Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2534 E. 2022/1482 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2534
KARAR NO: 2022/1482
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2019
NUMARASI: 2014/333 E. 2019/220 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın davalı şirket yönünden kabulüne dair verilen karara karşı, davalı şirket vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirket ile depo sözleşmesi gereği depolanmak ve saklanmak üzere 247.599,57 USD doları karşılığında zarar tarihindeki döviz kuruna göre 326.831,43 TL tutarındaki malı karşı tarafın deposuna teslim ettiğini, malların teslim edildiği depoda 27.06.2007 tarihinde çıkan yangında deponun tamamen yanması dolayısıyla müvekkilinin mallarının da yok olduğunu, müvekkilinin uğradığı zarar ziyan sebebiyle davalıdan tazminat alacağı hakkı doğduğunu, müvekkili şirketin kendi sigorta şirketinden hasar bedelinin 100.000 USD’lik kısmını aldığını ancak bakiye kalan kısmın teminat dışında olduğundan tahsil edilemediğini, müvekkilinin hali hazırda 147.599,57 USD karşılığı zarar tarihindeki döviz kuruna göre 194.831,43 TL alacağı kaldığını, davalı şirketin müdürleri olan …, …’un da müvekkilinin uğradığı zarardan kişisel kusurları olduğundan sorumlulukları olduğunu, davalılar hakkında Şişli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Tic. Ltd. Şti. Ve davalı … vekili, savunmasında özetle; mahkemenin yetkili olmadığını, yangının başlamasında müvekkilinin hiçbir kusuru olmadığını, yangının nereden başladığının belli olmadığını, müvekkiline haksız olarak ağır bir fatura çıkartıldığını, müvekkili şirketin A tipi gümrüklü antrepo binasında en fazla denetlenen ve sıkı korunan T.C Gümrük Bakanlığı ilgili gümrük kontrolünden geçmiş mallardan başka malların bulunamayacağını, içinde istiflenen malların kanunla belirleceğini, dolasıyla çıkan yangında müvekkili şirketin hiçbir kusurunun bulunmadığını, davanın müşteri mallarını sigortalayan … Sigorta AŞ’ye ihbar edilmesi gerektiğini, antreponun bulunduğu binada kiracı olarak bulunan … AŞ’nin yanıcı kimyasal depoladığını, en çok hasarın bu şirketin bölümünde gerçekleştiğini, ayrıca bina malikinin de yangına dayanıklı malzeme kullanılmaması sebebiyle sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Diğer davalı …, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava; tazminat davasıdır. Somut olay dahilinde davacı tarafından dosyada mübrez fatura ve sevk irsaliyeleri kapsamında 249.599,57 ABD Doları karşılığı malın depolarında saklanmak üzere davalı firmaya teslim edildiği ve 27/06/2007 tarihinde çıkan yangın nedeniyle teslim edilen sözleşme konusu ürünlerin tamamının kullanılmaz hale geldiği dosya içeriğine göre sabittir. Davacının tazminat isteminin sözleşmeye aykırılık temelinde irdelenmesi gereklidir. Zararın 100.000 USD’lik kısmı dava dışı davacı sigortacısı tarafından karşılanmakla uyuşmazlık konusu olan hususun bakiye zarar bedeli olduğu ifade edilen 194.831,43-TL asıl alacak ve 31.114,31-TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 225.945,74-TL’nin tahsili (itirazın iptali) isteminin yerinde olup olmadığının tespitine ilişkin olduğu ifade edilebilir.Davalı tarafın yetki itirazının dava dilekçesinin tebliğ tarihi itibariyle (29/01/2009) ilk itirazların öne sürülmesi gereken süre aşıldıktan sonra yapıldığı (06/04/2009) ve geçerli nitelikte olmadığı görülmektedir. Her ne kadar şifahi nitelikte olsa da; ardiye sözleşmesi davacı ile davalı … firması arasında akdedildiği ve sözleşme hükümleri doğrudan davacı ve davalı firmaların hükmi şahsiyetleri açısından geçerli olduğundan diğer davalıların husumet ehliyetleri olmadığı kabul edilmiştir. Kişisel sorumlu olduklarından bahisle tazminat talebi huzurdaki davanın konusu olmayıp bu yönde bir iddianın 6102 Sayılı TTK 553. maddesi temelinde şirket nezdinde ayrı bir dava konusu olabileceği kanaatiyle şirket yetkilisi sıfatıyla davalı asillerin de sorumluluklarına hükmedilmesi talebi yerinde görülmemiştir. Bir diğer yönden meydana gelen yangının oluşan zararla aralarındaki illiyet rabıtasının tespiti, tarafların kusur durumları, talep olunan hasar miktarının gerçek zararla uyumlu olup olmadığına yönelik olarak HMK 266. maddesi dahilinde heyet bilirkişi raporları yol göstericidir. Olay sonrası alınan yangın raporu, bilirkişi heyeti asıl ve ek raporları dahilinde yangın mahallinin davalı firmaya ait antrepo deposunda kimyasal ürünlerin bulunduğu yer olduğu açıkça tespit edilmiştir. Teknik inceleme ve ek rapor dahilinde dava dışı … A.Ş’nin de somut olaydaki durumu ayrıntısıyla değerlendirilmekle açıklayıcı nitelikteki kanaate hakimliğimizce de itibar edilmiş ve davalı firmanın tazminat talebi açısından ardiyeci sıfatıyla oluşan zararın tümünden sorumlu tutulması gerektiği anlaşılmıştır. Davacıya sözleşmenin karşı akidi olarak atfedilebilecek bir kusur sorumluluğu yoktur. Bu minvalde davalının kendisine teslim edildiği incelenen ticari defterler nezdinde de sabit görülen emtiaların tamamen yok olması nedeniyle tazmin yükümlülüğü esas olmakla dava dışı sigorta firması tarafından ödenen tazminat bedeli düşüldükten sonra KDV fiyatı dahil olacak şekilde hesaplanması gereken bakiye 194.831,43 TL asıl alacak ve takip öncesi işleyen faiz bedeli zımnında 29/07/2007 tarihli ihtarname ile sözleşme dahilinde davalının ayrıca TBK 117. maddesince temerrüde düştüğünün de kabulüyle 31.114,31-TL olmak üzere toplamda 225.945,74-TL’nin davalıdan tahsili gerektiği takdir olunarak itirazın davalı … firması yönünden iptaline hükmedilmiştir. Huzurdaki davada sigorta şirketi taraf değil ihbar olunan konumundadır. Bu nedenle aleyhine karar tesisi mümkün değildir. Her ne kadar itirazın iptali istemi yanında icra inkar talebinde de bulunulmuş ise de zararın – alacağın tespiti yargılamayı ve bilirkişi incelemesini gerektirdiği ve likit / belirlenebilir nitelikte görülmediğinden bu yöndeki istem reddedilmiş ve izahına çalışılan gerekçe dahilinde neticeden aşağıdaki karar tesis edilmiştir. … ” gerekçesiyle, davanın davalılar … ve … yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı … Tic. Ltd. Şti.yönünden kabulü ile; davalı şirketin Şişli (Kapatılan) … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptaliyle takibin 194.831,43 TL asıl alacak, 31.114,31 TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 225.945,74 TL üzerinden, asıl alacak miktarına takip tarihi olan 12.02.2008’den itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle takibin kaldığı yerden devamına, alacak likit ve belirlenebilir olmadığından icra inkar tazminatının reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … Tic. Ltd. Şti.vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin davalı … hakkında verdiği davanın reddi kararının yerinde olduğunu, ancak davalı şirket hakkındaki kararın hatalı olduğunu, yangının çıkmasına davalı şirketin sebep olmadığını, kusuru bulunmadığını, yangının müvekkilinin antreposunda başlamadığını, bilirkişi raporlarında tahminle bu sonuca varıldığını, antreponun Gümrük Müdürlüklerince sıkı denetim altında bulunduğunu, kontrolsüz mal geçmediğini ve bulunmadığını, raporlarda, antrepoda bulunduğu belirtilen ve yangına neden olarak görülen ”…” maddelerinin yangına neden olamayacağını, müvekkilinin antreposunun bulunduğu binada dava dışı … AŞ’nin yakıt deposu ve çorap üretiminde kullandığı kimyasalları gizli olarak depoladığını, yakıt tankı çevresinde yakıt sızıntısı tespit edildiğini, adı geçen kiracı şirketin kusurlu olduğunu, bina maliki … Kooperatifinin de buna izin verdiğini, binanın da projesine uygun yapılmadığını, yangın güvenliği önlemlerine göre tasarlanmadığını, bu nedenle bina malikinin kusurlu olduğunu, tüm bu etkenlerin raporlarda değerlendirilmediğini, ardiyecinin kusurlu olup olmadığı, kusuru engelleyebileceği veya bu büyüklükteki bir yangını engelleyemeyeceğinin hiç araştırılmadığını, defalarca talep etmelerine rağmen antrepoda bulunan gümrüklü malların böyle bir yangını başlatıp başlatmayacağının değerlendirilmediğini, salt ardiyecinin kusuru açısından davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, aynı yangınla ilgili İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen bir davada Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2016/15182 Esas sayılı dosyası ile verilen bozma kararında, kiracı … AŞ ve bina malikinin … Kooperatifinin kusurunun olup olmadığının araştırılması gerektiğinin belirtildiğini, bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca, yangın nedeniyle davacıya ait malların ziyan olması sonucu vedia sözleşmesi kapsamında doğan zararın davalılarca tazmini için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın davalı … Tic. Ltd. Şti.yönünden kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı davalı şirket vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içeriğinde bulunan Şişli …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı (takip alacaklısı) tarafından davalılar (takip borçlusu) aleyhine 12.02.2008 tarihinde, 194.831,43 TL asıl alacak, 31.114,31 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 225.945,74 TL’nin asıl alacağa işleyecek yıllık %27 oranından az olmamak üzere ticari faizi ile birlikte tahsili için ilâmsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 21.02.2008 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu şirket tarafından 27.02.2008 tarihinde borca itiraz edildiği, itirazın süresinde yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının da 1 yıllık yasal süre içinde açıldığı görülmektedir. Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; 20.04.2007, 26.04.2007 ve 24.05.2007 tarihli faturalara göre davacının yurt dışından tekstil malzemesi üç partiden oluşan viskon ipliği ithal ettiği, gümrükleme işlemi yapıldıktan sonra 20.06.2007 tarihli teslim tutanağına göre davalı şirkete ait antrepoda muhafaza edilmek üzere davalı şirkete teslim edildiği, malların davalı şirketin antreposunda bulunduğuna dair uyuşmazlık bulunmadığı, 20.05.2013 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilen ve tarafların da kabulünde bulunan KDV dahil 247.599,57 USD değerindeki %100 viskon ipliğin 27.06.2007 tarihindeki yangında yanarak hasarlandığı, davacı şirketin zararının bir kısmı olan 100.000 USD tutarındaki tazminatın kendi sigorta şirketinden aldığı, kalan KDV dahil 147.599,57 USD (27.06.2007 tarihindeki KUR karşılığı TL değeri 194.831,43 TL) zararından davalı ile diğer davalıların sorumlu olduğu iddiasıyla ilamsız icra takibi başlattığı, takibe itiraz üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İtfaiye Daire Başkanlığı Avrupa Yakası İtfaiye Müdürlüğünün 05.07.2007 tarihli yangın raporunda; 27.06.2007 tarihinde, Büyükçekmece ilçesi, … mahallesi, … caddesi, … sitesi … adresinde yangın meydana geldiği, yangının 28.06.2007 tarihinde söndürüldüğü, yangının çıktığı sanayi sitesinin zemin katını davalı şirketin kullandığı, burada araları tel örgü ile ayrılan gümrüklü antrepo deposu, gümrüksüz serbest depo, yemekhane, asma kat ve asma katta bulunan idari bürolar, muhasebe bürosu dahil tamamen yanmak suretiyle zarar gördüğü belirtilmiştir. .
Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/12725 sayılı soruşturma dosyasında yapılan keşif sonucu alınan 31.07.2007 tarihli bilirkişi raporuna göre yangının davalı …. Ltd. Şti.’ne ait gümrüklü saha olarak belirlenmiş A tipi genel antrepoda başladığı, yangın nedeniyle gümrüklü depoda bulunan tüm eşyaların ve kimyasalların yandığı belirtilmiştir. Davalı şirketin yöneticileri … ve … aleyhine açılan taksirle yangına sebebiyet verme suçu nedeniyle Büyükçekmece 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 26.02.2010 tarihli ve 2007/1254 Esas, 2010/459 Karar sayılı kararı ile de; 27.06.2007 tarihinde meydana gelen yangının sanıkların yöneticisi olduğu davalı … Ltd. Şti.’ne ait A tipi genel gümrüklü depoda başladığı ve sanıkların taksirlerinin bulunduğu tespitiyle sanıkların adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği, kararın 06.08.2012 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Mahkemece dosya kapsamında, 20.05.2013 tarihli kök rapor alınmış, tarafların itirazları üzerine 10.02.2014, 14.07.2014,10.08.2015 ve 09.03.2016 tarihli ek raporlar alınarak, davalı şirketin tazmin yükümlülüğü bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı ile davalı şirket arasında vedia (saklama) sözleşmesi bulunmakta olup uyuşmazlık bu kapsamda çözümlenmelidir. Sözleşme ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK’da vedia sözleşmesi, 463 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup 464/2 maddesi ”Mudi ida sebebiyle husule gelen zararın zararın, kendi kusuru olmaksızın vukua geldiğini ispat etmedikçe, tazminle sorumludur.” hükmünü içermektedir. Buna göre, somut olayda, yukarıda açıklanan sebepler ve dosya kapsamında bulunan gerek yangın raporu, gerek savcılık soruşturması, gerek ceza mahkemesi kararı, gerekse de alınan bilirkişi raporları uyarınca yangının davalının antreposunda çıktığı, davanın mülga 818 sayılı BK’nın 464/2. maddesi uyarınca açılmış olduğu, davacının mallarının bulunduğu antrepo sahibi davalı şirketin yangının çıkmasında tamamen kusursuz olduğunu ispat edemediği nazara alındığında mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Her ne kadar davalı şirket vekilince, aynı yangın olayına ilişkin İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen bir davada Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2016/15182 Esas sayılı dosyası ile verilen bozma kararında, kiracı … AŞ ve bina malikinin … Kooperatifinin kusurunun olup olmadığının araştırılması gerektiğinin belirtildiği istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de; az yukarıda da ifade edildiği gibi vedia sözleşmesi uyarınca vedia alan kendisinin tamamen kusursuz olduğunu ispat etmedikçe zarardan sorumlu olduğundan ve somut olayda da kusursuz olduğunu ispat edemediğinden yangın olayında bina maliki veya diğer kiracıların kusurunun bulunup bulunmadığının somut olayda araştırılmasının sonuca bir etkisi bulunmadığından aksi yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olup davalı şirket vekilince ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı şirket vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçları ile istinaf karar harcının Hazineye gelir kaydına,3-Davada bakiye 11.575,77 TL istinaf karar harcının, davalı şirketten tahsili ile Hazineye gelir kaydına,4-Davalı şirket tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendilerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 10.11.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.