Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2491 E. 2022/1307 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2491
KARAR NO: 2022/1307
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2019
NUMARASI: 2019/249 Esas 2019/957 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari alım, satım, hizmet ilişkisi bulunduğunu ve aralarında cari hesap şeklinde tabir edilen bir ilişki kurulduğunu, bu kapsamda harici ihtar ve taleplere rağmen alacağın ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine 18.929,17 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça takibe itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın şimdilik 7.929,17 TL’lik kısmının iptali ile %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; mahkemenin davaya bakmaya yetkili olmadığını, müvekkili davalı şirketin merkezinin Küçükçekmecede bulunması sebebiyle bu yer icra dairelerinin ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, ortada yetkili icra dairesinde yapılmış bir takip bulunmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, taraflar arasında uzun yıllardır ticari ilişki bulunduğunu, davalının borcu bulunmadığını, son zamanlarda ödeme yapmasına rağmen davacın tarafça teslimat yapılmaması sebebiyle ticari ilişkinin sonlandırıldığını, davalının her ödemesinde tahsilat makbuzu aldığını, 113 adet tahsilat makbuzunun dosyaya sunulduğunu, davacının da faturaları sunması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda alınan 19/08/2019 tarihli raporunda davacının ticari defter ve kayıtlarına göre dava tarihi itibariyle davalıdan alacağının 7.929,17 TL olduğu, davalının kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davacıya olan borcunun 46.005,67 TL olduğunu, alacak miktarı hususundaki uyumsuzluğun ise davalının 2016-2018 yılları arasındaki çok sayıda kaydın eksik olması ve gerekli düzeltmelerin yapılmamasından kaynaklandığı, taraflar arasında mevcut ticari ilişki kapsamında davacının davalının yapmış olduğu ödemelerin mahsubundan sonra toplam 7.929,17 TL alacağı bulunduğu, bizzat davalının kendi ticari defterlerine göre davacıya 46.005,67-TL borçlu bulunduğunun sabit olduğu, HMK’nın 222.maddesi gereğince davalının kendi ticari defterlerinde mevcut iş bu kaydın aleyhine delil vasfında bulunduğu, bu nedenlerle davacı tarafın davalıdan dava konusu yapmış olduğu 7.929,17 TL alacağı bulunduğu, bu miktar üzerinden icra takibine yönelik itirazın iptali gerektiği, alacağın likit olduğu, davacı lehine icra inkar tazminatının şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin talep kapsamında 7.929,17 TL asıl alacak üzerinden devamına, hükmedilen alacağın %20’si üzerinden hesaplanan 1.585,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; sadece bilirkişi raporu esas alınarak eksik inceleme ile karar verildiğini, mahkemenin takdiri delil olan bilirkişi raporununa dayalı karar vermesinin doğru olmadığını, her ne kadar müvekkilinin muhasebecisi yüzünden ticari defterlerde hatalı kayıtlar olsa da sunulan tahsilat makbuzlarına göre inceleme yapıldığında borcun olmadığının tespit edilebileceğini, davacının ticari defterlerinde yer alan 6.000,00 TL bedelli bono için başka bir icra takibi yapması ve bu alacağı tahsil etmesinin de iddialarını desteklediğini, senet borçlusu … Ltd. Şti. tarafından 2.000,00 TL ödeme yapıldığını, bu dekontun nazara alınmadığını, ayrıca daha fazla ödeme ödeme yapıldığının bilindiğini, ancak davacının tahsilat bildirimi yapmadığını, bu vakıalar değerlendirildiğinde davalının borcunun bulunmadığının anlaşılacağını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67. maddesi uyarınca, ticari ilişkiden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine, davalı tarafça yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı yasal süresi içinde davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya içeriğinde bulunan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı (takip alacaklısı) tarafından davalı (takip borçlusu) aleyhine 25/12/2018 tarihinde 18.929,17 TL asıl alacağın tahsili için ilâmsız icra takibi başlatıldığı, alacağın sebebinin ”cari hesap ekstresi” olarak gösterildiği, ödeme emrinin davalıya (borçluya) 31.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı (borçlu) 07/01/2019 tarihinde borca itiraz edildiği, itirazın süresinde yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının da 1 yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. TTK’nın 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz. Somut olayda davacının, davalıyla aralarında ticari ilişki olduğunu, cari hesap şeklinde tabir edilen bu ilişki nedeniyle davalıdan alacağı olduğunu iddia ettiği, davalının, bu ticari ilişkiyi kabul ettiği, ancak borcu bulunmadığını savunduğu, takip talebinde alacağın sebebi olarak cari hesap ilişkisinin ve 24.12.2018 tarihli cari hesap ekstresinin gösterildiği, ilk derece mahkemesince tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verildiği, alınan bilirkişi raporlarına göre tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, sahibi lehine delil olduğu, davacının kendi defterlerine göre davalıdan 7.929,17 TL alacaklı olduğu, davalının defter kayıtlarının davacıya göre geriden geldiği, eksik kayıtlar içerdiği, davacıya borcunun 46.005,67 TL olarak yer aldığı, farkın sebebinin davalı defterlerinin eksik kayıtlar içermesi ve mutabakatla kayıt yapılmaması olduğunun belirtildiği, buna göre taraflar arasındaki hukuki ilişkinin cari hesap (açık hesap) ilişkisi olduğu, zira takip dayanağı olarak 24.12.2018 tarihli cari hesap ekstresinin gösterildiği, taraflar arasındaki ilişki kapsamında, keşide edilen faturaların ve bu faturalar kapsamındaki ödemelerin bütünlük teşkil edecek şekilde defterlere kaydedildiği, önceki yıllardan devreden bakiyelerin de aynı açık hesap üzerinden muhasebeleştirildiği ve davacının davalıdan alacaklı olduğu anlaşılmış olup bu nedenlerle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı vekilince, davacının müvekkilinden yaptığı tahsilatların incelenmediği ileri sürülmüş ise de mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında bu konuda inceleme yapıldığı, ancak davalının davacıya borçlu olduğu anlaşılmış olup aksi istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Diğer yandan, HMK’nın 357/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacının ticari defterlerinde yer alan 6.000,00 TL bedelli bono için başka bir icra takibi yaptığını, senet borçlusunun 2.000,00 TL ödemesinin dikkate alınmadığını ileri sürmüş ise de davalı vekilince bu hususta ne cevap dilekçesinde ne de diğer aşamalarda bir beyanda bulunulmadığı görülmüş olup anılan yasa hükmü uyarınca bu yöndeki davalı istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olup davalı tarafça ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 406,22 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13.10.2022 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.