Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/243 E. 2019/266 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/243
KARAR NO : 2019/266
KARAR TARİHİ: 21/02/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2018; 27/11/2018 ve 10/11/2018
NUMARASI : 2018/657 Esas
DAVANIN KONUSU: Tazminat -Banka Teminat Mektubunun İadesi İstemli
Taraflar arasında görülen asıl tazminat – birleşen banka teminat mektubunun iadesi istemli davada, ilk derece mahkemesince asıl davada 15/11/2017 ve 27/11/2018 tarihli ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ve birleşen davada tedbir talebinin reddine ilişkin 10/12/2018 tarihli ara kararlarına karşı asıl ve birleşen davanın davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili, müvekkili firmanın davalının Türkiye’deki tek satıcısı olup, davalının “….” marka ürünlerinin satışının yaptığını, bu ürünlerin Türkiye’de reklamı ve satışını yaparak bilinir ve tercih edilir ürün hale getirdiğini ve bu bağlamda büyük yatırımlar ve harcamalar yaptığını, aynı zamanda ürün ve marka taklitleri bulunup bulunmadığı konusunda üstüne düşen görevleri yerine getirdiğini, buna rağmen davalı firmanın tek satıcılık sözleşmesine aykırı olarak öncelikle İstanbul’da bulunan kendilerine bağlı …… Ltd Şti’nde müvekkilinin satışını yaptığı ürünleri stokladığını ve müvekkilini aradan çıkararak müşterilere doğrudan satış yapma çalışmalarına geçildiğini, sektörde böyle bir algı oluşturduklarını, bununla kalmayan davalının sözleşmeyi müvekkilinin bilgilendirmeden tek taraflı olarak haksız şekilde feshettiğini, bu nedenle müvekkilinin ciddi zarara uğradığını ileri sürerek tek satıcılık sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle uğranılan zarardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000 TL’nin davalıdan tahsiline ve davalı lehine verilmiş olan 350.000 Euro bedelli banka teminat mektubunun tazmin edilmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın eksik harçla açıldığını, taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi bulunmadığını, ticari ilişkinin her bir sipariş üzerine kurulu olduğunu, dolayısıyla olmayan tek satıcılık sözleşmesinin müvekkilince feshine ilişkin belgenin de davacı yanca sunulamadığını, davacının dayandığı tek belgenin 17.03.2017 tarihli tek sayfalık yazıdan ibaret olduğunu, sözkonusu belgede tarafların resmi imza veya kaşelerinin bulunmadığını, bu belgeden davacının müvekkilinin resmi ürünlerini doğrudan aracı olmaksızın müvekkilinden satın alma hakkı verildiğini, kaldı ki belgedeki tarihler dikkate sözleşmenin geçerliliğini yitirdiğini, ayrıca davacının dayandığı bu sözleşmede Delaware ABD Devlet ve Federal Mahkemelerinin yetkili kılındığını, davacının ticari ilişkide müvekkiline 633.023,76 Euro kısmı muaccel olmak üzere toplam 1.040.185,96 Euro tutarında borçlu olduğunu, teminat mektubunun da davacının müvekkiline olan muaccel borçlarının teminatı için alındığını, banka teminat mektubu yönünden tedbir koşullarının bulunmadığı halde tedbire hükmedildiğini belirterek davanın reddine ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasını istemiş, karşı davasında ise, davacının hesap bakiye borcunu ödemediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 633.023,76 Euro alacağın 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca temerrüt faizi ile birlikte davalı/karşı davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Birleşen davada davacı vekili, ticari ilişki kapsamında verilen dava konusu banka teminat mektubunun iptaline ve paraya çevrilmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, davacının 30.04.2019 tarihine kadar geçerli olan banka teminat mektubunun tedbir yoluyla askıya almaya ve tazmini engellemeye çalıştığını, mahkemenin davayı görmeye yetkili olmadığını, Delaware ABD Devlet ve Federal Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETLERİ İlk derece mahkemesinin 17.07.2018 tarihli ara kararıyla, banka teminat mektubunun paraya çevrilmesinin tedbiren durdurulmasına;15.11.2018 tarihli ara kararıyla, davanın konusunun teminat mektubu olmadığı gibi, teminat mektubunun iptali veya geçersizliği konusunda açılmış bir dava bulunmadığından ihtiyati tedbirin kaldırılmasına;10.12.2018 tarihli ek kararıyla; birleşen davada 350.000 Euro bedelli teminat mektubunun paraya çevrilmesinin tedbiren durdurulmasını talep etmiş ise de, anılı teminat mektubu hakkında verilen 17/07/2018 tarihli ihtiyati tedbir kararının 27/11/2018 tarihli ara kararı ile HMK 394/5.maddesi gereğince, istinaf yolu açık olarak kaldırılmış olup, ihtiyati tedbirin uygulamasının devam ettiği, HMK.394/5.maddesi gereğince kaldırılan ihtiyati tedbirin uygulaması devam ettiğinden birleşen davada teminat mektubunun paraya çevrilmesinin tedbiren durdurulması talebinin bu aşamada reddine karar verilmiştir.İlk derece mahkemesinin 15.11.2018 tarihli duruşmada verilen tedbirin kaldırılmasına ilişkin ara kararı ile 27.11.2018 tarihli gerekçeli ek kararına ve 10.12.2018 tarihli ek kararına karşı asıl ve birleşen davaların davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Asıl ve birleşen davada davacı vekilinin 29.11.2018 ve 27.12.2018 tarihli istinaf dilekçelerinde özetle; mahkemenin itiraz sebepleri ile bağlı olduğunu, asıl davadaki talebin dolayısıyla banka teminat mektubunu da kapsadığını, teminat mektubunun ileri dönük mal tedarikinin teminatı olarak verildiğini, ancak teslim alınan ürünlerin bozuk ayıplı çıktığını, teminat mektubunun iptali ve iadesi istemli açılan davanın işbu davayla birleştirildiğini, davalının ödeme planına uymadığını, sözleşmeyi haksız feshettiğini, bundan dolayı müvekkilinin 1.2 milyon Euro zarar ettiğini, dolayısıyla mahkemenin tedbirin kaldırılma gerekçesinin dayanaksız kaldığını, yeniden tedbire karar verilmesini gerektiğini, tedbir isteminin ihtiyati haciz mahiyetinde değerlendirilebileceğini, tedbir koşullarının oluştuğunu belirterek ilk derece mahkemesinin tedbirin kaldırılmasına ve birleşen davada istenen tebdir talebinin reddine ilişkin ek kararlarının kaldırılarak talep gibi tebdire hükmedilmesini istemiştir.Davalı/karşı davacı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde özetle; asıl davanın konusunun teminat mektubunun iptali olmadığını, taraflar arasında satım ilişkisi olup, tek satıcılık sözleşmesi olmadığını, davacının cari hesaptan dolayı borçlu olduğunu, taraflar arasında varılan mutabakat çerçevesinde varılan ödeme planı ile bundan sonra davacıya temin edilecek ürünlere teminat olması amacıyla dava konusu teminat mektubunun alındığını, ancak davacının ödemeleri aksatması üzerine, 11.07.2018 tarihinde davacıya gönderilen yazı ile borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığını belirterek istinaf başvurusunun reddini istemiştir.
GEREKÇE Asıl ve birleşen davada, davacı tarafça yurt dışında mukim davalı firmanın ürünlerinin Türkiye pazarında davalının distribütörü olarak pazarladığını, taraflar arasında distribütörlük ilişkisinin olduğunu, davalının bu sözleşme ilişkisine aykırı davrandığı gibi sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini iddia ederek asıl davada haksız fesih nedeniyle doğan maddi zararının tazmini istemiş, aynı vakıalara dayalı olarak birleşen davasında ise, davalı lehine verilen banka teminat mektubunun iptalini talep etmiş, her iki davada da, banka teminat mektubunun paraya çevrilmesinin tedbiren önlenmesi istenmiştir.İlk derece mahkemesince, asıl davada 17.07.2018 tarihli ara kararıyla, banka teminat mektubunun paraya çevrilmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmiş, davalının itirazı üzerine, 15.11.2018 tarihli duruşmada verilen ara karar ve buna ilişkin 27.11.2018 tarihli gerekçeli ek kararıyla tedbirin kaldırılmasına karar verilmiştir.Bu kez birleşen davadaki aynı mahiyetteki ihtiyati tedbir talebi üzerine, 10.12.2018 tarihli ek kararı ile tedbirin reddine karar verilmiştir.HMK’nın 389. Maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini ve tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir.Bu durumda, asıl davanın konusu tazminat/para alacağı olmasına göre, ilk derece mahkemesince, dava konusu olmayan banka teminat mektubu hakkındaki ihtiyati tedbirin kaldırılmasında isabetsizlik bulunmadığından davacı tarafın bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.Dosyaya sunulan Türkçe tercümeli 30.04.2019 tarihine kadar geçerli 350.000 Euro limitli banka teminat mektubunda; “….Ltd Şti…(bunda böyle alıcı olarak anılacaktır)…satın alınması amacına yönelik olarak bir sözleşme akdettiği ve alıcı tarafından vade(ler)de (diğer bir deyişle her bir ilgili ticari fatura(lar)ın tanzim tarihinden itibaren 90 gün içinde ürünlerin ana toplam tutarının ödenmesi için teminat olmak üzere banka tarafından bir teminat verilmesi gerektiği..” denilmiştir.Yine dosyada bulunan taraflar arasında imzalanan 16.05.2018 tarihli hesap mutabakatında, davacının davalıya 675.363,52 Euro hesap bakiye borcunun olduğu, ödeme planının Mayıs-50.000 Euro; Haziran-150.000 Euro; Temmuz-100.000 Euro; Ağustos -100.000 Euro ve Eylül -100.000 Euro olarak belirlendiği, bunun yanısıra davacıya bir takım edimler yüklenerek, “Yukarıdaki adımlara karşılık olarak, … ile bankası …. Bankası arasında görülmüş olan banka teminatı kapsamında …… mürekkep göndermeye devam edilecektir.” denilmiştir.İddia – savunma, dosyaya sunulan deliller ve dosyanın geldiği aşama itibariyle, HMK 390/3.maddesinde düzenlenen yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediğinden birleşen davada verilen tedbirin reddine karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.Bu nedenle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacı yanın istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 21.02.2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.