Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2462 E. 2022/1204 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2462
KARAR NO: 2022/1204
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2019
NUMARASI: 2015/835 E. – 2019/888 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF TARİHİ: 23. 10. 2019
TEBLİĞ TARİHİ: 21. 10. 2019
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; Davacı vekili 13.08.2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile davalı arasındaki taşıma ilişkisi nedeniyle oluşan borcun süresinde ödenmemesi nedeniyle davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını,davalı tarafın cari hesap kayıtlarında borcu bulunmadığını iddia ederek alacağa itiraz ettiğini,müvekkili şirketin defter ve kayıtları incelendiğinde borcun varlığı ve miktarının açıkça tespit edileceğini,davalının müvekkili şirketten kargo taşıma hizmeti aldığı ve bedelini ödemediği hususunun açık olduğunu,verilen hizmet karşılığında müvekkili şirketçe herhangi bir ödeme alınamadığını,davalı tarafça bir kısım soyut anlaşılması mümkün olmayan beyanlarla haksız olarak itiraz edildiğini iddia ederek, davalı borçlunun İcra takibine yapmış olduğu İtirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere İcra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili savunmasında özetle; Davalı vekili, müvekkili şirketin davacı şirkete İcra takip dosyasına yatırılan bedel haricinde herhangi bir borcu olmadığını,müvekkili ile davacı şirket arasında 08.12.2010 tarihli “ Kargo Taşıma Sözleşmesi “ akdedildiğini,karşılıklı ilişkilerin bu sözleşme çerçevesinde yürütüldüğünü, İcra takibine dair ödeme emri tebliğ edilince cari hesap kayıtları kontrol edilerek kayıtlarda borç olarak gözüken 6.797,42 TL ‘nin dosyaya bildirilerek ödendiğini,bu tutarın ilgili İcra dosyasına ödenmesi İle müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu kalmadığını,taraflarınca davacının talep ettiği tutarın taşıma esnasında hasara uğrayan ve kaybolan kargolara İlişkin zarar tazmin borcu olduğunun tahmin edildiğini,gerek mevzuatta,gerekse de taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olarak davacı şirket tarafından taşıma esnasında hasara/ kayba uğrayan mallara İlişkin hasar / kayıp bedellerinin müvekkili şirket tarafından davacı şirkete fatura edildiğini,davacı şirketin ise bu fatura tarihlerinden uzun süreler sonra hiçbir sebebe dayanmaksızın müvekkili şirket tarafından kabulü mümkün olmayan birtakım iade faturasını kayda aldığını,ancak davacı şirkete teslim edilen kargolar nezdinde meydana gelebilecek zararlardan teslim alma anından itibaren davacı şirketin sorumlu olduğunu,bu sorumluluk nedeniyle davacı şirketin müvekkili şirketin zararını gidermekle sorumlu olduğunu, sözleşme kapsamında davacı şirketin sorumluluğunun müvekkili şirket tarafından bildirimi yapılan … kargo gönderilerinin taraflarca mutabık kalınan hizmet kriterleri ve fiyat tarifesi dahilinde dağıtım ve teslimat işlerinin tam ve eksiksiz olarak yapılması olduğunu, TTK 875/1. fıkrası gereğince, taşıyıcının eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde eşyanın ziyaından hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumlu olduğunun düzenlendiğini,sözleşmenin 3.11., maddesinde,kargonun ürünleri teslim almakla uygun paketleme yapıldığını kabul etmiş olacağının belirtildiğini,müvekkili şirketin bilişim destek hizmetleri alanında hizmet veriyor olması nedeniyle davacı şirkete bildirilen ve taşınması istenen eşyaların bilgisayar,yazıcı gibi teknolojik cihazlar olduğunu,davacı şirket tarafından taşınan birçok cihazın hasara uğradığını, bir kısmının ise kaybolduğunu,hasara uğrayan ve kaybolan ürünlerle ilgili tutulan tutanaklar,ambar tesellüm fişleri,sevk irsaliyeleri,yapılan yazışmaların yer aldığını,davacı tarafın bu kapsamda talep etmiş olduğu alacağın sebebini, verilen hizmeti ve hizmetin hasarsız / kayıpsız olarak tamamlanmış olduğunu ispatla yükümlü olduğunu savunarak, davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkemece, taraflar arasında taşıma sözleşmesi imzalandığını,davalı şirketten temin edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde, hasarın tespiti kapsamında durum tespit tutanağı ibraz edilen fatura ve sevk irsaliyesinin birlikte değerlendirildiği,sözleşme kapsamında davacının zayi veya hasar bedeli ile zarar verdiği ürün bedelinin hesaplandığı, toplam 74.531,71 TL olduğu,her bir taşımanın irsaliye ve teslim evrakı bazında teker teker kontrol edilmesinin mümkün gözükmediği,sözleşmenin 6. sayfasında 3.2 madde gereği hasarlı ve/ veya zayi ya da kayıp olan taşınan emtialar için davacı kargo şirketi tarafından gerekli raporlamanın yapılacağı yazılı olduğu,davacının bu yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmediğinin gözlemlendiği,bu kapsamda davalının 74.531,71 TL zarar faturası toplamının davacı alacağından düşülmesi gerektiğinin değerlendirildiği,davacı tarafa davalının düzenlediği iade faturaları toplamının 97.153,23 TL belirlenmekte ise de bunlardan 74.531,71 TL kısmının kadri maruf ve rayiçlere uygun tazmini gereken miktar olarak belirlendiği gerekçesiyle, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında itirazının 40.106,02 TL üzerinden iptali ile takibin devamına takipten sonra asıl alacak olan bu miktara yasal faiz yürütülmesine, %20 İcra inkar tazminat talebinin alacak likit olmadığından reddine karar verilmiştir.” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve davalı vekili istinaf nedenleri olarak, müvekkili şirketin sözleşmeye aykırı davranmasının söz konusu olmadığını,davacının alacağın sebebini ve sözleşme kapsamında vermekle yükümlü olduğu hizmeti hasarsız/ kayıpsız olarak vermiş olduğunu ispat etmek durumunda olduğunu, davacının taşıma ilişkisinde hizmet veren taraf olduğundan ilgili hizmeti gerektiği şekilde verdiğini ve alacaklı olduğunu ispat etmek durumunda olduğunu,müvekkili şirketin defter ve kayıtları incelendiğinde kayıtlarda davacı tarafa herhangi bir borcun bulunmadığının açıkça tespit edildiğini, davacı tarafın,müvekkili şirketin fatura tarihlerinden uzun zaman sonra hiçbir geçerli sebebe dayanmaksızın kayda aldığı iade faturalarının kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafın ne sebeple,yıllar öncesine dayanan iade fatura kestiği değerlendirmeye dahi alınmadığını,davacı tarafın yıllar boyunca müvekkili şirket tarafından düzenlenerek gönderilmiş olan hasar/ kayıp faturalarını kabul ederek kayda aldığını,sonrasında yıllar öncesine dayanan faturalara İlişkin iade faturaları düzenleyerek müvekkili şirkete gönderdiğini, bu durumun gerek mevzuata ve gerekse de ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı şirketin iade faturasına konu ettiği hizmetleri tam ve eksiksiz olarak verdiğini ispat edemediği sürece alacak talebinde bulunamayacağını iddia ederek, kararın kabul edilen kısmının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, kargo taşıma sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında, kargo taşıma sözleşmesi, bu kapsamda, ticari ilişkiye dair herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, sözleşme kapsamında taşıma hizmeti veren davacı şirketin, hizmetin gereğini tam olarak yerine getirip getirmediği,kabul edilen alacağa hak kazanıp hak kazanamadığı, alacak hakkını usulüne uygun şekilde ispatlayıp ispatlayamadığı, iade faturalarının isabetli olup olmadığı ile kabul edilen miktar yönünden kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, taraflar arasında, 08.12.2010 tarihli “Kargo Taşıma Sözleşmesi” düzenlendiği, sözleşmenin konusunun, davalı BDH’nin bildirimi yapılan Türkiye genelindeki kargo gönderilerinin yurtiçi kargo tarafından,taraflarca üzerinde mutabık kalınan hizmet kriterleri ve fiyat tarifesi dahilinde, teslim alma, dağıtım ve teslimat işlerinin organizasyonu ile esaslarının düzenlenmesi şeklinde olduğu, kargoların teslim ve tesellümü “1” vd bentlerde düzenlendiği, 1.4. maddede “Raporlama” başlığı ile yurtiçi kargonun, arızalı cihaz toplama ve onarılmış cihaz sevk taleplerinin her biri için kayıtların toplama/ arıza kayıt ve referans numarası kodu yada açıklamasına göre ayrı ayrı sorgulanabileceği,kargo takip numarasını içeren, işlem durumunu bildiren raporlar üreteceği, bu raporların … tarafından WEB tabanlı … Kargo uygulamaları üzerinden anlık olarak da görüntülenebileceği, davacı şirketin yükümlülüklerinin sözleşmenin “3”.maddesinde düzenlendiği, 3.13. maddede, tüm teslimatlarda alıcının,gelen tüm kolileri açıp kontrol ederek teslim alacağı, …’nin alıcısına hasarlı olarak ulaşan ürünler için, teslimatı yapan yurtiçi kargo görevlisi ve alıcı tarafından birlikte imzalanacak tutanak ve saptanacak hasarı giderici onarım ile yedek parça ya da ürün bedellerini içeren fatura,teklif ve belge ile yurtiçi kargoya tazmin için başvuracağı ve diğer hususların belirtildiği, “4” vd maddelerde davalının yükümlülüklerinin düzenlendiği,4.13. bentte, … gönderilerinin taşıma koşullarına uygun olacağı ve …‘nın bu konuda yurtiçi kargo tarafından yapılan uyarıları dikkate alacağı, yurtiçi kargonun … kaynaklı göndermelerde dış görünüş itibariyle uygun paketlenmemiş ürünleri teslim almayabileceği,üretim arıza/ tamir süresinden … sorumlu olduğu, ”5”. maddede ücretlendirmenin düzenlendiği, 5.5. maddede taşıma hizmeti için tanzim edilecek faturaların haftalık olarak düzenleneceği,fatura tarihinden itibaren 30 gün sonra ödeneceği, …’nin ödemenin bu süre içinde gerçekleşmemesi durumunda aylık %6 vade farkı ödemekle yükümlü olduğunu kabul edeceğine yer verildiği, davacı şirket tarafından çok sayıda “durum tespit tutanağı” düzenlendiği, tutanakta hasarların belirtildiği, taraflar arasında mail yazışmaları olduğu, faturaların düzenlendiği, davacı şirket tarafından davalı şirket hakkında,121.438,15 TL alacağın tahsili amacı ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında 28/11/2014 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu şirketin yasal süre içerisinde borca ve faize itiraz ettiği, cari hesap kayıtlarında 6.797,42 TL borçlu olduğu belirtilerek bunun haricinde başkaca herhangi bir borcunun bulunmadığının belirtildiği, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde İİK 67. madde gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itiraz edilen bedel yönünden İtirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. 12.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda, her iki tarafın defterlerinden 2014 yıllarına ait olanların açılış tasdikleri ile yıl sonunda yaptırılması gereken yevmiye defteri kapanış tasdikinin yasal süre içerisinde yaptırılmış olduğu,defterlerin birbirini teyit ettiği dolayısıyla TTK hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş olduğu, bundan ötürü her iki yanın 2014 yılı defterlerinin delil olma özelliğine sahip olduğu, her iki yanın 2015 yılına ait defterlerin E defter olarak tutulmakta olduğu,buna dair defter beratlarının alınmış olduğu, her iki yan arasında 08.12.2010 tarihinde kargo taşıma sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin konusunun …’nin bildirimi yapılan kargo gönderilerinin … Kargo tarafından taraflarca üzerinde mutabık kalınan hizmet kriterleri ve fiyat tarifesi dahilinde teslim alma dağıtım ve teslimat işlerinin organizasyonu ile esaslarının düzenlenmesi şeklinde olduğu, kısaca davalıya ait gönderilen davacı tarafından talep edilen yerlere götürülmesini oluşturduğu,davacı şirket kayıtlarının incelenmesinden davalı adına yapmış olduğu kargo taşımasına istinaden düzenlemiş olduğu fatura bedellerinden ötürü 121.435,15 TL alacaklı gözüktüğü, muavin kayıtlarının incelenmesinden davacının bir yıl öncesi olan 2013 yılından devir olan alacak bakiyesinin 274.169,14 TL olduğu halde bu bakiyenin davalıya ait kayıtlarda 92.896,54 TL olarak görüldüğü, davalıya ait kayıtlarda davacıya olan borcun 6.797,42 TL olduğu ve bu bedeli 06.03.2015 tarihinde İcra masrafları İle birlikte 8.173,77 TL olarak ödemek suretiyle hesabını kapattığının görüldüğü, davalı şirket tarafından davacıya teslim edilerek taşınan ürünlerde hasar meydana geldiğini ve bu hasarlar için tutanak düzenlendiğini,hasar bedellerinin davacı tarafından cari hesaptan tenzil edilmediğini bundan dolayı davacının kayıtlarında farklı alacak gözüktüğünün belirtildiği, davacının ise davalıya ait 39 adet tazmin evrakının tespit edildiğini, bunların red edildiğini, red sebebinin davalıya açıklandığını ve bedelin ödenmediğini,sözleşmenin 3.11.maddesinde hasar bedellerinin emsal fiyat faturalarının talep evrakı ile birlikte verilmesi davalının tazmin talebinde bu emsal faturaların verilmediğini, bundan ötürü tazmin taleplerinin kabul görmediğini red edildiğini, TTK ‘nın 880-881 ve 882 maddelerinde taşıma sırasında meydana gelen hasar bedellerinin emsal değerlerine göre ödeneceğinin kabul edildiğinin belirtildiğini, emsal faturaların olmamasından ötürü tazmin taleplerinin kabul edilmediğinin belirtildiğini, davacı kayıtlarında talep edilen 121.435,15 alacak gözüktüğü,bu tutarın davalı tarafından ödenmiş olmasından dolayı davacının 114.463,77 TL alacağının kaldığı, davalının yapmış olduğu 06.03.2015 tarihindeki ödemeden sonra kayıtlarında borcunun olmadığının görüldüğü, sonuç olarak sözleşme yorumu ve düzenlenmiş olan hasar belgelerinin ve TTK hükümlerinin yorumunun mahkemenin olacağı belirtilmiştir.20.02.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda, davalı şirketten temin edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde, dava konusu emtiaların elektronik cihazlar olduğu, bazı cihazların hasarlı olduğu yedek parça ile tamir edildiği, bazılarının kayıp,bazılarının da tamir edilemeyecek düzeyde ağır hasarlı olduğu ve yenisinin alındığının görüldüğü,toplam fatura tutarının 74.531,71 TL olduğu, dava konusu emtialar için hasarlı ürünlerin değişen parçalarının ve yeni alınan cihazlar dikkate alınarak yapılan değerlendirmede fatura bedellerinin kargo gönderi tarihleri itibarıyla tutarlı olduğu, sözleşme kapsamında davacının zayi ve hasar sebebi ile zarar verdiği ürün bedeli hesaplandığı üzere 74.531,71 TL olup her bir taşımanın irsaliye ve teslim evrakı bazında teker teker kontrol edilmesinin mümkün gözükmediği, kaldı ki yazılı sözleşme hükümleri gereğince bu şekilde ayrı ayrı tespitede ihtiyaç olmadığı, sözleşmenin 6. sayfasında 3,2 madde gereğince hasarlı ve/ veya zayi yada kayıp olan taşınan emtialar için yurtiçi kargo tarafından gerekli raporlamanın yapılacağının yazılı olduğu, dosya kapsamından davacı tarafça yükümlülüğün gereği gibi yerine getirilmediğinin gözlemlendiği, davacı kargo ve lojistik faaliyeti kapsamında taşımaya aldığı emtiaların tamamı bakımından gereği gibi teslim alma ve teslim etme sürecini yürütmediğinin anlaşıldığı, bu çerçevede davalının 74.531,71 TL zarar faturası toplamının davacı alacağından düşülmesi gerektiğinin değerlendirildiği,zira davalı tarafın bu miktarları iade faturası İle davacıya yansıttığı, davacının bunları kayda almadığı,davacı yana davalının düzenlediği iade faturaları toplamının aslında 97.153,23 TL belirlenmekte ise de bunlardan 74.531,71 TL kısmının tabloda gösterildiği üzere kadri marufunda ve rayiçlere uygun somut olayda tazmini gereken miktarlar olarak belirlendiğini,sonuç olarak, taraflar arasındaki sürekli taşıma ve lojistik faaliyeti kapsamında kargo taşıma sözleşmesi akdedildiği,sözleşme kapsamında yapılan bir takım taşımalarda zayi ve hasar sebebi ile zarar oluştuğu ve davacı tarafa fatura edilmesine rağmen davalının bu faturaları hesaba almadığı, bu hesapla hesabın bakiye 114.637,73 TL alacaklı olduğu,davalının düzenlediği faturalardan 74.531,71 TL fatura tutarının ticari kayıtlarda hesaplanan alacaktan düşülmesi gerektiği, düzenlenen fatura tutarlarının kadri marufunda zarar miktarına işaret ettiği takip dosyasında davacının bakiye 40.106,02 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir.Davalı vekili rapora itiraz ederek, davacı tarafın yıllar boyunca müvekkili şirket tarafından düzenlenerek gönderilmiş olan hasar/ kayıp faturalarını kabul ederek kayda aldığını,sonrasında yıllar sonra faturalara dair iade faturaları düzenleyerek müvekkili şirkete gönderildiğini, davacı şirketin iade faturasına konu ettiği hizmetleri tam ve eksiksiz verdiğini ispat edemediğini iddia ederek, ek rapor alınmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.09.05.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda,kök raporda belirtildiği üzere davalının iade faturalarından 74.531,71 TL kısmının teknik emtia bilirkişisince yerinde görüldüğünü, aşan 40.106,02 TL bakımından ise düzenlenen iade faturalarının fazla olduğunun belirtildiğini, davalının iade faturaları ile iade faturalarına konu her bir hasar iddialarının ayrı ayrı irdelendiğini, esasen davacının fatura konusu işleri tam ve hasarsız tamamladığını ispatlayamadığı,aynı şekilde davalının da hasarlı iddia ettiği mal sebebi ile iade faturalarının tamamını tutanak ve tespite dayandırmadığı, davacının sözleşmenin 1.3.6 maddesi gereğince ambar tesellüm belgesi vermesi gerektiği, sözleşme kapsamında taşınan yükün herzaman tam değerinde olmadığı,arızalı ürünlerin tersine tersine lojistik aktivitesi kapsamında taşındığını,bu nedenle bozuk,arızalı ve hasarlı bir takım taşımalarda bunun sebebinin eşyanın baştan vasfının bu şekilde olması olduğu, sözleşmenin 1.2.12. maddesi gereğince tutanak düzenlemede davacının da en az davalı kadar sorumlu olduğunu,kargo taşıma sonunda her arıza ve hasarın taşıma süreci hasarı olmadığı, tamire giderken zaten hasarlı, dönerken tamir edilmiş taşındığı,taşıma irsaliyesinin davacı tarafından düzenleneceği, taşıma sonunda teslimi davacının ispat etmek durumunda olduğu, sözleşmenin 1.4 maddesi gereğince davacının raporlama yapacağı, 1.4 madde içerikte raporlamanın davacının sorumluluğunda olduğu,davacının davalının düzenlediği hasar faturalarını kabul edeceğini 3.11. maddede sözleşme ile kabul ettiği,sonuç olarak kök raporun somut olaya, dosya kapsamına ve tarafların ticari kayıtlarına uygun olduğu belirtilmiştir.İlk derece mahkemesince, bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Özellikle, teknik bilirkişininde yer aldığı bilirkişi heyet raporu ve ek raporu dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir.Taşıma işleri, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TTK’nın dördüncü kitabında düzenlenmiştir. TTK’nın 850. maddede, taşıyıcının, taşıma sözleşmesi ile eşya veya yolcu taşıma işini veya ikisini birlikte üstlenen kişi olarak tanımlanmıştır. TTK’nın 850/2 fıkrada, taşıyıcının, taşıma sözleşmesi ile eşyayı varma yerine götürmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi veya yolcuyu varma yerine ulaştırmayı, buna karşılık,eşya taşımada gönderen ve yolcu taşımada yolcunun, taşıyıcıya taşıma ücretini ödemeyi borçlanacağı, 3. fıkrada ise taşıma işlerinin ticari işletme faaliyeti olduğu belirtilmiştir. Yükleme ve boşaltma 863. Maddede, 875. maddede, ziya veya hasar ile gecikmeden doğan zarardan sorumluluk düzenlenmiştir. 875/1. fıkrada, taşıyıcının, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde,eşyanın ziyaından,hasarından veya teslimdeki gecikmeden doğan zarardan sorumlu olduğu belirtilmiştir. Sorumluluktan kurtulma TTK’nın 876. maddesinde düzenlenmiştir. Taraflar arasında düzenlenen kargo taşıma sözleşmesi her iki tarafa edimler yükleyen çift taraflı bir sözleşmedir. TBK’nın 97. maddesi gereğince, karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerektiğine yer verilmiştir. Somut davada, dosyadaki bilgi ve belgelere göre ayrıntılı şekilde düzenlenen bilirkişi heyet raporunda, tarafların sözleşme kapsamında ki özellikle tutanak düzenleme konusunda edimlerini tam ve gereği gibi yerine getirmedikleri anlaşılmaktadır. Davalı tarafça, davacı taşıyıcının iade faturalarını geç iade ettiği bu anlamda iade fatura alacaklarının tamamının dikkate alınması gerektiği iddia edilmişse de ek rapordaki ayrıntılı açıklamalardan, iade faturaların iade süresi nedeniyle değil, faturada gösterilen arızalı ürünlerin kadri maruf olmadığı gerekçesiyle dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı tarafın iade fatura alacaklarının tamamının hesaba dahil edilmesine dair savunmasının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.Açıklanan bu gerekçelerle ve özellikle taraflar arasındaki taşıma sözleşmesi, tutanaklar, faturalar, TTK’nın taşımaya dair hükümleri ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne dair verilen hükümde bir isabetsizlik görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına, 2.054,73‬ TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı taraftan alınması gereken harç yönünden Üye Hâkim …’nun karşı oyuyla ve oy çokluğuyla, diğer yönlerden oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değeri itibariyle karar kesindir.
HARÇ YÖNÜNDEN KARŞI OY: Nisbi harca tabi olan davalarda, özellikle 492 sayılı Harçlar Kanunu ile bağlı tarife hükümleri, 5235 sayılı Kanun ve ilgili tüm yasal mevzuat, ulusal ve uluslararası yargı kararları kapsamında, ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak esas hakkında karar verilmedikçe Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf kanun yoluna başvuran davalıdan başvuru aşamasında ve istinaf başvurusunda nisbi değil maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiği kanaati nedeniyle, çoğunluğun nisbi harç alınmasına dair görüşüne katılmadığımı ve hükmün ilgili bentlerine muhalif kaldığıma dair görüşümü bildiririm.