Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2422 E. 2022/563 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2422
KARAR NO: 2022/563
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19.06.2019
NUMARASI: 2018/9 Esas – 2019/435 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Almanya’da kurulmuş tıbbı cihaz üretimi ve satışı ile uğraşmakta olduğunu, … Anonim Şirketi ise müvekkil şirket ile ticari alım satım ilişkisinin bulunduğunu ve bundan dolayı müvekkili şirkete borçlu olduğunu, bu zamana kadar borcunu ödemediğinden satılan malların karşılığını tahsil etmek üzere İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıklarını daha sonra davalı şirketin malları teslim almadığı ve borçlu olmadığı iddiaları üzerine itirazın iptalı davası açtıklarını, iş bu dava Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/948 E. Sayılı dosyasında görüldüğünü, açılan dava kapsamında şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili, savunmasında özetle; Ticaret Sicil Memurluğu’nun TTK’nun 32. Maddesi çerçevesinde işlem yaptığını, tescil konusundaki taleplerin ilgili yasanın kendilerine verdiği görev yetki alanında değerlendirilerek sonuca bağlandığını, yargı merci gibi hareket edemediklerini, yasal şartların oluşması halinde yapılan işlemler ile ilgili tescil kararının verildiğini, dava konusu olayda da Ticaret Sicil Memurluğu’nun 6102 sayılı TTK.’nun geçici 7. maddesi çerçevesinde işlem yapıldığını, tasfiye memuru tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının tasfiye memurunun sorumluluğunu gerektirdiğini, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, yasal hasım olduklarını savunarak müvekkili yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Anonim Şirketi’nin tasfiye memuru … vekili, savunmasında özetle; davacının dava dilekçesinin 9. maddesinde belirttiği üzere “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen geçici 7. madde hükmü gereğince” ticaret sicilinden resen terkin edilmediğini, davalılar kısmında husumet yöneltilen “Terkin Edilmiş … A.Ş.” ibaresinin gerçek olmadığını, bu sebeple davacı tarafın, taraflarına davalı olarak husumet yöneltilmesinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu, tüm yasal gereklilikler yerine getirilip, gerekli ilanlar yapıldıktan sonra, Bakırköy … Noterliği’nin 14.05.2018 tarih, … sayı ile tasdikli, 10.05.2018 tarihli genel kurul kararı gereği tasfiye yapıldığını ve 19 Haziran 2018 tarih ve 9602 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, davacının, alacağı bulunduğundan bahisle 2013 yılından beri devam eden hukuki bir süreçten bahsetmekte ise de işbu sürecin davacının, davasını takip etmemesi, defalarca davanın müracaata kalması, davasını ispat edememesi sebebiyle uzamış olmasından kaynaklandığını, yine davacı yanın yasal bir şekilde devam eden tasfiye işlemlerini takip etmediklerini, gerekli inceleme ve tetkikatı yapmadıklarını, yapılan ilana rağmen alacağı konusunda yasal mercilere müracaat etmediklerini, tüm bu sebepler doğrultusunda davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan yargılamaya göre, ticaret sicilinden tasfiye sebebiyle terkin edilen şirket hakkında halen devam eden davanın bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, ancak tasfiye sonucunda sicilden terkin edildiği anlaşılmıştır. Derdest olan davanın sonucuna göre şirket borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ticaret sicilinden terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 547 maddesi gereğince davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, ihyası talep edilen şirket hakkında devam eden dava olması sebebiyle davanın kabulüne, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olması sebebiyle işbu davalı yönünden davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosuna kayıtlı bulunup 12/06/2018 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince sicilden terkin edilen TASFİYE HALİNDE … ANONİM ŞİRKETİ’nin 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/948 esas sayılı dava dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında yürütülen davanın sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden TESCİLİNE, tasfiye memuru olarak en son tasfiye memuru olan … TC nolu …’un atanmasına, ek tasfiye işlemlerinin tasfiye memuru tarafından yürütülmesine, ek tasfiye işlemleri bitinceye kadar tasfiye memurunun görevine devam etmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı tasfiye memuru vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; TTK’nın sona erme ve tasfiye başlıklı bölümünü oluşturan ve 529.maddeden itibaren başlayarak devam eden kanuni tasfiye sebepleri gereği … Anonim Şirketi tasfiye edildiğini, TTK 533.madde gereği tasfiye haline giren … A.Ş. tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini koruduğunu ve ticaret unvanına tasfiye halinde ibaresi eklenmiş olarak tescil ettiğini ve kullandığını, Emredici kanun hükümlerine uygun olarak başlanılan tasfiye süreci ve ticaret unvanına eklenen tasfiye halinde ibaresinin ticaret siciline tescil ve ilan edilerek üçüncü şahısların da bilgisine sunulduğunu, Davalı … A.Ş. tasfiye memurunun görevine başlar başlamaz TTK 540.madde gereği şirketin fınansal durumunu gösteren envanter ve bilanço düzenlediğini, kanuni tüm gerekleri yerine getirdiğini, yine tasfiye memurunun TTK 541.madde gereği alacaklı oldukları şirket defterlerinden anlaşılan, Türkiye sınırı içerisindeki alacaklılara taahhütlü mektupla, diğer alacaklılara ise Türkiye Ticaret Sicili gazetesinde ve şirketin internet sitesinde aynı zamanda esas sözleşmede ön görüldüğü şekilde birer hafta ara ile yaptırdığı 3 ilanla şirketin sona erdiği konusunda bilgilendirme yaparak alacaklıların alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye çağırdığını, böylece davalı şirket tasfiye memurunun, tüm yasal zorunluluklarını kanunların emredici hükümleri gereği yerine getirdiğini, Yukarıda belirtilen tasfiye usulleri ve tasfiye memurlarının görev ve sorumluluklarına ilişkin tüm kanuni hükümlerin tasfiye memuru tarafından yerine getirildiğini, üç kez ilan yapılarak alacaklıların bildirilmesinin istendiğini, iş bu hususların 3.şahıslara ve alacaklılara duyurulmak üzere tescil ve ilan edildiğini, davacı … şirketinin ise alacağının mevcudiyetini ve davasını ispat edemediğini, mevcudiyeti şüpheli bir alacağı nedeniyle ve işbu alacak davasını 7 yıla aşkın bir zaman olduğunu, kendi hataları nedeniyle sürüncemede bıraktığını, defalarca davayı müracaata bıraktıktan sonra tekrar yenilediğini, davasını ve iddiasını ispat edemediği ve davayı sürüncemede bıraktığını, varlığını iddia ettiği alacağa ilişkin mal teslimini dahi yapmadığını ve alacak davası dosyası münderecatında mal bedeli olarak talep ettiği alacağa ilişkin malın davalı şirkete teslim edilmediğini, İşbu nedenle tüm yasal ilan ve duyurulara rağmen alacağı için başvuru yapmayan davacı şirketin, şirket tasfiye olduktan sonra olmayan alacağı için kısmen şirket ihyası talep etmesinin ve bu talebin alacak dosyası ve münderecatı incelenmeden İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından eksik ve üstün körü inceleme sonucu ve gerekçesiz olarak talebin kabulü ile karar verilmesine ilişkin mahkeme hükmünü yasal dayanaktan yoksun olup, istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılması gerektiğini, Ayrıca ilk derece mahkeme dosyasına 04.03.2019 tarihinde sundukları cevap dilekçesinde belirtikleri üzere, hükme konu olan dava dilekçesinde “Terkin edilmiş … A.Ş tasfiye memuru … “şeklinde davalı olarak hasım gösterilmiş bulunduklarını, oysa ki … A.Ş’nin dava dilekçesinin 9.maddesinde belirtildiği üzere 6102 sayılı TTK’ya eklenen geçici 7.madde hükmü gereğince resen terkin edilmiş bulunmadığını bu nedenle davacının böyle bir davayı açarak kendilerine husumet yöneltmesinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu ve davanın husumet yönünden reddi gerektiğini belirtmelerine rağmen cevap dilekçesindeki bu itirazların mahkemece hiçbir şekilde incelenmeyerek mahkeme hükmünde bu konuya yer verilmediğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. maddesi uyarınca şirketin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı davalı tasfiye memuru vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava tasfiye edilen şirketin TTK’nın 547. maddesi uyarınca ihyası istemine ilişkin olup, mahkemece şirketin ihyasına karar verilmiştir. Karar davalı tasfiye memuru vekilince istinaf edilmiş, istinaf aşamasında tasfiye memuru vekilince sunulan dilekçe ve eki ile ihya istemine ilişkin davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği bildirilmiştir. İhya istemi İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticareti Mahkemesinin 2014/948 Esas sayılı dosyasından kaynaklanmaktadır. Anılan davanın 30.09.2021 tarihli karar ile HMK’nın 150. maddesi uyarınca 01.04.2021 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilerek sonuçlandığı, kararın 25.01.2022 tarihinde kesinleştiği, istinaf aşamasında sunulan belgelerle anlaşılmaktadır. Hukuki yarar bir dava şartı olup, dava şartının, dava sonuçlanıncaya kadar varlığını sürdürmesi gerekmektedir. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticareti Mahkemesinin 2014/948 Esas sayılı dosyasında verilen açılmamış sayılma kararının kesinleştiği anlaşılmakla, dava konusuz kalmış olup istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü gerekmiştir (emsal TC. Yargıtay 11. HD 2011/11719 E 2012/10436 K 13.06.2012 T. ). Açıklanan bf gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, Dairemizce hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulüyle istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Davanın, hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, 2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan, peşin alınmış olan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 5-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, b-Davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, c-Davalı tarafından harcanan 121,30 TL istinaf başvuru harcı giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 6-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 7-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oy birliği ile temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 11.05.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.