Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2545 E. 2022/1095 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2545
KARAR NO: 2022/1095
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2019
NUMARASI: 2016/948 E. – 2019/786 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Bahçelievler Şubesi ile … San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlenen genel kredi sözlemesine diğer davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak katıldıklarını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın Bakırköy …Noterliğinin 15.07.2016 tarih ve … yevmiye nolu ve 02.08.2016 tarih ve … nolu ihtarlarıyla kat edildiğini, kat ihtarlarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine, asıl borçlu ve kefiller hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, takibe yönelik itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’si oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … ve … San.Tic.Ltd.Şti. vekili, savunmasında özetle; müvekkili şirket ile banka arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesine diğer davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla katıldıklarını, banka borcunun bir kısmının nakden bir kısmının ise kıymetli evrak verilerek ödendiğini, teslim edilen müşteri senetlerinin tahsil edilmesi halinde banka borcunun sona ereceğini, bu nedenle teslim edilen senetlerden hangisinin tahsil edildiğinin ve hangileri için takip yapıldığının belirlenmesi gerektiğini, müvekkillerince verilen çeklerin ödeme aracı olarak kabul edilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı banka tarafından davalılar asıl borçlu ile kefillere çekilen hesap kat ihtarnamesinin kefillere ve asıl borçlulara tebliğ edilemediği anlaşıldığından takip tarihinden itibaren temerrüt faizi işleterek hesaplama yapılmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Zira, özellikle TTK’nın 7/1. son cümlesi uyarınca kefillere ödemenin yapılmadığı ihbar edilmeden kefiller yönünden temerrüt faizi işletilmesi mümkün değildir. Bu nedenle bilirkişi raporunda kat tarihinden takip (temerrüt) tarihine kadar salt akdi faiz işletilmesinde herhangi bir usulsüzluk ya da yanlışlık söz konusu değildir. Diğer yandan asıl borçlu yönünden sözleşmedeki adrese tebligat gönderilmiş olup bila dönse dahi taraflar arasındaki yazışma adresinin bu adres olarak kararlaştırıldığı, adres değişikliği yapılmaması nedeniyle davacı tarafından buraya yapılan tebligatların geçerli olacağı ve dolayısıyla asıl borçlu yönünden temerrüdün esasen 19/07/2016 tarihinden itibaren başlayacağı aşikar ve belirgin ise de bu konuda davacı tarafından açık bir itiraz bulunmadığından ek rapor cihetine gidilmemiştir. Davalılar vekili çek ve senet kanalı ile ödeme yaptığını belirtmiş ise de buna ilişkin kısmi ödeme belgeleri sunulmadığı gibi, HMK’nın 198. maddesi uyarınca taraflar arasındaki münhasır delil sözleşmesi hükümleri uyarınca davacı defterleri incelendiğinde bakiye alacağın bilirkişi raporunda bankacılık hukuku ilkelerine uygun olarak tespit edildiği görülmüştür. Gayri Nakdi krediler yönünden de sözleşmenin 9.11 maddesi uyarınca kefillerin de sorumlu olacağı sonuç ve kanaatine varılarak aşığıdaki gibi hüküm verilmiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/2550 Esas , 2018/3626 Karar sayılı, 27/06/2018 tarihli içtihadı)…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı takip dosyasına davalılar tarafından yöneltilen itirazın kısmen iptali ile; nakdi krediler yönünden, ticari KMH için 53.793,51 TL asıl alacak, 2.290,38 TL işlemiş faiz, 138,08 TL BSMV + KKDF olmak üzere 56.221,97 TL; ticari kredi kartı hesabı için 56.174,70 TL asıl alacak 2.344,72 TL akdi faiz, 117,24 TL faiz BSMV + KKDF olmak üzere; çek/iskonto kredileri yönünden 69.207,00 TL asıl alacak, 2.846,38-TL işlemiş akdi faiz, 152,67 TL faizin BSMV’si + KKDF olmak üzere toplam 72.206,05 TL üzerinden iptaline, ticari kredi kartı hesabı ve KMH yönünden takip tarihinden itibaren %30,24 oranını aşmamak üzere ve Merkez Bankası tarafından 3 ayda bir açıklanan kredi kartı işlemleri için uygulanacak azami faiz oranlarını geçmemek kaydı ile değişir oranda temerrüd faizi ve faiz üzerinden hesaplanacak işleyecek % 5 BSMV’si ile birlikte, çek/iskonto kredisi yönünden %54 oranında temerrüt faizi ve %5 BSMV’si ile birlikte tahsiline; gayri nakdi çek kredileri yönünden 34.830,830 TL’ asıl alacak, 2.637,47 TL temerrüt faizi, 131,91 TL gider vergisi, 400,00 TL masraf olmak üzere 37.999,38 TL depo bedelinin faiz getirmeyen bir hesapta davalılar tarafından depo edilmesine, fazlaya dair istemin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme hükmünün redde ilişkin kısmının hatalı olması nedeniyle kaldırılması gerektiğini, mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesine rağmen müvekkilinin alacağının takip dosyasındaki miktarda olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın tümden kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan banka alacağının asıl borçlu ve kefillerden tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı ile davalı asıl borçlu şirket arasında düzenlenen 06.06.2014 tarihli genel kredi sözleşmesini, davalılar … ve … 2.533.000,00 TL limit için müteselsil kefil olarak imzalamışlardır. Kefalet sözleşmesinin TBK’nın 583. maddesinde düzenlen şekil şartlarına uygun kurulduğu belirlenmiştir. Bankaca, genel kredi sözleşmesi kapsamında davalı şirkete nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırılmıştır. Kredi borcunun ödenmemesi üzerine keşide edilen Bakırköy …Noterliğinin 15.07.2016 tarihli ihtarıyla muaccel hale gelen ticari kredili mevduat hesabı ile kredi kartı ile gayri nakdi çek borcu olan 125.248,44 TL’nin 7 gün içerisinde ödenmesi için ihtarname gönderilmiştir. İhtarnamenin sözleşmede belirlenen borçlu adresine gönderilmesi nedeniyle İİK’nın 68/b maddesindeki koşulların oluştuğu anlaşılmıştır. Bankaca keşide edilen 02.08.2016 tarihli ihtarla daha önce muaccel bir hale gelen hesaba ilişkin 69.971,00 TL çek iskonto kredisinin de 7 gün içerisinde ödenmesi talep edilmiştir. İhtarın şirket ile kefil …’e 03.08.2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Kat ihtarına rağmen bankanın nakdi ve gayri nakdi borcunun ödenmemesi üzerine, 06.09.2016 tarihinde İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında toplam 229.558,85 TL banka alacağının tahsili amacıyla takip başlatılmıştır. İlk derece mahkemesince banka kayıtları ve ödeme belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu bankanın asıl ve faiz alacağı belirlenmiştir. Bilirkişi raporunda sözleşmede belirtilen akdi ve temerrüt faizinin uygulanması ve kefiller yönünden temerrüt tarihinden itibaren temerrüt faizinin uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Esasen davacı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik somut bir itirazı bulunmamaktadır. Son oturumda bilirkişi raporunun aleyhe olan kısımları kabul edilmediği ifade edilmiş, istinaf başvurusunda da somut her hangi bir istinaf nedeni ileri sürülmemiştir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin hüküm ve gerekçesi ile incelemesinin yerinde olduğu, istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu anlaşılmış olup, mahkeme hükmünde HMK’nın 355.maddesi gereğince kamu düzenine bir aykırılık da tespit edilmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.15.09.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.