Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2506 E. 2019/1736 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2506
KARAR NO : 2019/1736
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/1021 D. İş Esas – 2019/1021 Karar
KARAR TARİHİ: 11/07/2019
TALEP: İhtiyati Haciz
Taraflar arasındaki ihtiyati hacze itirazın reddine yönelik olarak verilen ek karara karşı süresi içindeborçlular vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkiline ciro yolu ile intikal eden borçluların keşideci ve lehtar ciranta olduğu …bankası Basın Ekspres Şubesi … seri nolu 13/06/2019 keşide tarihli 50.000,00 TL bedelli çekin süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edildiğni, ancak İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/247 esas sayılı dosyasından ödeme yasağı kararı olması sebebiyle bankaca şerh verilip işlem yapılmadığını, alacak rehinle teminat altına alınmadığı için doğrudan doğruya yapılacak icra takibinde geçecek süreler içinde borçlunun mallarını kaçırma tehlikesi olduğundan, şimdilik tebligat yapılmaksızın borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince 11.07.219 tarih 2019/1021 D. İş sayılı dosyası üzerinden, İcra İflas Kanununun 257. Maddesinin 1. fıkrası ve müteakip maddeleri gereğince aleyhine ihtiyati haciz istenilen borçluların, 50.000,00- TL borcuna yetecek miktarda, yedlerinde bulunan menkul ile gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının haczi caiz olan kısmının ihtiyaten haczine karar verilmiştir. Bu karara karşı, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, borçlular vekili tarafından itiraz edilmiştir.İtiraz edenler vekili itiraz dilekçesinde; müvekkil şirketlerin çekte keşideci ve lehtar ciranta olduğunu, çekin zayi edildiğini, açılan çek zayi davası kapsamında ödeme yasağı kararı alınıp bankaya bildirildiğini, dava konusu çek üzerinde müvekkillerinden sonra imzası yer alanlar aleyhine ihtiyati haciz kararından önce Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/448 E sayıl dosyasında menfi tespit davası açılıp, mahkemeden İİK’nın 72. maddesi uyarınca tedbir kararı alındığını, ne hamil ve ne de diğer davalı cirantalar ile ve cirosunu iptal eden şahıslar ile herhangi bir hukuki ya da ticari ilişkinin söz konusu dahi olmadığını, davanın tüm taraflarına ait ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde, ne hamil ve ne de diğer davalı cirantalar ile cirolarını iptal etmiş bulunan şahıslar arasında, dava konusu çekin verilmesini gerektirecek ticari ve hukuki ilişki olmadığının kanıtlanacağını belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 11/07/2019 tarihli, 2019/1021 D. İş Esas – 2019/1021 Karar sayılı ek kararında “…Talep, çeke dayalı ihtiyati haciz kararına itiraz istemine ilişkin olup İİK’nın 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın muaccel ve rehinle temin edilmemiş olması gerekmekte olup, anılan yasal düzenleme dikkate alındığında çek ile ilgili ödemeden men yasağı bulunması ihtiyati haciz kararı verilmesine engel olmayacağı, (T.C. YARGITAY 11. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2015/8876 KARAR NO:2015/9704 30.09.2015 tarihli içtihat) Diğer taraftan, İİK.’nun 264. maddesindeki ihtiyati haczi yaptıran alacaklının yedi gün içerisinde takip talebinde bulunmaya veya dava açmaya mecbur olduğuna ilişkin hükümden de anlaşılacağı üzere; ihtiyati haciz ile icra takibi ayrı ayrı düzenlemeler olup, ayrı ayrı hukuki sonuçlar doğurur. Bu nedenle ihtiyati haciz kararı, icra takip işlemi olmayıp, yapılacak icra takibinden veya açılacak davadan önce ya da sonra uygulanan ve HMK.’nun 389. ve izleyen maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir benzeri bir işlem olduğundan bir takip muamelesi sayılamaz. Dolayısıyla, ihtiyati haciz kararına istinaden ihtiyati haciz uygulanması, genel anlamda bir takip işlemi olmayıp, niteliği itibariyle tedbir vasfında bulunduğundan, icra takibinin durdurulması ihtiyati haczin infazına mani teşkil etmez.Öte yandan, Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/448 E. Sayılı Menfi Tespit dava dosyasından 28/06/2019 tarihinde tensiben verilmiş ihtiyati tedbir kararında, tedbirin ihtiyati hacizleri de kapsayacağı açıkça belirtilmediğinden; söz konusu tedbir kararı, ihtiyati haczin uygulanmasını engeller mahiyette değildir. (T.C. YARGITAY 12. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2014/28993 KARAR NO: 2015/5078 09.03.2015 tarihli içtihat)TTK’nun 790. maddesinde; “(1) Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” hükmü yer almaktadır. Talebe konu çekteki ciro silsilesi uyarınca talep edenin yetkili hamil olduğu da anlaşıldığından, itiraz eden keşideci ve lehtar şirketlerin cirantalar ile yetkili hamile karşı borcu bulunmadığına yönelik esasa dair taleplerinde genel mahkemede inceleme konusu yapılabileceği…” gerekçesiyle, ihtiyati hacize itirazın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı borçlular vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Borçlu vekili istinaf dilekçesinde özetle: İhtiyati haciz kararı verilen çek hakkında ihtiyati haciz kararından evvel bizzat davalı alacaklı gözüken … tarafından takibe konulmaması yönünde tedbir kararı verildiğini, ihtiyati hacizin amacından saptırılmaması gerektiğini, İİK’nın 72. maddesi gereğince takipten önce verilen tedbir kararının ihtiyati haciz kararını da kapsadığını, ciro silsilesinin bozuk olduğunu, karşı tarafın, yetkili hamil olmadığından verilen ihtiyati haciz kararının yasaya aykırı olduğunu, dava konusu çek ile ilgili, takipten önce çek iptali davası açılmış olup mahkeme tarafından ödeme yasağı kararı verildiğini, mahkemenin itirazın reddine dair gerekçesinin yasaya ve maddi olaylara aykırı olduğunu, mahkemenin, itirazlarının reddine gerekçe olarak, ihtiyati haciz işleminin bir icrai işlem olmadığı HMK’nın 389. maddesi kapsamında bir ihtiyati tedbir kararı olduğundan bahsettiğini, bu görüşün hukuki olmaktan uzak olduğunu, ihtiyati haciz kurumunun İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenmesi bir yana, borçlunun mallarının, icra müdürlüğü vasıtasıyla ve açılacak olan bir icra dosyası ile haciz ve muhafaza altına alınmasını sağlayan bir kurum olduğundan ihtiyati haczin icra işlemi olmadığı konusundaki mahkeme görüşünün haksız ve yersiz olduğunu, nasıl ve nereden ele geçirdiği belli olmayan bir çeki, ihtiyati haciz tehdidi ve baskısı altında tahsil etmeye çalışan alacaklının korunması anlamına gelecek olan bu yorumların yasanın düzenleme amacına da aykırı olacağını, mahkemenin, ihtiyati hacze itirazlarının reddine dair verdiği kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati hacze itirazlarının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, çeke dayalı olarak verilen ihtiyati haciz kararına karşı İİK’nın 265.maddesi uyarınca itiraza ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçe ile itirazın reddine karar verilmiş, karara karşı borçlular vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İİK’nın 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın muaccel ve rehinle temin edilmemiş olması gerekmekte olup, anılan yasal düzenleme dikkate alındığında çek ile ilgili ödemeden men yasağı bulunması ihtiyati haciz kararı verilmesine engel olmayacağından borçlular vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir.İİK 72/2 maddesinde ; icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkemenin talep üzerine alacağın % 15’inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebileceği düzenlenmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun 23/02/2000 Tarihli, 2000/12-49 Esas,2000/94 Karar sayılı kararı ile ; ” ihtiyati haciz ise İİK 257 vd maddelerinde düzenlenmiş, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş alacaklar ile muayyen ikametgahı bulunmayan, mal kaçıran borçlular için vadesi gelmemiş alacakları temin bakımından borçlunun mallarının ve haklarının üzerine konulan tedbir niteliğinde bir işlemdir.İİK 264. Maddesinde ihtiyati haciz yaptıran alacaklının 7 gün içerisinde takip talebinde bulunması veya dava açması zorunluluğu içeren hükümlerden de anlaşılacağı üzere ihtiyati haciz ve icra takibi ayrı ayrı hukuki sonuçlar doğurur.Bu nedenle ihtiyati haciz icra takip işlemi olmayıp yapılacak icra takibinden veya açılacak davadan önce uygulanan ve HMK 101. Ve bunu izleyen maddelerde düzenlenen ihtiyati tedbir benzeri daha etkili bir tedbir işlemi olduğundan İİK 289. Maddesinde öngörülen takip yasağından sayılmaz.İhtiyati haczin TTK 662. Maddesinde zamanaşımın kesen sebepler arasında belirtilen takip talebi niteliğinin bulunmadığı, bu işlemlerin ayrı hukuki sonuçlar doğuracağı, dolayısıyla zamanaşımını kesmeyeceği, HGK’nun 22/06/1966 T, 805 Esas-475 Karar sayılı kararında kabul edilmiş olup uygulama bu doğrultudadır, sözü edilen karar ve zamanaşımı uygulaması da ihtiyati haczin icra takip işlemi olmadığı hususundaki görüşünün doğruluğunu kanıtlamaktadır” denilmiş, ihtiyati haczin bir icra işlemi olmadığı vurgulanmıştır.İİK 72/2’de takipten önce açılan menfi tespit davasında “icra takibinin durdurulması” hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği düzenlenmekle, ihtiyati haciz kararının icra işlemi mahiyetinde bulunmadığından ve Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/448 E. Sayılı menfi Tespit dava dosyasından 28/06/2019 tarihinde tensiben verilmiş ihtiyati tedbir kararı, ihtiyati haciz kararını engeller mahiyette bulunmayıp, tedbir kararı icra takibi ve icra işlemlerini durduracağından, borçlular vekilinin bu yöndeki istinafı da yerinde değildir. Zayi nedeniyle kıymetli evrak iptali davasında verilen ödemeden men yasağı kararı da ihtiyati haciz kararı verilmesine engel değildir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, borçlular vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İtiraz eden borçlular vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-İstinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, başvuran üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 30/12/2019