşısında davacı tarafından davalı bankaya 17/04/2015 tarihinde ödenen 23.635,00 TL’nin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi koşulları oluştuğu davacının, ödemenin dayanaksız kaldığı tarihten sonra davalı bankaya Bakırköy … Noterliği aracılığıyla gönderdiği 20.06.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile 17.04.2015 tarihinde yapılan 23.635,00 TL nin işlemiş en yüksek faizi ile birlikte 3 gün içinde ödenmesini ihtar ettiği ve davalı tarafı temerrüde düşürdüğü bu itibarla takip talebindeki faiz isteminin yerinde olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile takibin takip koşulları ile devamına karar vermek gerektiği , takip konusu alacağın likit ve hesap edilebilir nitelikte olması nedeniyle davalı-borçlunun İİK’nın 67/2. maddesine göre hükmolunan alacağın %20 oranı üzerinden hesaplanan icra inkar tazminatından da sorumlu olduğu…” gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının iptaline, takibin takip talebindeki koşullarla devamına, alacağın %20’si olan 4.924,17 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kabul kararında dosyadaki hatalı bilirkişi raporunun esas alındığını, 12.07,2019 tarihli ikinci bilirkişi raporunda, davacının hüküm ve sonuçları ortadan kalkan Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.03.2015 tarih 2014/170 E., 2015/142 K. ilamına istinaden ödeme yaptığını, bu yüzden bu ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi gerektiğinin belirtildiğini, ancak müvekkili bankanın kötü niyetli zenginleştiğinin kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin kat ihtarı ile davalının temerrüte düştüğünü, Nevşehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesince takibin yetkisiz icra dairesinde yapılması nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğini, bu kararda alacağın varlığı ve miktarına ilişkin bir değerlendirme yapılmadığını, mahkemece sadece icra müdürlüğünün yetkisiz olduğuna karar verildiğini, ancak ilk karar sonrası banka alacağının ödenmesi nedeniyle takibin yetkili icra dairesine gönderilmediğini, sebepsiz zenginleşmeden bahsedebilmek için, zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmaması gerektiğini, mahkemece müvekkilinin kredi sözleşmesi kapsamında alacaklı olup olmadığı değerlendirilmeden ve banka kayıtları incelenmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece verilen kararın bozulmuş olmasının müvekkilinin alacağına etki etmediğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı tarafından haciz baskısı altında ödendiği ileri sürülen asıl alacak ve faizinin tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından, davalı aleyhine 23.635 TL asıl alacak 985,87 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.620,87 TL alacağın tahsili amacıyla 15.11.2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 21.11.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 25.11.2016 tarihine borca itiraz ettiği, itirazın ve davanın süresinde olduğu görülmüştür. Dava dışı … ile davalı banka arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesine davacı ile dava dışı …’ün kefil olduğu, bankaca kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine, 11.05.2012 tarihinde hesabın kat edildiği, borcun ödenmemesi üzerine Nevşehir …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 19.383,31 TL asıl alacak ve 10.493,54 TL işlemiş faiz alacağının tahsili için takip başlatıldığı, borçlunun icra dairesinin yetkisi ve borca itirazı üzerine Nevşehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/170 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır. Anılan mahkemenin 05.03.2015 tarih ve 2014/170 Esas, 2015/142 Karar sayılı ilamıyla davanın kısmen kabulüne karar verildiği, dosyamızdaki davacının temyiz başvurusu üzerine kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/10310 E., 2016/5242 K. sayılı ilamı ile bozularak, öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenerek karar verilmesinin istendiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince, bozma ilamına uyularak, yetkili icra dairesinde başlatılmış usulüne uygun bir takip bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve karar temyiz edilmeksizin, 08.09.2016 tarihinde kesinleşmiştir. İlk karar üzerine davacı tarafından 17.04.2015 tarihinde, ilamla belirlenen toplam alacak miktarı olan 23.635 TL icra dosyası ve itirazi kayıt açıklaması ile davalı banka vekiline ödenmiştir. Bu ödemenin yapıldığı ve yapılan ödemenin Nevşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin ilamında belirtilen asıl alacak ve ilam ferilerinin toplamı miktarında ödeme yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, Bakırköy … Noterliğinin 20.06.2016 tarihli ihtarı ile 23.635 TL’nin üç günlük süre içerisinde ödenmesini talep etmiş, temerrüt ihtarının davalı bankaya tebliğine rağmen borcun ödenmemesi üzerine temerrüt tarihi ile dava tarihi arasındaki işlemiş faizle birlikte yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince, takibin yetkisiz icra dairesinde yapılması nedeniyle itirazın iptali davasının usulden reddine karar verilmiş olması nedeniyle, davalının sebepsiz zenginleştiği kabul edilmiştir. Davalı vekili ise müvekkilinin, genel kredi sözleşmesi kapsamında kefilden alacaklı olduğunu, davanın usulden reddedilmesinin müvekkilinin iktisabının sebepsiz veya kötü niyetli olduğu sonucunu doğurmayacağını, yapılan ödemenin haklı bir borç ilişkisine dayandığını, gerekirse banka kayıtlarının incelenmesi ile bu sonuca ulaşılabileceğini savunmaktadır. İİK’nın 40. maddesinde, takibin dayanağı ilamın iptali halinde yapılacak işlemler, 361. maddesinde ise icra dosyasında fazladan yapılan tahsilatın istirdadına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Ancak, davacı tarafından ödemenin icra dosyasına yapılmadığı, ödemenin alacaklı bankanın vekilinin hesabına yapıldığı ve bu ödemelerin icra dosyasına bildirildiğine ilişkin dosya kapsamında bir kanıt bulunmadığından, belirtilen yasa maddelerinden hareketle icra müdürlüğü eli ile sonuca ulaşılması mümkün görülmemektedir. Diğer yandan Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 28.12.2021 tarihli, 2021/5096 – 13848 E-K. sayılı emsal ilamı dikkate alındığında; davacının sadece takip nedeniyle ödediği miktarı değil, bu miktarı aşan faiz zararını da talep etmesi nedeniyle İİK’nın 40. maddesine göre davanın çözümlenmesi de mümkün değildir. Davacı vekili, davalı bankaca yapılan takibe ilişkin itirazın iptali davasının reddi nedeniyle, ilk karar sonrası yapılan ödemenin sebepsiz kaldığını belirterek, sebepsiz zenginleşme hukuki nedenine dayalı olarak talepte bulunmuştur. Davacı, yarışan hukuki sebepler arasında sebepsiz zenginleşme hukuki sebebine dayandığına göre, uyuşmazlığın da bu hukuki sebebe göre çözümlenmesi, yani davalının sebepsiz zenginleşip zenginleşmediğinin ve buna göre davacının alacak talebinin haklı olup olmadığının belirlenmesi gerekir. TBK’nın 77. maddesinde, “Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.” düzenlemesi bulunmaktadır. Buna göre, haklı bir sebep olmaksızın başkası aleyhine zenginleşen kişi, kural olarak bu zenginleşmeyi iade etmekle yükümlüdür. Yasa’nın devam eden maddelerinde, iadenin kapsamı ve iade borçlusunun kaçınma ve sorumluluk halleri düzenlenmiştir. Bu durumda, davacı tarafından yapılan ödeme ile davalının sebepsiz zenginleşip zenginleşmediği üzerinde durulmalıdır. Taraflar arasında banka kredi sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ve davacının bu sözleşmede kefil olarak yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava ister sebepsiz zenginleşme isterse de İİK’nın 72/son maddesinde belirlenen istirdat davası olarak nitelendirilsin, davalı banka ile davacı kefil arasındaki temel ilişkinin incelenerek, geçerli bir kefalet ilişkisinin kurulup kurulmadığı ve kredi sözleşmesi kapsamında yapılan ödemeler de dikkate alınarak davalı bankanın sebepsiz bir zenginleşmesinin bulunup bulunmadığı incelenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. İlk derece mahkemesince, temel ilişkiden kaynaklanan borç alacak ilişkisinin dayanakları olan banka kayıtları incelenmeden, uyumazlığın esasına ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmeden karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-İlk derece mahkemesince verilen hüküm, Dairemizin iş bu kararı ile ortadan kalktığından, İİK’nın 36/5. maddesi gereğince yatırılan teminatın, yatırana iadesine, 5-Davalı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 28.09.2022
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.