Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2434 E. 2022/1508 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2434
KARAR NO: 2022/1508
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18.07.2019
NUMARASI: 2016/279 Esas – 2019/759 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin toplam sermayesi 120000.00 TL olan, ihbar olunan … San Tic. Ltd. Şti.’nde % 25 oranda ve 30.000,00 TL hissedar olduğunu, davalı … ile dava dışı …’ın, ihbar olunan şirketi ayrı ayrı temsil ve ilzama yetkili müdürler olduğunu ve görev sürelerinrn 01.07.2040 yılında sona ereceğini, 2014 yılının Ağustos ayından bu yana şirketin iki müdürü ile müdürlerden …’ın babası … arasında bir takım hukuki ihtilaflar yaşandığını, bundan dolayı … Gıdanın olumsuz olarak etkilendiğini, hem de müvekkilinin de zarar gördüğünü, ihbar olunan şirketin güçlü ekonomik yapısına sahipken yıllardır yüksek cirolar ile kar elde eden bir şirket iken yaşanan sorunlar nedeniyle zarar meydana geldiğini, zararın asıl nedeninin davalı müdür … olduğunu, TTK m 630/(2) hükmünce, davalı müdür …’ın yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması yönündeki talepte bulunduklarını, davalının TTK. 626 maddesinde hüküm allına alınan şirkete karşı özen ve sadakat yükümlülüklerini ihlal ederek şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini; davalının, babası …’ın lehine 2.500.000,00 TL tutarında, ihbar olunan şirketin … Gıdaya (Babasına aittir) 214 000 şişe konsinye şarap borcu olduğunu, bu borcun ise yaklaşık 2.500.000,00 TL- KDV olduğunu iddia ettiğini, bu kapsamda davalıca şirkete ihtarnameler gönderildiğini, davalı şirket müdürünün babası ile birlikte şirket aleyhine hareketlere sadakat yükümlülüğünü alenen ihlal ederek, ihbar olunan şirketi …’a borçlandırma çabasında olduğunu, gerek müvekkilinin gerekse ihbar olunan şirketin ileride telafisi mümkün olmayan zararlara duçar olmaması için HMK 389. maddesi gereği, ihtiyati tedbir talep ettiklerini, tedbiren davalı …’ın, … Gıda inşaat Turizm Ve Soğutma Sistemleri San Tic Ltd Sti ‘deki müdürlük görevlerinden kaynaklanan yönetim vc temsil yetkilerinin yargılama sonuna kadar durdurulmasına karar verilmesini vc tedbir kararının infaz için ihbar olunan şirkete vc İstanbul Ticaret Odasına bildirilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın neticesinin … Gıda İnşaat Turizm Ve Soğutma Sistemleri San Tic. Ltd Şti hakkında hukuki neticeler doğuracağından, HMK 61 maddesi hükmünce davanın … Gıda’ya ihbar edilmesini, davanın kabulü ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacının davasının tamamen asılsız ve çarpıtılmış gerçeklere dayandığını, Davacı …’un şirketin %25 ortağı ve imza yetkilisi olan …’ın babası …’ın gayri resmi eşi olduğunu, … ve … şirket hisselerini devrederken …’ın paylarını müvekkil …’a, …’ın paylarının eşit oranda … ve nikahsız …’e aktarıldığını, davacının şirket içindeki işleyişten tamamen habersiz olduğunu, şirkete bir kez bile gelmediğini, davacının sunduğu Genel Kurul tutanağında görüleceği üzere davacının yerine vekil olarak eşi …’ın katıldığını, Şirketin ortağı … hakkında, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/267 E.sayılı dosyası ile limited şirket ortaklığından çıkarma davası açıldığını, davanın esasa girilmeden usulden reddedildiğini, …’ın herhangi bir şüphe uyandırmamak üzere üvey annesi … işbu davayı açtırdığını, davayı açtıran …’ın, yaplığı usulsüzlükler, hakkında açılan davalar ve savcılık soruşturmaları bulunduğunu, müvekkili …’ın müdürlük yetkisinin kaldırılmasını gerektirecek en ufak bir eylemi olmamasına rağmen bu davayı ikame eden davacı …’in tarafsız bir ortak olmadığını,Davacının somut olmayan, soyut iddiaları uzun uzun yazarak davasına haklılık kazandırmaya çalıştığını, müvekkilin mağdur olmaması davanın reddini talep ettiklerini, beyan etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Azli istenen yöneticinin yöneticisi olduğu şirkette çalışan işçileri işten çıkartması nedeni ile, müdürü olduğu şirketin işlerinin aksamasına sebebiyet verdiği nitekim alınan bilirkişi raporundaki şirkete ait satış rakamları ve zarar miktarı dikkate alındığında bu hususun somut olarak ispatlanmış olduğu, davalı tarafça çıkarılan işçilerin dava dışı kişilere çalıştığının da iddiasına rağmen açıkça ispatlanamadığı ihbar edilenin resmi Sgk çalışanlarının olduğunun ise tarafların kabulünde olduğu bu nedenle de bu kısma ilişkin Sgk kayıtlarının getirlemesine ihtiyaç duyulmamış ve davanın şirket çalışanlarını işten çıkartmasının da şirkete karşı özenli davranma menfaatlerini koruma yükümlülüklerine aykırı hareket oluşturduğu bunun da müdürlükten azli için haklı gerekçe oluşturduğuna kanaat getirilmiştir. Davacının, bir diğer iddiası olan ihbar edilenen deposunda hırsızlık yaptığından bahisle hakkında şikayette bulunan ve henüz yargılaması devam eden …’ın Cumhuriyet Savcılığındaki açık beyanına ve Cumhuriyet Savcılığının soruşturmasına rağmen, hakkında alacak davası açılması yönündeki Genel Kuruldaki talebe karşı çıkmış olmasının da şirkete karşı sadakat yükümlülüklerine aykırı durum oluşturduğunu bunun da azil için haklı sebep oluşturduğuna kanaat getirilmiştir. Yine davacının dile getirdiği, azli istenilen müdürün yöneticisi olduğu şirketin küçük alacaklara karşı yapılan icra takibi ve banka başvurularına ilişkin olarak en azından bu kalemler için miktar ve dayanak icra dosyası veya ihtara binaen açıklamaları yapılmak sureti ile başvuru yapıldığından borca yeter miktarda ödemenin şirket hesabından banka yolu ile yapılmasına tek taraflı bankaya yazacağı olaya ve duruma göre bir ihtar ile özenli davranarak, şirketin zarara uğramasını icra takibi yolu ile itibar kredilitesinin sarsılmasını önleme imkanı var iken bunu yapmamış olması halinin de özen yükümlülüğüne aykırılık oluşturduğuna ve bu sebebin de aynı zamanda müdürlükten azli için haklı gerekçe oluşturduğuna kanaat getirilmiş ve tüm bu nedenler ile bilirkişilerin hisse oranları dikkate alındığında ortada Pat durumunun bunulduğu yönündeki görüşüne istinaden azil sebeplerinin bulunmadığına ilişkin hukuki değerlendirme içeren görüşlerine iştirak edilmediği…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile ihbar olunan … Gıda İnşaat Turizm ve Soğutma Sistemleri San. Tic. Ltd. Şti. müdürü davalı … TC numaralı …’ın müdürlük görevinden kaynaklanan yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılmasına, müdürlükten azline, karar kesinleştiğinde kararın Ticaret Sicilinde tescil ve Ticaret Sicil Gazete’sinde ilanına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin, müvekkilinin, babasının şirketi … Ticarete ihbar olunan … Gıda Ltd. şirketinin 2.500.000 TL borcu olduğundan bahisle bu meblağı şirket kayıtlarına fiktif olarak işlemek istediği yönündeki davacı iddiasının yerinde olduğunu, zira bilirkişi raporunda, İhbar olunan şirketin … Ticarete borcunun 2.500.000 TL değil, 2015,2016 ve 2017 yıllarında 492.043,94 TL olduğunun tespit edildiğini bilerttiğini, mahkemece hem yanlış değerlendirme yapıldığını, hem de bununla ilgili olarak davaya cevap dilekçesinin ikinci bendinde belirttikleri hususların dikkate alınmadığını, Konsinye malların, konsinye verenin ( … Gıda ) envanterinde görüneceğini, konsinye alanın ( ihbar olunan şirket ) envanterinde gözükmeyeceğini, fakat … Gıda’nın noter tasdikli envanter defterlerini çalması nedeniyle ortak … hakkında GOP 11. Asliye Ceza Mahkemesi 2015/1525 Esas No ile hırsızlıktan dava açıldığını, davada … delil yetersizliğinden dolayı beraat ettiğini ve bu defter kayıtlarını ibraz etmenin mümkün olmadığını, henüz kesinleşmeyen bu beraat kararı istinafa taşındığını, fakat bu borcun ile ilgili olarak cevap dilekçesi ekinde, … Gıda … ‘ın konsinyelerle ilgili keşide ettiği ihtarname ( Ek-2 ), ihbar olunan limited şirket muhasebecisi …’ın el yazısı ile verdiği 26.09.2014 tarihli Konsinyeler Dökümü ( Ek-3 ) ve konsinyelere ilişkin ambar ve konsinye çıkış listesi ibraz edildiğini ( Ek-4 ), bir müdürün şirketinin menfaatini ticari ahlaksızlığa tevessül ederek korumak zorunda olmadığını, müvekkilinin, şirketin (borç ister babasına ister başka birisine olsun ) var olan borcunu genel kurulda dile getirmesi özen yükümlülüğünün ihlali olmadığını, aksine ticari ahlak anlayışının gereği olduğunu, bu şirketin menfaatlerine aykırı bir davranış olarak değerlendirilemeyeceğini, Şirketten alacaklı olan kişilerin haklarının dile getirilmesinin müdürlük görevinin gereği olduğunu, davalının şirketi babasına borçlandırma çabası içinde olduğu iddiası soyut bir iddia olduğunu, ticaret hukukunda borç evrak ile doğduğundan, şirketi bir kişiye borçlandırmak için evrak tanzim etmenin gerekli olduğunu, davacının, müvekkiline böyle bir şey yapmadığını, şirketin borçları olduğunu dile getirmenin, şirketi borçlandırmak veya borçlandırmaya çalışmak olmadığını, genel bilirkişi raporunda yöneticiler arasındaki kişisel husumetin davalı şirketin işlerinin görülmesine de yansıdığı ve şirket karlılığını düşürdüğünü, şirketin kötü yönetimi dolayısıyla tek bir müdüre sorumluluk atfedilemeyeceği açıkça belirtildiğini, cevap dilekçesinde belirtildiği üzere, müvekkilinin bu kişileri işten çıkarma nedenlerinden bir tanesi gerçekte limitet şirkette çalışmayıp, davacının üvey oğlu olan diğer müdür … …’ın babası Adnan …’a (davacının gayrı resmi eşi ) veya ona yakın başka bir firmaya çalışmakta olan elemanların diğer müdür … tarafından şirketten sigortalı yapılmaları olduğunu, tablosu arasında bağ kurduğuna göre, bu gerekçesini delillendirmesi ve gerekçeli kararda ayrıntıyla açıklaması gerektiğini, tarihlerin ve rakamların yazılması, neyin sebep neyin sonuç olduğunun açıklanması gerektiğini, bilirkişi raporunun böyle bir çıkarım içermediğini, müvekkili tarafından çalışanlara 2016 yılında gönderilen fesih ihbarnamelerinin metninden ve tarihinden anlaşılacağı üzere, fesihlerin temel sebeplerinden bir tanesi işlerin 2015 yılında yavaşlamış olması olduğunu, bilirkişinin bu maddî olguları raporunda belirttiğini, işlerin yavaşladığı için ve diğer sebeplerden dolayı çalışanlardan bazıları çıkarıldığını, çalışanlar çıkarıldığı için işler yavaşlamadığını, sebep sonuç ilişkisinin mahkemece ters kurulduğunu, bu elemanların şirkette çalışmadığı olgusu ile ilgili olarak tanık dinletme talebinin mahkemece reddedildiğini, Kendine ait pazarlama firması olan …’ın, … Gıda San. ve Tic. Anonim Şirketinden mal aldığını, piyasaya ve ihbar olunan … Limitet Şirketine sattığını, pazarlama amacı ile ihbar olunan limitet şirket …’a araçlar kiraya vermiş ve kira faturaları kestiğini, cevap dilekçesi ekinde (Ek-5 ) bu aracın kira faturaları ibraz edildiğini, …’ın pazarlama yaptığını ve herkesin bilgisi ile depolara girip çıktığını, depolardaki malların … Gıda ve limitet şirketin ortak malları olduğunu, … hakkındaki soruşturma takipsizlikle sonuçlandığını, kovuşturmaya yer olmadığımna dair kararın kendilerince bilirkişi raporuna beyan dilekçesi ekinde ibraz edildiğini, mahkemece bu hususun dikkate alındığını, …’ın herkesin bilgisi ile depolara girip çıktığına tanıklarının şahit olduğunu, fiili olgu olan bu husus hakkında tanıkların dinlenmediğini, …’ın hırsızlık yapmadığı için müvekkilinin onun hakkında asılsız yere dava açılmasını istemediğini, bu sadakat yükümlülüğünün ihlali değil, ahlak ve dürüstlüğün gerektirdiği bir davranış olduğunu, müvekkilinin, diğer müdür …’ın usulsüzlüklerinin önüne geçilebilmesi için (her iki müdür tek imzaya yetkilidir) bankalara yazıp çift imzayla işlem yapılmasını talep ettiğini, müvekkilinin çift imza isteyerek engellemeyi değil, şeffaflığı sağlamayı amaçladığını, ayrıca, davacı tarafın müvekkilin bankalardan çift imzayla işlem yapılmasını talep etmesi nedeniyle şirket ödemelerinin yapılamadığını ileri sürmüş ise de mahkemenin o tarihlerde banka hesaplarında yeterli para bulunup bulunmadığını, çift imza atılsa bile hesaplardan o ödemelerin yapılıp yapılamayacağını da araştırmadığını, Davacının, şirket içindeki işleyişten tamamen habersiz olduğunu, şirkete bir kez dahi gelmediğini, dava dilekçesinde belirtilen hususlar hakkında bilgi sahibi olmasına imkan bulunmadığını, davacıya bu davayı açtıran üvey oğlu, diğer müdür … olduğunu, Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere şirket yönetiminin davacının üvey oğlu … ve müvekkili …’da olduğunu, oavacının delilleri arasında sunduğu Genel Kurul Tutanağında görüleceği üzere davacıyı genel kurulda gayrı resmi eşi … ( üvey oğlu …’ın babası ) temsil ettiğini, davacı %25 hisseli üvey oğlunu tek başına “şirket iradesi” olarak, eşit yetkili müdür ve %50 hisse sahibi olan davalı müvekkili ise şirket aleyhine çalışan dış unsur olarak resmetmeye çalıştığını, davacının şirkete uğramadığına ve şirketle ilgisi olmadığına şahit olan tanıkların dinlenmediğini, Bilirkişi raporunda; yöneticiler arasındaki kişisel husumetin davalı şirketin işlerinin görülmesine de yansıdığı ve şirket karlılığını düşürdüğü, şirketin kötü yönetimi dolayısıyla tek bir müdüre sorumluluk atfedilemeyeceği, mevcut koşullarda davalı müdürün azli bakımından somut bir haklı sebep sunulamadığı, şirketin kötü yönetimi dolayısıyla davalı müdürün haklı sebeple azline hükmedilemeyeceği gibi hususların açıkça belirtildiğini, TTK’nın 630/3.madde hükmünün sadece ağır yükümlülük ihlallerini haklı sebep olarak değerlendirdiğini, oysa müvekkilinin değil ağır bir yükümlülük ihlali, herhangi bir hafif ihlali dahi söz konusu olmadığını,tüm iddialara ayrıntılı ve tek tek cevap vererek, şirket menfaatini korumak için müvekkilinin hangi fiilleri hangi sebeplerle icra ettiğini açıkladıklarını, Müvekkilin azlini gerektirecek haklı ve somut sebepler olmadığı halde mahkemece yanlış ve eksik değerlendirme yapıldığını ve hatalı sonuca varıldığını,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, limited şirket müdürünün azline ilişkin olup, TTK’nın 630. maddesine göre davada çözülmesi gereken hukuki sorun, davalı yöneticinin özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir biçimde ihlal edip etmediği, davada dayanılan maddi olguların azil için haklı sebep olarak kabul edilip edilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı, davalı vekili tarafnıdan, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca her ortak, haklı nedenlerin varlığı halinde limited şirket yöneticilerinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden talep edebilirler. Anılan maddenin sonraki fıkrasında ise yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesinin veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, davacının öncelikle şirket müdürünün azlini gerektiren haklı sebeplerin varlığını ispat etmesi gerekmektedir. Davacı, yargılama sürecinde davalının İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1059 E sayılı dosyasında yapılan yargılama ile 522.000 TL şirket parasını zimmete geçirdiğinin anlaşıldığını, davalının şirket kayıtlarında olmamasına rağmen babası …’ a ait … Gıda lehine ve şirket aleyhine 214.000 şişe şarap nedeniyle 2.500.000 TL borçlu olduğunu iddia ve ikrar ettiğini, böylece asılsız borç ikrarı ile şirkete karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, yine davalı müdürün şirket depolarından babası ile ortak iş yapan … tarafından kendilerinin talimatı ile alındığı söylenen şaraplar için alacak davası açılmasını engellediği, …’ a ait … şarapçılığın şirkete karşı açtığı alacak davasında şirket menfaatine aykırı olarak şirket defter ve kayıtlarını ibraz etmek isteyerek sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, şirketin kamu idarelerine olan borçlarının tek imza ile ödenebilmesi önerisini genel kuruda reddedilmesini sağladığını, bu surette şirketin kamu borçlarının ödenmesine engel olduğunu, bu kapsamda bankalara ihbar göndererek ödemelerin yapılmasına ve şirketin işleyişine engel olduğunu, şirket çalışanlarını işten çıkardığını, davalı ile ihtilafların başladığı dönemden sonra şirket kârlılığının azaldığını, yine zincir marketlere satış yapılmaması için bu marketlere ihtar ve ihbarlar gönderdiğini ileri sürerek davalının şirketi kötü yönettiğini iddia ederek davalının şirket müdürlüğünden azlini istemiş; davalı ise iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, alınan bilirkişi raporuna itibar etmeyerek yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı şirketin ticari sicil kayıtlarında; şirketin ortaklık yapısının davacı …, … ve …’dan ibaret olup şirketin temsil ve idaresinin azli talep edilen davalı … ile dava dışı …’ da olduğu, müdürlerin bazı konularda münferit yetkiye sahip iken gayrımenkul alım satımı, şirketin borçlandırılması ve kambiyo senedi tanzimi konularında birlikte temsil yetkisine sahip oldukları anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince alınan gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporunda özetle; şirketin karar alamaz duruma geldiği, taraflar arasındaki ihtilafların bulunduğu, bu konuda açılmış ceza ve hukuk davaları bulunduğu, ortaklığın çekilmez hale geldiğinin anlaşıldığı, taraflar arasında çekişme ve ihtilafların başlamasıyla birlikte 2011-2014 yılları arasında kârın giderek azalıp, bundan sonra ise 2014-2015 yıllarında şirketin zarar etmeye başladığının anlaşıldığı belirtilmiştir. Ancak bilirkişi raporunda bu durumların davalı şirket müdürünün azli için yeterli haklı neden olarak görülemeyeceği belirtilmiştir. Limited şirketlerde TTK’nın 630/2-3 madde hükmü şu şekilde kaleme alınmıştır. “(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. (3) Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.” Anılan hüküm, limited şirketlerde ortaklara actio pro socio niteliğinde, mutlak bir hak tanımaktadır. Söz konusu dava hakkı ortaklık sıfatı ile bağlıdır. Diğer bir ifadeyle, dava ortak tarafından açılmalı ve dava sonuna kadar ortaklık sıfatı devam etmelidir. Davanın yöneticiye karşı açılması gerektiği kabul edilmektedir. Haklı sebebin ne olacağı kanun koyucu tarafından sınırlı olarak sayılmamış, ancak yukarıda arz edildiği üzere maddenin 3. fıkrasında nelerin haklı sebep teşkil edeceği örnek kabilinden belirtilmiştir. Buna göre yöneticilerin özen ve bağlılık yükümlülükleri ile kanun ve esas sözleşmeden doğan diğer yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya yönetim için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep sayılır. Haklı sebepler sürekli borç doğuran sözleşmelerin feshi için geçerli sebep sayılmaktadır. Nelerin haklı sebep teşkil edeceği belirlemesi yapılırken ortaya çıkan vakıaların artık ortaklığın/sözteşmenin devamını çekilmez, hale getirmesi, taraflardan ortaklığı devam ettirmelerinin beklenemez olması ölçütü belirleyici olacaktır. Öncelikle her şirket açısından olduğu gibi limited şirketler de yöneticilerin hiçbir kusuru olmasa dahi, kâr veya zarar edebilir, sermayesini kaybedebilir, iflas edebilir. Yöneticiler her ne kadar zarardan doğrudan sorumlu olmasa da yaptıkları iş ve işlemlerden dolayı ortaya çıkan zararlardan kusurları olduğu ölçüde şirkete karşı sorumlu olurlar. Limited şirketlerde TTK’nın 626. maddesine göre, yöneticilerin görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmesi ve dürüstlük kuralı çerçevesinde şirket menfaatlerini gözetmesi gerekmektedir. Bu açıklamalara göre somut olaya gelindiğinde; ilk derece mahkemesi gerekçesinde de yer verildiği üzere, taraflar arasında ihtilafların başlaması sürecine kadar kâr elde eden şirketin, sonraki süreçte zarar ederek öz sermayesinin azalmasında, davalı tarafça haklı bir gerekçe ileri sürülemediği gibi, davalının babası olan …’a ait … şirketi lehine şirket kayıtlarında olmadığı anlaşılan 214.000 adet şarap için 2.500.000 TL fiktif borcun kayıt altına alınması için babası ve babasının şirketi lehine hareket etmesi, kendisi ve babasının talimatı ile şirkete ait depodan şarap alan … ‘a karşı alacak davası açılmasına genel kurulda karşı çıkması, yine … Gıda tarafından şirkete karşı açılan davada şirket menfaatine aykırı olarak defter ve kayıtları incelemeye sunma çabası içine girmesi, şirket çalışanlarını işten çıkarıp, bankalara ihtar ve ihbar göndererek şirketin borçlarının zamanında ödenmesine engel olacak ve şirketi çalışamaz hale getirecek biçimde tutum takınması, şirket müşterileri olan bir kısım zincir marketlere mal satış sözleşmesi olmasına rağmen satış yapılmasına engel olmaya çalışması gibi eylemleri gözetildiğinde, davalı şirket müdürünün kanuna ve özen ve bağlılık yükümlülüklerine aykırı hareket ettiği, dolayısıyla azil için somut olayda haklı sebeplerin bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı ve babasının talimatı ile şirket deposundan şarap alan …’ ın şirket deposuna herkesin bilgisi dahilinde girip çıktığı hususunda tanık dinletme isteminin reddedildiği ileri sürülerek istinaf nedeni yapılmış ise de bu konuya ilişkin dava dışı …’ ın hazırlık soruşturması ifadesinin dosyaya alındığı, bu eylemle ilgili Cumhuriyet Savcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olduğu da dikkate alındığında, bu istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Yine davanın niteliği dikkate alındığında, davacı ortağın şirkete uğrayıp uğramaması sonuca etkili olmayacağından, bu yönde davalı tanıklarının dinlenmemesi de usuli eksik olmayıp, davalı vekilinin aksi yöndeki istinafı da yerinde değildir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; 36,30 TL bakiye istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 10.11.2022 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.