Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2421 E. 2019/1739 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2421
KARAR NO : 2019/1739
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/412 Esas
KARAR TARİHİ: 19/07/2019
TALEP: İhtiyati Tedbir Kararının Kaldırılması hk.
Davacı tarafından davalılar aleyhine TTK’nın 792. maddesi uyarınca açılan çek istirdadı davası içinde verilen ihtiyati tedbir kararına yöneltilen itirazın reddine ilişkin karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine TTK’nın 792. maddesi uyarınca açılan istirdat dava dilekçesi ile tedbir talep edilmiş, bu kapsamda mahkemece 11/06/2019 tarihli “Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin KABULÜ ile; HMK 389.vd.maddeleri gereğince davacının tedbir talebinin KABULÜ ile İstanbul …. İcra müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile başlatılan takibe konu 25/04/2019 keşide tarihli, … seri numaralı, 300.000,00-TL bedelli çekin %15 oranında bedelin 45.000,00-TL nakdi veya kesin yada süresiz teminat veya teminat mektubunun ibrazı halinde takibin durdurulmasına,” şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına karşı davalı … vekilinin 01/07/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararına itirazlarını içeren dilekçesiyle; Davacı tarafın müvekkilini kötü niyetli ilan ederek eldeki ihtiyati tedbir kararını aldığını, icra takibine konu edilen çek ile başkaca çeklerin ciro silsilesinin hemen hemen aynı olduğunu, bu hususta Çorlu C. başsavcılığında davacı şirket yetkilisinin vermiş olduğu ifadesinde ciroların kendisine ait olduğunu beyan ettiğini, eldeki davada amacın zaman kazanmak olduğunu, bahse konu çekler tahsil edilmeden müvekkilinin ticari hayatını devam ettirmesi zorlaşacacağını belirterek, ihtiyati tedbir kararının öncelikle kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise takip konusu miktarın tamamının depo edilmesi şartıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 19/07/2019 tarihli ara kararında; “…HMK 389/1.maddesinde ‘(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir…’ ; 390/3. maddesinde ‘Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır’; 391/1.maddesinde ‘Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir’ düzenlemelerine yer verilmiştir.Bu durumda HMK 390/3.maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği, davacının tedbir talebinin kabulü için HMK 389 vd. Maddelerinde belirlenen koşulların oluştuğu daha önce tedbir kararında vurgulanmıştır. Bu defa tedbire itiraz eden davalı vekilinin, itirazın dayanağı olarak ileri sürdüğü hususların yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla mevcut delil durumu itibarıyla tedbirin kaldırılmasını gerektirecek yeni bir bilgi, belge ve delil de sunulmadığı…” gerekçesiyle, itirazın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin verilen kararın istinaf itirazları doğrultusunda kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, menfi tespit ve istirdat davasının İİK’nın 72. maddesinde düzenlendiğini, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini, ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceğini, mahkeme tarafından, hatalı bir şekilde başlatılan icra takiplerinde çek bedellerinin %15’i oranında teminat yatırılması halinde icra takiplerinin durdurulmasına karar verildiğini, verilen kararın açık bir şekilde kanuna aykırı olup, müvekkilinin yasal alacağına ulaşmasını engellediğini, İİK’nın 72. maddesinde belirlenen %115 oranında teminat yatırılması hususunun, davanın alacaklı lehine neticelenmesi durumunda ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alabilmesi için düzenlenmiş olup, mahkeme tarafından kurulan ara kararın müvekkilinin ciddi şekilde hak kaybına sebebiyet verdiğini, tamamı ile hukuka ve kanun maddelerine aykırı olarak verilen kararın istinaf itirazları doğrultusunda kaldırılmasını talep ettiklerini, davacı şirketin tüm beyanlarının asılsız olduğu gibi, çekte iyi niyetli hamil olan müvekkile karşı ileri sürülmesi mümkün olamayacak beyanlara ilişkin olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin çekte yetkili hamil olup, söz konusu çeke ilişkin olarak satışı yapılmış olan ürünlerin tamamının faturaları ve irsaliyeleri ile sabit olduğunu, mahkeme tarafından verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının tamamı ile hatalı olup, davacı yanın asılsız beyanlarına itibar edilmek sureti ile müvekkili aleyhine tek bir beyan ve delil olmaksızın ve bir icra dosyasına ilişkin olarak verilmiş ihtiyati tedbir kararının ve itirazın reddine dair ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, itirazın reddine dair ara kararının kaldırılmasına, itirazlarının kabulüne ve ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı tarafından davalılar aleyhine TTK’nın 792.maddesi uyarınca açılan çek istirdadı davası içinde, talep üzerine verilen ihtiyati tedbir kararına yöneltilen itirazın reddine karar verildiği, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususuyla sınırlı olarak yapılmıştır.TTK’nın 792. maddesinde, ”Çek, herhangi bir surette hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu taktirde o çeki geri vermekle yükümlüdür ” hükmü yer almaktadır.Davacı, öncelikle, TTK’nın 790. maddesi gereğince yetkili hamil olduğunu, akabinde çeki elinde bulunduranın kötü niyetli hamil olduğunu veya çeki iktisabında ağır kusuru bulunduğunu ispat etmelidir.HMK’nın 389/1.maddesinde” (1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir… ”; 390/3. maddesinde “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır”; 391/1.maddesinde” Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir” düzenlemelerine yer verilmiştir.Davacı vekilince dairemizin 2018/895 E sayılı kararının emsal olduğu ileri sürülmüşse de, iş bu kararda davacının dava konusu çekte kaşesinin vurulduğu ancak ciro imzasının bulunmadığı anlaşılmakla, somut olay yönünden emsal teşkil etmeyeceği de değerlendirilmiştir. Davacı, çekin arkasındaki müvekkil ciro imzasının ve kaşenin sahte olduğunu iddia etmişse de TTK’nın 677. maddesindeki düzenlemeye göre, imzaların istiklali prensibi benimsenmiş olup, ciro imzalarından biri sahte bile olsa, düzgün ciro silsilesine göre çeki iktisap edenin, çeki iktisapta ağır kusurunun bulunduğunun ayrıca kanıtlanması gerekir.Her ne kadar davacı yanca çekteki kaşe ve imzanın sahte olduğu iddia edilmişse de; İstirdatı talep edilen … seri nolu, 300.000,00 TL bedelli çekin arkasındaki davacı şirket ünvanının yazlı olduğu kaşe ve imzanın bulunduğu da dikkate alındığında; dosyanın mevcut aşaması itibariyle, davacı davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat edememiştir. Davanın ilerleyen aşamalarında sübut durumuna göre, mahkemeden her zaman tedbir talep edilmesi mümkündür. İhtiyati tedbir ara karar tarihi itibariyle, HMK’nın 390. maddesi uyarınca, yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, istinaf başvurusunun kabulü ile istinafa konu 19.07.2019 tarihli tedbire itirazın reddine ilişkin ara kararın kaldırılarak dairemizce tedbire itirazın kabulü ile ilk derece mahkemesinin 11.06.2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılması yönünde aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2 ve 394/son maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verdiği 19/07/2019 tarihli ara kararın KALDIRILMASINA, ihtiyati tedbire itiraz hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;1-HMK’nın 394/4. maddesi uyarınca, davalı vekilinin ihtiyati tedbire vaki itirazları haklı görüldüğünden, ihtiyati tedbire itirazın kabulüne, ilk derece mahkemesinin 11/06/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,2-Davalı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 44,40 TL istinaf harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf harç gideri ile posta giderinin, ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2.ve 394/son maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30/12/2019 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.