Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2457 E. 2020/26 K. 22.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2457
KARAR NO: 2020/26
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2017
NUMARASI: 2016/125 Esas – 2017/345 Karar
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI Davacı vekili, tarafların kardeş olup, dava dışı … Ltd. Şti.’nde %50’şer oranında hissedar olduklarını, davalının hissesini 11.02.2014 tarihli noter hisse devir sözleşmesi ile müvekkiline devrettiğini, hisse devrinden önce biraraya gelen tarafların 21.08.2013 tarihini baz alarak bu tarihten geriye dönük hesap gördüklerini ve buna göre, davalının müvekkiline 76.172,00 TL borçlu olduğunu kabul ettiğini, bu bedel dışında tarafların birbirlerini geriye dönük olarak ibra ettiklerini, bunun akabinde aynı gün noterde hisse devrinin gerçekleştiğini, ancak davalının kabul ettiği borcunu müvekkiline ödemediğini, alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin, yetkiye ve borca itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin ikametgahı Bakırköy’de olup icra takibinin ve davanın yetkisiz yerde açıldığını, müvekkilinin hisse devri başta olmak üzere sözleşmedeki diğer yükümlülüklerini yerine getirdiği gibi dava konusu borcu da ödediğini, nitekim anılan sözleşmeyi müteakip yine taraflarca akdedilen noter tasdikli aynı tarihli sözleşmenin 2/a bendinde, sözkonusu hesaplaşmadan kaynaklanan dava konusu alacakla ilgili olarak tarafların birbirlerini ibra ettiğini, davacının sözleşmedeki diğer yükümlülüklerini yerine getirmediğinden anılan hisse devrinin iptali talepli açılan davanın İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1434 Esas sayılı dosyasında derdest olduğunu belirterek, davanın reddine ve kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine yönelik itirazın yerinde olmadığı, ibranın hesap tarihinden geriye dönük bölüm için olduğu, davalının kabul ve ikrar ettiği 76.172,00 TL borcun sözleşme tarihi olan 11.02.2014 tarihinden sonra ödendiğine dair belge ibraz edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ibra savunmasına dayanak belgenin noter tasdikli taraflarca düzenlenmiş olan 11.02.2014 tarihli sözleşmenin 2/a bendine dayandığını, bu bent uyarınca tarafların dava konusu borç yönünden birbirlerini karşılıklı olarak ibra ettiklerini, borcun ödenmediğinin kabulü halinde davacının sözleşmedeki diğer edimlerini yerine getirmediğinden müvekkilinden edimin ifasını talep edemeyeceğini, bu husustaki savunmanın değerlendirilmediğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, tasfiye ve ibra anlaşmasına dayalı olarak başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, davalı vekili tarafından ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dairemizce dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda verilen 2017/1038 E- 2018/499 K sayılı, 10.05.2018 tarihli kararla; “…yapılan değerlendirmeler ışığında somut olayda; tarafların ortağı oldukları şirketteki davalının hissesinin devri ve ortaklığın tasfiyesini amaçladıkları ve başlangıçta akdettikleri adi yazılı sözleşmeyi takriben noterde hisse devrinin gerçekleştiği ihtilafsızdır. 11.02.2014 tarihli adi yazılı sözleşmenin 2 ( e) bendinde 21.08.2013 tarihi itibariyle geriye dönük olarak davalının davacıya 76.172,00 TL borcunun olduğu kararlaştırılmış ise de, yine aynı tarihte düzenlenmiş ve noter tasdikli sözleşmenin 2/a bendinde 21.08.2013 tarihi itibariyle tarafların birbirlerini geriye dönük olarak ibra ettiği hüküm altına alınmıştır. O halde, dava konusu borç yönünden tarafların birbirlerini ibra ettiği gözetilmeden ilk derece mahkemesince, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Davacının icra takibinde haksız ise de kötü niyetli olduğu dosya kapsamı itibariyle sabit olmadığından davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir…” gerekçesiyle,HMK’nın353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir. Bu kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 11. HD’nin 2018/4032 E- 2019/5582 K sayılı, 18.09.2019 tarihli ilamıyla; “…1-Dava, davacının sözleşmeden doğan alacağın tahsili amacıyla başlattığı icra takibine davalının yaptığı vaki itirazın iptali talebidir. Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen 11.02.2014 tarihli adi yazılı sözleşme gereğince ibranın hesap tarihinden geriye dönük bölüm için olduğu, davalının borcu kabul ve ikrar ettiği, 76,172 TL’nin sözleşme tarihinden sonra ödendiğine dair davalının belge ibraz etmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, bölge adliye mahkemesince 11.02.2014 tarihli adi yazılı sözleşmenin 2/e bendinde 21.08.2013 tarihi itibariyle geriye dönük olarak davalının davacıya 76.172,00 TL borcunun olduğunun kararlaştırıldığı ancak yine aynı tarihte düzenlenen ve noter tasdikli sözleşmenin 2/a bendinde 21.08.2013 tarihi itibariyle tarafların birbirlerini geriye dönük olarak ibra ettiğinin hüküm altına alındığı bu nedenle dava konusu borç yönünden tarafların birbirlerini ibra ettiğinin kabul edildiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasında 11/02/2014 tarihinde hisse devri ve ortaklığın sona erdirilmesi başlıklı bir sözleşme yapılarak 1. maddesinde, … Ltd. Şti.’nin ortaklarından …’nun kendisine ait olan hissesinin tamamını (%50) …’na noterden imza tasdikli olmak kaydıyla (bedelsiz) devredeceği kararlaştırılmış olup 2/e fıkrasındaki düzenlemeye göre ise … İnşaata ait 21.08.2013 tarihine kadar olan ortaklar arasındaki görülen hesap neticesinde …’nun, …’na 76.172,00 TL borçlu olup ödeneceği konusunda mutabakata varılmıştır. Taraflar birbirlerini geriye dönük olarak ibra etmişlerdir. Bu sözleşmeden sonra aynı gün 11/02/2014 tarihinde taraflar notere gitmişler ve limited şirkete ait hisse devrini noterde gerçekleştirmişlerdir. Bölge Adliye Mahkemesince sonradan noterde yapılan hisse devrine dair sözleşmeye göre tarafların birbirlerini ibra etmeleri nedeniyle dava konusu olan 76.172,00 TL’nin ödendiği kabul edilmiş ise de, noterde yapılan hisse devir sözleşmesi 2/a maddesinde, … İnşaata ait 21.08.2013 tarihine kadar olan ortaklar arasındaki görülen hesap neticesinde … ve …’nun birbirlerini geriye dönük olarak ibra ettikleri kararlaştırılmıştır. Bu durumda, gerek bu yazım şekli gerekse adi yazılı sözleşmede tarafların bu mutabakattan sonra birbirlerini geriye dönük olarak ibra ettikleri gözetildiğinde 76.172,00 TL’nin ödenmediği anlaşılmakla yazılı gerekçe ile bölge adliye mahkemesince davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir. 2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA…” karar verilmiştir. HMK’nın 373. maddesi uyarınca duruşma açılmış ve Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur. Uyulan Yargıtay bozma ilamındaki gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının isabetli dolduğu, bu nedenlerle davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Ancak, Dairemizin bozulan kararı ve Yargıtay ilamı doğrultusunda yeniden hüküm verilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemekle birlikte Dairemizin bozulan kararı ve Yargıtay ilamı doğrultusunda yeniden hüküm verilmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kabulüyle İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı ilamsız icra takibine davalı tarafça yöneltilmiş olan itirazın İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca iptali ile 76.172,00 TL alacağın icra takip tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrrüt faiziyle birlikte tahsili için takibin devamına, 2-Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca takdiren %20 oranında hesaplanan 15.234,40 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 3-Alınması gerekli 5.203,31 TL harçtan, peşin alınan 1.300,83 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.902,83 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 10.702,36 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan (başvurma harcı peşin harç vekalet harcı, müzekkere gideri, tebligat gideri) toplam 1.501,33 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden hüküm verildiğinden, davalı vekili tarafından yatırılan 919,97 TL istinaf peşin harcının, karar kesinleştikten sonra ve talep halinde, ilk derece mahkemesince davalı tarafa iadesine, 7-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarfedilen giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, 8-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 102,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-İstinaf aşamasında bir duruşma icra edildiğinden, hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700,00 TL maktu avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 10-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine, 11- Karar kesinleştikten sonra dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraf vekillerin tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/01/2020
KANUN YOLU : HMK’nın 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.