Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2507 E. 2019/1807 K. 31.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2507
KARAR NO : 2019/1807
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/07/2019
NUMARASI : 2019/1083D.İŞ. 2019/1083K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
İk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ihtiyati hacze itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, borçlular vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; borçlular tarafından müvekkili şirkete 28.05.2018 tanzim tarihli, 28.05.2019 vade tarihli, 50.000,00 TL bedelli bononun düzenlenerek verildiğini ve senedin vadesinde ödenmediğini, borçluların mal kaçırma ve adres değiştirme ihtimali bulunduğunu belirterek, uygun görülecek teminat karşılığında borçluların borca yeter miktarda menkul, gayrimenkulleri ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 24.07.2019 tarihli kararıyla; “…İcra İflas Kanununun 257. Maddesinin 1. fıkrası ve müteakip maddeleri gereğince aleyhine ihtiyati haciz istenilen borçluların, 50.000,00-TL borcuna yetecek miktarda, yedlerinde bulunan menkul ile gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının haczi caiz olan kısmının İHTİYATEN HACZİNE, İİK’nın 259/1. maddesine göre İhtiyati haciz isteyen alacaklının ihtiyati haciz talebinde haksız çıktığı taktirde borçlunun, kefilinin ve üçüncü şahısların uğrayacakları zararlarına karşılık olarak borç miktarının % 15 oranında ( 7.500,00-TL ) nakdi temina…” karar verilmiştir.Bu karara karşı, borçlu vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir.İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili itiraz dilekçesinde özetle; ihtiyati hacze konu senet metninden de anlaşılacağı üzere, yetkili mahkemelerin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında akdedilen marka ve lisans sözleşmesinde kesin yetki belirlenmiş olup iş bu sözleşmede yetkilinin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, bu senedin marka ve lisans sözleşmesi nedeniyle verilmiş bir teminat senedi olduğunu, sözleşmenin 10.maddesinde bu hususun açıkça düzenlendiğini, teminat senedine konu olan senedin atıf yapıldığı başka bir sözleşmenin de bulunmadığını, senet metninin karşı tarafça sonradan doldurulduğunu ve tahrif edildiğini belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 30/07/2019 tarihli ek kararında; ”…Borçlu …’ün bonoda keşideciden sonra avalist olarak yer aldığı, yetki sözleşmesinin avalisti de bağlaycağı, İhtiyati haciz isteminin dayanağı olan bononun vadesinin 28/05/2019 tarihli olduğu, ihtiyati haciz talep tarihi itibariyle bononun vadesinin geldiği, ihtiyati hacze konu bononun taraflar arasındaki sözleşmenin teminatı olarak düzenlendiğinin yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiği ancak buna ilişkin bir belgenin sunulmadığı, senet metninde senedin teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi de olmadığı, bononun teminat senedi olduğunun ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Gene Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da benimsendiği üzere ihtiyati hacze konu alacağın kesin olarak ispatı gerekmeyip, yaklaşık ispat yeterlidir. Dolayısıyla senette tahrifat yapıldığı yönündeki itirazın İİK’nın 265/1. maddesindeki sınırlı itiraz sebepleri arasında bulunmadığı, ancak ileride açılacak bir menfi tespit davasının konusu olabileceği…” gerekçesiyle, itirazın reddin karar verİLmiştir.Bu karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Önceki beyanlarını tekrarlamış, taraflar arasında imzalanan marka lisans sözleşmenin 8. sayfasında yer alan “teminat” başlığı altındaki 10. maddesinin teminat senedi iddiasının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulmadığını, İhtiyati haciz talebine mesnet gösterilen senedin taraflar arasında imzalanan marka ve lisans sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini, yani icra takibine konu edilen senedin TTK kapsamında ele alınan bono vasfını taşımadığını, çünkü kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini içermediğini, İhtiyati hacze itiraz dilekçesi ekinde dosyaya sunulan marka ve lisans sözleşmesi kapsamında sözleşmenin 5. maddesi uyarınca sözleşmenin 28.05.2015 tarihinden itibaren beş öğretim yılı için geçerli olduğunun belirtildiğini, bu aşamada icra takibine konu edilen senedin düzenleme ve vade tarihlerinde 28 Mayıs tarihinin kullanılmış olduğunu, ayrıca sözleşmenin 8. sayfasında yer alan “teminat” başlıklı 10. maddesi incelendiğinde, senedin doğabilecek zararı karşılamak üzere verildiğinin anlaşılacağını, senedin bu tarihten sonra boş kısımlarının doldurularak ihtiyati haciz talebine ve icra takibine konu edilmiş olmasının da senedin teminat amaçlı verildiğini göstereceğini,Senet üzerinde düzenleme tarihinin önce 28.05.2019 olarak doldurulduğunu ardından da “9” rakamının “8” e çevrildiğini, senedin düzenleme ve vade tarihinin aynı olmasının da zaten hayatın olağan akışına aykırı bulunduğunu,Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ek kararının ve ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ihtiyati hacze itirazın reddine dair ek kararın kaldırılmasına, itirazlarının kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Talep, İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca, kambiyo senedine dayalı ihtiyati haciz istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, önce ihtiyati hacze karar verilmiş, bu karara itiraz edilmesi üzerine itirazın reddine dair verilen ek karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, borçlu vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati haciz talebine konu 28.05.2019 düzenleme tarihli, 28.05.2019 vadeli, 50.000,00 TL tutarlı senedin keşidecisi …, lehtarı …. Ltd. Şti., avalisti …’dür.İhtiyati haciz isteyebilmek için İİK’nın 257/1. maddesine göre, alacağın muaccel olması ve rehinle temin edilmemiş olması yeterlidir. İİK’nın 265. maddesinde ihtiyati haciz kararına karşı itiraz sebepleri sınırlı şekilde sayılmış olup, bu sayılanlar dışında başka bir sebebe dayanılarak ihtiyati hacze itiraz edilmesi mümkün değildir. İtiraz eden borçlu tarafça ileri sürülen itiraz nedenleri ve iddiaları, dava yoluyla ileri sürülebilecek nitelikte olup somut olayda da taraflar arasında menfi tespit davasının derdest olduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan İtiraz edenin itiraz sebepleri İİK’nın 265. maddesinde sayılan itiraz nedenlerinden olmadığı, ihtiyati hacze itiraz aşamasında değerlendirilemeyeceği istikrarlı yargıtay kararlarında vurgulanmıştır (emsal nitelikte Yargıtay 11. HD 19/09/2016 tarih, 2016/8376-7358 E.K sayılı ilamı).Diğer taraftan 6100 sayılı HMK’nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar, sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Yine bonoda yetki şartı bulunması halinde yetki şartının geçerli olması için HMK 17. maddesine göre, uyuşmazlığın tacirler arasında doğmuş olması şartı aranmaktadır.Somut olay bakımından, itiraz eden keşideci ile alacaklı özel okul sahibi tacir olduklarından, bonodaki yetki şartı geçerli olduğu gibi, TTK’nun 702/1. maddesi gereğince, aval veren kimsenin, kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumlu olduğu gözetildiğinde, bonoya aval veren yönünden de yetki şartı bağlayıcıdır.Açıklanan bu gerekçelerle, borçlular vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine, 2- İhtiyati hacze itiraz edenler vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına,3-İhtiyati hacze itiraz edenler vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların itiraz edenler üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 31.12.2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.