Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/256 E. 2021/68 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/256
KARAR NO : 2021/68
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 01/03/2018
NUMARASI: 2014/574 Esas – 2018/266 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davalılar vekili istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil firma ile davalı / borçlu arasında düzenlenen 09/11/2009 tarihli sözleşme gereğince davalının sözleşmenin 1,3,9 maddeleri uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmediğini, yapılan ihtarnamelere rağmen 4 senelik sözleşme kapsamında kota gereği 75.000,00-Euro + KDV kimyasal ürün alımı edimini sözleşme süresinin dolmasına rağmen yerine getirmediğini, işbu edimi yerine getirmeyen davalıların sözleşme gereği cezai şart ödemelerinin gerektiğini ve icra takibine itirazlarının haksız olduğunu beyanla uğranılan menfi zarara karşılık olarak fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla öncelikle davalıların İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki itirazının iptalini ve takibin devamını, sonrasında ise davalıların %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili savunmasında özetle; her iki müvekkilinin de temiz bir ticari geçmişinin bulunduğunu ve basiretli bir tacir gibi davrandığını ancak davacının haksız ve hukuki mesnetten uzak iddialarıyla açılan işbu davanın reddinin gerektiğini, davacının henüz süresi dolmadan kararlaştırılan kotayı dolduramayacağını ileri sürerek sözleşmeyi fesh ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 3000 ürün kotalı olduğunu ve bu kotanın doldurulmasıyla yada kota doldurulmamış olsa bile 5 yıl süre sonunda sona erme hükmünü içerdiğini, ayrıca sözleşmede aylık ya da sipariş başına alınacak mal miktarı hakkında bir düzenleme bulunmadığını, davacının davalılar ile olan ticari ilişkisini diğer potansiyel müşterilerine referans olarak gösterdiğini, davalı müvekkillerinin fahiş kira artışlarına güvensiz bir seyir içinde olan kur artışına rağmen basiretli bir tacir gibi davranarak işletme faaliyetlerini sonlandırma kararı almak zorunda kaldığını beyanla davanın reddi ile davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 01/03/2018 tarihli, 2014/574 Esas – 2018/266 Karar sayılı kararında, “…Tüm dosya kapsamı incelendiğinde taraflar arasında imza edilen 09/11/2009 tarihli sözleşme uyarınca davalıların tüm temizlik ve kişisel bakım ürünlerini (winterhalter adı altında) davacıdan tedarik edeceği, sözleşmenin 4 yıllık olduğu, her iki davalı yönünden alıma yönelik toplam işlem kotasının 75,000,00 Euro+KDV olduğu, davalı alıcıların sözleşmede üstlendiği yükümlülüklerini kısmen veya tamamen yerine getirmemesi halinde cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Bilirkişi heyeti tarafından ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan incelemeyle davalı … … A.Ş.nin sözleşmenin feshi tarihi itibariyle davacıdan 30.257,05 EURO mal alımı yapmış olduğu, diğer davalı …. A.Ş.nin ise yine bu zaman zarfı içerisinde davacıdan toplamda 21.991,34 EURO’luk mal alımı yaptığı, buna göre belirlenen kota miktarı itibariyle davalıların 22.251,61 EURO eksik alım yapmış olduğu belirtilmektedir . Her ne kadar davacı tarafça davalılara gönderilen ilk ihtarname tarihi 01/03/2013 tarihli olsa da ihtarın feshe ilişkin olmayıp iş bu tarih itibariyle sözleşmenin kurulmasından itibaren üç buçuk yıllık bir sürenin geçtiği, davalılar tarafından gelinen süreçte kotanın büyük ölçüde doldurulmamış olduğu, belirlenen süre dahilinde ihtarnameye olumlu yanıt vermeyen davalıların ön görülen kota miktarının kalan kısa süre dilimi içerisinde doldurmalarının beklenemeyeceği gibi davacı tarafça sözleşmenin 02/05/2013 tarihinde feshedildiği, her iki ihtarname keşide tarihli itibariyle de davalıların davacıdan sözleşme konusu herhangi bir ürün almadıkları, gelinen bu süreçte davalılar tarafından öne sürülen sözleşme süresinin dolmadığından kaynaklı olarak sözleşmenin davacı tarafça feshedilmesinin hukuka aykırılık oluşturduğu yönündeki savunmasına itibar edilemeyeceği, bu durumun hakkın kötüye kullanılması yasağına da aykırılık oluşturacağı ve davacı tarafça tanzim olunan 01/03/2013 ve 02/05/2013 tarihli ihtarnameler nazarında feshin haklı sayılmasının gerekeceği takdir edildiğinden, davacının cezai şart alacağının sözleşmede yer alan bedel içerisinde kaldığı ve yine bilirkişi raporu dahilinde yapılan mali yöndeki tespite göre davalıların mahvına da sebep olacak ölçüde bulunmadığı anlaşılmakla davalılar tarafından uyuşmazlık konusu icra takibine yapılan itirazın kaldırılması gerektiği takdir edilmiştir. Alacağın likit nitelikte görülmediği ve tespiti yargılamayı gerektirdiğinden … ” gerekçesiyle, Davanın kabulü ile Davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazlarının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına, asıl alacak miktarı olan 29.500,00 Euro üzerinden işbu bedele takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarının Euro cinsinden uyguladığı (Talep gereği yıllık %6 oranını geçmemek kaydıyla) bir yıllık en yüksek mevduat faizi uygulanmak suretiyle devamına, alacak likit ve belirlenebilir kabul edilemeyeceğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Davacı şirket tarafından sözleşmede belirtilen süre dolmadan varsayımla, davalının edimlerini yerine getiremeyeceği hayal edilerek sözleşme feshedilmiş olup ilk derece mahkemesi tarafından da şirketin bu “varsayımına” hiçbir gerekçe gösterilmeksizin ve hukuka aykırı bir şekilde itibar edildiğini, davaya konu taraflar arasında akdedilen 09.11.2009 tarihli sözleşmenin davacı şirket tarafından henüz süre dolmadan (09.11.2013) 6 ay önce bir varsayımdan hareket ile haksız ve mesnetsiz bir şekilde feshedildiğini, taraflar akdedilen sözleşmenin süresi ile bağlı olup, afaki bir beklenti ve tahmin nedeniyle sözleşmenin feshedilemeyeceğini, nitekim Konuyla İlgili Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2009/3437 E. 2009/10107 K. sayılı emsal kararında bu hususa değinildiğini, Somut olayda da taraflar arasında akdedilen sözleşmede aylık ya da sipariş başına alınacak mal miktarı hakkında bir düzenleme bulunmadığını, davalıların davacıdan 14.001,49 Euro + KDV sadece sarf malzemesi (peçete vb.) alımı yaptığını, ilaveten 2007 yılından itibaren 71.332,55 Euro + KDV temizlik malzemesi + kağıt ve sarf malzemesi alımı yapıldığını, ayrıca davalılara bırakılan tüm bulaşık makineleri ve cihazlar da temiz ve çalışır vaziyette davacıya teslim edildiğini,İlk derece mahkemesinin kararının somut verilerden uzak ve tamamen davacının beyanları üzerine kurulu olduğunu, subjektif bir yorumla tesis edildiğini, Hiçbir surette kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için davacının haklı olduğu düşünülse dahi, sözleşmenin 9. maddesinde kararlaştırıldığı üzere, 5.1. maddesinde yer alan konsinye bulaşık makinelerinin bedelinin cezai şart bedelinden mahsup edilmesi gerektiğini, kaldı ki müvekkilinin sözleşmede kullanacağı kararlaştırılan makine ve cihazların ikinci el kullanılmış cihazlar olduğunu, Ayrıca ve en önemlisi sözleşmenin 9. maddesinin son fıkrası ile kararlaştırıldığı üzere sözleşmenin 5.1. maddesinde belirtilen konsinye bulaşık makinelerinin davacıya geri tesliminde, 5.1. maddede belirtilen bedeller (29.057,00-Euro) cezai şart bedelinden indirileceğini, görüldüğü üzere huzurdaki dosyada tetkik ve tespiti gerçekleştirilmeyen, iddialara cevap bulunamayan bir çok husus bulunduğunu, Davalı müvekkillerinin, davacının iddiasının aksine davacı ile içinde bulundukları ticari ilişkide basiretli bir tacir gibi davrandığını, davacı ile davalı müvekkilleri arasında dört ayrı sözleşme akdedilmek suretiyle altı yıldır süregelen bir ticari ilişki bulunduğunu,İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki 09/11/2009 tarihli sözleşme kapsamında davalı tarafça alım kotasının doldurulmaması nedeniyle, cezai şart alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında 09/11/2009 tarihli sözleşme imzalandığı, sözleşmeye göre dört yıllık sürede davalıların toplam 75.000 EURO + KDV tutarlı ürün alım garantisi verdiği, yine sözleşmenin 9. maddesi uyarınca davacı tarafından sözleşmenin haklı feshi halinde davalıların 84.057,00 EURO + KDV cezai şart ödemesinin hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından davalılara hitaben 01.03.2013 tarihli ihtarname keşide edilmiş, sonrasında ise davacının davalılara keşide ettiği 02.05.2013 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiği bildirilmiştir. Davalı sözleşmenin henüz süresi dolmadan haksız feshedildiğini ileri sürerek cezai şart alacağı talebinin yerinde olmadığını ileri sürmüştür. Davacı tarafından henüz dört yıllık sözleşme süresi dolmadan 02.05.2013 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiği anlaşılmaktadır. Davalı yanca, davacı tarafından sözleşmenin süresinden önce fesh edildiği, feshin haksız olduğu, bu nedenle cezai şart alacağının doğmayacağı ileri sürülmüşse de, sözleşmenin feshinden önce 04.03.2013 tarihli tutanak ile sözleşme uyarınca davalılara verilen makinaların davacıya iade edildiği, yine davacılardan …. A.Ş.’nin faaliyet gösterdiği … AVM’de bulunan iş yerindeki faaliyetini 03.03.2013 tarihinde sonlandırarak mecuru tahliye ettiğinin davalılar vekilinin 14.02.2014 tarihli cevap dilekçesinde ikrar edildiği; diğer davalı şirketin ise tasfiye sürecinde bulunduğu, alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında davalıların sözleşmedeki alım taahüttleri kapsamında, geçen sürede yaptıkları alım tutarları da dikkate alındığında, dört yıllık süre sonunda da alım taahütlerini gerçekleştirmelerinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin sözleşmenin süresinden önce feshine dayalı olarak cezai şart alacağının doğmayacağı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Sözleşmenin 9. maddesinde cezai şart 84.057,00 EURO + KDV olarak belirlenmiştir. Davacı tarafından 25.000 EURO cezai şart, 4.500 EURO KDV ile işlemiş faiz olmak üzere toplam 29.504,84 EURO’nun faizi ile tahsili için takip başlatılmış, ilk derece mahkemesince de 29.500 EURO asıl alacağın tahsili için takibin devamı yönünde hüküm kurulmuştur. Sözleşmede cezai şart tutarı miktarı ile takip ve davada talep edilen tutar gözetildiğinde, sözleşme uyarınca davacıya iade ile teslim edilen makine bedellerinin (29.057 EURO) cezai şart alacağından mahsubu gerekeceği, ancak bu hususun dikkate alınmaksızın sonuca gidildiği yönündeki davalı istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.İlk derece mahkemesinin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalılar vekilinini istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Bakiye 3.579,63 TL nispi istinaf harcının davalılardan tahsiline, Hazineye irad kaydına, 4-Davalı tarafça istinaf kanun yolu aşamasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,7-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 21.01.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.