Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2548 E. 2022/1213 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2548
KARAR NO: 2022/1213
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10/09/2019
NUMARASI: 2018/596 E. – 2019/960 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin çeşitli tarihlerde davalıya ait emtianın uluslararası taşımacılığını gerçekleştirerek, düzenlenen faturaların davalıya tebliğ edildiğini, müvekkilinin bakiye 50.426,39 TL alacağının ödenmemesi üzerine, alacağın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkili şirket ile yurt dışındaki … arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili tarafından üretilen ürünlerin teslimatının davacı tarafından yapıldığını, davacı şirketin 26.05.2017 tarihinde teslim etmesi gereken ürünleri ikiye bölerek geç teslim etmesi nedeniyle, müvekkilinin zarara uğradığını, geç teslim nedeniyle müvekkilinin yurt dışındaki alıcısına yaptığı satışların ciddi oranda düştüğünü, önceki yıla göre satışlarda 120.000,00 Euro azalma oluştuğunu, müvekkilinin geç teslim öncesi satışları ile sonrasındaki satışlarının karşılaştırılması ile bu durumun ortaya çıkacağını, geç teslim sonrası taraflar arasında yapılan yazışmalarda, geç teslim nedeniyle oluşan tüm zararların davacı tarafından karşılanacağının bildirildiğini, geç teslim nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın talep edilen miktarın çok üstünde olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporunun içeriği birlikte değerlendirildiğinde, bilirkişi raporu hükme ve denetime elverişli görülerek, rapor doğrultusunda hüküm kurulmuş olup davanın kısmen kabulüne, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 336,83 TL geç teslim olunan kumaş bedeli düşüldükten sonra bakiye kalan 50.089,56 TL asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiş, her ne kadar navlun faturasından kaynaklı likit bir alacak olsa da taraflar arasında geç teslim nedeniyle uyuşmazlığın bulunduğu 6.441,92 TL’lik faturadan dolayı alacağın likit olmayıp yargılamayı gerektirdiği ve mahkememizce yapılan yargılama sonucunda bu fatura yönünden talebin kısmen kabulüne karar verildiği göz önünde bulundurularak bu fatura dışında kalan faturaların toplam bedeli 43.647,64 TL likit alacak üzerenden icra inkar tazminatının hesaplanarak davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ve işleyecek faiz yönünden takip tarihinden tahsil tarihine kadar asıl alacağa işleyecek değişen oranlarda ticari temerrüt faizi üzerinden devamına.. ” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile davalı itirazının 50.089,56 TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa değişen oranlarda ticari temerrüt faizi uygulanmasına, likit olan 43.647,64 TL asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Üretici firma olan müvekkil şirket ile … arasında ticari ilişkide, müvekkil tarafından üretilen ürünlerin …’ye teslimatının davacı tarafından yapıldığını, davacının 26.05.2017 tarihinde …’ye teslim etmesi gereken ürünleri ikiye bölerek geç teslim ettiğini, geciken teslimat sebebiyle müvekkil şirketin müşterisi karşısında prestij kaybederek maddi ve manevi zarara uğradığını, geç teslim sonrası müvekkili şirketin alıcıya yapmış olduğu satışlarda ciddi oranda düşüş meydana geldiğini, Mayıs 2016-Mayıs 2017 tarihleri ile 26.05.2017 tarihinde davacının yapmış olduğu geç teslimattan sonra Mayıs 2017-Mayıs 2018 tarihleri arasında …’ye yapılan satışlarda meydana gelen 120.000 Euro düşüşün, zararın somut göstergesi olduğunu, teslimin gecikmesi sebebiyle taraflar arasında yapılan yazışmalarda, davacının, geç teslim nedeniyle doğan her türlü cezayı kabul etmesine rağmen meydana gelen zararlar ödemediğini, gerek TTK hükümleri gerekse CMR Konvansiyon’unun hükümleri uyarınca, gecikmeden doğan zararlardan taşıyıcının sorumlu olduğunu, mahkemece satışın azaldığına ilişkin bu itirazların dikkate alınmayarak bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kara yoluyla uluslararası eşya taşıma sözleşmesinden doğan alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır Taraflar arasında, davacıya ait emtianın karayolu ile uluslararası taşımasına ilişkin sözleşme ilişkisi bulunduğu, davacı tarafından taşımanın yapılarak emtianın alıcısına teslim edildiği, düzenlenen navlun faturalarının tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve taşıma alacağının miktarı yönünden tarafların ticari defterlerinin mutabık olduğu sabittir. Davalı vekili, 26.05.2017 tarihinde geç yapılan taşıma nedeniyle, müvekkili ile alıcı arasındaki ticari ilişkinin bozulduğunu ve geç teslim öncesi dönem ile sonrası dönem arasında müvekkilinin satışlarının yaklaşık 120.000,00 Euro azaldığını savunmuştur. Ancak, incelenen davalının ticari defterlerinde, yurt dışındaki alıcı tarafından 16 top emtianın geç teslimi nedeniyle davalıya yönelik bir yansıtma faturası kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından yurt dışına satılan ve davacı tarafından taşınan emtianın miktarı dikkate alındığında, 16 top kumaş emtiasının geç teslimi ile davalı tarafından ileri sürülen zarar arasında illiyet bağı ispat edilememiştir. Davacı taşıyıcı, CMR’nin 17/1. maddesi uyarınca, yükü teslim aldığı andan teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. Aynı Konvansiyon’un 23/5. maddesinde ise “Gecikme halinde, hak sahibi zarar ve ziyanın bundan ileri geldiğini kanıtlarsa, taşımacı bu zarar ve ziyan için taşıma ücretini geçmemek üzere tazminat öder.” düzenlemesi bulunmaktadır. Dava konusu taşıma kapsamında davacı taşıyıcının 322 kap ve 8725 kg. emtia için 6.414,92 TL navlun faturası düzenlediği, bu yükten 16 top kumaşının geç teslimi nedeniyle, geç teslim edilen ürüne denk gelen 336,83 TL navlun ücreti tutarında davalının sorumlu tutulmaması yerindedir. Aşan zararların davalı yanca kanıtlanmaması, savunulan zarar ile taşımadaki gecikme arasında illiyet bağının bulunduğunun belirlenememesi nedeniyle ve ayrıca Konvansiyon’un 29. maddesi uyarınca taşıyanın geç teslimden doğan sınırlı sorumluluğunu ortadan kaldıran bir olgunun varlığının iddia ve ispat edilmemiş olması karşısında, ilk derece mahkemesinin karar ve gerekçesi isabetli olup, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 2.566,21 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.28.09.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.