Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2533 E. 2022/1285 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2533
KARAR NO: 2022/1285
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04/04/2019
NUMARASI: 2015/918 2019/393
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki asıl ve karşı davaların ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen hükme karşı, davalı- karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketinin Siri Lanka’da su ürünleri çiftliği ile iştigal ettiğini, tarafların vardıkları mutabakat sonucu müvekkilinin, davalıdan karides yemi ve … ürünü sipariş ettiğini, ürün karşılığı 57.200,00 USD ödenmesine rağmen davalının, herhangi bir ürün teslim etmediğini, sipariş edilen ürünlerin belli hasat zamanları için özel olarak hazırlanan ve belli sürelerde kullanılması gereken, aksi halde bozulacak ürünlerden olduğunu, ürünlerin uygun hijyen şartlarında ve süresinde uluşmaması halinde, sipariş edildiği hasat döneminde kullanılamadığı ve sonraki hasat dönemine kadar da bekletilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin, davalı şirkete önce 57.000 kilogram yüksek kaliteli karides yemi ve 500 kilogram antiviral sipariş ettiğini, ancak davalının çeşitli mazeretler öne sürerek, anlaşılan zaman ve miktarda ürün teslim etmeyeceğini bildirdiğini, ancak emtianın zamanında yetiştirileceğine dair davalının yeni teklifi üzerine 25.08.2013 tarihli fatura uyarınca davalının hesabına 18.000 USD ödenerek emtianın teslimin beklendiğini, davalının mazeretleri sebebiyle sipariş edilen yem emtiasının teslimi gereken zamanda müvekkiline ulaşmadığını, müvekkilinin ikinci ana siparişinin ise 24.500 kilogram yüksek kaliteli karides yemi ve 500 kilogram antiviralden oluştuğunu, bu sipariş için davalı tarafından düzenlenen 13.09.2013 tarihli fatura karşılığı, davalının hesabına 39.200 USD ödendiğini, davalının, taraflar arasında anlaşmaya varılmış olmasına rağmen malları teslim etmediğini, müvekkili şirketi türlü bahanelerle oyaladığını, ürünlerin teslim edilmediğini, sonuç olarak müvekkilinin iki parça halinde 82.500,00 kilogram ürün siparişi karşılığı 57.200,00 USD ödemesine rağmen, emtianın teslim edilmediğini ve ödenen pararın da iade edilmediğini, sebepsiz şekilde davalının elinde kalan bu miktarın iadesi gerektiğini ileri sürerek, 57.200,00 USD alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı- karşı davacı vekili, cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; taralar arasında yem ve ilaç üretimi hususunda sözlü anlaşma yapıldığını, bu anlaşmaya istinaden 57.000 kilogram yem ve 500 kilogram anti viral ilaç üretimi konusunda müvekkiline sipariş verildiğini, davacı tarafından verilen siparişlere konu malın üretildiğini, davacıya bunları teslim alıması bildirilmesine rağmen davacı şirketin üretilen ürünleri zamanında teslim almayarak zayi olmasına sebebiyet verdiğini, davacı tarafla 28.07.2013 tarih ve … numaralı proforma faturada belirtildiği üzere 57.000 kilogram yem için 68.500 USD, 500 kilogram ilaç için 9.800 USD olmak üzere toplam 78.300 USD’nin ödenmesi hususunda anlaşma sağlandığını, müvekkili şirketçe davacının e-mail yolu ile gönderdiği listede belirtilen ölçü ve miktarlarda malzemenin tamamının üretildiğini, ancak daha sonra davacının istediği ölçülerden vazgeçerek yeniden üretim yapılmasını istediğini, müvekkilinin bu isteğe verdiği cevapta, söz konusu ölçülerin değişmesi sonrasında ürünlerin %28’nin heba olacağı bilgisinin e-mail ile davacıya bildirildiğini, siparişlerinin sözleşmeye göre üretilerek bildirilmesine rağmen davacının malzemeleri teslim almadığını ve proforma faturada belirtilen bedelin tamamının ödenmediğini, malzemelerin üretimi karşılığında toplam 78.300 USD’nin ödenmesi kararlaştırılmasına rağmen davacının 57.200 USD ödediğini, müvekkilinin taraftar arasında kurulacak muhtemel ticari ilişkinin devam edebilmesi için davacı tarafın üretimin değiştirilmesi talebinin kabul edildiğini, davacının istediği ölçüde yeniden üretim yapıldığını, ilk üretilen ürünlerin tamamının zayi olduğunu, ikinci kez üretilen ürünlerin ise üretim ölçülerinin değişmesinden kaynaklı olarak % 28’inin zayi olduğunu, yapılan ödemenin proforma fatura bedelini tamamlamadığı gibi, sonradan değiştirilen sipariş ile de müvekkilinin zarara uğratıldığını, davacının 23.08,2013 tarihinde 18.000 USD, 17.09.2013 tarihinde 39,200 USD olmak üzere toplamda 57,200 USD ödeme yaptığını belirterek, asıl davanın reddini istemiş; karşı davasında ise ödenen miktarın sözleşme bedelinin tamamını karşılamadığını, sözleşme kapsamında sipariş edilen ürünleri için toplam 78.300 USD ödemesinin kararlaştırıldığını, ancak davacının siparişi doğrultusunda ilk üretimin yapılmasından sonra, davacının isteği ile ölçüleri değiştirilen ürünlerin yeniden üretildiğini, değiştirilen ürünler nedeniyle üretimin % 28’inin zayi olduğunu, buna rağmen ürünlerin teslim alınmaması nedeniyle davacının ürünleri kullanacağı sezonun geçtiğini, yemlerin gelecek sezona kadar tazeliğini koruyamaması nedeniyle ürünlerin üçüncü kez üretilmek zorunda kalındığını, bu durumda ilk ürünlerin zayi olması ve ikinci ürünlerin % 28 oranında zayi olması nedeniyle müvekkilinin 99.000 TL zararının oluştuğunu, davacının üretilen ürünleri teslim almaması nedeniyle müvekkilinin muhtemel kârından yoksun kaldığını ileri sürerek, 99.000 TL zarar ile şimdilik 1.000 TL yoksun kalınan kârın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesin talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır. Davacı taraf üretilecek ürünler karşılığında davalıya 57.200,00 USD ödediğini ancak davalının ürünleri teslim etmediğini iddia etmekte buna karşın davalı taraf davacının talep ettiği ürünlerin üretildiğini ancak davalının ürünlerin boyutlarının değiştirilmesini istediği bu sebeple ürünlerin 3 kez üretildiği buna rağmen davacının ürünleri teslim almakta imtina ettiği ve davacı tarafın iddia ettiğinin aksine kendilerinin zarara uğradığını savunmaktadır. Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır. Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti ayrıntılı raporunu ve ek raporlarını ibraz etmiştir. Buna göre; Öncelikle davacı-karşı davalı ile davalı-karşı davacı arasında 57.000 Kg yüksek kaliteli karides yemi ve 500 Kg Antiviral siparişi konusunda anlaşmaya varıldığı, bu anlaşma çerçevesinde ticari ilişki kurulduğu ve bunun sonucunda davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacıya 57.200 USD ödeme yaptığı hususlarında ihtilafın söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Esasında uyuşmazlık konusu davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalının talebine istinaden davaya konu ürünleri birden fazla kez üretip üretmediği, davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacı tarafından üretilen ürünleri teslim almakta imtina edip etmediği, ürünlerin teslim alınamamasında veya teslim edilememesinde kusurun hangi tarafa yükleneceği, ürünlerin teslim alınmasında imtina söz konusu ise davalı-karşı davacının bir zararının söz konusu olup olmadığı veya bu zararın miktarının ne olduğu, davalı-karşı davacının, davacı-karşı davalıdan talep edebileceği bir alacak veya tazminat hakkının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davalı karşı davacı firma malların üretildiğini, teslim alınması hususunun davacı karşı davalıya bildirildiği halde teslim alınmadığını, davacı karşı davalı ise ürünlerin teslim alınması konusunda kendilerine bir bildirim yapılmadığını belirtmiştir.Tarafların bu yöndeki iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi ile bunun sonucunda davacı-karışı davalının temerrüte düşürülüp düşürülmediği hususunun tespiti için elektronik posta iletileri incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda, davacı karşı davalının sipariş konusu ürünleri sürekli ve büyük bir titizlikle takip ettiği, ürünlerin gönderilmesini sürekli talep ettiği halde davalı karşı davacının ürünlerin hazır olduğuna ve alınması veya gönderilmesi konusunda bizzat davacı tarafa herhangi bir bildirimde bulunduğuna veyahut ürünlerin davacı karşı davalının bildirdiği sipariş ölçülerine göre yapıldığı, bu ürünlerin teslime hazır olduğu ve bu hususun davacıya tebliğ edildiğine dair herhangi bir belge ibraz etmediği anlaşılmıştır. Davalı taraf bu hususun 06/03/2013 tarihli mailde bildirdiğini belirtmiş ise de mailin bizzat davacı şirket sahibine gönderilmediği, davacı şirket sahibine haber verilmesi için davacı şirket ile bir bağı olmayan ‘…’ adlı üçüncü bir kişiye gönderildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle bu mail ile davacı karşı davalının temerrüte düşürüldüğünü söylemek mümkün değildir. Kaldı ki yapılan teknik incelemede de dosya içerisinde üretimin yapıldığına dair bir belge sunulmadığı, üretici firmanın üretim süreciyle ilgili evrak göstermediği, alıcıya üretim yapıldığına dair herhangi bir etiket bilgisinin iletilmediği, ürünün raf ömrü ve son kullanım tarihi gibi çok önemli hususlarda alıcıya bilgi verilmediği, bozulan ürünlerle ve bu ürünlerin imhası ile ilgili herhangi bir resmi işlem yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davacı bu hususta da söz konusu yemler ile ilgili olarak İstanbul Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık müdürlüğünden sağlık raporu alındığını, var olmayan veya üretilmemiş olan bir şeyle ilgili rapor alınmasının mümkün olmadığı, alınan bu rapor ile yemlerin üretilmiş olduğunun bu hususun dosyaya sunulan EK-7 nolu belgeyle de ispatlanmış olduğunu belirtmiştir. Ancak söz konusu belge incelendiğinde İstanbul Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık müdürlüğünün davacının ilgili yazısına binaen İstanbul ili sınırlarında 17.09.2013 tarihi itibarı ile kuş gribinin bulunmadığını belirtmiştir. Öncelikle bu yazının davacı şirkete gönderildiğine dair bir belge sunulmadığı gibi söz konusu yazı davacıya iletilmiş olsa dahi davacının sipariş ettiği ürünlerin üretildiği anlamına gelmeyeceği ve sadece il sınırları içerisinde kuş gribi hastalığının bulunmadığı yönünde bilgi verme amacı taşıdığı açıktır. Sonuç olarak davacı karşı davalının taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesine istinaden davalı tarafından üretilip davacıya teslim edilmesi gereken malların tesliminde gecikme ve temerrüt nedeniyle sözleşmeden dönülmesi ve peşin ödenmiş olan bedelin iadesi talebinde bulunduğu, davalı karşı davacının ise davacı karşı davalının talebi doğrultusunda malların üretildiğini ancak davacı karşı davalının söz konusu ürünleri teslim almakta imtina etmesi ve dolayısıyla temerrüte düşmesi nedeniyle zarara uğradığını ve davacının talebinin haksız olduğunu belirtip kendi zararlarının tazminini ve henüz ödenmeyen bedelin ise ödenmesini talep etmiştir. Ancak dosya üzerinde yapılan inceleme ve yapılan yargılama sonucunda davacı karşı davalının, davalı karşı davacıya sözleşme kapsamında 23.08.2013 tarihinde 18.000 USD, 17.09.2013 tarihinde ise 39.200 USD ödeme yaptığı buna karşılık davalı karşı davacının sözleşme kapsamında teslim etmesi gereken ürünleri teslim etmediği ve söz konusu ürünlerin üretilip davacı karşı davalıya teslim edilmek üzere hazırlandığını veya davacı karşı davalıyı temerrüte düşürecek herhangi bir bildirimde bulunduğunu ispatlayamamış olduğu, davalı karşı davacının kendi borcunu ifa etmekte gecikmesi ve temerrüte düşmesi nedeniyle davacı karşı davalının sözleşmeden dönmeye ve ödemiş olduğu bedelin iadesini sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği ödeme tarihi itibarı ile işleyecek faizi ile birlikte talep etmeye hak kazandığı, davalı karşı davacının ise herhangi bir tazminat veya bedel alacağının olmadığı anlaşılmış olmakla…” gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile 18.000 USD’nin 23.08.2013 tarihinden, 39.200 USD’nin 17.09.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi uyarınca işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı-karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı-karşı davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin muaccel bir borcu bulunmadığını, bu nedenle bilirkişi raporunda yer alan ve davacı dilekçelerinde de pek çok kez kullanılan “oyalayıcı tutum” ifadesinin asılsız olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklı “yapma ve verme borcunun” muaccel olabilmesi için, karşı davalının 78.300 USD para borcunu tam olarak ifa etmesi gerektiğini, müvekkilince 21.08.2013 tarihinde gönderilen elektronik postada, daha önceki bir tarihte davacının sorduğu “teslimatın ne zaman yapılabileceği” sorusuna, “… Ödemenin tam ve eksiksiz olarak elimize geçtiği tarihten itibaren …” dediğinin görüleceğini, davacının 28.07.2013 tarihli proforma faturada yer alan, 78.300 USD para verme borcunun eksiksiz olarak ödenmediğini, borcunu eksiksiz ödemeyen davacının müvekkilinden edimini ifasını talep edemeyeceğini, müvekkilinin davadan önce TTK’nın 18.maddesindeki şartlara göre temerrüte düşürülmediğini, davacının edimini yerine getirmemesine rağmen müvekkilinin üretime başlamasının temerrüt olarak değerlendirilemeyeceğini, davacının kısmi ödemeye rağmen ifayı beklemesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle müvekkilinin usulüne uygun şekilde temerrüde düşürülmesinden söz edilemeyeceğini, müvekkilinin 03.12.2013 tarihli elektronik postada “…39500 k2 yemi olarak istediğiniz siparişinizi ürettik…” ile başka bir elektronik posta ile, … sahibi … Bey’e, … Bey’e ve müvekkil şirketin ilgili birimine aynı zamanda gönderilen “….Lütfen … Bey’i haberdar edin, yeni yemi mümkün olan en kısa sürede alsınlar, çünkü bu yem DE tekrar telef olacak….” ifadelerinden müvekkili şirketin, üzerine düşen üretim yükümlülüğünü, davacının bedel edimini yerine getirmemesine rağmen yerine getirdiğini, ancak davacının ödeme yaparak emtiayı teslim almaması nedeniyle emtianın teslim edilemediğini, elektronik postada yer alan “de” ekinin, daha önce de müvekkilinin karşı yanca mağdur edildiğinin kanıtı niteliğinde olduğunu, Tüm açıklamalarına rağmen, bilirkişi raporlarında müvekkili şirket tarafından gönderilen elektronik postanın davacı/karşı davalı şirket yetkilisi …’e gönderilmediği yönünde tespitlerde bulunulduğunu, müvekkili şirketin edimlerini hazır ettiğine dair davacı/karşı davalı şirkete herhangi bir bildirimde bulunmadığına ilişkin mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, davacı şirket yetkilisi …’e, ürünlerin hazır olduğu ve en kısa sürede alınması gerektiğinin bildirildiğini, anılan elektronik postanın müvekkili şirketin muhasebe servisinden davacı şirketin yetkilisi …’dan gelen maile cevap olarak yazıldığını, mailin aracı kişi Mr. … hitaben yazılmış olmakla birlikte, davacı şirket yetkilisi …’e aracı kişinin Mr. … (…) ve …in ilgili birimine olmak üzere 3 (üç) ayrı muhataba birden gönderildiğini, ancak tüm itirazlarının mahkemece dikkate alınmadan karar verildiğini; Mahkemece, müvekkilinin tahsil etmediği sözleşme bedeline karşın üretim yapması ve temerrüt oluşmamasına karşın, davacı şirket yetkilisine gönderilen elektronik posta ile ürünlerin teslim alınmasının bildirilmesinin müvekkilinin aleyhine temerrüt oluştuğu şeklinde değerlendirildiğini, davacının delillerinin özenle incelenmesine rağmen müvekkilinin delillerinin yeterince incelenmediğini, mahkemenin 25.09.2018 tarihli 10. celsesinde temerrüt tarihinin tam olarak saptanmadığını belirlediğini, ancak daha sonra hakim değişikliği sonrası bilirkişi raporlarına göre karar verildiğini, müvekkilinin dava öncesinde TTK’nın 18. maddesinde gösterilen belgelerle temerrüte düşürülmediğini, davacının tüm ödemeyi yapmaması halinde müvekkilinin teslim yükümlülüğü başlamayacağından, temerrütten söz edilemeyeceğini, sözleşmede davacının bedel ödeme edimi yanı sıra, üretilen ürünlerin teslim alınması için müvekkilimizin imalathanesine, üretilen malların taşınmasına elverişli nakliye araçları ile gelinmesinin gerektiğini, ürünlerin davacı tarafından araçla imalathaneden teslim alınması gerektiğini, nitekim gönderilen faturada 28.07.2013 tarihli faturada yer alan “… İstanbul/TURKEY” ifadesinden emtianın emalathanede teslim edileceğinin anlaşılacağını; Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, taraflar arasındaki sipariş üzerine kurulan satım sözleşmesi gereğince verilen sözleşme bedelinin iadesi; karşı dava ise karşı davalının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmemesi üzerine satıcı olan karşı davacının uğradığı zararların tazmini taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı- karşı davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında, davalı tarafından üretilecek karides yemi ve anti viral ilaçların davacıya teslimine ilişkin nitelikli satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu tarafların kabulündedir. İlk derece mahkemesince sözleşme, eser sözleşmesi olarak nitelendirilmiş ise de taraflar arasında davalı tarafından üretilecek yem ve ilacın davacıya satılmasına ilişkin sözleşme ilişkisi bulunduğu, üretilen balık yemlerinin davacının ihtiyacına uygun boyutlarda üretilmesinin nitelikli satım sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin sözleşmenin türüne ilişkin nitelendirmesi yerinde olmamış, karar gerekçesinin HMK’nın 33 ve 355.maddeleri uyarınca, bu yönden resen düzeltilmesi gerekmiştir. Taraflar arasında, yazılı şekilde düzenlenmiş bir satım sözleşmesi bulunmamakla birlikte, toplam 78.300 USD bedelli ürün satılması konusunda tarafların anlaştığı, sözleşme ilişkisinin 28.07.2013 tarihli profarma faturaya istinaden kurulduğu anlaşılmaktadır. Sözleşme kapsamında davacının 23.08.2013 tarihinde 18.000 USD, 17.09.2013 tarihinde 39.200 USD satım bedelini peşin ödediği sabittir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ilk derece mahkemesince belirlendiği gibi, davalı- karşı davacı satıcı tarafından sözleşme konusu ürünlerin, sözleşmeye uygun şekilde üretilip teslime hazır hale getirilip getirilmediği, bu ürünlerin davalı iddiası gibi birden fazla kez üretilip üretilmediği, ürünlerin üretilerek teslime hazır olduğunun davacı alıcıya bildirilip bildirilmediği, bu kapsamda sözleşme bedelinin iadesi koşulları veya üretim nedeniyle karşı davacının tazmini gereken bir zararının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme ilişkisi bulunmadığından ve sözleşme ilişkisi e- mail yazışmaları ile yürütüldüğünden, taraflarca ibraz edilen belgelerin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalı tarafından, davacıya gönderilen 12.07.2013 tarihle e- mailde davacının talebine istinaden üretilecek karides yemi ve anti viral ilacın fiyatı bildirilmiştir. Davacı tarafından gönderilen 25.07.2013 tarihli e- mailde ise 57 ton yem ve 20*25 kilogram anti viral toz üretimi istenilerek, bir kaç gün içerisinde sipariş verileceği bildirilmiştir. 06.09.2013 tarihinde davalı tarafından gönderilen e-mailde yem boyutlarının geldiği, yemin sevkiyata hazır hale gelmesi halinde bildirimde bulunulacağı davacıya bildirilmiştir. 10.09.2013 tarihli e-mailde ise ödemenin 04.09.2013 tarihinde hesaba kaydedildiği ve yemin 18.10.2013 tarihinde hazır olacağı bildirilmiştir. Üretimdeki gecikme nedeniyle davacı tarafından gönderilen 23.10.2013 tarihli e-maille teslimatın ödemeden itibaren iki ay geciktiği bildirilmiştir. 10.11.2014 tarihli e-maille ise bir yılı aşkın süredir parası ödenen yemin teslim edilmediği, bu nedenle karides yeminin ya da paranın iadesinin istendiği anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere, taraflar arasında siparişlerde belirtilen ürünlerin davacıya satımı ve teslimi konusunda sözleşme ilişkisi bulunduğu sabit olmakla birlikte, bu ürünlerin sözleşmeye uygun şekilde üretilerek davacıya teslim edildiği veya ifanın teklif edildiği satıcı tarafından kanıtlanmamıştır. Taraflar arasındaki satım sözleşmesi TBK’nın 207. maddesine göre, kural olarak ani edimli sözleşme olup, tarafların borçlarını aynı anda ifa etmeleri gerekir. Bu durumda, davalının ürünleri sözleşmede belirtilen niteliklere uygun şekilde ve süresinde üreterek, ürünlerin teslim alınabileceğini davacı satıcıya bildirmesi, gerekirse satıma konu olup bedeli alınan emtiayı tevdi ederek alıcıyı temerrüde düşürmesi ve bu aşamadan sonra davacı satıcı tarafından bakiye sözleşme bedelinin ödenmesi gerekir. Taraflar arasındaki ticari ilişkide, davalı-karşı davacı sözleşme konusu ürünü üreterek hazır etmemiştir. Dosya kapsamındaki belgelerden bu ürünlerin belli süre ve dönemlerde kullanılabileceği ürünlerden olması nedeniyle artık sözleşmenin ifasında davacının yararı kalmamıştır. Davalının edimi, ürünün temini ve teslimi olup, ürünü sözleşmeye uygun terminde temini ve teslime hazır edilmesi satıcının asli edimidir. Bu konuda ayrıca, davalı satıcının temerrüte düşürülmesine gerek bulunmamaktadır. Zira, davalı, e-mailde belirtilen sürede belli dönemlerde kullanılacak ürünleri temin ederek ifaya hazır olduğunu davacıya bildirmemekle temerrüte düşmüştür. Davalının edimini yerine getirmemesi nedeniyle, bakiye sözleşme bedelinin davacı tarafından ödenmesi talep edilemez. Zira, TBK’nın 97. maddesi gereğince karşılıklı borç yükleyen sözleşmenin ifası isteminde bulunan davalının, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre, daha sonra edimini ifa etme hakkı bulunmaması nedeniyle, emtianın teminine ilişkin kendi edimini yerine getirmesi gerekir. İlk derece mahkemesince belirlendiği üzere, davalı edimini yerine getirmediğinden peşin alınan sözleşme bedelinin davacı alıcıya iadesine ilişkin ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi yerinde olup, davalı-karşı davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir. Ancak ilk derece mahkemesince sözleşmenin eser sözleşmesi olarak nitelendirilerek karar verilmesi yerinde olmamakla birlikte bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasına bağlı olmadığından Dairemizce gerekçenin düzeltilmesi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin kararı sonucu itibariyle doğru olup davalı karşı davacı vekilinin ileri sürdüğü diğer istinaf nedenleri yerinde görülmemiş, ancak gerekçe yönünden karanın düzeltilmesi gerekmekle HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca karar gerekçesi düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında farklı gerekçeyle yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere; Davalı- karşı davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemekle birlikte, HMK’nın 33, 355 ve HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca karar gerekçesi resen düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; A-Asıl dava yönünden: 1-Asıl davanın kabulü ile 18.000 USD’nin ödeme tarihi olan 23.08.2013 tarihinden, 39.200 USD’nin 17.09.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesine göre kamu bankalarınca USD cinsi bir yıl vadeli mevduata ödediği en yüksek faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan alınarak, davacı-karşı davalıya verilmesine, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 11.083,92 TL harçtan, davacı karşı davalı tarafından peşin yatırılan 2.770,99 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.312,93 TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı-karşı davalı tarafından yapılan tebligat gideri, müzekkere gideri, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.189,00 TL yargılama gideri ve davacı-karşı davalı tarafından peşin olarak yatırılan 2.770,99 TL harç toplamı 5.959,99 TL yargılama giderinin davalı-karşı davalıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, 4-Davacı-karşı davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 15.686,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, 5-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine, B-Karşı yönünden: 1-Karşı davanın reddine, 2-Alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin yatırılan 1.622,60 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.578,02 TL’nin davalı karşı davacıya iadesine, 3-Yargılama giderlerinin davalı-karşı davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine, 5-Davacı-karşı davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 10.750,00 TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, C-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden: 1-Davalı-karşı davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davalı-karşı davacı tarafından yatırılan 2.770,00 TL istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince davalı- karşı davacıya iadesine, 2-Davalı-karşı davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, 3-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 4-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,12.10.2022 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.