Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2433 E. 2022/1109 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2433
KARAR NO: 2022/1109
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/859 Esas- 2018/868
TARİHİ: 13/11/2018
DAVA: İtirazın İptali (Banka kredi sözleşmesinden kaynaklı)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı şirket ve davalı gerçek kişi tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili 21.07.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; dava dışı … T.A.Ş ile müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşme uyarınca dava dışı bankanın alacaklarını müvekkili şirkete devir ve temlik ettiğini, dava dışı banka ile müvekkili şirket arasında devir ve temlik olunan tahsili gecikmiş alacak için temlik beyanı akdedildiğini, davalılar ile dava dışı … arasında 23.02.2007 tarihinde akdedilen genel kredi sözleşmesine istinaden davalı şirketin 25.000,00 TL kredi kullandığını, söz konusu krediye davalı …’ın müşterek ve müteselsil borçlu olarak kefil olduğunu, ancak davalıların söz konusu kredi borcunu ödemediğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü (kapatılan Pendik …İcra Müdürlüğü) … sayıda takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların borcu ödemediği gibi icra takibine karşı haksız ve dayanıksız olarak itiraz ettiklerini, davalıların itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu iddia ederek, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket temsilcisi şirket adına temsilen, kendi adına asaleten vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; temlik eden alacaklı tarafından icra takibi başlatıldığını, icra takibine karşı Kadıköy …İcra Müdürlüğünden gönderilen dilekçe ile İİK’nın 50 ve HMK’nın 6. madde hükümleri gereğince icra dairesinin yetkisine itirazda bulunularak yetkili icra dairesinin Kadıköy İcra Daireleri olduğunu belirttiklerini, takip dosyasında görüleceği üzere gerek borçlu şirketin gerekse kefilin yerleşim yerlerinin Pendik sınırları içinde olmayıp Pendik İcra Müdürlüğünün icra takibinde yetkili olmadığını, yetkili icra dairesinden taraflarına ödeme emrinin gönderilmediğini, bir yıl içerisinde davanın açılmadığını, ayrıca kullanılan kredinin ödenerek sonlandırıldığını, bankaya herhangi bir borçlarının olmadığını, kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığını savunarak davanın usul ve esastan reddine, %20 oranında kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu bir bütünlük içerisinde değerlendirildiğinde, dava dışı … T.A.Ş. ile davalı … Ltd. Şti. arasında 22/02/2007 tarihli 25.000,00-TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, davalı …’ın bu krediye müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla 25.000,00-TL için kefil olduğu, sözleşme kapsamında davalı şirkete 25.000,00-TL ticari kredi kullandırıldığı, kredi ödemelerinin yapılmamış olması nedeni ile hesabın kat edildiği, Genel Kredi Sözleşmesinin tarafı olan dava dışı … T.A.Ş. tarafından davalılardan olan alacağın davacıya Beyoğlu … Noterliği’nden yapılan … yevmiye numaralı temlikname ile temlik edildiği anlaşıldığından, temerrüdün ihtarname ile 21/11/2011 tarihinde gerçekleşmiş olması nedeniyle, mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporunda temerrüdün 21/11/2011 tarihinde gerçekleştiği ihtimaline göre yapılan hesaplamaya itibar edilerek ve faiz oranının sözleşmede kararlaştırılmış olması nedeniyle bu hususta taleple bağlı kalınarak, 22.292,65-TL Asıl Alacak, 657,99-TL İşlemiş Faiz, 32,90-TL Faizin %5 Gider Vergisi, 203,72-TL Noter Masrafı olmak üzere toplam 23.187,26-TL alacak yönünden kısmen kabulüne takibin bu meblağ üzerinden devamına karar verilmiş, davalıların takibe yapmış olduğu itirazın kısmen haksız olduğu anlaşıldığından ve alacak likit olduğundan kabul edilen tutar üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve süresi içerisinde itiraz dilekçesi ile icra dairesinin yetkisine itirazda bulunularak yetkili icra dairesinin Kadıköy İcra Daireleri olduğunun belirtildiğini, Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamalarına göre itirazın iptali davasını gören mahkemenin icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerektiğini, itirazın iptali davasının görülebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerektiğini, icra takibinin 2012 yılında başlatıldığını ve aradan dört yıl geçtikten sonra itirazın iptali davası açıldığını, icra dairesine yapılan yetki itirazının mahkemece reddedildiğini, mahkemenin 25.05.2017 tarihli duruşmasında Pendik ve Kadıköy Adliyesinin birleşmesi nedeniyle İstanbul Anadolu İcra Dairesinin yetkili hale geldiği belirtilip yetki itirazının reddedildiğini, Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere, her davanın açıldığı tarihteki hukuki ve maddi olgulara göre sonuçlandırılması gerektiğini, talep edildiği şekilde kredi borcunun bulunmadığını, banka kayıtlarının tamamı ile ticari defterlerin incelenmesi gerektiğini, sözleşmede kefilin kefalet limitinin açıkça belirtilmediğini, bu nedenle geçerli bir kefalet ilişkisinin söz konusu olmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılarca, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık, özel dava şartlarından olan ve resen değerlendirilmesi gereken icra dairesinin yetkili olup olmadığı ve mahkemece davalıların icra dairesinin yetkisine karşı yapmış oldukları itirazın reddi ile işin esasıyla ilgili vermiş olduğu hükmün isabetli olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, temlik eden … T.A.Ş. Ziverbey Şubesi ile davalı şirket arasında 25.000,00 TL tutarında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredi sözleşmesinde davalı gerçek kişi …’ın müşterek ve müteselsil borçlu olarak yer aldığı, temlik eden banka tarafından davalılara 15.11.2011 tarihli gönderilen noter ihtarnamesi ile hesabın kat edildiği ve toplam 22.300,73 TL borcun ödenmesinin talep edildiği, gönderilen ihtarnamede ve dosya kapsamındaki davalı şirkete ait ticaret sicil ve kayıt bilgilerinden davalı şirketin ticari merkez adresinin Bostancı-Kadıköy, davalı adresinin Maltepe/İstanbul genel kredi sözleşmesinin gerçekleştirildiği temlik eden banka şubesinin ise İstanbul ili Ziverbey Kadıköy ilçesinde bulunduğu, temlik eden … T.A.Ş. tarafından davalı borçlular hakkında 16.02.2012 tarihinde Pendik … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında asıl alacak ve ferileri olmak üzere toplam 25.657,79 TL alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, davalı borçlulara ödeme emrinin ayrı ayrı 21.02.2012 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlular tarafından 22.02.2012 tarihinde yasal süre içerisinde verdikleri itiraz dilekçesi ile şirket adresinin Kadıköy, gerçek kişi adresinin ise Bağdat Cad. Kadıköy olduğunun belirtildiği, İİK’nın 50 ile HMK’nın 6.maddeleri gereğince yetkili icra dairesinin Kadıköy icra dairesi olduğunu, dosyanın Kadıköy icra dairesine gönderilmesini istedikleri ve ayrıca herhangi bir borçlarının bulunmadığını belirterek yetki ve alacağın esasına yönelik itirazda bulundukları, icra takip dosyasına davacı temlik alan şirket tarafından devir ve temlik olunan tahsili gecikmiş alacaklar için temlik beyan örneğini ibraz ettiği ve icra müdürlüğü dosyasının yenilendiği, yeni icra müdürlüğü dairesinin İstanbul Anadolu … İcra Dairesi, esasının ise … esas numarası olduğu, mahkemece davalı borçluların icra dairesinin yetkisine yapmış oldukları itirazlarının 25.05.2017 tarihli duruşmada 2 no’lu ara kararla, takibin Pendik İcra Dairesinde başlatılmış olduğu, Pendik ve Kadıköy adliyelerinin İstanbul Anadolu Adliyesinde birleştiği ve yetki itirazının esasa etkili olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilerek işin esası incelendikten sonra davanın kısmen kabulüne dair istinafa konu hükmün tesis edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasında, takip tarihi olan 16.02.2012 tarihi itibariyle davalı borçluların adreslerinin İstanbul Kadıköy, davalı şirket tarafından kredi sözleşmesinin imzalandığı, temlik eden banka şube adresinin Ziverbey Kadıköy, Pendik İcra Müdürlüğü ile Kadıköy ve diğer bir kısım icra müdürlükleri ve mahkemelerin İstanbul Anadolu Adliyesi yetki alanı içerisinde birleştirilmesinin ve faaliyete başlamasının ise 05.02.2013 tarihinde gerçekleştirilmiş olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun ikinci ayırımında “ Yetki “ düzenlenmiştir 6. maddede, genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu belirtilmiştir. 10. maddede, sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğine vurgu yapılmıştır. 6098 sayılı TBK ‘nın 89. maddesinde , borcun ifa edileceği yerler arasında, alacaklının ödeme zamanında ki yerleşim yeri gösterilmiştir. Somut davada olduğu gibi, icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edilmesi ve alacaklının İtirazın iptali davası açmış olması halinde, öncelikle icra dairesinin yetkisinin incelenmesi gerekecektir. Yetkisiz icra dairesinde takip başlatılmışsa, itirazın iptali davasının usulüne uygun olarak açılmış olduğu kabul edilemez. Açılan davada mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsa dahi öncelikle icra dairesinin yetkisi incelenip karara bağlanmalıdır. Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın olup olmaması bu sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme, öncelikle tetkik merciinin yerine geçerek, İcra dairesinin yetkisini incelemeli ve kesin olarak sonuçlandırmalıdır (HGK 28.03.2001 gün ve 2001/19-267-311 sayılı , 11 HD 8.11.1999 gün ve 1999/ 6901 -8904 sayılı , 19 HD 4.4.1997 gün ve 1996/7286 ,1997/3995 sayılı kararları ). Kaldı ki itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. İcra dairesinin yetkisine yapılan itiraz üzerine yapılan inceleme sonucunda mahkeme, kendisinin de yetkili olup olmadığını belirlemiş olacaktır (Saim Üstündağ, İcra Hukukunun esasları , İstanbul 1995, 6. Baskı, s.101-102; YHGK’nun 20.03.2002 tarihli, 2002/13-241 Esas- 2002/208 Karar sayılı emsal kararı). İİK’nın 50. maddesinde ise yetki ve itirazları düzenlenmiştir. İlk fıkrada, para veya teminat borcu için takip hukukunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla tatbik olunacağı ifade edilmiştir. Diğer taraftan dava açılmasının usul hukuku bakımından sonuçlarından biri, dava şartlarının davanın açıldığı tarihe göre belirlenmesi ve davanın açıldığı tarihteki duruma göre karara bağlanması gerektiğine ilişkindir. Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, yetkisiz icra dairesinde takip başlatılmışsa itirazın iptali davası, usulüne uygun olarak açılmış bir dava olarak kabul edilemeyeceğinden davanın HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmesi gerekir. Bu açık yasal düzenleme ile yerleşik Yargıtay içtihadına rağmen, yasal düzenlemede yer verilmeyen gerekçelere istinaden icra daire ve mahkemenin birleşmiş olması gerekçesiyle icra dairesine yapılan yetki itirazının reddi ve işin esası hakkında karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. İcra dairelerinin birleşmiş olması, yapıldığı anda geçerli olan yetki itirazını ortadan kaldırmaz. Bu durumda davacının öncelikle birleşme sonucu yetkili olan icra dairesine başvurup yeniden ödeme emri tebliğini sağlaması ve sonucuna göre işlem yapması gerekirdi. Mevcut durumda, yetkili icra dairesinden gönderilmiş bir ödeme emri bulunmadığından, ilk derece mahkemesince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirdi. Bu nedenlerle, davalıların istinaf başvurularının haklı olduğu sonucuna varılmış ve istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu konu kararının kaldırılmasına ve neticede davanın usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1- HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca, dava şartı yokluğu sebebiyle, davanın usulden reddine, 2- Hüküm tarihi itibariyle alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin olarak alınan 438,18 TL’den mahsubu ile artan 357,48 TL harcın, talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların, yatıran tarafa iadesine, 6- İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden: a-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına; davalılar tarafından yatırılmış olan 117,00 TL nispi istinaf karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesince davalılara iadesine, b-İstinaf aşamasında davalılar tarafından sarf edilen 121,30 TL başvuru harcı gideri ile 31,50 TL posta giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 7-Gerekçeli kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.15.09.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.