Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2498 E. 2020/27 K. 22.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2498
KARAR NO: 2020/27
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/06/2017
NUMARASI: 2015/1229 E- 2017/622 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucunda verilen kararın Yargıtay tarafından bozulması üzerine yapılan duruşmalı inceleme sonucunda dosya incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ve diğer iki kardeşi ile birlikte … A.Ş.’nin ortakları olduklarını, 2005 yılı ve sonrasında taraflar arasında ihtilaf çıkması üzerine müvekkilinin, şirketteki %25 hissesinin %10’unu kardeşi …’a sattığını, davalı …’ın müvekkilinden 1.000.000,00 Euro borç talep etmesi üzerine müvekkilinin davalıya 935.500 Euroyu verdiğini, karşılığında 233.500 Euro bedelli bir adet ve 58.500 Euro bedelli 12 adet senet aldığını, davalının aldığı borcu ödemediğini, müvekkili 233.500 Euro bedelli senet için Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, davalının borca itiraz ettiğini, diğer senetler yönünden ise Küçükçekmece … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, davalının bu takibe de itiraz ettiğini, takibe konu senetlerin davalının kızı … tarafından doldurulduğunu, bu sebeple itirazında haksız olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının Şirket’teki %25 hissesinin %10’unu, şirketin diğer ortağı …’a sattığını, kalan %15 hissenin müvekkili ve … tarafından yarı oranlarda satın alınması konusunda anlaşmaya varıldığını, …’ın hisse alımından vazgeçmesi üzerine müvekkilinin de hisse alımından vazgeçtiğini, davaya konu senetlerin hisse bedeline istinaden düzenlenerek davacıya verildiğini, aslında müvekkilinin senetleri imzaladığından dahi haberinin bulunmadığını, yapılan icra takibiyle bu senetlerin imha edilmediğini ve halen davacının elinde olduğunu öğrendiğini, davaya konu senetlerin tanzim tarihlerinin bulunmadığını, bu sebeple kambiyo senedi vasfında olmadıklarını, davacının iddia ettiği gibi davacı şirkete borç para vermiş olsaydı müvekkilinin senetleri şirket adına imzalaması gerektiğini, bu durumda müvekkilinin şahsi teminat vermesinin söz konusu olmayacağını, davacının iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının verilen kesin sürede tanık bildirmediği ve tanık dinletme talebinde bulunmadığı, davalı tarafından bildirilen ve dinlenen tanık beyanları ile yetinilmesini beyan ettiği, davacının temel ilişkiye dayanarak davalıya borç para verdiğini iddia ettiğine göre ispat yükünün davacı alacaklıda olduğu, bu konuda delil sunmadığı, dinlenen davalı tanıklarının ise davacının davalıya borç verdiği yönünde davacının iddialarını doğrular mahiyette olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Dava dışı şirketin 2005 yılından sonra zarar etmesi sebebiyle müvekkilinin şirkette bulunan %25 hissesinden %10’unu dava dışı …’a satarak şirket yönetiminden ayrıldığını, davalı …ın nakit paraya ihtiyacı olduğu gerekçesiyle müvekkilinden borç para istediğini, müvekkilinin ise hisse senedi satışından elde ettiği 935.000 Euroyu davalı abisine verdiğini, karşılığında 233.500 Euro bedelli bir adet bono ile takibe konu her biri 58.500 Eruo bedelli 12 adet bonoyu aldığını, senetlerin davalının kızı tarafından doldurulduktan sonra davalı tarafından da imzalandığını ve vadesinde ödenmediğini, Davalı vekilinin Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına ibraz ettiği itiraz dilekçesinde senetlerin müvekkili tarafından iş yerine alınacak banka kredisi için bankaya şahsi teminat olmak üzere düzenlendiğini beyan ettiğini, dosyamızda ise senetlerin davacının şirketteki hissesinin devri karşılığında düzenlendiğini beyan ettiğini, bu iki beyanın çelişkili olduğunu, İlk derece mahkemesince ispat külfetinin davalıda olduğuna karar verildikten sonra ispat külfetini müvekkiline yüklediğini, 17/03/2016 tarihili duruşmada tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini, aynı duruşmanın 3 ve 4 nolu ara kararları ile de davalıya tüm delillerini bildirmesi için süre verildiğini, davalı taraf verilen sürede hiçbir kesin delil sunamadığını, 28/12/2016 tarihli duruşmada ise davalı tanıklarının dinlendiğini, dinlenen tanık beyanları ile davalının savunmasını ispat edemediğini, Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, İİK’nın 67. maddesi uyarınca itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucunda, 07/12/2017 tarih ve 2017/655 E- 2017/837 K sayılı kararla; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin tahkikatı tamamlamış olmakla birlikte hukukun uygulanmasında hata yaptığından, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde temyiz kanun yoluna başvurulmuştur. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11.H.D.’nin 024/10/2019 tarih, 2018/1058 Esas – 22019/6703 Karar sayılı ilamıyla, Dairemizin anılan kararı bozulmuştur. Yargıtay bozma ilamında; “…Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. (1) Dava, 12 adet senede istinaden davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 6103 sayılı Kanun’un 2/1-b maddesinde; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleşmiş hukuki fiillerin, bağlayıcılıkları ve hukuki sonuçları itibarıyla gerçekleştikleri tarihte yürürlükte bulunan kanuna tâbi olacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dolayısıyla, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlükte bulunduğu dönemde düzenlenmiş olan senetlerin, bono vasfını taşıyıp taşımadığı, 6762 sayılı TTK’nın 688/6. maddesine göre belirlenecektir. Takibe dayanak senetlerin, tanzim tarihi olmadığından, ödeme tarihi (vade tarihi) nazara alındığında, uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 688/6. maddesine göre kambiyo senedi vasfını taşıyabilmesi için, “tanzim edildiği gün” unsurunu ihtiva etmesi gereklidir. Takibe dayanak senetlerde tanzim tarihi belirtilmediğinden, anılan belge kambiyo senedi vasfı taşımayıp adi senet hükmündedir. Yine dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 23/10/2012 tarihinde açılmış olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Somut olayda, tacir sıfatını haiz olmayan kardeşler arasında düzenlenen senetlerin kambiyo senedi vasfı bulunmayıp, senetler adi senet hükmündedir. Bu itibarla mahkemece davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA” karar verilmiştir. Dairemizce Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur. Davanın başlangıçta Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, anılan mahkemenin görevsizlik kararıyla dosyanın Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesine geldiği anlaşılmaktadır. Uyulan bozma ilamı doğrultusunda aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Uyulan bozma ilamı doğrultusunda, HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, kararı veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin Küçük Çekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın fiziken ve UYAP üzerinden derhal görevli Küçük Çekmece 1.Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Yatırılan istinaf peşin harçlarının ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın, görevli ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine dair; Bozma kararı sonrasında yapılan duruşmalı inceleme sonucunda, 22/01/2020 tarihinde, taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle ve kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.