Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/246 E. 2020/962 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/246
KARAR NO: 2020/962
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2018
NUMARASI: 2016/1057E. – 2018/971K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Derneğin optik müessese işleten şirketlerden oluşan Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddeleri gereğince kurularak, optik faaliyeti yapan kuruluşların yasal düzenlemeler ile meslek ahlakına uyumunun sağlanması ve üyelerin menfaatlerinin korunması amacıyla faaliyette bulunduğunu, 5193 sayılı Kanun’un 4.maddesi uyarınca optik malzemenin satışının sadece bu mesleği icra etme ruhsatı bulunan ve optisyen unvanına sahip kişilerce gerekli izinlerin alındığı iş yerlerinde yapılabileceğini, buna rağmen bir kısım kişilerce kendi unvanları dışında başka unvanlarla internet siteleri üzerinde satış yapmaya devam ettiklerini, Kanuna dayalı olarak çıkarılan Yönetmeliğin 25.maddesinde de bu hususların belirlendiğini, ayrıca Yönetmelik gereği reçetenin bir nüshasının iş yerinde bulunması ve deftere kaydedilmesi gerektiğinden internet üzerinden satışın mümkün olmadığını, internet üzerinden kontak lens satışının ilgili müesseselerin fiziki şartları düzenleyen Yönetmelik hükümleri nedeniyle kamu sağlığına aykırı olduğu gibi bu şekildeki satışın 5193 sayılı Kanuna dayalı olarak çıkarılan yönetmeliğin 25.maddesine ve Tıbbi Cihaz Satışı Tanıtımı ve Reklam Yönetmeliği’nin 26.maddesine de aykırı olduğunu, davacının mevzuat hükümlerine aykırı şekilde internet ortamında kontak lens ve solüsyon satışının aynı zamanda TTK’nun 55/1 a ve b.maddeleri kapsamında haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davalı tarafından internet sitesi üzerinden kontak lens satışı işleminin haksız rekabet olduğunun tespitine, haksız rekabet oluşturan faaliyetlerin önlenmesine, TTK’nun 56/1-e maddesindeki şartların oluşması ve müvekkili derneğin kişiliğini zedeleyen eylemler nedeniyle 5.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin oneline lens satımı konusunda optisyenlik ruhsatnamesi ve müessesesine sahip olduğunu, ancak bir kısım lens depolarının oligopol piyasa oluşturarak tekel konumuna gelmek ve rekabetsiz ortam oluşturmak amacıyla kanunun dolanması suretiyle yasal olan satışın engellenmesi için çalıştıklarını, kantak lens satışının rehsat sahibi müesseseler ile bunların internet siteleri üzerinden yapıldığını, bu tür bir davanın davacı dernek tarafından değil üyeleri tarafından açılması gerektiğinden davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, mevzuat gereği reçetesiz satışın yasak olduğunu , oneline satışın ise yasak olmadığını, ticari işleme olmayan ve doğrudan ticari faaliyeti bulunmayan davacı derneğin bu tür bir davaya açamayacağını savunarak, davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesinin kararında; ” Dava, hukuki niteliği itibari ile davalıya ait internet sitesi üzerinden kontak lens satışı yapılması suretiyle TTK’nın ilgili hükümleri uyarınca haksız rekabet fiili gerçekleştirdiğinin tespiti ve haksız rekabet nedeniyle talep edilen manevi tazminat davasıdır. Haksız rekabet oluştuğu eylem hakkında idari yargıda açılan Ankara 14. İdare Mahkemesi’nin 2016/1906 E.-4952 K. Sayılı dosyası UYAP üzerinden celbedilmiştir. Davacının … ( dosyamız davalısı … maliki ) davalının Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu olduğu, davanın maddi manevi tazminat davası olduğu, davanın reddine karar verildiği, istinaf üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. Dava Dairesi’nin 2017/387 E.-520 K. Sayılı kesin nitelikteki kararı ile istinaf isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. İstinaf kararı incelendiğinde; ‘5193 sayılı Optisyenlik Hakkında Kanunun 6. maddesinde optisyenlerin yapabilecekleri ve yapamayacakları işlemler belirtilmiş olup internet ortamında satışı engelleyen bir kural yer almamaktadır. Dolayısıyla maddede müesseselere mail yada faks yoluyla gelen reçetelere göre internet ortamında kontak lens satışını düzenleyen bir hüküm bulunmaması bu tür satışların yasak olduğu sonucunu da doğurmaz. Burada dikkat edilmesi gereken husus reçetesiz bir satış olup olmadığıdır.’ hususu düzenlenmiştir. Yargılama aşamasında dosya mali müşavir, haksız rekabet uzmanı ve optisyen bilirkişiden oluşan heyete tevdi edilmiş olup, mali müşavir ve haksız rekabet uzmanı bilirkişinin müşterek raporunda derneklerin sadece tespit, men ve eski hale iade davalarını açabilecekleri, üyeleri adına tazminat davası açamayacakları, dosyada haksız rekabet söz konusu olmadığından derneğin kendi adına da manevi tazminat talep etmesinin şartlarının oluşmadığını, internet üzerinden lens satışını yasaklayan bir kanun hükmünün bulunmadığını, internet üzerinden lens satışı yapmanın iş şartlarına aykırı bir davranış olarak değerlendirilemeyeceğini bu nedenlerle haksız rekabetin oluşmadığını mütalaa etmişlerdir. Optisyen bilirkişi sunmuş olduğu ayrık raporda ; optisyenlerin faks ve e-mail ile reçete kabul edebileceğine ilişkin bir mevzuat hükmü bulunmadığını, internet üzerinden lens satışını yasaklayan hukuk kurallarının bulunduğunu haksız rekabetin meydana geldiğini ve davacının manevi tazminat talep etmesinin mümkün olduğunu mütalaa etmiştir. Bilirkişi raporu HMK 280 maddesi gereğince taraflara tebliğ edilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-d maddesi gereğince aktif dava ehliyeti dava şartlarından olup, aynı Kanun’un 115/(1) maddesi gereğince mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. HMK’nın 113. maddesinde düzenlenen topluluk davası ile, dernekler ve diğer tüzel kişilere statüleri çerçevesinde, üyelerinin veya mensuplarının yahut temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak için, kendi adlarına, ilgililerin haklarının tespiti veya hukuka aykırı durumun giderilmesi yahut ilgililerin gelecekteki haklarının ihlal edilmesinin önüne geçilmesi için dava açabilme hakkı tanınmış ise de, davalıya ait internet sitesi üzerinden kontak lens satışı yapılması hali Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. Dava Dairesi’nin 2017/387 E.-520 K. Sayılı kararı, ilgili kararda değinilen 5193 sayılı Optisyenlik Hakkında Kanunun 6. maddesinde optisyenlerin yapabilecekleri ve yapamayacakları işlemler belirtilmiş olup internet ortamında satışı engelleyen bir kural yer almamaktadır şeklindeki tespit ve mahkememizce itibar edilen 16.07.2018 tarihli çoğunluk bilirkişi raporu doğrultusunda mahkememizce TTK kapsamında haksız rekabet eylemi olarak kabul edilmediğinden; haksız rekabet oluşturmayan eylem ile ilgili manevi tazminat davası açmakta davacı derneğin aktif dava ehliyeti de olamayacağından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
DAVACI VEKİLİ İSTİNAF BAŞVURU DİLEKÇESİNDE; Tıbbi cihaz olan kontakt lenslerin satın alınması için gerekli olan hekim reçetelerinin optisyenler tarafından faks ve e-mail yoluyla kabul edilemeyeceğini, bu kişilerin internet veya başka elektronik araçlar aracılığıyla da olsa kontakt lens satışı yapamayacaklarını, bu tür ürünlerin internet ortamında satılabilmesine izin veren açık bir düzenleme olmadığı sürece internette satışının mümkün olmadığını, optisyenlik müesseselerinde satışı icap eden ürünlerin müessese dışında internet gibi herhangi bir mecrada satışına izin veren bir düzenleme bulunmadığını, mahkemenin buna aykırı gerekçesinin yasal dayanağı bulunmadığını, yasanın amacının kişi ve toplumun sağlığını korunarak optisyenlik faaliyetlerinin sürdürülmesi olduğunu, yasa ve yönetmelikte yapılan sınırlayıcı düzenlemelerin tamamında bu tür tıbbı cihazların reçete ile kurulu bir müessese içinde satımının düzenlendiğini, yapılan düzenlemelerde internet ortamında optik malzemenin satışına ilişkin bir hüküm bulunmadığını, esasen reçetelerin kabulü ve kaydı işlemlerinin de fiziki bir mekanı zorunlu kıldığını, internet üzerinden satışı yapılabilecek tıbbi cihazları içeren listede kontakt lens ve solüsyonlarırının yer almadığını 29001 sayılı Yönetmelik kapsamında da kontakt lenslerin internet üzerinden satışının yasaklandığını, bilirkişi raporuyla da davalıya ait müessese ruhsatnamesi ve web sitesi iletişim adreslerinin farklı olduğunun belirlendiğini, HMK’nun 113.maddesi kapsamında derneklerin de statüleri çerçevesinde, üyelerinin veya mensuplarının yahut temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak için, kendi adlarına, ilgililerin haklarının tespiti veya hukuka aykırı durumun giderilmesi yahut ilgililerin gelecekteki haklarının ihlal edilmesinin önüne geçilmesi için dava açabileceğinin düzenlendiğini, müvekkili derneğe optisyenlik mesleğini icra etmekle yetkili kılınmış sadece optisyen ve gözlükçülerin üye olabildiğini, dernek tüzüğünün verdiği yetkiye dayalı olarak üyelerin haklarını korumak amacıyla üyelerin adına manevi tazminat davası açıldığını, tüzel kişilerin de kişilik haklarının zedelenmesi halinde manevi tazminat isteyebileceğini, TTK’nun 56.maddesinde de tüzel kişilerin haksız rekabetin önlenmesi ve tespiti davasını açabileceğinin düzenlendiğini, HMK’nun 113.maddesi ile TTK’nun 56/3.maddesinin birlikte değerlendirilmesinde derneklerin haksız rekabet teşkil eden eylemlere karşı dava açma hakkı bulunduğunu, buna rağmen davanın husumet yönünden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı tüzel kişi dernek tarafından açılan haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir. HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı dernek, davalının internet ortamında kontakt lens satışının haksız rekabet oluşturduğu iddiasıyla haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat istemiyle dava açmıştır. HMK’nun 113.maddesinde topluluk davası düzenlenmiş olup, buna göre, dernekler ve diğer tüzel kişiler, statüleri çerçevesinde, üyelerinin veya mensuplarının yahut temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak için, kendi adlarına, ilgililerin haklarının tespiti veya hukuka aykırı durumun giderilmesi yahut ilgililerin gelecekteki haklarının ihlal edilmesinin önüne geçilmesi için dava açabilir. Diğer yandan TTK’nun 56/1.maddesinde haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri ve diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin; fiilin haksız olup olmadığının tespiti, haksız rekabetin men’i, haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması, kusur varsa zararın tazmini ve TBK’nun 58 inci maddesinde öngörülen şartların bulunması halinde manevi tazminat isteyebileceği düzenlenmiştir. Maddenin 3.fıkrasında ise ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsa ve tüzüklerinde üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer mesleki ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicinin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil topum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumların da birinci fıkrada düzenlenen haksız rekabetin tespiti, men’i ve haksiz rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabetin yanlış ve yanıltıcı beyanlarla yapılması halinde bunların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını için dava açabilecekleri kabul edilmiştir. İlk derece mahkemesi, yargılama aşamasında bilirkişi kurulundan rapor alınmış, eylemin haksız rekabet oluşturmadığına ilişkin çoğunluk görüşüne uyularak davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, mahkeme gerekçesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporu ve idare mahkemesi kararı değerlendirilerek davalının eyleminin haksız rekabet oluşturmadığı kabul edilerek manevi tazminat dışındaki istekler yönünden davanın esasına yönelik ret gerekçesi oluşturulmuş, manevi tazminat yönünden ise haksız rekabet oluşturmayan eylemler nedeniyle davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle aktif husumet yönünden davanın reddine karar verildiği belirlendikten sonra hüküm fıkrasında gerekçeye bağlı bir ayrıştırma yapılmaksızın tüm taleplere ilişkin davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. HMK’nın 297. maddesi uyarınca, mahkeme gerekçeli kararında bulunması gereken hususlar düzenlenmiş olup buna göre karar gerekçesinde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkan sonuç ve hukuki sebep kararda gösterilmelidir. İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu unsurları içermediği, talepteki haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile ilgili taleplerin gerekçe kısmında esasının incelenerek haksız rekabetin oluşmadığının, manevi tazminat yönünden ise davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığın kabul edilmesine rağmen hüküm fıkrasında farklı şekilde ve sadece aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin hüküm oluşturulduğu görülmekle kararın istinaf denetimine elverişli bir karar olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, dernek tüzüğü de getirtilerek dava ehliyetinin belirlenmesi ve yukarıda açıklanan ilkeler doğrultunda hüküm oluşturulması gerekmektedir.Açıklanan bu gerekçeyle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, davacının esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf harçlarının, talep halinde kendisine iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına dair; HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.24/09/2020
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca karar kesindir.