Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2523
KARAR NO: 2022/1223
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/06/2019
NUMARASI: 2017/504 E. – 2019/491 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankaya ait … numaralı … kredi kartı kullanıcısı olduğunu, müvekkilinin hem dolandırıcılığa hem de hırsızlığa maruz kaldığını, Avcılar’da arkadaşı … ile buluştuğunu, bir şeyler yedikten ve içtikten sonra baygınlık geçirdiğini, akşam saatlerinde uyandığında cüzdanından kredi kartı ve nakit parasının çalındığını fark ettiğini, bu olayla ilgili İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, … tarafından kredi kartından üç seferde toplam 7.500,00 TL nakit para çekildiğini, ayrıca … isimli kuyumcudan 5.000,00 TL’lik alışveriş yapıldığını, olayda bankanın güvenlik zafiyeti olduğunu, nakit çekme işlemine hiç bir 3 D güvelik şifresi kullandırmadan izin vermesinin, nakit avans limitinin bulunmamasının ve işlemin şüpheli işlem olarak bildirilmemesinin bankanın müşterisinin güvenliğini sağlayamadığını gösterdiğini, ayrıca sanal pos ile yapılan 5.000,00 TL’lik nakit avans çekme işleminde de 3D kullanılmadığını, bankanın paranın güvenliğinden sorumlu olmasına rağmen bu güvenliği sağlayamadığını, bu nedenle yapılan harcamalardan müvekkilinin sorumlu olmadığını ileri sürerek davacının davalıya 12.500,00 TL ile buna işleyecek faiz ve ferilerinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davalı müvekkilinin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, kusuru bulunmadığını, davacının bizzat bir şeyler yedikten ve içtikten sonra baygınlık geçirdiğini ifade ettiğini, bunun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, alkol ya da uyuşturucu etkisi altında geçirdiği baygınlığın tamamen kendi sorumluluğunda olduğunu, 5446 sayılı Yasa uyarınca davacının kredi kartının bilgilerini koruyup saklamakla yükümlü olduğunu, taraflar arasındaki ticari kredi kartı sözleşmesinin 11.maddesinde de bunun belirtildiğini, davacının özel şifresi olmadan ATM’lerden nakit avans çekilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili banka tarafından davacıya itiraza konu işlemlerle ilgili bilgilendirme SMS’lerinin de gönderildiğini, davalının kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; soruşturma dosyası ve bilirkişi raporuna göre davacıya tahsis edilen kredi kartı ile yapılan işlemlerin ATM’den şifre kullanılarak yapıldığı, harcamaların bankaya yapılan ihbar saatinden önce gerçekleştirildiği, davalı bankanın davacının zarara uğramasına neden olacak özen yükümlülüğüne aykırı bir işlem veya davranışta bulunmadığı, bu nedenle davacının kredi kartı kullanımı nedeni ile doğan borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu kredi kartı işlemlerinin yapılmasına davalının güvenlik zafiyetinin neden olduğunu, davalının yapılan işlemleri şüpheli işlem kabul etmesi gerekirken etmediğini, mahkemenin davacının şüpheli işlemleri bankaya bildirme süresinin de değerlendirilmediğini, oysa ki 24 saat içerisinde durumun bankaya bildirilmesi halinde bankanın sorumlu olduğu ve harcanan paranın iade edilmesi gerektiğini, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2016/6536 E., 2017/864 K. Ve 2016/15753 E., 2018/813 K.sayılı kararlarının da bu yönde olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; davalı müvekkilinin güvenlik sitemlerinde zafiyet bulunmadığını, bu nedenle kusurlu olmadığını, mahkeme kararının usul ve yasaya uyun olduğunu belirterek davacının istinaf isteminin reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, davacıya ait kredi kartından bilgisi dışında nakit avans çekilmesi ve alışveriş yapılması sonucu doğan borçtan sorumlu olunmadığı iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık; davacının davalı nezdinde sahibi olduğu kredi kartından davacının bilgisi ve izni dışında nakit para çekilmesi ve pos cihazı kullanılarak alışveriş yapılması işlemlerinden hangi tarafın sorumlu olduğu noktasında toplanmaktadır, Dosya kapsamının incelenmesinden; davacının davalı banka nezdinde … numaralı ticari kredi kartı kullanıcısı olduğu, söz konusu karttan 30/03/2016 tarihinde üç farklı ATM’den toplam 7.500,00 TL para çekildiği, bir iş yerinden ise 5.000,00 TL’lik harcama yapıldığı, davacının o tarihte bir arkadaşı ile birlikteyken baygınlık geçirdiğini, bu sırada kredi kartından işlemlerin yapıldığını, davacının yanındaki arkadaşının kartı kullandığından şüphelendiğini ileri sürerek arkadaşı hakkında savcılığa şikayette bulunduğu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/42086 sayılı dosyası ile başlatılan soruşturma kapsamında alınan ifadesinde arkadaşı ile birlikteyken bayıldığını, kendine geldiğinde gece yarısı olduğunu, işlemlerin yapıldığını kendine geldikten sonra fark ettiğini, hemen bankayı arayıp harcamalara itiraz ettiğini, yanındaki arkadaşının kendisini bayılttığından şüphelendiğini beyan ettiği, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda; dava konusu kartın günlük avans limitinin 10.000,00 TL olduğu, davacının kartından nakit avans kullanımın 7.500,00 TL olduğu, ATM’den para çekme işleminin şifre girilerek yapıldığı, limiti geçmediği, 5.000,00 TL’lik alışverişin de yine şifre girilerek gerçekleştirildiği, alışverişin sanal pos yani mail order yöntemiyle gerçekleşmediği, işlemlerin günlük limitler dahilinde gerçekleştirildiği, bu durumda bankanın chargeback etme olasılığı bulunmadığı, 5446 sayılı Yasanın 15.maddesi uyarınca kredi kartını ve şifresini koruyamayan davacının kusurlu olduğu, davalının müterafik kusurunun bulunmadığı kanaatinin bildirildiği anlaşılmaktadır.5464 s rtları ve Kredi Kartları Kanununun ”Kart Hamillerinin Yükümlülükleri” başlıklı 15/1 maddesinde, ”Kart kullanımından doğan sorumluluk, sözleşme imzalandığı ve kartın zilyetliğine geçtiği veya fizikî varlığı bulunmayan kart numarasının öğrenildiği andan itibaren, kart hamiline aittir.” hükmü yer almaktadır. Aynı Kanununun 16/1.maddesi, “Kart hamili, kendisine tevdi edilen kartı ve kartın kullanılması bir kod numarası, şifre veya kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa bu bilgileri güvenli bir şekilde korumak ve başkaları tarafından kullanılmasına engel olacak önlemleri almak, kartın kaybolması, çalınması veya iradesi dışında gerçekleşmiş herhangi bir işlemi öğrenmesi halinde kart çıkaran kuruluşu derhal haberdar etmek zorundadır.” hükmünü, “Kartın haksız kullanımı ve sigortalanması” başlıklı 12/1. maddesi ise, “Kartın ya da 16 ncı maddede belirtilen bilgilerin kaybolması veya çalınması halinde kart hamili, yapacağı bildirimden önceki yirmidört saat içinde gerçekleşen hukuka aykırı kullanımdan doğan zararlardan yüzelli Yeni Türk Lirası ile sınırlı olmak üzere sorumludur. Hukuka aykırı kullanımın, hamilin ağır ihmaline veya kastına dayanması veya bildirimin yapılmaması hallerinde bu sınır uygulanmaz.” hükmünü içermektedir Taraflar arasında imzalanan ticari kredi kartı sözleşmesinin 15.maddesi de şifrenin gizliliğine ilişkin benzer yönde hüküm içermektedir. Yukarıda yer verilen Yasanın 16. maddesi ile banka kartları ve şifrelerinin özenle korunması, bilgilerinin saklanması hususunda kart sahiplerine görev ve sorumluluk yüklenmiştir. Kart hamili şifrenin muhafazasından ve güvenliğinden sorumludur. Şifreyi seçerken kolay bulunan, örneğin kimlik bilgileri içinde yer alan rakamların seçilmemesinin gerektiği günümüzde bilinen bir gerçektir. Kart hamilinin ayrıca kartın kaybolması, çalınması veya iradesi dışında gerçekleşmiş herhangi bir işlemi öğrenmesi halinde kart çıkaran kuruluşu derhal haberdar etmek yükümlülüğü de bulunmaktadır. Görüldüğü üzere, kredi kartı sahibi, Banka ile sözleşme imzaladığı ve kartın kendi zilyetliğine geçtiği andan itibaren anılan yasa gereğince kendisine tevdi edilen kredi kartını, gerekse bu kartın kullanılması ile ilgili bilgileri koruma ve saklama ile yükümlü olduğu gibi, davalı Banka da, gerekli güvenlik önlemlerini almak zorundadır (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 19/10/2011 tarihli ve 2010/16966 E., 2011/7829 K., 11/12/2012 tarihli, 201/13821 E., 2012/28364 K.; 05/12/2012 tarihli ve 2012/17799 E., 2012/27777 K. sayılı kararları, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 21/11/2019 tarih ve 2017/2830 Esas, 2019/5257 K. ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26/03/2014 tarihli ve 2013/18094 E., 2014/5891 K. sayılı kararları). Somut olayda, davacının kredi kartından yapılan üç ayrı nakit para çekme işleminin kart şifresi girilerek yapıldığı, aynı şekilde kuyumcudan yapılan alışverişin de POS cihazından şifre girilmek suretiyle yapıldığı; davacının kredi kartının kopyalandığına, işlemin mail order yoluyla veya limit aşılarak yapıldığına dair delilin bulunmadığı, bilakis davacının arkadaşı ile birlikte dışarıda bir şeyler yedikten ve içtikten sonra baygınlık geçirdiği, yanındaki arkadaşının kendisini bayılttığından ve kredi kartını kullandığından şüphelendiği yönünde verdiği ifadesinin bulunduğu, bu sebeplerle, somut olayda işlemin yapılış şekline göre, sadece davacının tasarrufunda olması gereken şifre kullanılmak suretiyle gerçekleşen olayın davacının kendi sorumluluğunda olduğunun kabulü gerektiği, davalı bankaya yüklenecek bir kusur ve sorumluluk bulunmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekilince, 24 saat içerisinde durumun bankaya bildirilmesi halinde bankanın sorumlu olduğu ve harcanan paranın iade edilmesi gerektiği istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, somut olayda davacının kartının şifresinin gizliliğini sağlayamaması sebebiyle kusurlu olduğu, davalıya atfı kabil bir kusur bulunmadığı anlaşıldığından davalı bankanın Yasada belirlenen limit kapsamında da sorumluluğu bulunmamakta olup aksi yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle; HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 36,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.29.09.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.