Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2493 E. 2022/1229 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2493
KARAR NO: 2022/1229
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23/11/2017
NUMARASI: 2016/1174 ESAS 2017/1211 KARAR
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 18/06/2016 tarihinde yapılan sözleşme ile müvekkilinin davalıdan, inşaatlarında kullanılmak üzere 57.348.000,00 TL tutarında muhtelif kapı/pencere sipariş ettiğini, karşılığında davalıya …, Kartal Şubesi, … seri no’lu, 31/10/2016 keşide tarihli, 10.000,00 TL bedelli ve … seri no’lu 13.000,00 TL’lik iki adet çek verildiğini, sözleşmeye göre teslim tarihinin 30/08/2016 olmasına rağmen teslimatın halen yapılmadığını, bu nedenle davalı tarafa ihtarname gönderilerek çeklerin istendiğini, ancak davalıya ulaşılamadığını, savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, davacının davalıya borcu bulunmadığını ileri sürerek davanın kabulü ile davacının çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davaya konu çeklerin …, Kartal Şubesine ait 30/10/2016 ve 30/11/2016 tarihli, keşidecisinin davacı, muhatabının davalı, meblağının 13.000,00 TL ve 10.000,00 TL olduğu, davacı tarafından ilgili çeklerin 18/06/2016 tarihli sözleşmeye istinaden ürünlerin karşılığında verildiği ve bu ürünlerin teslim edilmediği, çeklerin iadesinin gerektiğinin iddia edildiği, 18/06/2016 tarihli ve altı maddeli olarak düzenlenen sözleşmede ürünlerin satış ve montajının kararlaştırıldığı, sözleşmede davaya konu çeklere atıf yapılmadığı, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere çekin bir ödeme aracı olduğu, çeklerin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla verildiği yolunda yasal karine bulunduğu, bu yasal karinenin aksini yani çekin borcun ödenmesinden başka bir amaçla verildiğini, somut olayda taahhüt amacıyla verildiği iddiasının iddia eden tarafça kesin delillerle ispatlaması gerektiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2016/1898 Esas, 2016/9296 Karar sayılı ilamının da aynı yönde olduğu, davacının dosyaya sunmuş olduğu sözleşmede, çek örneklerinde ve diğer eklerde, davaya konu çekin taahhüt amacıyla verildiğine dair herhangi bir kaydın yer almadığı, çekin, taahhüt amacıyla verildiğinin davacı şirket tarafından kesin bir delille ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı şirket yetkilileri hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/147486 soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunduklarını, şirketin yetkililerinin bu dosya kapsamında alınan ifadelerinde dava konusu çeklerin avans olarak verildiğinin açıkça anlaşıldığını, dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporunda da çekler nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespit edildiğini, savcılık dosyası istenmeden, tanıklar dinlenmeden eksik inceleme ile karar verildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72/2 hükmü uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit istemine ilişkidir. Davacı taraf, davalıdan inşaat malzemeleri temini karşılığında davalıya, dava konusu iki adet çek verildiğini, ancak davalının malzemeleri teslim etmediğini iddia ederek çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiş, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince süresi içinde istinaf isteminde bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mahkeme kararında de değinildiği üzere; çek bir ödeme aracı olup, kural olarak mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verildiği kabul edilir. Somut olayda olduğu gibi, aksinin iddia edilmesi halinde, bir başka ifade ile çekin avans olarak verildiği, ancak karşılığında mal teslim edilmediğinin iddia edilmesi halinde ispat yükü, malın teslim edilmediğini iddia eden tarafa düşmektedir. TBK’nın 207. maddesi uyarınca davacının, davalıya, mal alımı için avans ödemesi yaptığının usulüne uygun delillerle ispatının gerektiği, aslolanın peşin satış olup satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü olduğu, ödeme aracı olan çekin borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerektiği ve aksini iddia eden ve çeklerin sipariş edilen mallara karşılık avans olarak verildiği ve malın teslim edilmediğini iddia eden tarafından bu durumun yazılı delillerle ve koşulları varsa yemin delili ile ispatı gerekir.Öte yandan, ikrar, bir tarafın, diğer tarafın ileri sürdüğü bir vakıanın doğru olduğunu bildirmesidir. Yani, ikrardan söz edilebilmesi için bir tarafın bir vakıa ileri sürmüş olması, diğer tarafın da bu vakıanın doğru olduğunu bildirmesi gerekir. İkrar ya mahkeme dışında ya da mahkeme önünde yapılır. Taraf mahkeme dışında, mesela bir mektupta ya da başka kişiler önünde karşı tarafın iddia ettiği bir vakıayı ikrar edebilir. Mahkeme dışı ikrar, kesin delil olmadığından hâkim, mahkeme dışı ikrarı doğrulayacak delil ve emare varsa buna dayanarak hüküm verebilir. Yine mahkeme dışı ikrar, takdiri delil olduğundan bununla ancak takdiri delillerle ispat edilebilen hususlar ispat edilir. Ancak, mahkeme dışı ikrar, bir belge mesela ikrarı içeren bir mektupla ispat edilirse, kesin delil hükmünde olur (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2013, s. 366, 367.). Bu bilgiler ışığında dosya kapsamının incelenmesinde; davacı vekilince gerek dava dilekçesinde gerekse istinaf dilekçesinde davalı şirket hakkında suç duyurusunda bulunulduğu bildirilmiş ve takipsizlik kararı dosyaya sunulmuştur. Dosya kapsamında bulunan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/147486 soruşturma sayılı dosyası ile başlatılan soruşturma kapsamında verilen 11/07/2019 tarihli, 2019/73938 Karar sayılı takipsizlik kararı ile şüpheliler … ile … hakkında uyuşmazlığın hukuki ihtilaf kapsamında kaldığı belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, şüpheli …’un takipsizlik kararında yer alan ifadesinde; diğer şüphelinin kendisinin pazarlama elemanı olduğunu, olayın yaşandığı tarihlerde piyasanın bozuk olmasından dolayı 5-6 firmadan avans olarak aldıkları çeklerin karşılığı olan işleri yerine getiremediklerini, elinde olmayan sebeplerle iflas durumunun ortaya çıktığını, çeki inkar etmediğini, ödeme durumu olmadığı için geri ödeyememiş olabileceğini, müşteki kurumu dolandırma kastı olmadığını belirttiği, taraflar arasında imzalanan sözleşmede davalı şirketin satış elemanı olarak adı yer alan şüpheli …’in beyanında ise; … şirketinde satış elemanı olarak çalıştığını, patronunun … olduğunu, davacı şirketin inşaatlarına kapı siparişi verdiğini, çekleri almaya kendisinin gittiğini, aldığı çekleri …’a verdiğini belirtmesine rağmen mahkemece savcılık dosyasının getirtilmediği, bu konuda bir inceleme ve araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Zira davalı şirket yetkilisi ve satış elemanı olduğu belirtilen şüphelilerin ifadelerinde değindikleri çeklerin ve malların eldeki dava konusu çeklere ve sözleşmede belirlenen mallara ilişkin olup olmadığı, söz konusu beyanların ikrar niteliğinde olup olmadığı davanın ispatı açısından önem arz etmektir. Bu durumda mahkemece, öncelikle, davalı şirket yetkilisi ve satış elemanı olduğu belirtilen … ve …’in davalı şirketi temsile yetkili olup olmadığı hususunda ticaret sicil kayıtlarının araştırılması, ayrıca İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/147486 soruşturma sayılı dosyasının getirtilerek incelenmesi gerekirken bu hususlarda hiç bir inceleme ve araştırma yapılmadan, işin esasına ilişkin deliller toplanmadan eksik incelemeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.29.09.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.