Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2379 E. 2020/749 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2379
KARAR NO: 2020/749
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2019
NUMARASI: 2017/550 2019/645
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı tarafın … Mah. … Caddesi No…. adresindeki mukim işyerini Mayıs 2016 tarihinde 260.000 TL bedelle devraldığını ve 25/05/2016 tarihinde vergi açılışını gerçekleştirdiğini, davalıdan defalarca talep edilen devre ilişkin faturanın kesilmediğini, işyerinin devralındığı Mayıs 2016 tarihinden bu tarihe kadar müvekkili tarafından düzenli olarak KDV ve Gcçici Vergi miktarlarının maliyeye ödendiğini, devre ilişkin faturanın kesilmemiş olması sebebiyle fatura miktarı üzerinden hesaplanacak KDV tutarı kadar miktarının kendi KDV beyannamesinden düşebileceğini ve o miktar kadar az vergi verebilecekken bu haktan davalının fiili sebebiyle mahrum kaldığını, yasal süresi içerisinde fatura düzenlenmemesi sebebiyle geçmişe dönük olarak bu faturanın tekrar düzenlenemeyeceğinden müvekkil şirketinin zararının açık ve kesin olduğunu, müvekkili şirkete fatura düzenlenmemesi sebebiyle iş yerine ilişkin demirbaşlara ait amortisman giderlerini de kendi vergi beyannamelerinde ibraz edemediklerini ve gider göstermediği bu kalem için de zarara uğradığını, müvekkili şirketin yetkilisi … tarafından dava açılmadan önce faturanın teslim edilmemesi üzerine Bimer’e … sayı ile başvurulduğunu ve başvuru neticesinde davalının Maliye tarafından incelemeye alındığını, davalının Maliye tarafından ifadesine başvurulduğunu ve davalı tarafın, işyerinin devrinin yapıldığı ve fatura düzenlemediğini resmi kuruma beyan ettiğini, ayrıca davalıya Beyoğlu … Noterliğinin 01 Haziran 2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile uğranılan zararın tazmini için ihtarname gönderildiğini ve davalıya tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı tarafça olumlu bir dönüş yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, uğranılan zarara ilişkin ilk aşamada 2.000 TL’nin ihtarname tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili bu talebini 19/03/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle artırarak 20.759,95’ye çıkarmıştır. Davalı savunmasında özetle; Davalının istinaf eden vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin devretmiş olduğu … Mahallesi … Caddesi No:… adresindeki işyerinin devri ile ilgili olarak faturanın kesilmemiş olmasının davacının zararına değil müvekkili hakkında vergi cezası tahakkuk etmesine sebebiyet verdiğini, müvekkilinin fatura kesmemesi sebebiyle ödemiş olduğu özel usulsüzlük cezasını ödediğini ve davaya konu zararın kalmadığını, faturanın kesilmemesinden sadece müvekkili nezdinde bir zararın meydana geldiğini, bu sebepten davacının zarara uğramasının mümkün olmadığını, doğmamış bir zararın tazmininin hukuken de mümkün olmadığını beyan ederek, belirsiz alacak davası açılamayacağına dair itirazda bulunmuş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Bilirkişi Raporları, birbirlerini tamamlayıcı, dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, açıklayıcı ve hüküm kurmaya elverişlidir. Mahkememizce İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Topkapı Uygulama Grup Müdürlüğü Topkapı Uygulama Denetim Müdürlüğü’nden davalı aleyhine KDV tarhiyatı yapılıp yapılmadığı, fatura kestirip kestirmediği hususları ile ayrıca KDV tarhiyatı yapılmışsa davacının bu fatura KDV sine 2018 yılında indirim yapıp yapamayacağı hususları sorulmuş, cevabi yazıdan 2016 yılında gerçekleşen Mal ve Hizmet alımının 2017 yılında vergilendirilmediğinin tespit edildiği, davalıya vergi cezası, özel usulsüzlük cezası ve ödemesi gereken vergilerin tahakkuk ettirildiği ve davalı tarafından ödendiği anlaşılmakla birlikte davalı tarafından yapılan bu ödemelerin davacıya vergisel açıdan sağladığı bir katkı bulunmadığı kabul edilerek davacının davalıdan devraldığı işyerinde bulunan demirbaş ve malzemelere ilişkin fatura düzenlenmemiş olması nedeni ile vergi ödemelerinden dolayı davacı şirketin KDV yönünden 19.046,49.-TL zararı ve 2016 yılında 4. Dönem KGV den tahakkuk eden 1.713,46.-TL toplamı 20.759,95 TL’yi davalı şirketten talep edebileceği anlaşılmış, davanın kabulü ile 20.759,95 TL’nin 2.000,00 TL’sinin 01/06/2017 tarihinden, 18.759,95 TL’sinin 20/03/2019 ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.”, gerekçesiyle, dava ve ıslah dilekçelerine göre davanın kabulü ile 20.759,95 TL’nin 2.000,00 TL’nin 01/06/2017 tarihinden, 18.759,95 TL’sinin 20/03/2019 ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF BAŞVURU NEDENLERİ Davalı asil, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, Kendisine ait işyerini davalıya devretmesi nedeniyle fatura düzenlememesinin davacının zararına sebebiyet vermediğini, bu durumun kendisinin vergi cezasına muhatap olması sonucunu doğurduğunu, fatura kesmemesi nedeniyle vergi dairesince kesilen özel usulsüzlük cezasını ödediğini, bu nedenle davacının hiç bir zararının bulunmadığını, Hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, bilirkişinin yaptığı hesaplamanın afakî olduğunu, savunmalarının dikkate alınmadığını, bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, mahkemenin de bu soyut raporu esas alarak hüküm kurduğunu, Islahla istenen kısım yönünden zamanaşımı itirazının bulunduğunu, Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, ticari satım uyarınca davalının fatura kesmemesi sonucu davacının vergi dairesinde yapacağı vergi mahsubunun yapılamaması sonucu oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalıdan 260.000 TL bedelle işletme ve işletmedeki malları satın aldığını, davalının bu ticari satım nedeniyle fatura kesmesi gerekirken fatura kesmediğini, faturanı kesilmemesi nedeniyle müvekkilinin vergi dairesine ödediği KDV’den mahsup yapamadığını ve zarara uğradığını iddia etmekte; davalı ise fatura kesmemekle birlikte vergi dairesine özel usulsüzlük cezası ödediğini, davacının bu nedenle bir zararının olmadığını savunmuştur. İlk derece mahkemesince davalı hakkında yapılan vergi incelemeleri sonucunda düzenlenen raporları celbetmiş, mali müşavir bilirkişiden kök ve ek rapor almıştır. Bilirkişi ek raporunda, “İlgili vergi dairesinden davalı aleyhine KDV tarhiyatı yapılıp yapılmadığı, fatura kestirilip kestirilmediği sorulması gerektiği, şayet davalı aleyhine KDV tarhiyatı yapılmışsa davacı tarafın bu fatura KDV’sini 2018 yılında indirim yapıp yapamayacağı sorulması gerektiği, Resen 19.046,49 TL KDV tarhiyatı yapılmışsa, davacı da bu tutarı indirim yapabiliyorsa ikinci kez davalıdan talep edilemeyeceği”, aksi halde, davacının davalıdan iş bu davaya konu alacağı talep edebileceği görüşü belirtilmiştir. Bunun üzerine ilk derece mahkemesince, 09/04/2019 tarihli müzekkereyle vergi dairesinden, bilirkişi ek raporunda istenen bilgiler sorulmuş, Tuna Vegi Dairesi müdürlüğü’nün 13/05/2019 tarihli cevabi yazısında, davalının dava konusu satışla ilgili olarak fatura düzenlememiş olmakla birlikte, vergi dairesince dava konusu satımla ilgili yapılan inceleme sonucunda vergi cezalarının kesildiği ve kesilen vergi cezalarının davalı mükellef tarafından ödendiği belirtilmiş, ancak müzekkere cevabında davacının KDV borçlarından bu ceza ödemelerinin mahsubunun mümkün olup olmadığı konusunda bir bilgiye yer verilmemiştir. İlk derece mahkemesince, davalının vergi dairesine yaptığı ödemelerin davacının vergi dairesine yatırması gereken KDV borçlarından mahsubunun mümkün olup olmadığı, davacının böyle bir mahsubu yaptırıp yaptırmadığı konuları araştırılmadan, davacının zararının gerçekleştiği sonucuna varılarak dava kabul edilmiştir. Oysa ilk derece mahkemesinin, davadaki temel uyuşmazlık olan davacının zararının gerçekleşip gerçekleşmediği olgusunu, ilgili vergi mevzuatı konusunda uzman bilirkişiden de rapor alarak, denetlenebilir bir şekilde ortaya koyması gerekir. Davalı fatura kesmemiş ise de KDV ile ilgili olarak resen ceza uygulandığı, davalının da bu cezayı ödediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, bu ödemenin, davalı tarafından yapılmış normal bir KDV ödemesi gibi davacının KVD ödemelerinden mahsubunun yapılıp yapılmadığı, yapılmasının mümkün olup olmadığı konularının açıkça ortaya konulması ve davacının varsa zararının buna göre net olarak ortaya konulması gerekir. Bu uyuşmazlığın aydınlatılması bağlamında, vergi dairesinin cevabı yetersizdir. Mahkemece açıkça sorulmasına rağmen Vergi Dairesi, davalının ödediği KDV ile ilgili cezaların davacının KDV borçlarından mahsubunun mümkün olup olmadığı konusunda bir bilgi vermemiştir. Bu hususun tamamlanması, uyuşmazlığın çözümü açısından son derece önemlidir. Mahkemece, davalının davacıya fatura kesmemesi nedeniyle ödediği vergi cezalarının davcının KDV ödemelerinden mahsubunun mümkün olup olmadığının vergi dairesinden tekrar sorulması, gelecek cevaba göre gerekirse KDV konusunda uzman bir vergi bilirkişisinden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak davacının bir zararının bulunup bulunmadığının, varsa miktarının ne olduğunun açık ve denetlenebilin bir şekilde ortaya konulması gerekir. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesince, davanın çözümünde en önemli delil olan bilgi ve belgeler toplanmadan ve gelecek bilgi ve belgelere göre vergi uzmanı bilirkişiden rapor alınmadan karar verilmiş olması nedeniyle, davanın çözümünde etkili taraf delillerinin toplanarak karar verildiğinden söz edilemez. Bu önemli eksikliğin ilk derece mahkemesince tamamlanmasından sonra bir karar verilmesi gerekir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine, 4-Davalı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/07/2020 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.