Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2387 E. 2019/1686 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2387
KARAR NO : 2019/1686
KARAR TARİHİ: 25/12/2019
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/02/2019
NUMARASI : 2019/61- 2019/83 E.K
DAVANIN KONUSU: Tespit
Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili, müvekkili şirketin ilaç ve biyomedikal sektörlerinde üretim ve ticaret konularında faaliyet gösterdiğini, dünyanın pek çok ülkesinde ürünleri için distribütörleri aracılığı ile dağıtım ağı oluşturduğunu, bunun bir parçası ve Türkiye ayağı olarak davalı ile aralarında 29.05.2002 tarihinde distribütörlük sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında yer alan ürünlerin müvekkili tarafından davalıya tedarik edildiğini, bu ürünlerin tek ruhsat sahibi olan davalının da ruhsatın verdiği yetkiye dayalı olarak satış işlemini gerçekleştirdiğini, davalı tarafından sözleşme gereği gibi ifa edilmediğinden, müvekkili şirketin sözleşmeyi … ürünleri bakımından feshetmek durumunda kaldığını, fesih hukuki bir işlem olduğundan tespit hükmünün konusu olmaya elverişli olduğunu, sözleşmenin usule uygun bir şekilde feshedildiğini, ancak davalının … ürünleri yönünden ruhsat sahibi değişikliği işlemini kendi rızası ile gerçekleştirmediğinden müvekkilinin yeni distribütörü … AŞ tarafından ürünün satışının yapılamadığını, Sağlık Bakanlığına yapılacak olan ruhsat değişikliği başvurusu dosyasına eklenmek üzere mahkemeden feshin gerçekleştiğine dair tespit kararının alınması gerektiğini, işbu tespit davasını ikame edilmesinde hukuki yararın mevcut olduğunu ileri sürerek, sözleşmenin feshedildiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince, HMK’nın 106. maddesi gereğince tespit davası açılabilmesi mümkün ise de; aynı yasanın 106/2 maddesi gereğince tespit davası açanın kanunlarda belirtilen istinai durumlar dışında bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunması gerektiği, yine aynı yasanın 106/3 fıkrası gereğince, maddi vakıalar tepit davasının konusunu teşkil edemeyeceği, davacının tebliğ şerhli fesih ihtarı ile sözleşmeyi feshettiğini ortaya koyması mümkün olup, salt sözleşmenin feshedildiğinin mahkemece tespitine ilişkin davada davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığı gibi, aksi düşünülse dahi maddi vakıanın tespit davasına konu edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacı aleyhinde HMK m.329’un uygulanması gerektiğini, zira davacının tarafları, konusu ve hukuki sebebi aynı olmak üzere İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2019/90 E. sayılı davayı ikame ettiğini, bu davasının da reddedildiğini, davacı tarafın eda davası yerine tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının bu yönden düzeltilmesini istemiştir.B-Davacı vekilinin katılmalı istinaf dilekçesinde özetle; sözleşme konusu ürünlerin ruhsat sahibi olan davalının sözleşme konusu ürünlerden Eysetil ürünleri bakımından sözleşmenin feshedilmesine rağmen davalının bu ürünler için ruhsat değişikliğine yanaşmadığını, feshin tespiti isteminde hukuki yararın bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiş; davalının istinafına cevaben ise, HMK’nın 329. maddesinde öngörülen koşullarının gerçekleşmediği gibi ilk derece yargılamasında talep edilmeyen bir hususun istinafta ileri sürülemeyeceğini belirterek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki dağıtım sözleşmesinin feshedilmiş olduğunun tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, tespit hükmü istenmesinde hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 106. maddesinde; “Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu düzenleme uyarınca bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için hukuki yararının bulunması zorunludur. Tespit davasında; eda davasından ve inşai davadan farklı olarak, davacının hukuki yararının bulunduğu varsayılmaz. Açılan tespit davasında hukuki yararın olup olmadığı, davanın her aşamasında re’sen gözetilir.Somut olayda, davacı vekili; taraflar arasındaki 29.05.2002 tarihli distribütörlük sözleşmesine konusu ürünlerin Türkiye’deki ruhsat sahibinin davalı şirket olduğunu, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediğinden sözleşmenin … ürünleri bakımından feshetmek durumunda kalındığını, ancak davalının bu ürünler için sahip olduğu ruhsatı devretmekten yada ruhsat değişikliğine gitmekten imtina ettiğini, bu nedenle yeni distribötürün bu ürünlerin satışını yapamadığını iddia ederek sözleşmenin …. ürünleri bakımından feshinin gerçekleştiğinin tespitini istemiştir. Bu durumda dava dilekçesinde yer alan talebin açılacak eda davası içinde değerlendirilmesi mümkün ise de tespit davasına konu edilmesi mümkün görülmemektedir. Dava dilekçesinin ekinde bulunan sözleşmenin feshedildiğine ilişkin ihtarname ve tebliğ mazbatası karşısında salt sözleşmenin feshinin tespiti isteminde hukuki yarar bulunmamaktadır. Kaldı ki davacının ilaç ruhsat talebini reddeden Bakanlığın işlemi, idari işlem niteliğinde olup, bu işlemin haksızlığını düşünen davacının, idari yargı yerlerinde bu talebini ileri sürerek istediği hukuki korumayı sağlaması mümkündür. Bu nedenle de tespit kararı almakta hukuki yararı yoktur. Bu nedenle de ilk derece mahkemesi kararı isabetli olup davacının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.6100 sayılı HMK’nın 329. maddesi” Madde 329- (1) Kötüniyetli davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, yargılama giderlerinden başka, diğer tarafın vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekâlet ücretinin tamamı veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. Vekâlet ücretinin miktarı hakkında uyuşmazlık çıkması veya mahkemece miktarının fahiş bulunması hâlinde, bu miktar doğrudan mahkemece takdir olunur.”hükümleri düzenlemiştir.Bu durumda davalının istinaf başvurusu yönünden ise; davacı aleyhine, HMK’nın 329. maddesinin uygulanması koşullarının somut olayda bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla, davalının bu yöndeki istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında, her iki taraf vekillerinin, istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Her iki taraf vekillerince yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştiktensonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 25/12/2019 tarihinde oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.