Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2536 E. 2022/1545 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2536
KARAR NO: 2022/1545
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2019
NUMARASI: 2017/368 E. – 2019/115 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat, gemi üzerinde kanuni rehin hakkı tesisi (Deniz yoluyla yük taşımadan kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Ukrayna’dan satın aldığı kepek emtiasının Türkiye’ye taşınma işini davalı … şirketince üstlenildiğini, anılan şirketin taşımanın … Gemisi ile yapılması konusunda davalı … Denizcilik ile navlun sözleşmesi imzalandığını, emtianın 04.11.2004 tarihli ve 1 sayılı konşimentoyla teslim alındığını ve dökme kepek emtiasının 10.11.2004 tarihinde dökme limanı olan Bandırma limanına vardığını, aynı tarihte yükü ait ordinonun müvekkiline teslim edildiğini, yükün teslim alındığına dair konşimentonun gemi kaptanına ve gümrük müdürlüğüne verildiğini, müvekkilince gümrük vergisi ve KDV’nin ödenerek emtianın aynı tarihte millileştirilerek yükün boşaltılması için gümrükçe boşaltma izin kağıdı verildiğini ve bu durumun gemi acentesine bildirildiğini, buna rağmen davalı … Şirketinin emtiayı tahliye etmekten imtina ettiğini, ordinonun verilmesi ve konşimentonun ibrazıyla yükün müvekkilince iktisap edilmiş sayılacağınI, yükün boşaltılmaması üzerine emtianın zayi olacağını taşıyan ve kaptana bildirildiğini, başlangıçta tahliye için herhangi bir gerekçe ileri sürülmemesine rağmen, 23.12.2014 tarihinde demuraj ve navlun bedelinin ödenmemesi nedeniyle yük için hapis hakkı kullanıldığının bildirildiğini, ancak navlun ve demuraj yükümlüsünün davalı … şirketi olduğunu, taşıyan-donatan … şirketinin ordinoyu teslim etmesi üzerine, gümrük vergisinin ödenmesiyle millileştirilen emtianın müvekkiline ait olması nedeniyle artık müvekkiline ait hapis hakkı kullanılamayacağını, toplam 3.786 USD taşıma avansının daha önce donatana verildiğini, kalan navlun bedelinin ise 05.11.2014 tarihinde acenteye ödendiğini, navlunun çarterpartiye göre ödenecek olması nedeniyle, bu sözleşmesinin donatan ile kiracı arasında yapıldığını ve gönderilen olanı vekilinin bundan sorumlu olmadığını, müvekkilinin demuraj ücretinden sorumlu olmadığını, emtianın müvekkili ile dava dışı … Tic. AŞ arasında düzenlenen sözleşme gereğince bu şirkete satıldığını ve alıcının yükün zamanında teslimine güvenerek dava dışı …. ile sözleşme yapıldığını bu sözleşme kapsamında cezai şart ödendiğini ileri sürerek, haksız şekilde tutulan yükün boşaltılarak müvekkiline teslimine, yükün zarar görmesi halinde bedelinin tazminine, gemi üzerinde 150.000 TL ve 17.000 USD için kanuni rehin hakkı tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; kira mukavelesi olarak ibraz edilen belgenin geçersiz olduğunu, davalı ünvanının … İç ve Dış Ticaret A.ş. olduğunu, davalının imzasının mevcut olmadığını, navlunun … Denizcilik Şirketinin muhasebe müdürü …’a ödendiğini, yükün boşaltılmamasından davalı …’nın sorumlu olduğunu, müvekkilinin olayda hiçbir kusurunun olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … gemisi Donatanı ve/veya Gemi İşletme Müteahhidi … Denizcilik AŞ. Vekili savunmasında özetle; geminin 20.10.2004 tarihinde Kherson’dan Bandırmaya kepek taşınması için davalı … şirketine kiraya verildiğini, yüklemenin tamamlanarak. 10.11.2004 tarihinde tahliye limanına geminin geldiğini, ancak navlun ve demuraj alacaklarının ödenmemesi nedeniyle yükün teslim edilmeyerek rehin ve hapis hakkının kullanıldığını, 86.364 TL alacağın tahsili amacıyla Bandırma 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/20 Esas sayılı dosyasında açılan davada görevsizlik kararı verilerek İstanbul Denizcilik İhtisas Mahkemesine gönderildiğini ve dosyanın 2005/248 Esas sayı ile derdest olduğunu, kiracı ve yük alıcısının tahliyeyi geciktirdiği gibi demuraj ve navlun ücretinin ödenmemesi nedeniyle müvekkilinin hapis ve rehin hakkı bulunduğunu, davacının talepte bulunması için öncelikle edimini ifa etmesi gerektiğini, mahkemece her iki dosyanın birleştirilerek yargılama yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı Gemi Kaptanının mirasçıları …, …, … ve … savunmalarında özetle; dava ve ıslahla talep edilen miktarın zamanaşımına uğradığını, davadan 03.12.2018 tarihli tebligatla haberdar olduğunu, davacının taleplerinden kaptan ve mirasçılarının sorumlu tutulamayacağını, taşımaya ilişkin navlunun ödenmemesi nedeniyle murisin çalıştığı işyeri yetkilisinin, geminin limana yanaştırılmaması talimatı verildiğini, diğer davalı şirketin navlun ücretinin ödenmemesi üzerine yük üzerindeki hapis hakkının kullanıldığını, geminin limana yanaştırılmaması yönünde verilen talimat nedeniyle murisin sorumlu tutulamayacağını, murisin istihadam ilişkisi içerisinde çalıştığını ve kendi iradesi ile hareket etmediğini belirterek davanın reddini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince 20.12.2016 tarih ve 2014/288 E. – 2016/586 K. Sayılı ilamı ile davalı … İç ve Dış Tic. Aş aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalı … Denizcilik ile … aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 150.000 TL gecikme zararı alacağının dava tarihinden 119.192 TL zayi olan yük bedeli alacağının ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte diğer davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak ve ferilerini karşılamak üzere … gemisi üzerine kanuni rehin hakkı tesisine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararının davacı şirket ile davalı kaptanın mirasçıları tarafından istinaf edildiği, Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucu 05.10.2017 tarih ve 2017/512-609 E.K. Sayılı ilamıyla gemi kaptanının belirlenerek gerçek kaptanın kim olduğunun belirlenmesinden sonra davanın doğru hasma yöneltilmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmıştır. İlk derce mahkemesince yapılan yargılama sonucu, gemi kaptanının kimlik bilgileri tespit edilmiştir. Gemi kaptanı …’nin dava tarihinden sonra 11.02.2007 tarihinde vefat ettiği, mirasçı olarak …, …, … ve …’nin bulunduğu, İstanbul 14. Sulh Hukuk Mahkemesinin 28.08.2018 tarih ve 2018/765-738 E. K. Sayılı veraset belgesinden anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesinde davalının mirasçılarının davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlandığı ve yargılama yapıldığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Davalı … ile diğer davalı … Denizcilik arasında kurulan navlun sözleşmesi uyarınca davacı/gönderilen … Ticareti AŞ’nin yurt dışında mukim … den ithal ettiği buğday kepeği yükünün taşıyan/donatan … Denizciliğe ait … isimli gemi ile taşındığı, konişmentonun eki mahiyetindeki Çarter sözleşmesi uyarınca Navlunun taşıtan kiracı … tarafından üç iş günü içerisinde ödeneceği hususunun kararlaştırılmış olduğu görülmüştür. Bu kapsamda navlun borçlusunun … olup taşıyanın açık talimatı olmaksızın navlun borçlusu navlun bedelini başka bir şahsa ödeme yapamaz. Dosya kapsamında sonucu beklenen mahkememize ait eski 2005/248 sonrasında İstanbul 51 ATM 2011 /456 Esas sayılı dosyası ile Kiracı … tarafından navlun bedelinin taşıyan talimatında yer almayan … isimli şahsa ödendiği dolayısı ile davalı taşıyan … Denizcilik’ in navlun alacağının devam ettiği anlaşılmıştır. Davalı taşıyan … Denizcilik’ in navlun alacağı nedeni ile eTTK 1077 maddesi uyarınca yük üzerinde hapis hakıkna sahip olmasına rağmen rehin hakkına dayanarak yükü gönderilene teslim etmeme durumu söz konusu değildir. Davacı … Ticareti AŞ tarafından navlun borçlusu olmadığını bilmesine rağmen malın teslimini gerçekleştirebilmek için navlunun davalıya ödediği yükün zayi olması sebebiyle taşıyanın navlun alacağı sona erdirmediği anlaşılmıştır. Taraflar arasında malın tamamen zayi olduğu hususnda ihtilaf mevcut olmayıp davalı taşıyan … Denizcilik’in navlun sözleşmesi ve konişmento hükümlerine göre konişmentodan doğan boşaltma ve teslim borcunu ifadan kaçındığı için davacı … Tic. A.Ş. ye karşı satış sözleşmesinin 8. Maddesi gereği 150.000 ,00TL gecikme zararından ve yükün ziyaı ve hasarı sebebiyle eşyaya gelen zarardan dolayı eşya bedeli olan 119.192,00 TL sorumlu olduğu anlaşılmış, davacının eşyaya gelen zarar ve gecikme zararından dolayı navlun mukavelesinin ifa veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğmuş olduğu için e TTK 1235/7 maddesi gereği davacının gemi üzerinde oluşan gemi alacaklısı hakkı gereği kanunî rehin hakkı bulunduğu kanaatine varılmış ,ancak davacı taraf navlun borçlusu olmamasına rağmen eşyayı teslim almak adına ödediği navlun bedelini hataen ödeme koşulları bulunmadığı bu nedenle navlun alacağını geri isteme koşullarının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Her ne kadar davacı vekili tarafından ıslah dilekçesi ile Bakırköy … Noterliğinin 25.11.2004 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile oluşturulan temerrüt tarihinden itibaren işleyen faizi ile birlikte tahsili talep edilmiş ise de; incelenen ihtarnamenin … Denizcilik ve Ticaret Ltd şti ve A… muhatap kılınarak düzenlendiği bu nedenle davalılar yönünden temerrüt koşullarının ihtar ile oluşmayıp dava ve ıslah tarihinden başladığı anlaşılmış davalı … yönünden ise feragat edilmiş olması nedeni ile davanın Feragat nedeni ile reddi gerektiği kanaatine varılarak aşığıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Her ne kadar … TC kimlik numaralı vefat eden kaptan …’nin gerek aldırılan bilirkişi raporlarında gerekse mahkememizin 2014/288 esas, 2016/586 karar sayılı kararında, yükü teslim etmeyerek haksız fiil hükümlerine göre sorumluluğu yoluna gidilmiş ise de; yükün navlun ücretinin tahsil edilmediğinden bahisle teslim edilmediği, navlun ücretinin gerçekten tahsil edilip edilmediğinin kaptanca bilinemeyeceği, kaptanın donatanın talimatıyla hareket ettiği anlaşılmakla vefat eden kaptan … dolayısıyla mirasçıları hakkında açılan davanın reddine…” gerekçesiyle davalı … İç ve Dış Ticaret aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davalı … mirasçılarına yönelik davanın reddine, davalı … gemisi donatanı … Denizcilik aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 150.000 TL gecikme zararı bedeli alacağının dava tarihi olan 21.02.2005 tarihinden, 119.192 TL zayi olan yük bedelinin ıslah tarihi olan 15.11.2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, alacak ve ferileri karşılanmak üzere … gemisi üzerine kanuni rehin hakkı tesisine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Gerekçeli kararda tarafların açıkça belirtmediğini, birinci davalı ile üçüncü davalının net olarak tanımlanmadığını, kararın aksine 1 nolu davalının … Gemisi Donatanı ve/veya gemi İşletme … San. Tic.Ltd.Şti.olduğunu, gemi kaptanı …’nin iki nolu davalı olduğunu ilk kararda doğru gösterilen tarafların sonraki kararda hatalı gösterilmesinin yerinde olmadığını; Davalı … Denizcilik San.Tic.Ltd.Şti. hakkında verilin ilk kararın, bu davalı tarafından istinaf başvurusu yapılmaması nedeniyle kesinleştiğini, bu nedenle bu davalı yönünden yeniden karar verilemeyeceğini ve bu davalı yönünden kesinleşen hüküm nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden bu hususun düzeltilmesi gerektiğini; Kaptanın mirasçıları yönünden kurulan hükmün hatalı olduğunu, mahkemece ilk kararda davanın kabulüne karar verilmesine rağmen ve taraf teşkili sağlandıktan sonra yeni bir delil toplanmadığı halde bu kez davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, davalıların farazi beyanlarına itibar edilerek karar verilemeyeceğini ve mirasçıların beyanlarını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, mahkemenin ilk kararıyla davalı gemi donatanının navlun alacağı olmadığının kesinletiğini, bu nedenle kesinleşen bu hükme göre karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin sözleşme ile sattığı emtianın teslim edilmemesi nedeniyle, emtianın alıcısının zarara uğradığını, alıcının icra yoluyla dahi emtiayı gemiden tahliye ettiremediğini, haciz mahallinde düzenlenen tutanakla kaptanın kusurlu olduğunun belirlendiğini, mülga TTK’nın 1233. maddesine göre kaptanın sorumlu olduğunu, kaptanın icra hukuku ve TTK’nın hükümlerini ihlal etmesi nedeniyle sorumlu olduğunu, bilirkişi raporunda da kaptanın haksız fiil hükümlerine göre sorumlu tutabileceğinin belirlendiğini, esasen mahkemece ilk kararda bu hususun kabul edilerek kaptanın sorumlu tutulduğunu, ilk karar sonrası delil toplanmamasını ve istinaf dairesi kararında esasa ilişkin bir değerlendirme yapılmamasına rağmen, mahkemece yazılı şekilde kaptanın mirasçıları yönünden davanın reddine karar vermesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, deniz yoluyla taşınan emtianın teslim edilmeyerek zayi olması nedeniyle yük alacısının uğradığı zararın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda kısmen kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından yurt dışından satın alınan kepek emtiasının Ukrayna’nın Kherson limanından Bandırma limanına taşınması işini davalı … şirketi üstlenmiştir. Taşıyan bu taşıma işini … gemisi ile yapılması için donatan ve aynı zamanda taşıyan olan diğer davalı … şirketi ile anlaşarak alt taşıma sözleşmesi kapsamında emtia taşınmıştır. Her iki davalı şirket arasında emtianın taşınmasına ilişkin navlun sözleşmesi düzenlenmiştir. 04.11.2004 sayılı 1 sayılı konşimento ile dökme kepek yükü teslim alınarak 10.11.2004 tarihinde boşaltma limanına varmış, 10.11.2004 tarihinde yüke ait ordino ile yük davacı şirkete teslim edilmiştir. Davacı yüke ilişkin vergileri ödeyerek emtiayı millileştirmiştir. Ancak buna rağmen, alt taşıyıcı … şirketince emtia tahliye edilerek alıcısına teslime edilmemiştir. Davalı şirket, navlun bedelinin ödenmediğini ileri sürerek emtia üzerinde hapis hakkını kullanmıştır. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, navlun borçlusu olan … şirketi, taşıyanın muvaffakatı olmaksızın ödemeyi başkasına yapması nedeniyle davalı … şirketinin navlun alacağının bulunduğu belirlenmiştir. … Denizcilik San. Tic. Ltd. Şti. tarafından … İç ve Dış Tic. AŞ ile davacı … Tic. AŞ aleyhine süresterya alacağının tahsili amacıyla açılan davada İstanbul 51.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/416 Esas, 2014/114 Karar sayılı ilamıyla dosyamız davacısı olan … Tic. AŞ ‘ye yönelik davanın reddine, davalı … AŞ.’ye yönelik davanın kısmen kabulü ile 400 USD suresterya alacağının tahsiline karar verilmiş olup, kararın temyiz edilmeksizin 21.01.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamındaki deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince verilen 20.12.2016 tarih ve 2014/288 E., 2016/586 K. Sayılı kararın istinaf başvurusu üzerine taraf teşkilinin usule uygun sağlanmadığı gerekçesiyle, kaldırılmasına karar verilmekle, ilk karar ortadan kalkmıştır. İstinaf yargılamasında hükmün HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ortadan kaldırılması halinde ilk hükümdeki belirlenen hususlar yönünden taraflar yararına usulü kazanılmış hak doğmaz, bu nedenle ilk derece mahkemesince davalı şirketler yönünden yeniden hüküm kurulması yerindedir. Diğer yandan, ilk derece mahkemesi hükmünün başlığında davalıların doğru gösterilmediği ileri sürülmüş ise de, bu hususun maddi hataya ilişkin olması nedeniyle yerinde her zaman düzeltilmesinin mümkün olduğu ve Dairemizce istinaf incelemesi sırasında karar başlığında tarafların doğru gösterilmesi nedeniyle bu yöne ilişkin istinaf başvuru nedeni yerinde değildir. Davalı kaptan ve mirasçılarına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde, dava ve taşıma tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 972 vd maddelerinde kaptanın görev ve sorumlulukları düzenlenmiş olup, buna göre kaptan, bütün işlerde hususiyle ifası kendisine düşen mukavelelerin yerine getirilmesinde tedbirli bir kaptan gibi hareket etmeye mecburdur. İşlediği kusurlardan, hususiyle bu fasılla ilerideki fasıllarda ve diğer kanunlarda yazılı vazifelerini yapmamasından doğacak zararlardan mesuldür. Her ne kadar davacı, bilirkişi raporunu da dikkate alarak kaptanın haksız fiil nedeniyle sorumlu olduğunu ileri sürmüş ise de, belirtilen Kanun’un 972 ile 1015 maddeleri arasında düzenlenen kaptanın sorumluluğuna ilişkin hükümlerin somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Yukarıda incelenen İstanbul 51.Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası ile dosyadaki bilirkişi raporlarına göre, donatan … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin navlun ve süresterya alacağı bulunması nedeniyle, gemi kaptanının donatandan aldığı talimat kapsamında emtia üzerinde taşıyan-donatanın hapis ve kanuni rehin hakkının kullanılması amacıyla emtiayı tahliye etmemesi haksız fiil olarak değerlendirilemez. Aynı Kanun’un 1050. maddesinde de, benzer bir husus düzenlenmiş olup kaptan, gemiyi emtianın indirileceği yere getirmekle emtiayı teslime hazır hale getirmiştir. Ancak taşıyanın navlun ve süresterya alacağı nedeniyle dava açıldığı da dikkate alınarak, aynı zamanda gemi adamı olan kaptanın, taşıyan-donatanın yasaya uygun emrini yerine getirmiş olması sorumluluğuna neden olmaz. Mahkemece daha önce verilen karar, Dairemizce ortadan kaldırıldığından ilk derece mahkemesince önceki kararla bağlı olmaksızın yeniden inceleme yapılarak dosyadaki delillere göre yeni hüküm oluşturulması yerindedir. İstinaf başvurusunda sözü edilen TTK’nın 1233. maddesi somut olaya ilişkin olmayıp, kurtarma ve yardım alacağına ilişkin kaptanın sorumluluğunu düzenlediğinden, somut olaya uygulama yeri bulunmamaktadır. Belirtilen nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 17.11.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.